EĞİTİM - 11 Ekim 2018 Perşembe 09:08

(Özel Haber) Külliye’nin mutfağı öğrencilere emanet

A
A
A
(Özel Haber) Külliye’nin mutfağı öğrencilere emanet

Yiyecek içecek hizmetleri bölümünden özel olarak seçilen 22 lise öğrencisi, devlet protokolünü ve yerli yabancı birçok konuğu ağırlayan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin mutfağında tecrübe kazanıyor.

Yiyecek içecek hizmetleri bölümünden özel olarak seçilen 22 lise öğrencisi, devlet protokolünü ve yerli yabancı birçok konuğu ağırlayan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin mutfağında tecrübe kazanıyor.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesi mutfağına yetkililer tarafından yapılan mülakatlar sonucunda Ankara Altındağ Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin Yiyecek İçecek Hizmetleri Bölümünden uygulama eğitimlerini tamamlamak için öğrenciler seçiliyor. 12. sınıf öğrencilerinden 22 kişi, okulda aldıkları eğitimlerini son derece önemli bir mutfak olan Külliye mutfağında pekiştiriyor. Okul Müdürü Nazan Şener, “Okulumuzda 12 meslek alanından bir tanesidir yiyecek içecek hizmetleri alanı. Bugün aşçılık atölyesindeyiz. Aşçılık atölyesindeki çalışmalarda 11. sınıflarımız eğitimlerine yeni başladılar. Çocuklarımız Türk mutfağı, dünya mutfağı ve çeşitli mutfakları öğrendikten sonra kendi becerilerinin ve eğitimde aldıkları becerileri birleştirerek birer iyi mutfak sanatı ustası olarak yetiştirilme hedefinde. Çocuklarımızın zaten bütün çalışmalarda hedefleri en iyisi olmak. Müşterilerini kendileri seçmek, kendi işlerini kurabilmek, üst öğrenimde de alanlarında üst öğrenime gidebilmek. Bunda da ne kadar başarılı olduğumuz istatistiklerde çıkıyor zaten. Güzel çalışmalar gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.



“Okulumuzda 300 kişi hemen hemen her gün yemek yiyor”


11. sınıflardaki atölye üretimleri için okulun da malzeme verdiğini, öğrencilerin kendilerinin de takviye olarak getirdiklerini söyleyen Şener, “İlk uyguladıklarının zaten kendileri de tadına bakıyorlar. Çünkü servis ve sunumu da öğreniyorlar. O yüzden birbirlerine servis yapıyorlar, yiyorlar, sunum yapıyorlar. 12. sınıftaki çocuklarımız bir grup işletmeye gittikten sonra okul atölyesinde kalanlar artık döner sermayenin getirdiği, temin ettiği malzemelerle üretim yaparak satışa sunuyorlar. Okulumuzda 300 kişi hemen hemen her gün yemek yiyor. Bakanlığın desteklediği yarım yatılı öğrencilerimiz var. Onlara ücretsiz yemek çıkartıyoruz. Onun ücretini bakanlık ödüyor. Bunun dışında dışarıdan gelen müşterilerimiz var. 140 öğretmenim var. 140 öğretmenim de zaten okulda bulunduğu sürece yemeğini burada yiyor. Ayrıca pasta dalımız coffee break hizmeti veriyor. Kokteyllere katılıyorlar, resepsiyonlara katılıyorlar ve öğrencilerin ay sonundaki döner sermayede biriken gelir, çalışan öğrenci sayısına gör6e atölye şeflerinin verdiği sayıya göre pay dağıtılıyor. Öğrenci aynı zamanda harçlığını da kazanmış oluyor. Harçlık alıyor ve bu hem meslekte bir teşvik hem öğrencinin özgüvenini arttırıyor. Hep şundan endişe ederdik daha önceden acaba paranın tadını alırsa okumaz mı diye, hayır çok daha iyi okuyorlar. Meslek sahibi olmaları için de teşvik oluyor” şeklinde konuştu.



