GENEL - 14 Ağustos 2017 Pazartesi 12:42

Rusya’nın yaş sebze meyve kararına domates yiyerek tepki gösterdiler

A
A
A
Rusya’nın yaş sebze meyve kararına domates yiyerek tepki gösterdiler

Antalya Toptancı Hal Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği (ANTKOMDER) üyeleri, Rusya’nın yaş sebze meyve kararına domates yiyerek tepki gösterdiler.

Antalya Toptancı Hal Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği (ANTKOMDER) üyeleri, Rusya’nın yaş sebze meyve kararına domates yiyerek tepki gösterdiler.


ANTOMDER Başkanı Nevzat Akacan, “Yeni hal yasası çiftçinin ölüm fermanıdır. Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor” dedi.


ANTKOMDER, Rusya’nın Türkiye’den yaş sebze ve meyve almayacağına dair açıklaması ile yeni hal yasasına ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına ANTKOMDER Başkanı Nevzat Akça, Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ve yöneticiler katıldı. ANTKOMDER Başkanı Akcan, “Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki, adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor” diye konuştu.


Tarım sektörünün içindeki yaş meyve ve sebze komisyoncuları olarak bir taraftan ciddi mesleki sorunlarla mücadele ettiklerini ifade eden Akcan, bir taraftan da sektörün ve ailelerinin gelecek endişesini fazlasıyla hissettiklerini söyledi. Akcan, “Böylesine sıkıntılı bir dönemden geçerken hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz hafta Rus yetkililer bir açıklama yaparak Türkiye’den yaş meyve ve sebze almayacaklarını açıkladılar. Bizler yeni sezon öncesi büyük umutlarla çok önemli olan bu pazarın açılmasını beklerken Rus yetkililerin bu olumsuz açıklamasıyla tüm umutlarımız yerle bir oldu. Elbette bu olumsuz gelişmenin tek sorumlusunun Rusya olduğunu söyleyemeyiz. Kendilerince haklılık payları var. Rusya kendi ülke tarımını geliştirmek adına böyle bir karar aldığını açıkladı. Peki Ruslar kendi tarım sektörlerini var etmek ve olanı da güçlendirmek için ellerinden geleni yaparken biz ne yapıyoruz. Zaten büyük sıkıntı içinde olan üreticilerimizi, komisyoncularımızı, ihracatçımızı adeta tamamen ortadan kaldırmak için atılan izana sığmayan uygulamalarda bulunuyoruz. Kendi ürünlerimizi ve üreticimizi yok edecek bir kararla tarımsal ithalatın önünü açıyoruz” dedi.



“Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor”


Tarımda girdi fiyatlarının her yıl ortalama yüzde 15 arttığını söyleyen Nevzat Akcan, üretim maliyetlerinin katlanması nedeniyle mesleğinden soğuyan çiftçilere elle tutulur, gözle görülür hiçbir çalışmanın yapılmadığını iddia etti. Akcan, “Çiftçinin ürettiği ürünü pazarlayan halcinin, komisyoncunun, ihracatçının aradan çekilip, tamamen dışa bağlı kalıp, tüm ürünleri dışarıdan almamız mı isteniyor ki böylesine hatalı bir yasa hazırlanılıyor. Öyle bir hal kanunu önümüze konuluyor ki adeta kayıt dışını artırmaya yönelik bir amaçla hazırlanmış. Yeni hal yasasının kayıtlı esnafı iyice sıkıntı içine düşüreceği açıkça görülüyor. Yasa koyucularının öncelikle birinci derecede sivil toplum örgütleri ile bizzat konuyu sahada birebir araştırma yaparak değerlendirmesi gerekir” diye konuştu.


Mevcut yasalarla tarımın ileriye gitmesini mümkün görmediğini dile getiren Akcan, sorunların sahada tespit edilmesi gerektiğini ifade etti. Akcan, “Yeni uygulamalarla sektörümüzde iyileşmeler olmasını beklerken bir de bakıyoruz ki eskiden daha ciddi problemlerle karşı karşıya kalmışız. Ticaret Bakanlığımız ise bizlerin adeta ölüm fermanı olan yeni hal yasasının devrim olduğunu söylüyor. Oysa bu yasanın sektörü yok ediş projesi olduğu bizde net olarak uygulamada görülüyor ve böyle giderse dünya ölçeğinde yapılacağı söylenen yeni Antalya Hali’nin bu yasayla çalışamaz duruma geleceği açıkça ortadadır. Yeni hal yasası bağlı olduğumuz Büyükşehir Belediyesindeki yetki ve hal gelirlerini elinden almıştır” dedi.



“Bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım”


Bu sistemde ne çiftçinin, ne komisyoncunun ne de tüccarın kazanacağını söyleyen Nevzat Akcan, “Devlet, Türkiye’nin her halinde yapılan satışlardan vergisini anında alıyor. Çiftçinin ve halcinin kazanıp kazanmadığını kimse umursamıyor. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, Rus pazarının da bitmesi sektör için ölümcül bir darbe olmuştur. Biz Rusya ile biran önce gerekli temaslarda bulunup ticaretin düzeltilmesini, bu olumsuz gelişmenin geri döndürülmesini talep ediyor ve olumlu haberler bekliyoruz. Eğer Rusya ısrarla bu yönde olumlu bir yaklaşım sergilemiyorsa, o zaman bizde başta buğday olmak üzere tüm ticaretimizi askıya alalım ve hiçbir ürünlerini ülkemize sokmayalım. Neden Rusya tarım sektörümüze ekonomik darbe vururken biz onların tarım sektörünü destekleyelim” şeklinde konuştu.



“Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi, şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor”


Çiftçinin ürününü nasıl yetiştirdiğini kimsenin sormadığını söyleyen Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ise, domates 5 TL olduğunda herkesin konuşmaya başladığını belirtti. Domatesin fiyatının şuanda 60-80 kuruş arasında olduğunu ifade eden Alp, “Domates fiyatı 20 yıl önce 1.80 TL’ydi. Domates fiyatı şuan 60-80 kuruş arasında satılıyor. Domates fiyatları böyle gidiyor. İhracata giden domates fiyatı 1 TL” dedi.


“Çiftçi parayı götürüyor” diye bir algının var olduğunu dile getiren Alp, “Çiftçinin bankada 10 bin TL’sini bulamazsınız. Çiftçi hep borç içinde ve borca gidiyor. Elimizden tutulmasını istiyoruz. Çiftçi zor durumda. Turizmcinin lobisi çok fazla. Girdilerimiz artarken fiyatlarımız düşüyor. Üreticiyi küstürmememiz lazım. Bizim çiftçi olarak ekmemiz lazım. Bizim maaşımız yok. Zararda etsek aileyi geçindirmek için ekmemiz lazım. İkinci bir çalışma sahamız yok. Burada bunu yetiştirmemiz lazım. Bizim lobiyi oluşturmamız lazım” diye konuştu.



“Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter”


Komisyoncudan para almadan ayakta durma şanslarının olmadığını söyleyen Nazif Alp, “Kazanılan para belli, üç gün para etti mi o domates fiyatları arttı deniliyor. Ben çiftçimden çıkan parayı söylerim. Fidanın parası 1-3 TL arasında değişiyor. Bu fiyatı alıp ekiyorsun. Alt alt koyduğunuz zaman nasıl ayakta kalıyorsunuz. Dualarla ayakta mı kalıyorsunuz. Büyüklerimize çok iş düşüyor. Bizim gövdemizden tutmasınlar, kolumuzdan tutsunlar bize yeter. Bize pazar sağlasınlar, biz kaliteyi de veririz. Bizden ne istiyorlarsa biz onlara veririz. En kaliteli mal, aroma tadı, raf ömrü hepsi bizde var. Mükemmel sebze yetiştiriyoruz ve tüketiciye arz ediyoruz” dedi.



“Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok”


Domates yemeyin diye söylemlerin çıktığını dile getiren Alp, “Yok öyle bir şey. Size temin ederek söylüyorum yılın 12 ay yiyebilirsiniz. Tarımda çağ atlıyoruz. En iyisini yapmak bizim işimiz. Hiçbir çiftçi ayağına sıkmaz. Hormonun insan sağlığına hiçbir zararı yok. Hormonu tedavülden kaldırdık. Öyle bir algı oluştu. Domatesi bambus arısıyla yetiştiriyoruz. İlaç kalıntılarını aştık. Çiftçi bilinçlendi. Tarım Bakanlığına teşekkür ederim” diye konuştu.



“Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz”


Hal komisyoncusu ve üreticisi İsmail Erten ise, “2016 yılında turizmciler mağdur olurken bizde mağdur olduk. Devletimiz onlara destek oldu. Şuan gelirleri patlama noktasına geldi. Biz hala zararlıyız, devlet karşılasın diyorlar. Turizmi kalkındırmak için başta uçak teşviki yaptığını görüyoruz ama kargo uçaklarını görmüyoruz. Ürettiğimiz ürün 3-3,5 saat içinde dünya pazarlarına ulaşabilseydi mağduriyetimiz olmayacaktı. Sadece Rusya’ya bağlı değiliz. 93 ülkeye ihraç ediyoruz. Bütün sıkıntıları biz çekiyoruz. İhracatçıya verilen teşvik kadar üreticiye verildiği zaman sorunumuz var diye ortaya çıkmayız. Kargo uçakları Antalya’da çalışmaya başlasın sıkıntılarımız kalmaz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’in ’Kıyı Ekosistemlerinin Restorasyonu’ çalışmaları Barcelona’da tanıtıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenen ’Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ çalıştayının sonuçları, Barcelona’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Okyanus On Yılı (UN Ocean Decade) konferansında sunuldu. Dünyanın dört bir yanından konferansa katılan kentler, okyanus ve denizlerin korunması ve restorasyonu konusunda konuştu. Avrupa komisyonu tarafından düzenlenen oturuma konuşmacı olarak katılan Dr. Kemal Zorlu, Mersin’in iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelesi ile bu konudaki projeleri ve uygulamaları anlattı. “Önemli olan Mersin’in desteğini ve güçlü heyecanını sürdürmek” Okyanus ve denizlerin korunması için verdiği çabaları Avrupa kentleri için ilham verici bulan, Avrupa Komisyonunun Okyanuslar ve Suların Restorasyonu Politika Temsilcisi Claudia Pecoraro, “Önemli olan Okyanus ve Sular Misyonu için Mersin’in desteğini ve güçlü heyecanını sürdürmektir. Mersin’in bu konudaki çalışmaları açıkça görülmüştür. Diğerlerini de güçlendirmek ve yerel düzeyde bir şeyler yapmak için sizin gibi insanlara ihtiyacımız var’’ dedi. “Mersin, sorunların üstesinden gelmek içim bilimle çalışıyor” MedCities’in katkılarıyla Birleşmiş Milletler konferansında bir araya gelen tüm Akdeniz kentleri, İspanya’dan Barcelona, İtalya’dan Ancona ve Türkiye’den Mersin’de düzenlenen kentsel kıyı ekosistemleri çalıştaylarının sonuçlarını değerlendirdi. Çalıştayların düzenlenmesine öncü olan OC-NET (Okyanus Şehirleri Ağı) Koordinatörü Dr. Vanessa Sarah Salvo, “Akdeniz’de kentsel kıyı ekosistemlerinin restorasyonu ve dayanıklılığı hakkında bilim insanları ve politikacılar arasında diyalog kurulması çok önemlidir. Mersin Büyükşehir Belediyesi de tıpkı Barcelona, Ancona Belediyeleri gibi kentsel kıyı ekosistemlerindeki temel sorunların üstesinden gelmek için bilimle olan iş birliğini sağlam şekilde devam ettiriyor. Böylece iklim değişikliği ile birlikte gelen sorunların çözümüne bir adım daha yaklaşıyoruz" ifadelerini kullandı. ‘Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ nedir? Mersin’in doğasını korumak adına hem karada hem denizde birçok çalışma yürüten Mersin Büyükşehir Belediyesi, kıyı ekosistemini koruyabilmek ve restore edebilmek adına birçok paydaşla çalışmalar yürütüyor. O çalışmalardan biri de paydaşlarını MESKİ, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, MedCities, Mersin Deniz Ticaret Odası, Türkiye Akdeniz Hub’ının oluşturduğu, ‘Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ çalıştayı oldu. Mersin Büyükşehir Belediyesi, düzenlemiş olduğu çalıştay ile kıyı alanlarının korunmasına yönelik iyi uygulamaların paylaşılması ve gelecek için atılacak adımların değerlendirilerek deniz ve kıyı ekosistemi üzerindeki iklim değişikliği baskılarının azaltılmasını amaçlıyor.
