GENEL - 16 Ocak 2017 Pazartesi 16:16

Halkla İlişkiler Akademisi Projesi sona erdi

A
A
A
Halkla İlişkiler Akademisi Projesi sona erdi

Keçiören Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü ile Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü arasında Aralık ayında başlayan ‘Halkla İlişkiler Akademisi Projesi’ sona erdi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan, halkla ilişkilerin önemini vurgulayarak, "Biz kurumsal manada halka ilişkileri sağlayabiliriz ancak kavramlar modernleştikçe değerler noktasında yitirdiklerimizi ayrı bir değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Keçiören Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü ile Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü arasında Aralık ayında başlayan ‘Halkla İlişkiler Akademisi Projesi’ kapsamında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü öğrencileri, Keçiören Belediyesinin Halkla İlişkiler Müdürlüğünde çalışarak saha ve iş deneyimi kazandı. Projenin değerlendirmesi Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan katılımıyla Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen programla gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Uslan, "Gazi Üniversitesi en zengin program çeşitliliği ile ülkeye ve topluma hizmet veren büyük bir üniversitedir. Bütçe olarak baktığımızda bu yıl açıklanan bütçelerde 4’üncü sıradayız. 34 yıllık Gazili ve 28 yıllık Keçiörenli olarak bu programa Gazi Üniversitesi Rektörü olarak ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyorum. Konu çok önemli ‘Halkla İlişkiler’, programın düzenlendiği fakülte çok önemli iletişim fakültesi. Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz konu halkın iletişimi noktasında temel bir problem yaşıyoruz. Biz kurumsal manada halka ilişkileri sağlayabiliriz ancak kavramlar modernleştikçe değerler noktasında yitirdiklerimizi ayrı bir değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bizler ataerkil bir aileydik, bir evin içine dede ile nine, baba ile anne, çoluk çocuk, torun toprak sığarken evlerimiz iki odaydı, şuanda dublekslere bir çekirdek aileyi sığdıramaz olduk. Fiziksel olarak küçük, ama gönlü geniş insanların yaşadığı evlerimiz vardı. Ama şimdi aynı evin içinde baba çocuğuna yabancı, çocuk annesine yabancı, eskiden o küçük evlerde iletişim vardı, o sofra bezini kurduğumuzda ‘baba 10 dakika bekle geleceğim’ diyen hiç kimseyi göremezdiniz. O sofra bize paylaşmayı ve birbirimiz için geri durabilmeyi öğretirdi. Ve her şeyden öte o sofranın etrafında herkes toplanır birbirimizle iletişimimiz olurdu. Onun için o zamanlar biz o zamanlar karıncayı bile incitmezdik, ama şimdi trafikte yol vermiyor diye birbirimizi vurur hale geldik. Zira artık çekirdek aileye döndük ancak biz artık aynı kanı taşıyan birbiriyle yuva kurmuş ancak birbirine yabancı bireylerin yaşadığı haneleri paylaşıyoruz. Çocuk odası ayrı, yatak odası ayrı, oturma odası ayrı, herkesin bilgisayarı ayrı. Halkla ilişkiler eğer kurumsal olarak değerlendiriliyorsa elbette ki bu çok değerli. Keçiören Belediyesi bu iş için oldukça büyük, tabi bunu ilçe bazında yapabilmek çok pratik değil. Bizim iletişimi ön plana çıkaran projelerimizin olması lazım. Bu projede emeği geçen öğrencilerimize ve değerli yöneticilerimize şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

