EĞİTİM - 10 Temmuz 2018 Salı 17:53

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk görevini devraldı

A
A
A
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk görevini devraldı

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Tek güvencem öğretmen arkadaşlarımız meslektaşlarımız.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Tek güvencem öğretmen arkadaşlarımız meslektaşlarımız. Bu iş yükselecekse bir bayrak yükselecekse tümüyle öğretmen arkadaşlarımızın omuzlarında yükselecek" dedi.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk oldu. Selçuk, görevini İsmet Yılmaz’dan devraldı. Selçuk, yaptığı konuşmada, "Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini dünyayla rekabet anlamında yeni bir çağın müjdelerini ortaya koymak gibi bir gayretin içinde olduğunu görüyorum şahsım adına. Böyle bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığını şahsıma tevdi eden cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum” ifadelerini kullandı.


Eğitim alanında emeği geçenlere teşekkür eden Selçuk, “Emek kutsaldır. Bir gün dahi bizim eğitim sistemimize emeği geçmiş olan meslektaşlarımızın hukuku bizim açımızdan değerlidir. Bu hukuk geniş kitleleri ilgilendiren bir hukuk. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen büyük Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi,15 Temmuz şehitlerimiz dahil, Türk bayrağımın dalgalandığı her yerde şanla şerefle görev yapan şehit olan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum” şeklinde konuştu.



“Bu iş yükselecekse bir bayrak yükselecekse tümüyle öğretmen arkadaşlarımızın omuzlarında yükselecek”


Mesleğe İstanbul’da öğretmen olarak başladığını anlatan Selçuk, şöyle konuştu:


“Yükseköğretim sistemindeki görevlerim sırasında da öğretmen olma bilinciyle hareket ettim. Ömrüm eğitim ortamlarında okullarda, üniversitelerde, ilkokullarda, liselerde geçti. Öğretmen odalarının kokusuna alışkınım. Öğretmen arkadaşlarımla beraber binlerce eğitim çalışmasında bulundum. Öğretmen arkadaşlarımın neler hissettiği düşündüğü konusunda farkındalığımın hep yüksek olduğunu vurgulamak isterim. Öğretmen arkadaşlarımın benim şahsımda Milli Eğitim Bakanlığının koridorlarında temsil edildiğini unutmamaları ve aklımızda düşüncemizde gönlümüzde onların bütün hissiyatını taşıdığımızı vurgulamak isterim. Tek güvencem öğretmen arkadaşlarımız meslektaşlarımız. Bu iş yükselecekse bir bayrak yükselecekse tümüyle öğretmen arkadaşlarımızın omuzlarında yükselecek. Kime güvenerek bu işi yapıyorsunuz diye sorsalar bana, böyle bir göreve nasıl cesaret ettiğim konusunda gerçekten hayretle bakıldığını da fark ediyorum. Akşam kabineyi duyduğumda bir heyecan oldu elbette tedirginlikle beraber. Sabah kalktım geçer zannettim ama sabah kalktım yine bakanmışım. Bu tedirginlik oluşturan bir şey aslında. Biz sanki bürokrasiyle uğraşıyoruz. Resmi görevler yapıyoruz, kendi geçim vasıtamız olan bir işle ilgileniyormuşuz gibi algılıyoruz. Bütün bu koridorlar, sokaklar, okullar, derslikler bunların tamamı çocukların hukukunu korumak ve onların gelecekle ilgili perspektifini yükseltmek için yapılıyor. Ama öyle anlar geliyor sanki bu işler bürokratik işler gibi algılanabiliyor. Her zaman kendime şu sorguyu yapmayı ihmal etmemeye çalışıyorum. Yaptığım her şey çocuğun hukuku için, onlara hürmet içindir, öğretmene hürmet içindir. Bu bağlamda da emeği geçen bütün öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Benim şahsımda 1 milyon öğretmenin aklının duygusunun düşüncesinin burada olacağını, onların temsilcisi olduğumuzu asla unutmamalarını temenni ederim.”


