POLİTİKA - 25 Ağustos 2016 Perşembe 13:12

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, ‘Fırat Kalkanı Operasyonu’nu anlattı

A
A
A
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, ‘Fırat Kalkanı Operasyonu’nu anlattı

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi ile ilgili, “ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekilecekleri konusunda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor” dedi.
Bakan Işık, NTV’de Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili şu bilgileri aktardı:
“Şu anda her şey planlanan bir şekilde yürüyor. Dün özellikle sabah saat dörtte operasyon başladı. Operasyon başladığı andan itibaren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Cerablus’un önce etrafını kuşatması ve arkasından da güvenli şekilde Cerablus’a girip oradan DAEŞ’in tamamen temizlenmesi stratejisi gereği bugün 2. gün Cerablus’un tamamının kontrol altına alınması ile ilgili operasyon sürüyor. Burada ÖSO’ya biz de Türkiye olarak ciddi destek veriyoruz. DAEŞ’ten temizlenme operasyonunu en başarılı şekilde yürütmeleri için Türkiye olarak onlara gereken tüm desteği veriyoruz. Şu anda her şey planlandığı gibi gidiyor".
Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Cerablus ÖSO’nun eline geçti’ açıklaması ile ilgili, “Dün kontrol altına alınmıştı şimdi bir temizlik harekatı da yapılıyor. Yani DAEŞ’in Cerablus’tan tamamen saklandıkları, gizlendikleri yerler olabilir. Bu çalışmayı bir mıntıka temizliği gibi görmek gerekiyor. Tüm şehrin DAEŞ’ten tamamen temizlenmesi ile ilgili bugün çok daha detaylı bir operasyon yürüyor, bazen silah sesleri duyuluyor bundan dolayı ama dün zaten kontrol altına alınmıştı. Operasyonu ÖSO yürütüyor, bu noktada daha önceki tecrübelerde mutlaka dikkate alınarak bugün şehir içerisinde saklandıkları, karargah olarak kullandıkları yerler üzerinde şu anda yoğunlaşılmış durumda, bu tip şeyler olursa onunla ilgili temizlik de yapılacak. Harekat planlaması içerisinde o ihtimaller de göz önüne alınır” dedi.
“Türkiye’nin sınır güvenliği teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek”
Operasyonun iki temel amacının olduğunu kaydeden Bakan Işık, “Bu operasyonun iki temel amacı var, biri Türkiye’nin sınır güvenliğinin teminat altına alınması, bununla ilgili DAEŞ’in oradan tamamen temizlenmesi bizim için olmazsa olmaz. Bu bizim için gerek şart ama yeter şart değil. Yeter şartta, oranın Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde teminat altında tutulması. Yani buradan DAEŞ gitti bizim işimiz bitti anlayışıyla burada Türkiye’nin hemen geri çekilip yerine bir PYD’nin de oraya gelmesinin engellenmesi. Bu teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek. Türkiye’nin terör tehdidinin ortadan kaldırılması için bu bölge bizim açımızdan kritik bir bölge. Türkiye’nin hem kısa vadeli acil ihtiyacı açısından hem de uzun vadeli Türkiye’nin stratejisi açsından Cerablus Bölgesi kritik bir bölge. Kısa vadede DAEŞ’in buradan temizlenmesi 2016’nın başından beri burada DAEŞ’in attığı füzelerle 21 vatandaşımız hayatını kaybetti, 84 insanımız da yaralandı. Burada böyle bir tehdidin tamamen ortadan kaldırılması bizim kısa vadeli acil ihtiyacımızdı, şu anda bu yapılıyor. İnşallah bugün itibariyle çok büyük oranda sağlanmış olacak ama burada PYD’nin gelip PKK terörünün Türkiye’ye saldırılarına devam etmesine de müsaade etmeyiz. Onun için orada ÖSO’nun kalması ve orada tam olarak yerleşip kontrolü tamamen sağlayana kadar Türkiye olarak bizim desteğimizin sürmesi gayet normaldir. Bunu hiçbir şekilde kimsenin tartışma hakkı yoktur çünkü bu bizim uluslararası anlaşmalardan doğan hakkımızdır. Kendi sınır güvenliğimizi teminat altına almak bizim temel hakkımızdır. Çünkü şu anda Suriye’de bir devlet yok maalesef. Özellikle PYD’nin Doğu ve Batı Kantonlarını birleştirme hayalinde Cerablus önemli bir nokta. Böyle bir hayalin gerçekleşmemesi Türkiye’nin en önemli politik, stratejik önceliğidir” diye konuştu.
“Önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor”
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını kaydeden Bakan Işık, “Suriye’nin bir bütün olarak kalması Türkiye’nin en temel tercihidir fakat son dönemde yaşanan olaylardan dolayı birileri burada farklı hesaplar peşine düştü, farklı senaryoları hayata geçirmeye çalıştı. Bizim burada Türkiye olarak tercihimiz Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve demografik yapının değişmemesi. Fırat’ın batısına PYD’nin geçip orada bir hakimiyet sağlamaması bizim önceliklerimizden bir tanesi. Özellikle son iki gündür gelişen olaylardan sonra Biden’in Türkiye ziyaretinde bu konu yoğun bir şekilde konuşuldu. Daha önce Menbiç operasyonu başladığında da bu konular konuşulmuştu ben de mevkidaşım Ashton Carter’la yaptığım görüşmede bu konuyu konuştum. Kesinlikle Menbiç’in DAEŞ’ten temizlenmesinden sonra hiçbir şekilde orada PYD’ye mensup kimsenin Fırat’ın batısında kalmaması sözü verilmişti. Bu sözün yerine getirilmesi Türkiye açısından önemli. Amerika’nın güvenilirliği açısından da önemli. Şu anda çok kısa süre içerisinde PYD mensuplarının tamamen Fırat’ın doğusuna çekilmesi konusunda Amerika’nın verdiği sözü tutacaklarını tekrar ifade ettiler. Bunu yakinen takip ediyoruz, bu mutlaka fiilen gerçekleşecek. PYD mutlaka Fırat’ın doğusuna çekilecek. ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekileceklerini en azından bu konuda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor. Bu konuda Amerikalıların tabii bu son bir haftada tavırlarını göreceğiz. Şu an çekilme tam olarak gerçekleşmedi bu çekilmenin gerçekleşmesini hem bekliyoruz hem de yakinen takip ediyoruz. Menbiç, Suriye’deki problem başlamadan önce kime aitse onun olmalı. Biz orada demografik bir değişikliğe Türkiye olarak kesinlikle taraf değiliz bunu kesinlikle arzu etmiyoruz ve bunun gerçekleşmemesi için de gereken tavrı gösteriyoruz. Bu noktada özellikle bu tip karambol dönemlerinde alelacele orada nüfus yapısının değiştirilmesine yönelik bir takım hareketler var bu hareketlerin engellenmesi, bu bölgede kalıcı barış açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.
“Asıl dikkat etmesi gereken PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler”
PYD’nin kesinlikle Fırat’ın doğusuna bir an önce çekilmesi gerektiğinin altını çizen Işık şöyle devam etti:
“Bu çekilme olmazsa Türkiye bununla ilgili gereken her türlü müdahaleyi yapma hakkına sahiptir. Böyle bir harekat sürerken asker sayısı vermek doğru değil ama şu andaki ana unsurunun ÖSO olduğunu sayı olarak da ÖSO olduğunu, bu harekatı onların yürüttüğünü bizim de onlara destek verdiğimizi, kritik noktalardaki personelimizle onlara destek sağladığımızı, yönlendirdiğimizi, ihtiyaç duyulduğu anlarda topçu desteği gibi, zırhlı birliklerdeki zırhlı araç desteği gibi, İHA’larla görüntü desteği gibi ve gerektiğinde de F-16’larla da düşman hedefini imha etmek gibi destek verdiğimizi söylüyoruz. Buraya ÖSO yerleşecek onun için ÖSO’da bu konuda ciddi bir sayıyla bu harekatın içerisinde bulunuyor. Burada hedefimiz kimseyle çatışmak değil, hedefimiz kimsenin var olan hakkının gaspı değil, Türkiye’nin bu konuda herhangi bir genişleme arzusunun hiçbir zaman olmadığını biliyoruz. Buradaki hedef Türki’nin sınır güvenliğini sağlamak, DAEŞ’in bu topraklardan sökülüp atılmasını sağlamak ama DAEŞ’in terk ettiği topraklara da PYD’nin yerleşmesini engellemek. Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da Suriye’nin demografik yapısının değişmeden toprak bütünlüğünün sağlanması için bu noktada gereken çalışmayı yapmak. Burada da mümkün olduğu kadar çatışma olmamasına dikkat ediyoruz. Burada asıl dikkat etmesi gereken tabii ki PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler. Yok sa da tabii Türkiye gereğini yapar. TSK’dan hiçbir personel yaralanmadı, ÖSO’da 2 şehit var 2 de yaralı var. Onun dışında şu ana kadar bize ulaşan yeni bir bilgi yok inşallah böyle tamamlanır. ÖSO’nun askerlerinin toparlanması, sevk ve idaresinde Türkiye olarak biz destek verdiğimizi inkar etmiyoruz. DAEŞ’le mücadelede yapmamız gereken iş ve bunu yapıyoruz. Amerika’dan biz bir destek istemedik, ÖSO’nun da böyle bir talebi olmadı ama en azından hava unsurlarının keşif, gözetleme, istihbarat gibi konular da destek vermesi faydalı oluyor, bunu da yapıyorlar. Bu operasyon da Amerika’nın en azından istihbarat olarak da uçuş güvenliği açısından da hava gücüyle destek vermesi önemli. Çünkü bu bir DAEŞ’le bir mücadele operasyonu biz de bu konuda koalisyonun bir parçasıyız koalisyonun liderliğini de Amerika yapıyor.”
“Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz”
Rusya, Amerika ve İran’a Cerablus Bölgesi için desteğe gidileceğinin bilgisinin önceden verildiğini belirten Işık, “Suriye rejimi ile doğrudan bir temas olduğunu bilmiyorum, bildiğim kadarıyla olmadı. Biz bu bölgede huzur istiyoruz, barış istiyoruz. Bu bölgede Türkiye ne bir genişleme emelleri olan bir ülkedir ne de bölgenin istikrarsızlığının Türkiye’ye bir faydası vardır. Biz bu toprakların ana unsurlarından biriyiz dolayısıyla bu bölgede ne kadar huzur olursa bu Türkiye’nin faydasına olur. Bu noktada da Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz. Bunları da tabii ki bölgedeki güçlü aktörlerle konuşuyoruz. Bu konuşmanın sonucunda bölgenin istikrarına yönelik bir katkı olacaksa da bu katkıya Türkiye ‘hayır’ deme şansına sahip değil. Bu açıdan biz bu bölgenin istikrarını kazanması açısından tüm aktörlerin masada olması ve bu istikrarın kazanılması için tüm aktörlerin gayret etmesi gerektiğini bu konuda da Türkiye’de daha esnekliğin olabileceğini Sayın Başbakanımız ifade etti. Şu anda da bu çerçevede gelişmeler devam ediyor. Şu ana kadar 3 milyon Suriye vatandaşını misafir ediyoruz. Sonunda isteriz ki Suriye huzura kavuşsun, istikrara kavuşsun ve Suriyeli halkın yönetime katılmasını sağlayan mekanizmalar kurulsun. Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlansın bu insanlar da gönül rahatlığıyla ülkelerine dönsünler. Türkiye’nin baştan beri politikası tamamen insani değerler üzerine kuruldu” açıklamasında bulundu.
“Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim”
Bakan Işık, Fırat Kalkanı operasyonunun ismine nasıl karar verildiği ile ilgili ise, “Bu tip operasyonların kararı bir günde verilmiyor. Son dönemde özellikle PYD’nin biraz da mahallenin şımarık çocuğu tavrıyla külhanbeylik, kabadayılık biraz da ‘biz burada DAEŞ’le mücadele ediyoruz her istediğimizi yaparız’ havasıyla hareket etmesi Türkiye’nin çıkarlarını ciddi ölçüde tehdit ediyordu ve Cerablus’un PYD tarafından işgal edilmesi, DAEŞ’in çekilmesi ve oraya PYD’nin girmesi ihtimali ağırlık kazanmıştı bundan dolayı hazırlıklar aslında daha önceden başlamıştı. Türkiye’nin kendi sınır güvenliğini sağlama yani bir belanın defiyle başka bir belayla muhatap olmamak için bir terör örgütünün sınırımızın hemen diğer tarafından çekilip başka bir terör örgütünün oraya yerleşmemesi için daha önce hazırlıklar vardı ve bu hazırlıklar olgunlaştıktan sonra karar noktasına geldi. Karar noktasına geldikten sonra da operasyonun başlayacağı bilgisi önceden bizde vardı. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde operasyonlar başladı ve yapıldı şu anda da devam ediyor. İsim koyma konusunda TSK’nın ciddi bir tecrübesi ve deneyimi var, Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim. Askerlerimiz teklif ettiler Sayın Cumhurbaşkanımız da onayladı. 15 Temmuz’un sonraki TSK ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları ilişkisinde ‘bu yapıda emir komuta zinciri bozulur’ deniyordu. Bozulmadığı çok net olarak ortada. Emir komutanın tamamen geçerli olduğu, Genelkurmay Başkanı’nın TSK’nın komutanı olduğu, Genelkurmay Başkanının Kuvvet Komutanlarına doğrudan emir verme yetkisinin, emir komuta zincirinin hiçbir şekilde kopmadan devam ettiğini ifade etmiştik bu son operasyon da bunun çok güzel bir şekilde göstergesi oldu. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde cereyan etti. bunun net göstergesi oldu” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Karadeniz’in tek teknoloji lisesi geleceğin gözde mesleklerine öğrenci yetiştiriyor Geleceğin gözde meslekleri arasında gösterilen yazılım geliştirme, siber güvenlik, savunma elektronik sistemleri ve elektrikli araçlar bölümlerinin bulunduğu Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL), Karadeniz’in tek teknoloji lisesi olarak eğitim veriyor. 2023-2024 eğitim-öğretim döneminin başında Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde açılan lise puanla öğrenci aldı. Mevcut 120 öğrenci bulunan okulda öğrenciler yazılım geliştirme, siber güvenlik, savunma elektronik sistemleri ve elektrikli araçlar alanlarında dersler alıyor. Eğitim sürecinde öğrenciler üniversitenin laboratuvarlarından yararlanabilirken, kimi zaman da üniversitede öğretim elemanlarının derslerine giriyor. "Biz öğrencilerimizin mesleki anlamda rahatlıkla iş bulabileceği alanları tercih ettik" Lise hakkında bilgi veren OMÜ MTAL Müdürü Doç. Dr. Kemal Özcan, "Lisemiz 2023-2024 yılı eğitim-öğretim döneminin başında 4 bölümle açıldı. Bu bölümler yazılım geliştirme, siber güvenlik, savunma elektronik sistemleri ve elektrikli araçlar olarak güncel 4 bölümümüzle açıldı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ortak çalışması neticesinde eğitim hayatına başladı. Puanla öğrenci aldık. ’Karadeniz’in tek teknoloji lisesi’ diyoruz. Çünkü Karadeniz’de üniversite ortaklığıyla açılmış tek lisedir. Bu tür liselerin çoğalacağını düşünüyoruz" dedi. Lise hakkında bilgi veren Özcan, "Lisemizde özellikle Türkiye’de çok önemli dediğimiz savunma sistemlerine yönelik bölümler var. Elektrikli araçlar çok yaygınlaştı. Bunlara yönelik teknik elemanların ihtiyaçlarına yönelik bölümlerin açılması gerekiyordu. Üniversitemiz bu altyapıya sahip olarak bu bölümlere de destek sağlıyor. Öğrencilerimiz OMÜ’nün imkanlarını kullanıyorlar. OMÜ Mühendislik Fakültesi’nin laboratuvarlarında eğitim alıyorlar. Üniversitemizdeki öğretim üyeleri mesleki derslerde öğrencilerimize takviye ederek derslere giriyorlar. Yabancı dil konusunda OMÜ Yabancı Diller Yüksekokulu’nun desteğini alıyoruz. Bunların yanı sıra OMÜ’nün tüm sosyal imkanlarını öğrencilerimiz kullanıyor. Okulumuzda fen lisesinden gelen öğrenciler var. Biz öğrencilerimizin mesleki anlamda rahatlıkla iş bulabileceği alanları tercih ettik. Şu anda zaten Samsun’da savunma sanayiye yönelik ciddi yatırımlar var. Türkiye’de de aynı şekilde. Buna benzer bölümler tercih edildi. 12. sınıfımızı tamamen akademik yetiştirmeye ayıracağız. Üniversite eğitimini göz ardı etmiyoruz. Öğrenciler stajlarını da yine 2’li anlaşmalarla savunma sanayisine yönelik bazı firmalarla şimdiden anlaşmalarımızı yaptık. Elektrikli araçlarla ilgili anlaşmalarımızı yaptık. Siber güvenlik ve yazılımla ilgili anlaşmalarımızı yapıyoruz" diye konuştu. Fen lisesinden okula nakil aldıklarını belirten bazı öğrenciler ise okulun imkanlarının çok iyi olduğunu ifade etti.
