POLİTİKA - 12 Ekim 2023 Perşembe 15:27

TBMM’de 'Filistin' oturumu

A
A
A

Türkiye Büyük Milet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, “1967 sınırlarında bütünleşik, tam manasıyla bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka mutlaka kurulmalıdır. Bütün dünya tarafından tanınmalıdır” dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin genel görüşme için toplanan TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Kurtulmuş, Filistin-İsrail arasındaki çatışmaya değinerek, “Savaşın genişlemesinin önlenmesi, barış, güven ve istikrar ekseninde bu anlayışımız çerçevesinde adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Ecdadımız dört asır boyunca bugünkü Filistin topraklarında farklı dinden insanları, mezhepleri, etnik yapıları bir arada yaşatabilmiş. Batılı insaflı tarihçilerin ’Osmanlı barış düzeni’ olarak tanımladıkları bu dönemde bir tek mezhep, din kavgası olmamış, herkesin hakkına hukukuna riayet edilmiş. Kısaca özetlemek gerekirse Mescid-i Aksa’daki Allah-u Ekber sesleriyle, hemen yanı başındaki ağlama duvarında Yahudilerin yakarışları, 100 metre ötedeki Doğuş Kilisesi’ndeki Hristiyanların duaları birbirine karışmış, insanlar barış, esenlik içinde yaşamıştır.”

TBMM’de 'Filistin' oturumu

Kurtulmuş, Ortadoğu barışı ve Filistin-İsrail arasında barışın sağlanması için üç temel konu olduğunu ifade ederek, “1967 sınırlarında bütünleşik, tam manasıyla bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka mutlaka kurulmalıdır. Bütün dünya tarafından tanınmalıdır. Bir halkın devlet olarak varlığına müsaade edeceksiniz, asırlardır onlarla birlikte yan yana yaşamış halkın devlet olmasını kabul etmeyeceksiniz. Dolayısıyla, diyoruz ki; Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki toplum iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm olmadığını son olaylar bir kez daha ortaya koymuştur. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu sorunun çözülmesi için 2’nci temel mesele ise özellikle on yıllar boyunca yerleştirilen ve son birkaç yıldır giderek sayıları artan yasa dışı yerleşimciler meselesidir.

TBMM’de 'Filistin' oturumu

İnsanlar evlerinden, iş yerlerinden, köylerinden, kentlerinden tehcir edilerek, onların yerine orayla hiç ilgisi olmayan halklar getirilmiş ve yerleşimciler uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı bir şekilde yerleştirilmeye devam edilmiştir. Yasa dışı, hukuk dışı bu yerleşimciler meselesinin ve buna bağlı olarak İsrail’in işgal ve ilhak teşebbüslerinin sona erdirilmesi, barışın önünü açacak en önemli gelişmelerden biridir. Değerli milletvekili arkadaşlarım, 3’üncü temel mesele ise başta Mescid-i Aksa olmak üzere -Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin- bütün din mensuplarının kutsal mekânlarının masuniyetinin korunması ve bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir. Onlarca kere yaşandığı gibi özellikle son dönemde sadece sıradan insanların da değil bazı milletvekillerinin, bazı bakanların öncülüğünde Müslümanların kutsal mekânı olan Mescid-i Aksa’nın defalarca baskınlara uğramış olması, baskınlarla işgal edilmiş olması uluslararası hukuk bakımından kabul edilebilecek bir durum değildir” değerlendirmesini yaptı.