"Yapılması planlanan bütün çalışmalara bütün öğretmenler benim Bakanlığımın çalışmaları diyecekler inşallah" diyen Selçuk, "Anne babaları ihmal etmemek lazım. Çocukların okul hayatı, çocuğun okul dönemi boyunca geçirdiği günler haftalar yıllar düşünüldüğünde okuldan geçen yüzde 10’lar civarında. Yani sokak, sosyal medya, ev, aile çok önemli. Bunların hepsi topyekun senkronize çalışmayla belli noktaya getirilebilir. İnşallah bu güveni sarsmamaya, beklentileri karşılamaya gayret edeceğiz. Gayret olsun ki nasip olsun. Gayret olsun ki netice olsun. Ama bu sadece sözle kelamla olmayacak" açıklamasında bulundu.



“Eğitim bakanlığına ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde bakanımızdan daha iyi bir atama yapılamazdı”


Görevi devreden İsmet Yılmaz ise yaptığı konuşmada, "Bakanımız hem bakanlığımızı hem de eğitim camiasını çok iyi tanır ve bilir. Yöneticisi olduğu eğitim kurumlarıyla da eğitimin her zaman hizmetinde olmuştur. Şimdi de Milli Eğitim Bakanı olarak kendisine 65 bin okulumuzu 1 milyondan fazla öğretmenimizi 18 milyona yakın öğrencimizi emanet ediyoruz. İki yıldan fazla bir süredir üstlendiğim bakanlık görevini gönül huzuruyla ehil ellere teslim ediyorum. Eğitim bakanlığına ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde bakanımızdan daha iyi bir atama yapılamazdı. Sayın bakanımız aldığı emaneti bayrağı çok daha bir seviyede kendisinden sonra gelenlere teslim edecektir. Dualarımız ve desteğimiz kendisiyle birlikte olacaktır. Sadece biz bakanımızı desteklemeyeceğiz. 81 milyon vatandaşımızı bütün velileri, öğrencileri, bütün siyasileri bakanımıza destek vermeye çağırıyorum. Bakanımızın başarısı ülkemizin, evlatlarımızın başarısı olacaktır" ifadelerini kullandı.