İstanbul Arnavutköy’ün bu mahallesinde, yoldan geçenler gözlerine inanamıyor Arnavutköy’un Sazlıbosna Mahallesi her sene göç yolundaki leyleklerin uğrak noktası oluyor. Köylüler tarafından kış sezonunda hazırlanan yuvalar, leyleklerin konaklama noktası haline geliyor. Mahalle içerisinden geçen yolların kenarlarındaki direklerin ve evlerin tepelerindeki leylekler, vatandaşları şaşırtıyor. Her yıl düzenli olarak göç eden leylekler İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde bulunan Sazlıbosna Mahallesi’ni mesken tuttu. Göç eden leylekler Sazlıbosna Mahallesi’ndeki belli alanlarda bir süre konaklıyor. Arnavutköy Merkez ile Hadımköy Mahallesi arasında bulunan Sazlıbosna Gölü kıyısındaki Sazlıbosna Mahallesi’nde yol kenarlarındaki elektrik direkleri ve evlerin çatıları leylek yuvalarıyla doldu. Mahalleden geçen vatandaşların da gözlerine inanamadığı görsel şölen havadan görüntülendi. “Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar“ Leyleklerin mahalle ile ilişkisine uzun yıllardır şahitlik eden mahalle sakinlerinden Saip İlkbaş, “Leylekler köyleri seçerler başka mahallelere gelmezler bize gelirler. Yuvalarını yapıyorlar. Ben 75 yaşındayım kendimi bildim bileli var. Dedemler buraya Kırım’dan gelmiş. Onlarla beraber leylekler de buraya gelmiş. Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar. Biz anlıyoruz gidecekler mi ne yapacaklar hepsini biliyoruz. Leylekler için buraya çok gelen oluyor. Fark edenler duruyorlar ve fotoğraf çekiyorlar. Biz elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz" ifadelerini kullandı. “Mart ayında gelip, Ağustos ayında giderler” Leylekler ile ilgili konuşan Sazlıbosna Mahalle Muhtarı Oktay Teke, “Leylekli köy denir buraya. Her sene Mart ayının başında buraya gelerek yuvalarını yaparlar. Ağustos sonu gibi de geldikleri yer olan Afrika’ya göç ederler. Biz onlar geldiklerinde baharın geldiğini anlıyoruz. Baharın müjdeleyicisiler. Leylekler her yere yuva yapmazlar sevdikleri yere yuva yaparlar. Biz de onları seviyoruz. Biz sahip çıkıyoruz hatta daha fazla gelmeleri için projeler üretiyoruz. Bilinmeyenler çok şaşırıyor ve bize soruyorlar. Bilenler de görmek için geliyorlar bizden konum istiyorlar” diye konuştu.
Bursa Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen suç örgütü operasyonunda 24 kişi yakalandı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; Bursa İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen eş zamanlı “Mahzen-32” operasyonunda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Bursa merkezli İstanbul, Ankara, Trabzon, Sakarya, Yalova ve Diyarbakır’da düzenlenen “Mahzen-32” operasyonları ile elebaşılığını cezaevinde olan Ümit Saral’ın kardeşi Hakkı Saral’ın yaptığı suç örgütünün çökertildiğini açıkladı. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, düzenlenen operasyonlarda organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Bursa merkez ve İnegöl’de vadeli araç alım satım faaliyetlerinde bulunarak vatandaşlardan silah zoruyla yüksek miktarlarda para tahsilatı yaptıkları, Bursa’ya il dışından getirdikleri tetikçiler vasıtasıyla para vermeyi kabul etmeyen kişilere ve bu kişilerin işyerlerine yönelik silahlı saldırı düzenledikleri, Bursa’ya farklı illerden gelerek vadeli araç alımı yapanların adreslerini tespit ettikleri ve bu kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakarak darp ettikleri, araç alım satımı nedeniyle kişiler arasında meydana gelen alacak verecek konularına müdahil oldukları ve sözde mahkemeler kurarak