SAĞLIK - 23 Nisan 2018 Pazartesi 07:53

Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu: "Bebeğin bakımı önemli ama annenin bakımı da çok önemli"

A
A
A
Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu: "Bebeğin bakımı önemli ama annenin bakımı da çok önemli"

Doğumdan sonraki süreç bazı annelerde kolay geçebileceği gibi bazı annelerde ise bir takım sorunlar yaşadığını, Lohusalık döneminin doğumdan sonra ilk 40 günlük süreci kapsadığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.

Doğumdan sonraki süreç bazı annelerde kolay geçebileceği gibi bazı annelerde ise bir takım sorunlar yaşadığını, Lohusalık döneminin doğumdan sonra ilk 40 günlük süreci kapsadığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu "Lohusalık dönemi annenin gebelik esnasında meydana gelen bir takım hormonel ve fizyolujik değişikliklerin ortadan kaybolduğu ve annenin gebelik öncesindeki vücuduna tekrar adapte olduğu dönem olarak adlandırılıyor. Bu dönemde anne bir yandan eve yeni katılan bireye adapte olmaya çalışırken, diğer yandan da vücudunda meydana gelen değişikliklere uyum sağlamaya çalışıyor." dedi.


Lohusalık döneminde anne taburcu olduktan sonra evde de özel bakımları gerektiren bir dönem yaşaması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, "Hem çevreden özellikle anne babalardan ya da yakın arkadaşlardan bazı iyi niyetli destekler sağlanmaya çalışılıyor. Ancak bu dönemde çevreden gelen bazı geleneksel bilgiler, bazı yanlış yönlendirmeler neticesinde kafa karışıklıkları da meydana gelebiliyor. Bu dönemde özellikle yeni anne babaların, bir profesyonelden, bu işi ciddi anlamda güncel bilgilerle donanmış kişilerden destek alması büyük önem taşıyor" diye konuştu. Lohusalık döneminde sıklıkla görülen problemler arasında emzirmeyle ilgili problemler ve bebeğin bakımıyla ilgili konuların olduğunu ifade eden Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, bu dönemde annenin desteklenmesi ve ev ortamının buna göre yapılandırılmasının oldukça önemli olduğunu vurguladı.


Lohusalık döneminde annenin bebeği beslemesini nasıl yapacağını hastaneden çıkmadan anneye anlattıklarını belirten Dr. Yazıcıoğlu,"Biz Koru Hastanesi olarak anneleri taburcu etmeden önce lohusalık dönemi detaylı bir şekilde anlatıyoruz. Bu süreçte en önemsediğimiz şey annenin bebeğini beslemeyi öğretmek. Bu anlamda evdeki süreçte neyi nasıl yapacağını öğreterek gönderiyoruz. Fakat takibini yapmak pek kolay olmuyor. Ancak 5’inci gün bebeği kontrole getirdiklerinde doktorla bağlantıya geçiyorlar, hemşirelik bakımı anlamında bizim takibimiz bir şekilde devreden çıkmış oluyor. Bizim hedefimiz Koru Hastanesi olarak evdeki bakım süreçlerinde anneyi, bebeği, babayı ve ailedeki tüm bireyleri işin içine dahil etmek. Örnek verecek olursak, Türk toplumunda şöyle bir algı var; Baba dışarıda para kazanan, eve para getiren ve evin içerisine az dahil olan kişi olarak görülüyor. Ancak bizim hedefimiz, bebeğin, anne, baba ve çocukla birlikte büyüyor olmasını sağlamak. Bunun için lohusalık döneminde ev ziyaretleri, neleri nasıl kullanacağız, psikolojik olarak nasıl bir plan içerisine gideceğimizi planlayarak hareket etmemiz gerekiyor" diye anlattı.


Lohusalara bir takım önerilerde bulunan Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, "Aileler hep bebeğin üzerine odaklanıyor ama anne hep ikinci planda kenarda kalıyor. Hep bir kenarda bebeğin bakımıyla ilgilenmeye çalışıyor. Süt veren, uykusuz kalan, kendine bakamayan bir birey haline geliyor. Bu dönemde annenin psikolojik olarak desteklenmesi büyük önem taşıyor. Bebeğin bakımı önemli ama annenin bakımı da çok önemli. Bu dönem oldukça kıymetli bir dönem. Genelde anneler ikinci planda kalıyor. Bu aşamada da bebeğin üzerine odaklanma yaşanıyor. Bebeğin bakımıyla ilgili birden fazla kişi konuştuğunda kendini yetersiz hissedebiliyor. O yüzden onu pozitif cümlelerle başarılısın, iyisin diye desteklemek önemli. Erken dönemde çok ziyarette bulunulması. Dışarıdan gelen kişilerin bebekle temas etmemesi, bebeklerin öpülmemesi, el yıkamadan bebeklere dokunulmaması, yeni doğan bebeklerin dışarıdan gelen kişiler tarafından kucaklanmaması o bebeğin sağlığını da korumak açısından son derece önemlidir."diyerek önerilerini sıraladı.(BA-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.