Görevi aldığı günden görevi teslim ettiği güne kadar kaliteli ve fırsat eşitliği temelinde eğitimin değişilmez hedefleri olduğunu, eğitimde çok büyük mesafeler kat edildiğini her fırsattı dile getirdiğini söyleyen Yılmaz, bugün Türkiye’de eğitimde kalite konuşuluyorsa bu eğitimde altyapının büyük ölçüde tamamlanmış olmasından kaynaklandığını anlattı. Konuşmaların ardından Bakan Selçuk ve Yılmaz birbirlerine çiçek takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Anaokulunda kirpi operasyonu Aydın’ın Efeler ilçesinde İstiklal Anaokulu’nun bahçesindeki su giderine sıkışan bir kirpi, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerinin titiz çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, sabah saatlerinde Meşrutiyet Mahallesi Gençlik Caddesi üzerinde bulunan İstiklal Anaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde anaokuluna çocuklarını getiren veliler bir kirpinin su giderine sıkıştığını fark ederek durumu okul idaresine bildirdi. Kendi çabaları ile kirpiyi bulunduğu yerden çıkartamayan okul idaresinin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yaptığı ihbar üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri hızla yaramaz kirpiyi kurtarmak için çalışma başlattı. Kirpiyi görerek okul idaresine bildiren Emel Cem isimli veli, "Kirpiyi gördüm ve hemen okul idaresine söyledim. Okul idaresi de onlar da uğraştılar ama nasıl kurtarabileceklerini bilmedikleri için itfaiyeye haber çağırdılar. İtfaiye ekiplerinin sayesinde kirpi kurtarılacak ve doğal yaşamına geri bırakacaklar" dedi. Ekipler, kirpiye zarar gelmeden özgürlüğüne kavuşturulması için hummalı bir çalışma yürüttü. Özel ekipmanları ile çalışan itfaiye ekipleri kirpiyi kurtarmak için duvarı delip kirpinin ayaklarının sıkıştığı demiri demir makası ile kesti. Kirpi ekiplerin dikkatli ve duyarlı çalışmaları sonucu sıkıştığı yerden kurtarıldı. Gerekli kontrolleri yapılarak okul bahçesindeki otluk alana bırakılan kirpi bir süre sonra bölgeden uzaklaşarak gözden kayboldu. İstiklal Anaokulu idarecileri, şehirlerde yaşayan yaban hayvanlarının doğal ortamlarının korunmasının herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerine çalışmalarda gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti.
Çorum 10 ülkeden 77 bilim insanının katıldığı ’İrfan Geleneği’ sempozyumu başladı Hitit Üniversitesi tarafından düzenlenen "II. Uluslararası Türkistan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Abdal Ata Sempozyumu"nda konuşan Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Işık, "Bugün, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana ve Koyunbaba’nın kucaklayıcı anlayışına ihtiyaç var" dedi. Türk Tarih Kurumu’nun katkıları ile Çorum Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen “II. Uluslararası Türkistan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Abdal Ata Sempozyumu”na Mısır, Kazakistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Fransa, İran, Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Avusturya, Rusya olmak üzere 10 farklı ülkeden 77 bilim insanı katıldı. Sempozyumda 52’si sözlü, 12’si çevrimiçi, 2 video konferans olmak üzere 66 bildiri sunulacak. Sempozyumda tüm bilimsel oturumlar karekod uygulamasıyla yurt içi ve yurt dışından interaktif olarak takip edilebilecek. Sempozyum açılışında konuşan Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Işık, Türkistan, Horasan, Irak’tan Anadolu’ya, Balkanlar’a kadar uzanan irfan geleneğinin 13 ve 14. yüzyıllarda dini ve manevi olduğu kadar siyasi, askeri, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeler üzerinde de belirleyici bir etkiye sahip olduğunu söyledi. İrfan geleneğini temsil eden Türkmen ata, baba, şeyh ve dervişlerinin “Fütüvvet ve Melamilik” ile olan güçlü bağın oluşmasında rol oynadığını dile getiren Doç. Dr. Işık, “Onlar fethedilen gerçek manada bir Türk yerleşkesinin nihayetinde yurduna dönüşmesinde etkili oldular. Bugün onlar tekke, zaviye, türbeleri, mescit, cami, medrese, kütüphane, çeşmeleri, dini