Ahmet Umur Öztürk

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Eski MHP İlçe Başkanı Nihat Atlı, ölümünün 1. yıl dönümünde kabri başında anıldı Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) eski Kozan İlçe Başkanı Nihat Atlı, vefatının birinci yıl dönümünde Kozan Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı. Törende MHP Kozan İlçe Başkanı Şerif Köşeli ve beraberindekiler merhum Atlı’nın mezarına kırmızı güller bıraktı, ardından Kur’an-ı Kerim okunarak dualar edildi. Kozan Belediye Başkan Yardımcısı Alev Ataş, merhum Nihat Atlı’nın herkesin hayatına çok güzel dokunuşlar yapan birisi olduğunu söyleyerek, "Nihat Başkanımıza Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Ben kendi adıma çok mutluyum. İyi ki böyle bir adam hayatımızdan gelip geçti. Hepimizin başı sağ olsun" dedi. MHP Kozan İlçe Başkanı Şerif Köşeli ise uzun yıllar aynı yolda yürüdüğü bir insanı bir anda kaybetmenin çok büyük bir acı olduğunu belirterek, "Büyük bir üzüntü yaşıyorum. Ama yapacak bir şey yok, takdir-i ilahi. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Ayrıca İstanbul’da da yine yakın dostlarımız büyük bir camide lokma dağıtımı yaptılar. Biliyorsunuz, Nihat Başkanımız tüm okullarda ve eğitim kurumlarında elinden geldiği kadar destek oluyordu. Robotik kodlamalar, çok amaçlı sınıflar gibi projelere destek veriyordu. Önceki günlerde de Suat Ocak İlköğretim Okulu’nda bir sınıf açılışı yaptık. Bu ideallerini, eğitimle ilgili hedeflerini de yine yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
İzmir Babaya ‘yardım ve yataklık’ suçlamasıyla verilen cezayı Yargıtay bozdu İzmir’in Ödemiş ilçesinde okul müdürü Ayhan Kökmen’in, makamında pompalı tüfekle vurularak öldürülmesi olayında, ‘cinayete yardım ve ruhsatsız silah bulundurmak’ gerekçesiyle yargılandığı davada 20 yıl 4 ay hapis cezası alan tutuklu sanık B.Y., Yargıtay’ın bozma kararının ardından bu kez ‘azmettiren kişi’ suçundan ‘ağırlaştırılmış müebbet’ istemiyle yargılanacak. İzmir’in Ödemiş ilçesinde 7 yıl önce yaşanan olayda, okul müdürü Ayhan Kökmen’in makamında pompalı tüfekle vurularak öldürülmesinde tutuklanan B.Y., Ödemiş 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘cinayete yardım ve ruhsatsız silah bulundurmak’ suçlarından 20 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanık B.Y. hakkında yapılan ‘yardım etmediği, azmettiren kişi olduğu’ iddiaları üzerine durum temyiz edildi ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından 7 Şubat 2024 tarihinde karar bozuldu. Yargıtay bozma kararında B.Y.’nin ‘yardım eden sıfatında olmadığı, aksine azmettiren kişi’ olduğu belirlendi ve sanığın yeniden yargılanması istendi. “Mahkeme karara uyarsa ‘ağırlaştırılmış müebbet’ cezası verilecek” Yeniden yargılama süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan Avukat Süleyman Coşkun, B.Y.’nin ilk duruşmada ‘yardım eden’ sıfatıyla yargılandığı için 19 yıl ceza aldığını, yerel mahkemenin bu kişinin olaydaki rolünün 2 çocuğa yardım etmek olduğunu hükmettiğini ifade etti. Avukat Coşkun, “Biz de kişinin ’yardım etmediği, azmettiren kişinin B.Y.’ olduğunu iddia etmiştik. Bu durum temyiz edildi. Yargıtay bozma kararında, bizim iddia ettiğimiz gibi ‘yardım eden sıfatında olmadığı, aksine azmettiren kişi’ olduğunu, belirliyor. Dosyayı bozup yerel mahkeme geri gönderiyor. Mahkemenin karara uyma ihtimali var. Uyma kararı verilirse ağırlaştırılmış müebbet olacak. Zayıf da olsa bozmaya uymama ihtimali de var. Mahkeme direnirse bu sefer ceza Yargıtay ceza genel kuruluna gidecek” ifadelerine yer verdi. Önceki kararda iyi hal indiriminin uygulanmadığını belirten Coşkun, bu sefer de iyi hal indiriminin uygulanmamasını beklediklerini vurguladı. Öte yandan, duruşmanın tekrar 11 Haziran’da olacağı öğrenildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç’tan, başörtülü mahkeme heyetine reddi hakim talebinde bulunan avukat ile ilgili açıklama Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’daki bir duruşmada mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması nedeniyle reddi hakim talebinde bulunan avukat hakkında soruşturma başlatıldığını bildirdi. Sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada sanık avukatının, mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması nedeniyle reddi hakim talebinde bulunması eski Türkiye kafasıdır. Kadınların inanç, eğitim ve çalışma özgürlüğünü gasp eden 28 Şubat zihniyetiyle hareket etmek, hak arama hürriyetinin teminatı olan bir avukata yakışmamıştır. Anayasamıza göre herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Yine anayasamıza göre kimse dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemizde son 22 yılda yasakları kaldıran, hak ve özgürlükleri genişleten çok sayıda adım atılmış, kadınlara yönelik ‘pozitif ayrımcılık’ ilkesi yine bu dönemde Anayasal kural haline getirilmiştir. Kadınların hiçbir ayrım gözetilmeden çalışma hayatında yer almaları birileri rahatsız olsa da yine bu dönemde hayata geçmiştir. Türk kadını çalışma hayatının her alanında olduğu gibi yargı teşkilatımızda da başarılarıyla öne çıkmaktadır. Adalet teşkilatımızda görev yapan 8 bin 871 kadın hakim ve savcımız, adaletin tecellisi için ülkemizin dört bir yanında fedakarca çalışmaktadır. Avukatın yaptığı yakışıksız hareket, başı açık ya da kapalı olsun tüm kadın hakim ve savcılarımızı da derinden üzmüştür. Kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapan, hak ve özgürlüklere hakaret eden bu tür olaylar artık geride kalmıştır. Son 22 yılda temel hak ve özgürlüklerin önünü açtığımız ülkemizde takınılan bu tavır asla kabul edilemez. Yaşanan üzücü olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır" ifadelerine yer verdi.