"Esas olan tebaanın gönlünü kazanmaktır"
Belediye hizmetinin halkla ilişkilerden geçtiğini vurgulayan Başkan Ak ise, "Biz belediye olarak bu arkadaşlarımızdan çok istifade ettik. Böyle bir projenin ortaya çıkması hem öğrencilerimiz açısından hem de pratik anlamında ve sahada bu işi görmeleri anlamında büyük fayda olmuştur. Biz de belediye olarak böyle bir çıktıdan istifade edeceğimizi burada belirtmek isterim. Şuanda burada yarışmaya giren dört proje var bu dört projenin birincisini de biz sahada uygulayacağız, bu da büyük bir heyecan veriyor. Çünkü belediye veya yerel hizmetler deyince hep akla gelen belli konular vardır yol, kaldırım, bina ve imar gibi ama aslında belediye bu demek değildir sadece. İnsan evinin kapısından bir adım dışarı attığından itibaren birçok hizmet alır ve bu hizmetlerin büyük çoğunluğunu da belediyeler verir, iyi bir şeklide verilmesi gerekiyor çünkü bu hizmetin karşılığında da vatandaş bir şeyler ödüyor, dolayısıyla ödemiş olduğu bu karşılıktan dolayı bir müşteri ilişkisi vardır. Belediyeler de kendilerinin hizmet ürettiği ve tüketicisi vatandaş olan bir hizmet birimidir. Bu hizmeti karşılığında da bu hizmeti sunduğu yerden karışlık aldığı için müşteri memnuniyetine önem vermesi gerekir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin vatandaşın memnuniyetini sağlaması gerekir. Vatandaşın memnuniyeti de halkla ilişkilerden geçiyor, bütün bu yaptığımız çalışmalar halka bizim kendimizi anlatmak, halkın da bizimle ilgili düşüncelerini öğrenebilmek ve memnuniyetinin var olup olmadığını da ölçmek. Bu bakımdan halkla ilişkiler bizim açımızdan önemli bir birim. Fatih Sultan Mehmet, ‘şehri abad etmek, onu imar etmekle alakalıdır ama esas tebaanın gönlünü kazanmaktır’ diyor. Yani esas olan burada şehri imar edeceğiz ama asıl oradaki yaşayan insanlar ve o insanların gönlünü alabilmek, mutluluğunu sağlayabilmek. Bunu yapamadığınız zaman ne yaparsanız yapın bir sonraki seçimde sandıkta karşınıza bunun karnesi çıktığı zaman anlıyorsunuz olayın sadece hizmet olmadığını. Bizim yapmış olduğumuz rutin hizmetlerin içerisinde asfalt dökmenin, kaldırım yapmanın yanında, binalarla yapmış olduğumuz yatırımların yanında hepsini bir yere koyarsanız diğer kefe de halkla ilişkilerdir. Bu açıdan bu projenin başarılı olduğunu ve teorik olarak öğrenilen birçok şeyin gerçek hayatta da gerçekleştiğini gördük" ifadelerini kullandı.

"Siyasetin, bürokrasinin, devletin merkezi Ankara’da"
Üniversite hayatıyla ilgili birkaç tecrübesini paylaşan Ak, "Üniversite dönemi bir insanın en verimli olduğu dönemlerdir, öğrenme noktasında, bilgi edinme noktasında büyük fırsatların olduğu bir dönemdir, bu dönemi her alanıyla iyi değerlendirmek lazım. Sadece üniversitedeki sınıflarda verilen bilgilerle kalmayıp, etrafını, çevreyi ve şehri okumak gerekiyor. Biz Ankara’dayız, Türkiye’nin başkentinde öğrencisiniz, bunu büyük imkanları, avantajları var, bu şehri okumanız ve bu şehrin imkanlarından faydalanmanız lazım. Size sunulan birçok artı değerler var, sporla alakalı, kültürle alakalı ve birçok seminerler, paneller, fuarlar gerçekleştiriliyor bunlar her şehirde yok. Siyasetin, bürokrasinin, devletin merkezi burada dolayısıyla bunlardan faydalanılması lazım. Sadece üniversitede okumayın, şehirde de okuyun. Gazi Üniversitesi’nde okumak da büyük bir avantaj çünkü Gazi Üniversitesi Türkiye’nin rakamsal olarak en büyük üniversitesi. Dolayısıyla bu imkanları iyi değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.