ve tasavvufi eserleri ve dahi mesajlarıyla gönüllerimizde ve zihinlerimizde yer tutmaktadır” dedi. Işık, bugün modernitenin ayrıştırdığı, dağıttığı, kutuplaştırarak çatıştırdığı farklılıkları bir tehdit olarak görmek suretiyle aynılaşmayı dayattığı, din, inanç, gelenek ve örf namına yerel öğeleri çağ dışılıkla damgalayarak itibarsızlaştırdığı, saf dışı bıraktığı bir dönemde olunduğuna dikkat çekti. "Modern insanın bütün varlığa, kendi ırkına dahi acımayacak kadar insafsızlaştığı bir çağdayız" İnsan egosunun hormonlu bir şekilde beslendiği, suni, orantısız, kibir ile ilahi ve beşeri nizamın üstünde kendisine roller biçtiği arızi bir dönemde olduğumuzu dile getiren Doç. Dr. Zekeriya Işık, "Kadim erdemlerin yok sayıldığı tüm alemin, insanın sonsuz ve sınırsız hazlarına, ihtiraslarına hasredildiği, öyle ki aç gözlülükte modern insanın bütün varlığa, kendi ırkına dahi acımayacak kadar insafsızlaştığı bir çağdayız. Tüm patolojik arızalı anlayışın hayatı kuşattığı, adına rasyonel, pratik, pragmatik, diplomatik ve benzeri şekillerde ifade edilen etik ve ahlaki temelden yoksun bir takım yaklaşımlarla meşrulaştırılmaya çalışıldığı talihsiz bir zamandayız. Böylesi bir zamanda ve durumda Yunus Emre ile vücut bulan yaratılanı yaratanından ötürü seven, yetmiş iki milleti bir nazar gören, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin aslan ile ceylana aynı zaman ve mekanda adalet ve hakkaniyet şemsiyesi altında hayat bulunduran, Mevlana’nın kurulu düzene meydan okuyan, tüm dünyevi sınıfları ve sınırları kaldırarak ’ne olursan ol yine gel’ diyen, Koyunbaba’nın ’dirlik odunu yakın, geleni gideni hoş tutun’ himmetiyle güçlü bir şekilde ortaya konulan temelinde aşk ve sevgi bulunan bu birleştirici, kucaklayıcı ontolojik ve epistemolojik anlayışa olan ihtiyaç ortadadır. Bununla birlikte söz konusu irfan geleneğimizin emek, alın teri, zanaat, fedakarlık, paylaşmak, helal kazanmak, ahlaklı olmak gibi erdemlerinin işlenmesine de ziyadesiyle ihtiyaç olduğu da gözden kaçırılmamalıdır" diye konuştu. "Aleviliği doğru şekilde anlatmayı önemsiyoruz" Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemiyeti Başkanı Ali Rıza Özdemir de yaptığı konuşmasında, bilgi kirliliğinin önüne geçerek Aleviliği doğru şekilde anlatmayı önemsediklerini belirtti. Moğol istilasından sonra meydana gelen göçlerle birlikte Anadolu için yeni bir dönem başladığını hatırlatan Özdemir, "Horasan bölgesinden Anadolu’ya akan Türkmen aşiretlerinin içinde baba, ata, derviş ve şeyh olarak tanımlanan irfan ehli kimseler de yer almaktaydı. Bu dönemde Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, asayiş, fütuhat ve iskan konularının çözülmesi, imar faaliyetleriyle toprakların şenlenmesi bahsedilen şeyh ve dervişlerin öncülüğünde olmuştu. Osmanlı sosyal hayatı için oldukça mühim olan zaviyeler, manevi temellere dayalı kurumlardı. Öyle ki ıssız beldeler ve stratejik noktalar ’gazi dervişler’ tarafından kurulan tekke ve zaviyeler eliyle birer yurda dönüşmüş ve kalkınmıştır. İşte Abdal Ata, bu dervişler arasında olduğu gibi, onun tabi olduğu Abdallar zümresi de Türk nüfusunun önemli unsurlarından biri olarak varlığını sürdürmekteydi. Anadolu’yu Türkiye yapan öncü şahsiyetler de bu kişiler ve bu Türk kitlelerdi" şeklinde konuştu. Başkanlık olarak, bugüne kadar Alevi ve Bektaşi tarihinin şemsiyesi altında toplanmış olay, olgu ve şahsiyetleri araştırmak, Türk tarihindeki yerini ortaya koymak ve yarına aktarmak amacıyla pek çok panel, konferans ve sempozyum tertip ettiklerini anlatan Özdemir, şunları kaydetti: "Bilgi kirliliğinin önüne geçerek Aleviliği doğru şekilde anlatmayı çok önemsiyoruz. Alevilik ve Bektaşilik Ansiklopedisi ile Aleviliğin Yazılı Kaynakları çalıştayları başta olmak üzere Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz beş büyük çalıştayımız da bu amaca hizmet etmektedir. Başkanlığımızda birçok konferans, panel ve temalı konserler düzenledik. Bundan sonra bu çalışmalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Temalı konserlerimi 2024 yılı içinde 50 ilimizde halkımızla buluşturacağız. 