YEREL HABERLER - 20 Şubat 2017 Pazartesi 13:01

Bakan Yardımcısı Yegin’den Antalya OSB’ye ziyaret

A
A
A
Bakan Yardımcısı Yegin’den Antalya OSB’ye ziyaret

Antalya Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Ali Bahar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan Yegin ile sanayicilerin ve sektörün sorunlarını konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan Yegin, Antalya Organize Sanayi Bölgesini ziyaret etti. Sektörün ve sanayicilerin sorunlarını konuşmak için Antalya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar ev sahipliğinde Antalya OSB’de düzenlenen toplantıya katılan Yegin’e, İŞKUR Genel Müdürü Mehmet Ali Özkan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Müdür Yardımcısı Savaş Alıç, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Veli Tekkanat, SGK Antalya İl Müdürü Nejat Deniz, AOSB Müteşebbis Heyet Üyeleri Fatin Tapçı, Rasim Feyzan Doğu, Bölge Müdürü İlhan Metin ve AOSB Yönetim Kurulu Danışmanı Mustafa İssi eşlik etti.
Sanayicilerin ve sektörün, işçi-işveren ve çalışma hayatındaki sorunları hakkında Bakan Yardımcısı Yegin’e bir rapor sunan Bahar, toplantı kapsamında iki önemli soruna detayları ile değindi. Bahar, iş kazalarını önlemek için gerekli tüm önlemleri aldıklarını, ancak işçi kusuru nedeniyle meydana gelen iş kazalarında bile suçlu ilan edildiklerini, hiçbir iş mahkemesini kazanamadıklarını, dolayısıyla işverenlere potansiyel suçlu muamelesi yapıldığını belirtti. Konunun yaşanmış örnekleri hakkında Bakan Yardımcısı Yegin’e bilgi aktarması için Bölge sanayicilerine de söz veren Bahar, mahkemelerin bu tutumunun sanayiciyi ve sektörü zora soktuğunu ve hatta zaman zaman iflasın eşiğine getirdiğini aktardı. Bölgede yaşanan ve konunun işveren tarafını yok yere mağdur eden bir olaydan örnekler veren Bahar, “Sanayicimizin şantiyesinde yaşanan kaza mahkemeye taşınıyor ve sanayicimize yurt dışına çıkış yasağı konuyor. Tüm önlemleri almış olmasına rağmen suçlu ilan ediliyor. Suçu ise o anda şantiyesinin başında olmamak. Bu sanayicimizin 5 adet şantiyesi bulunmaktadır. Tüm şantiyelerinde aynı anda bulunması mümkün değildir. Ayrıca şantiyelerinin çoğu yurt dışındadır. Verilen bu kararın meydana getireceği zararı lütfen bir düşünün. Yurt dışına çıkamaması demek tüm iş bağlantılarının aksamasına, olası anlaşma fesihlerine ve hatta iflasa dönüşebilir. Sanayicilerin cesur olması ve yatırım yapmasının istendiği bir dönemde bu tür uygulamalarla kolumuz kanadımız bağlanmaktadır.”

Kıdem tazminatları için fon kurulsun
İşçilere ödenen kıdem tazminatı konusuna da değinen Bahar, kıdem tazminatlarının devlet garantisine alınmasını sağlayacak bir formül önerisinde bulundu. İşverenlerin kıdem tazminatlarını her yıl düzenli olarak devletin kuracağı bir fona ödeyeceği, devletin de fonda biriken parayı işleterek tasarruf sağlayacağı bir modelden söz eden Bahar, “Kıdem tazminatı yüzünden işten çıkarmalar olmakta, çalışma barışı bozulmaktadır. Bir firmanın kapanması veya iflas etmesi halinde çalışanın tazminat alması mümkün olamamaktadır. Fon, tasarruf artışına katkı sağlayacak, işverenleri de çoğu zaman planlamadığı bir borç ile karşı karşıya kalmaktan kurtarmış olacaktır. En önemlisi ise bu sayede, iflas etmiş bir şirkette çalışan işçilerin haklarının devlet garantisi altında olması sağlanacaktır. Ayrıca fonda biriken para sanayiciye düşük faizli kredi olarak geri dönerse, yatırımların artmasına yönelik önemli bir kaynak oluşturulmuş olur. Kıdem tazminatı fonu çalışanın hakkını koruyan, sorunları çözen, tasarruf ve kaynak oluşturan çok yönlü bir modeldir” dedi.