İzmir Uzmanından bebek isteyen çiftlere beslenme önerileri Jinekolog Kağan Açıkgözoğlu doğurganlığı etkileyen faktörlere dikkat çekerken, hamile kalmada sperm ve yumurta kalitesinin, sperm ve yumurta kalitesinde de beslenmenin önemli rolü olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Akıçgözoğlu, “Kadınlar hayatı boyunca oluşacak tüm yumurta sayısı genetik olarak belirlenmiş olarak dünyaya gelirler. Sonradan bu sayıyı artıracak önlemler alamazlar. Ancak yumurtalarının kalitesini iyileştirmek ve bunu yaparak doğal olarak gebe kalmayı kolaylaştırmak için atabilecekleri adımlar var” diyerek önerilerde bulundu. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Açıkgözoğlu, kadın ve erkekte üreme sağlığı konusunda önerilerinin de yer aldığı bilgiler verdi. Açıkgözoğlu, doğurganlığı olumsuz etkileyen faktörleri; sigara kullanımı, kontrolsüz kilo alımı, ileri yaş, kafein, çevresel zararlı maddeler, stres, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar olarak sıraladı. Bunların dışında beslenmede yapılan yanlışların da sperm ve yumurta kalitesini azalttığını kaydeden Açıkgözoğlu, “Gebelik planlayan çiftler, üreme hücrelerinin sağlığını koruyabilmek için sadece karbonhidrat içeren gıdalardan, trans yağlardan, salam, sosis, jambon gibi işlenmiş et ürünlerinden, aşırı tuzlu veya şekerli gıdalardan uzak durmalı” diye konuştu. “35-50 dakika arası kardiyo egzersizleri yapmalarını tavsiye ediyorum” Jinekolog Açıkgözoğlu, bebek sahibi olmak isteyen çiftlere daha az kırmızı et, daha fazla deniz ürünü ve taze meyve sebze tüketme önerisinde bulundu. Açıkgözoğlu, çiftlerin öğünlerine böğürtlen, çilek, nar, karadut, zerdeçal, keklik otu, zencefil ve kimyon gibi antioksidan zengini ürünlerini eklemelerinin de yararlı olacağını söyledi. Çiftlere her gün olmasa da haftada en az 4 gün düzenli egzersiz yapmayı tavsiye eden Açıkgözoğlu, “Yumurta ve sperm kalitesi açısından egzersiz çok önemli. Anne ve baba adaylarının kendilerini zorlamadan 35-50 dakika arası kardiyo egzersizleri yapmalarını tavsiye ediyorum” dedi. Kadınlar için öneriler Yumurta rezervi ve kalitesinin genetik faktörlerden etkilendiği için bazı durumlarda tamamen kontrol dışı olabileceğini kaydeden Uzm. Dr. Açıkgözoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat sağlıklı yaşam tarzı seçimleri ve profesyonel yönlendirme ve tedavi ile bu konuda olumlu adımlar atılabilir. Benim önerim; antioksidanlar vücudu serbest radikallerden korur ve yumurta kalitesini artırabilir, C vitamini, E vitamini, beta-karoten gibi antioksidanları içeren yiyecekler tüketin. Nar, avokado, muz, brüksel lahanası, brokoli, havuç, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, somon, badem, kuzu ciğeri, incir yumurta kalitesini artıran yiyeceklerdir. Uykusuzluk ve sürekli stres, hormon seviyelerini etkiler ve yumurta kalitesini düşürebilir. Yeterince dinlenmek, stresi azaltmak önemlidir. Özellikle folik asit, D vitamini ve omega-3 yağ asitleri, Çinko, Selenyum, CoQ10 gibi fertilite destekleyici takviyeler yumurta sağlığını destekleyebilir, güvenle kullanabilirsiniz. Yumurtalık Uyarım Tedavisi’nden destek alabilirsiniz, bu tedavi yumurta üretimini artırmak için kullandığımız bir yöntem. Yumurtalık uyarım tedavisinde hormonal bazı ilaçları kullanarak yumurtalıkların daha fazla yumurta üretmesini teşvik edebiliyoruz. IVF (Tüp Bebek) veya diğer üreme prosedürleri için yumurta toplama işlemi öncesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Hamilelik istiyorsanız 12 aylık denemeden sonra (veya 6 ay – 35 yaşın üzerindeyseniz) hala hamile kalamıyorsanız, olası sebeplerin belirlenmesi ve tedavi seçeneklerinin uygulanması için bir kadın doğum uzmanından destek almanız gerekir.” Erkekler için öneriler Açıkgözoğlu, baba olmak isteyen erkeklere de sperm kalitesini artıracak 10 besin önerisinde bulundu. Bunları; yaban mersini, yağsız dana eti, kabak çekirdeği, keçiboynuzu, somon, bitter çikolata, istiridye, yumurta, fındık, domates olarak sıraladı. Her bireyin farklı olduğunu ve bireyin özelinde tedavi seçeneklerinin de farklı olacağını ifade eden Açıkgözoğlu, “Rutin kontrolleri aksatmamak ve herhangi bir tedaviye başlamadan önce uzman bir doktora danışmak oldukça önemli” bilgilerini verdi.