2024 ve 2025 yılları içinde Şah İsmail Hatayi, Anadolu’nun Horasanı Tunceli, Balkanlarda Alevilik ve Bektaşilik, Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını, Aleviliğin Yazılı Kaynakları, Davut Sulari, Pir Sultan Abdal gibi birçok başlık altında yapacağımız sempozyumları planlamış bulunuyoruz. Kün-Ay isimli hakemli dergimiz yıl içinde yayın hayatına başlayacaktır." "Hedefimiz milli birliğimizi güçlendirmektir" Aleviliğin yakın tarihinin kayıt altına alınacağı sözlü tarih projesini bu yıl içinde başlatacaklarını aktaran Özdemir, "Bilimin namusuna sahip çıkan tüm akademisyenlerimizi, bu vesileyle çalışmalarımıza omuz vermeye çağırıyorum. Her zaman belirttiğim gibi pek çok alanda Alevi ve Bektaşi toplumuna hizmet götürmeyi görev edinmiş başkanlığımızın iki ana hedefi vardır. Bunlardan ilki her iş ve eylemde Alevi ve Bektaşi toplumunun rızalığını almaktır. Bu doğrultuda istişare etmekten bir an geri durmadığımızı gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. İkinci ana hedefimiz ise milli birliğimizi güçlendirmektir. Başkanlık olarak bizi, biz yapan değerlerimize bağlı kalmak ve sahip çıkmak dışında; onu aktarmanın da peşindeyiz. Tüm işlerimizin temel motivasyon kaynağını işte bu iki ana hedef teşkil etmektedir. Alevi-Bektaşi toplumu için tarihi ve değerli bir süreçte bulunduğumuzun farkındalığında olarak çalışmalarımızı sürdürmekte olduğumuzu belirtmek istiyorum. İnşallah kararlılıkla yürüdüğümüz bu yolda daha çok iş üretecek ve daha fazla Can’ımıza ve cemevimizin kutlu eşiğine hizmette bulunacağız" ifadelerini kullandı. Sempozyum açılışına; Vali Zülkif Dağlı, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, İl Jandarma Komutanı J. Alb Naim Çetinkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferans sonunda Çorum Valisi Zülkif Dağlı, İslam İşbirliği Teşkilatı İslam, Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi Orta Asya Bölge Danışmanı Prof. Dr. Ashirbek Müminov’a plaket verirken, Müminov ise Vali Dağlı’ya kaftan hediye etti.
Aydın Anaokulunda kirpi operasyonu Aydın’ın Efeler ilçesinde İstiklal Anaokulu’nun bahçesindeki su giderine sıkışan bir kirpi, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerinin titiz çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, sabah saatlerinde Meşrutiyet Mahallesi Gençlik Caddesi üzerinde bulunan İstiklal Anaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde anaokuluna çocuklarını getiren veliler bir kirpinin su giderine sıkıştığını fark ederek durumu okul idaresine bildirdi. Kendi çabaları ile kirpiyi bulunduğu yerden çıkartamayan okul idaresinin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yaptığı ihbar üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri hızla yaramaz kirpiyi kurtarmak için çalışma başlattı. Kirpiyi görerek okul idaresine bildiren Emel Cem isimli veli, "Kirpiyi gördüm ve hemen okul idaresine söyledim. Okul idaresi de onlar da uğraştılar ama nasıl kurtarabileceklerini bilmedikleri için itfaiyeye haber çağırdılar. İtfaiye ekiplerinin sayesinde kirpi kurtarılacak ve doğal yaşamına geri bırakacaklar" dedi. Ekipler, kirpiye zarar gelmeden özgürlüğüne kavuşturulması için hummalı bir çalışma yürüttü. Özel ekipmanları ile hummalı bir şekilde çalışan itfaiye ekipleri kirpiyi kurtarmak için duvarı delip kirpinin ayaklarının sıkıştığı demiri demir makası ile kesti. Kirpi ekiplerin dikkatli ve duyarlı çalışmaları sonucu sıkıştığı yerden kurtarıldı. Gerekli kontrolleri yapılarak okul bahçesindeki otluk alana bırakılan kirpi bir süre sonra bölgeden uzaklaşarak gözden kayboldu. İstiklal Anaokulu idarecileri, şehirlerde yaşayan yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarının korunmasının herkesin sorumluluğu olduğu vurgulayarak Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekiplerine çalışmalarda gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti. (MU-OD-