İşçi-işveren-devlet kazancı
Fonun işveren tarafına sağlayacağı faydalara da dikkat çeken Bahar, “Birikmiş ihbar ve kıdem tazminatlarını tesislerini satsalar dahi ödeyemeyecek olan firmalar bu tip köklü bir çözümle daha sağlam bir yapıya kavuşacaklardır. Ayrıca girdi maliyetlerinin azaltılmasına, rekabet gücünün ve ihracatın artmasına kaynak oluşturulacaktır. Bu model “işçi-işveren-devlet” kazancını esas alan bir düzenlemedir. Burada çalışanların kazanılmış haklarını tümüyle ortadan kaldırmayan kademeli geçiş sistemi, süreci en doğru şekilde yönetmeye imkan sağlayacaktır. Örneğin 01.04.2017 tarihinden itibaren alınan her işçi bu sisteme dahil edilmiş olur ise geçmişin yükü zaman içinde eritilebilir” diye konuştu.

Bakış açımızı gözden geçirmeliyiz
Başkan Bahar ve sanayicilerin sorun ve taleplerini not ettiklerini, çözüm için çalışacaklarını dile getiren Bakan Yardımcısı Yegin, kıdem tazminatı ile alakalı modelin fayda sağlayacak yönleri olduğunu, bu tür bir çalışmalarının bulunduğunu belirtti. “İşveren işçiye maliyet gözüyle, işçi ise işverene kar olarak bakıyor. Dolayısıyla işçi-işveren arasındaki ilişki kökleşemiyor. Bakış açımızı gözden geçirmeliyiz” diyen Yegin, işçi-işveren arasındaki itilafların çözümü için arabulucuların devreye gireceği bir modeli uygulamaya koymayı planladıklarını belirtti.