“12. sınıf öğrencilerimizin bir grubu Külliye’de işletme eğitiminde, bir grubu Mecliste”


“Ünlü restoranlardan eleman olarak talep geliyor bize” diyen Şener, “Şu ürünü yapın gönderin boyutunda değil. Bizim bu yıl 12. sınıf öğrencilerimizin bir grubu Külliye’de işletme eğitiminde bir grubu Meclis’te işletme eğitiminde ve özel büyük otellerdeler. Aynı zamanda da kendi Altınköy konaklarımız var orada da yemek ve kahvaltı veriyoruz. Çocuklarımız seçiliyor tercih ediliyor. Oralarda eğitim alıyorlar, uygulama yapıyorlar. Bizler ürün oralara göndermiyoruz ama bizim elemanlarımız isteniyor” dedi.



“Külliye’deki misafirlere servise çıkan öğrencilerimiz de var”


Şener, şunları kaydetti:


“Külliye grubundaki hizmet sektöründe iş yapan kişiler, sorumlular öğrencilerimizle mülakat yapıyorlar. Bu mülakat sonunda onlar da seçiyor. Bir de çocuklarımızın da istemesi gerekiyor ve onur duyuyorlar öyle yerde görev almaktan da. Külliye ile ortaklaşa seçiliyor. Orada da servisle başlıyorlar. Bir yemek olayının bulaşığından pişirilmesinden ve servisine kadar en son toplanmasına kadar her aşamada görev alıyorlar. Oradaki kendi performanslarına göre görev alıyorlar. Eğer misafire kadar çıktılarsa başarılılar zaten. Ama ilk etapta mutfakta çalışıyorlar. Ama külliyedeki misafirlere servise çıkan öğrencilerimiz de var.”


Erasmus projesiyle geçen yıl mezunlardan bir grup öğrenciyi Almanya’ya gönderdiklerini söyleyen Şener, öğrencilerin 1 yıl orada eğitim aldığını, 1 yıl eğitim ve çalışmanın sonucunda başarılı olanların orada çalışma ve okuma izni aldığını ifade etti. Şener, 4 öğrencinin bu şekilde başarılı olduğunu ve Almanya’da şu an üst öğrenim okuduğunu ve çalışma izni aldığını sözlerine ekledi.



"Şef olmak istiyorum"


11. sınıf yiyecek içecek öğrencisi Betül Çelen, lazanya yaptıklarını anlatarak, mesleki eğitimle ilgili önce kesim tekniklerini, ardından hamur açma, Türk mutfağı, dünya mutfağı şeklinde sırayla öğrendiklerini söyledi. Gastronomi ve mutfak sanatları okumayı hedeflediğini söyleyen Çelen, babasının da aşçı olduğunu ve onunla birlikte çalışmayı istediğini kaydetti.


Yiyecek içecek bölümü 11. sınıf öğrencisi Ayşegül Öğrük, ilerideki hedefinin gastronomi okuyarak restoran sahibi olup orada şef olmak istediğini ifade etti. Ürettikleri yemekleri yemekhaneye çıkardıklarını, orada satıldığını söyleyen Öğrük, “Sunum yapıyoruz. Beğenildikçe daha çok mutlu oluyoruz. Beğenilmese de üzülmeye gerek duymuyorum. Çünkü kalabalık bir yere yemek yaptığım için eleştiriye kapatıyorum kendimi. En beğenilen yemeğim, genelde evde tatlı türü yaptığım için browni kek yaparım, onu çok beğenirler” dedi.


Öğrencilerden Melike Toygar, lazanya yaptıklarını, bu uygulama için mutfak şefinin kendisinin olduğunu belirterek şunları kaydetti:


“Bölümümden çok memnunum. Okulu çok istemiştim zaten. Çok da severek yapıyorum işimi. İyi ki bu bölüme gelmişim diyorum. Yakınlarım Anadolu lisesinde olanlar keşke meslek lisesi okusaydık diyenler var. Okulda ne yapıyorsunuz diye soruyorlar. Onlarda aşçı olsaydık keşke o bölüme gitseydik gibi konuşuyorlar. Yaptığımız yemekleri tam bir menü olarak yapıyoruz. Çorbası, tatlısı, ana yemeği, pilavı günlük olarak o şekilde yapıyoruz. Mercimek çorbamı çok beğeniyorlar. Burada öğretmenlerimden ayrı tarifler alıyoruz özel. Onlardan yararlanarak yapıyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini artırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdare’den destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugünkü bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" "Tarım İnebolu" adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, "Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.