Kütahya Kütahya’da 1 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasında ormana giriş ve çıkışlar yasak Kütahya’da Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonunca orman yangınlarını önleme çerçevesinde 1 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasında ormana giriş ve çıkışların yasaklanması kararı alındı. Vali Musa Işın’ın başkanlığında toplanan Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonunda Kütahya’daki 2024 yılı yangın önleme çalışmaları ve yangınlara karşı alınacak tedbirler karara bağlandı. Toplantıda, orman yangınlarını önleme kapsamında 1 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasında ormana giriş ve çıkışların yasaklanması kararı alındı. “Anız ve Bitki Örtüsü Yakmak Yasak” Toplantıda alınan kararlara göre, anız yakanlar hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20. maddesi gereği idari para cezası kesilecek, ormana 4 kilometre mesafede yakılan anızlar için 6831 sayılı kanunun 76. Maddesi 4. fıkrasına gereği yasal işlem yapılacak. 2872 sayılı Çevre Kanunun 20. inci maddesinin (l) bendine aykırı olarak anız yakanlara her dekar için 386,79 TL idari para cezası verilecek. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ceza beş kat arttırılacak. “Gönüllü Eğitimleri” Orman teşkilatınca lüzumlu görülen ilçelerde, yangın söndürme çalışmalarına katkıda bulunabilecek gönüllüler ve Sivil Toplum Örgütlerine, başvurmaları halinde gönüllü eğitimleri Orman İdaresince gerekli eğitimler verilecek ve yangın söndürme esnasında, yangın söndürme malzemesi desteği sağlanacak. Geçen yıl iki büyük yangınla karşılaşıldığını ve bu yangınlarda kahramanca mücadele eden Orman İşletme Şefi Murat Yıldırım’ın şehit olduğunu, dozer operatörü Hasan Hüseyin Türker’in ise gazi olduğunu hatırlatan Vali Işın, "Şehidimize tekrar Allah’tan rahmet, gazimize sağlık ve esenlikler diliyorum, Allah sağlığına kavuştursun” dedi. “580 teknik personel, 108 adet araç ve iş makinesiyle mücadele edeceğiz” Vali Musa Işın, 2024 yılında 580 teknik personel ve yangın işçisi, 108 adet araç ve iş makinesiyle yangınlarla mücadele edileceğini ve 33 adet orman gözetleme kulesinde kameralı gözetleme sistemi mevcut olduğunu belirtti. “TB2 İHA ve KORU431 helikopteri konuşlandırılacak” Vali Işın, yangın söndürme helikopteri Koru 431 ve İnsansız Hava Aracı (TB2 İHA)’nın da yangınlarla mücadelede önemli rol oynayacağını söyledi. Zafer Havalimanı’nda konuşlandırılacak TB2 İHA’nın 10.00-20.00 saatleri arasında uçuş ve gözetleme yapacağını belirten Işın, İnsansız Hava Aracı (TB2 İHA)’nın havada kalış süresinin 27 saat olduğunu kaydetti. Orman Bölge Müdürü Erdal Dingil “ 2024 yılının yangınsız bir sezon olması diledi.”