Fabrikaların gece vardiyalarına ziyaret
Toplantının ardından Antalya OSB bünyesinde faaliyet gösteren AGT Ağaç San. Tic. A.Ş. ile Türk Ytong San. A.Ş. tesislerini ziyaret eden Bakan Yardımcısı Yegin ve beraberindeki heyet, firmaların üretim süreçlerini inceleyip gece vardiyasında çalışan işçiler ile sohbet etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de 322 bin 398 sebze fidesi toprakla buluşacak Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi (TAKE) kapsamında, Gümüşhane’deki küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için “Fide Bizden, Üretmek Sizden” projesi kapsamında yüzde 50 hibeli toplam 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımı başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz tarafından son yıllarda sayısı hızla artan ve kırsal kesimdeki vatandaşlara gelir kapısı olan gerek örtü altı yetiştiriciliğine destek olmak ve küçük ve parçalı tarım arazilerini üretime kazandırmak için hazırlanan projenin bedeli 1 milyon 768 bin TL. “Fide Bizden, Üretmek Sizden Projesi” projesi kapsamında Merkez, Kelkit, Şiran, Köse, Torul ve Kürtün ilçelerinde üreticilere 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımına başlandı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bahçesinde yapılan fide dağıtım programında proje hakkında bilgi veren İl Müdürü Dr. Ahmet Mesut Kıraç, Gümüşhane’nin coğrafi konumunu ve kendine has iklim özelliklerini tarımsal üretiminde avantaja çevirmek istediklerini belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüz tarafından desteklenen ve bütçesi 1 milyon 768 bin TL olan “Fide Bizden Üretmek Sizden Projesi”nin küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için hazırlanan bir proje olduğunu, proje ile Gümüşhane genelinde bulunan küçük ve parçalanmış arazileri karlılığı yüksek üretimlerle ekonomiye kazandırılmasının amaçlandığını ve proje kapsamında üreticilere 156 bin 870 adet domates, 115 bin 868 adet biber, 34 bin 440 adet hıyar ve 15 bin 120 adet patlıcan fidesi olmak üzere toplam 322 bin 398 adet sertifikalı sebze fidesi dağıtımı yapılarak, örtü altı ve açık alanlar olmak üzere yaklaşık 100 dekar alanda sebze üretimi gerçekleştirileceğini kaydetti. Gümüşhane’nin iklim özellikleri nedeniyle her ne kadar zor şartlarda üretim yapılsa da üretilen ürünlerin renk, tat ve aroma gibi kalite özelliklerinin çok iyi olduğunu, bu nedenle üretilen ürünlerin gerek İl içinde gerekse komşu illerde çok tercih edildiğini ve pazar değerinin yüksek olduğunu belirten Kıraç, sebze üretimini geliştirmek için farklı proje çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Fide dağıtımına ilk olarak örtü altı yetiştiricilerinden başladıklarını, diğer dağıtımlarının Mayıs ayı içerisinde yapılacağını ifade eden İl Müdürü Kıraç, projenin çiftçilere hayırlı olmasını dileyerek, projede emeği geçenlere teşekkür etti.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Gazze’ye destek protestosu Edirne’de Trakya Üniversitesi öğrencileri tarafından İsrail’in Gazze’yi işgalini kınamak amacıyla “Gazze İçin Ses Ol” isimli protesto gerçekleştirildi. Trakya Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Trakya’dan Geçerken Topluluğu öncülüğünde Balkan Yerleşkesi’ndeki kampüs cami inşaatı önünde gerçekleştirilen protestoda Türk ve Filistin bayrakları ile "Bebek katili İsrail" yazılı pankartlar açıldı. Topluluk üyesi öğrenciler, İsrail’in Gazze’yi işgalini protesto etmek amacıyla basın açıklamasında bulundu. Gazze’ye ses olmak, bu durumu normalleştirmemek, unutturmamak için tek yürek olan üniversite öğrencileri, sessiz protesto gerçekleştirdi. Program ilk olarak ilahiyat son sınıf öğrencisi Muhammet Bostancı’nın Vera, hemşirelik 3. sınıf öğrencisi Mehmet Sait Esin’in, Filistinli Enes’in Dersi isimli şiirleri okuması ile başladı. Basın açıklamasını tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisi Enes Büyükçetintaş okudu. Son günlerde Filistin ve İsrail arasında yaşanan çatışmalardan dolayı çok sayıda can kaybının yaşanması ve bölgede barış ve güvenliğin bozulmasının küresel vicdanı derinden yaraladığını söyleyen Büyükçetintaş, "Gazze’nin yoğun bombardımana tabi tutularak orantısız güç kullanılmasından ötürü bölgede ağır bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Son yaşanan olaylar İsrail ve Filistin arasında 1948 yılından bu yana devam eden çatışmaların kronikleşmiş bir hal aldığını ortaya koymaktadır. Gazze’de 16 yıldır kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere milyonlarca insan temel gıda, su, ilaç-tıbbi gereçler, akaryakıt ve enerji kaynaklarına erişememiş bölge adeta ablukaya alınarak açık hava hapishanesine çevrilmiştir. Tarihi süreç içerisinde milyonlarca insanın vatanından sürgün edilmesi, binlerce sivilin katledilmesi ve yüzlerce yerleşim yerinin tahrip edilmesi savaş suçu olmakla birlikte, olağanüstü önlemlerin alınmasında geç kalınmış bir insanlık suçudur" ifadelerine yer verdi. "İnsani yardım koridoru oluşturulmalı" İnsancıl hukuk kapsamında alınacak önlemlerin en başında sivil halk için insani yardım koridoru oluşturulmasının geldiğini söyleyen Büyükçetintaş, "Pratikte süregelen çatışmalar, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, güvenliklerini ve temel yaşam ihtiyaçlarının kesintiye uğramasına yol açmaktadır. Gazze’ye sağlanan temel gıda, enerji ve insani yardımların kesilerek sivil yerleşimlerin hedef gözetilmeksizin vurulması, uluslararası hukukun açık ve ağır biçimde ihlali olarak karşımızda durmaktadır" dedi. "Hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımları bölgeye ulaştırılmalı" Bölgede yaşayan siviller için acilen güvenli bir bölgeye geçiş sağlanması ve insani yardım koridoru vasıtasıyla hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımlarının bölgeye ulaştırılması gerektiğine değinen Büyükçetintaş, İsrail-Filistin arasındaki çatışmanın daha fazla insanlık dramına yol açmadan bir an önce sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Düzenlenen etkinlik, İl Müftü Yardımcısı Fatih Samet Okumuş’un dua ettirmesinin ardından sona erdi.