haksız menfaat sağladıkları, silahla ölüm tehdidinde bulundukları kişilerin iş yerlerine ve araçlarına zorla el koydukları ve bu malları örgüt üyelerinin üzerine geçirdikleri, silah ve tehdit zoru ile el konulan araçları hediye adı altında örgütün elebaşına verdikleri ve suç faaliyetleri esnasında, güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırıda bulundukları tespit edildi. Operasyonlarda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Operasyonlar sonucu, 15 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda çek ve senet ile çok miktarda nakit paraya el konuldu. 10 ayda 454 organize suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, organize suç örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlar hakkında bilgi verdiği paylaşımında, “10 aylık süre içinde; 454 organize suç örgütünü çökerttik. Bu suç örgütlerini isim isim kamuoyu ile paylaştık. Organize suç örgütlerine yönelik toplam bin 201 operasyon düzenledik. 8 bin 260 şüpheli yakalandık. Bunlardan; 3 bin 58’i tutuklandı. Bin 740’ı hakkında adli kontrol kararı verildi" ifadelerine yer verdi. Öte yandan, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü ifade etti.
Rize Taşkın Güngör: “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” Pazarspor’un başarılı teknik direktörü Taşkın Güngör, “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” dedi. Bu yıl TFF 3. Lig’de mücadele eden Pazarspor, sezon başında kötü bir başlangıç yaptı. Oynadığı maçlarda galibiyet sıkıntısı çeken Pazarspor ekibi, sürekli olarak teknik direktör değişimi yaptı. Son olarak takımın başına geçen Tolga Kerimoğlu’yla da istediği sonucu alamayan mavi-beyazlılar teknik direktörleri ile tekrardan yolunu ayırdı. Boşalan teknik direktörlük koltuğunu bu sefer Taşkın Güngör devir aldı. Bulvarspor maçıyla ilk maçına çıkan teknik adam 1 puan ile deplasmandan geri döndü. Güngör, ligin bitimine az kalmasına rağmen takımına güvenerek iyi işler çıkarmaya çalıştı. Pazarspor’u bir alt lige düşürmemek için elinden geleni yaparak 7 maçtan 10 puan topladı ve takımını ligde tutmayı başardı. Pazarspor’u ligde tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ifade eden Taşkın Güngör, “Son lig maçımızı oynayacağız. Geldiğimizde çok zor şartlarda bir Pazarspor vardı. Kaosta olan 4 maçta sıfır çeken bir takım vardı. Zor bir görev olduğunu biliyoruz. Bu görevi alırken de daha önceki deneyimlerimize dayanarak sorumluluğu aldık. En azından bizleri bu göreve layık görmeleri bile bizim için bir şerefti. Biz de buna kayıtsız kalmadık. Zor bir sorumluluğun altına girdik ama lige bir hafta kala en azından hedeflediğimiz ana ulaştık. Bir taraftan baktığımızda kümede kalma ligde kalmanın mutluluğunu yaşarken, bir taraftan da son haftaya belki play-off’a girebilirdik. İyi 12 ay geçirdiğimizi düşünüyorum. Bize güvenenleri mahcup etmediğimizi düşünüyorum. Biz de elimizdekiyle bütün katkıyı kendi toprağımızı kendi memleketimize yapmaya çalıştık. Burada 3 puan almak istiyoruz. Lig bitince buradaki görevimiz sona eriyor. Ondan sonrası tabii bize bağlı şeyler değil. Bizim ana hedefimiz 3 aylık bu süreçte Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık. Altyapıdan 34 tane çocuğu aramıza katmaya çalıştık, hepsini bir arada yaptık. Ligde kalmak birinci önceliğimiz ve çok önemliydi. Evdeki mazimle en iyisini yapmaya çalıştık. Peki çok göze hoş gelen bir futbol oynatmadık. Yani daha çok skoru oynayan ve çok acil kaostan çıkmamızı sağlayacak sonuç almak istiyorduk. Onu da başardık ama hafta sonu daha keyifli, daha güzel bir karşılaşma seyrettireceğiz” şeklinde konuştu.