SAĞLIK - 22 Şubat 2021 Pazartesi 09:17

“Lifli gıdalar adeta doğal diş fırçası gibi dişlerinizi korur”

A
A
A
“Lifli gıdalar adeta doğal diş fırçası gibi dişlerinizi korur”

Uzman Diş Hekimi Elifhan Alagöz, diş ve dişeti sağlığının korunmasına dair kritik öneriler paylaştı. Alagöz, lifli gıdaların adeta doğal fiş fırçası işlevi gördüğünü belirterek, normal öğünlerin dışında tüketilen karbonhidrattan da uzak durulması gerektiğini söyledi.

 Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Elifhan Alagöz, diş ve dişeti problemlerinden korunmak isteyenler için önemli tavsiyeler aktardı. Diş ve dişeti hastalıklarının ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını belirten Alagöz, “Özellikle beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte, yaygın diş ve dişeti problemleri ortaya çıkar. Bu anlamda gün içinde tükettiğimiz her gıdanın diş ve dişeti sağlığına etkisi vardır.” dedi.

Alagöz, gün içerisinde dengeli ana öğünler ile şeker veya şekerli ürünlerin (rafine karbonhidratlar), asitli içeceklerin alınmadığı ara öğünlerden oluşan bir beslenmenin diş ve dişeti sağlığının ilk adımı olduğunu söyledi.

''Normal öğünün dışında alınan karbohidrata dikkat''
Ağız ve diş sağlığının korunması diyetinde başlıca proteinler, karbonhidratlar ve yağlar bulunduğunu söyleyen Alagöz, “Yağlar; besin maddelerine kayganlık kazandırdıklarından, besinlerin dişlere tutunmasını azaltarak plak oluşumunu azaltan etki gösterirken; proteinler ise ağızda metabolize edilmeleri sonucu oluşan son ürünün bazik olması nedeniyle asidik ortamı nötralize ederek çürük önleyici etki gösterirler. Burada en önemli nokta; karbonhidratlardır. Diş çürüğüne neden olan faktörlerin başında sükroz ve glikoz içerikli karbonhidratlar yer alır. Normal öğünlerin dışında alınan karbonhidratlar daha çok çürük yapıcı etki gösterirler. Çünkü normal öğünlerde tükürük salgısı daha fazladır ve çiğneme sayısı daha fazla olduğundan çürük oluşumuna elverişli ortam oluşmaz.” diye konuştu.

Günlük beslenme programında probiyotiklerin yeterli miktarda alınmasının; hem diş çürüklerinden birinci derece sorumlu patojen olan S. mutansın sayısını azaltacak hem de dişeti problemlerinin önüne geçerek diş ve dişeti sağlığının korunmasına yardımcı olacağını ifade eden Alagöz, ''Antienflamatuar, antimikrobiyal özellikleri olan meyan kökünün ağız hijyeni ürünlerinde veya gıda takviye ürünlerinde alınması; diş çürükleri, ginigivitis (başlangıç düzeyi dişeti iltihabı), periodontitis (kemik yıkımının eşlik ettiği ileri düzey dişeti iltihabı), aftöz ülserler gibi ağız hastalıklarının oluşmasını önlemede etkilidir.'' ifadelerini kullandı.

''Siyah ve yeşil çay, dişleri çürükten koruyor''
Ülkemizde sudan sonra en sık tüketilen içecek olan siyah çay ve yeşil çayın florür, polifenoller ve kateşin içerdiğini belirten Alagöz; bunlardan florürün, diş çürüğüne karşı korumada etkinliğinin tartışmasız olduğunu söyledi. Polifenollerin ise çürük oluşumdan sorumlu patojen olan S. mutans gelişimini baskılayarak etkinlik gösterirken, kateşin ise çürük oluşumunu önleyen antikaryojenik özelliği ile öne çıktığını söyleyen Alagöz, bu bileşenleri içermesi nedeniyle günlük diyette siyah ve yeşil çay ilavesinin dişleri çürüğe karşı korumada etkili olacağını ekledi.

''Süt ve süt ürünleri, doğal koruyucudur''
Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Elifhan Alagöz, diş ve dişeti sağlığı için tavsiyelerine şöyle devam etti;

''Süt ve süt ürünleri, diş ve dişeti sağlığının korunmasında çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle peynir en üst sırada yer alır. Faydaları saymakla bitmeyen peyniri kısaca ele aldığımızda; tükürük akışını uyararak fizyolojik yıkama özelliği sayesinde ağız hijyeninde etkilidir. Ayrıca yüksek oranda kalsiyum, fosfat ve kazein içermesi ile dişi asit saldırılarına karşı koruyarak diş çürüğü oluşumunu engeller. Dolayısı ile bir öğün veya şekerli bir atıştırmanın ardından bir parça peynir (5 g) tüketimi, dişleri çürüğe karşı korumada ve dişeti sağlığında etkili olacaktır. Süt, laktoz (en az çürük oluşturma potansiyeli olan şeker) içermesine rağmen yapısında bulunan kazein, kalsiyum ve fosfat nedeniyle çürük oluşumunu önler, diş sağlığının korunmasında etkilidir. Günlük diyete süt ve süt ürünleri olan peynir ile yoğurt ilavesi ağız ve diş sağlığının korunmasında etkin olacaktır.”

''Lifli gıdalar doğal diş fırçası''
Alagöz, doğal diş fırçaları olarak kabul edilen lifli gıdaların, tüketimleri ardından tükürük akışının uyarılmasına neden olarak dişleri ve diş etlerini koruduğunu söyledi. Artan tükürük salgısının, ağızdaki yiyecek artıklarının temizlenmesine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda alkali olduğu için plak asidini nötralize ederek dişleri çürüğe karşı koruyacağını ekledi. Rafine edilmemiş bitkisel besinleri yüksek oranda tüketen kişilerde daha az çürük görülmesinin temel nedeninin de bu olduğunu ifade eden Alagöz, tükürük akışını uyararak dişleri koruyabilecek diğer yiyecekler arasında yer fıstığının da bulunduğunun altını çizdi.

''Kuru üzüm şeker içermesine rağmen faydalı''
Popüler bir atıştırmalık yiyecek olarak kuru üzümün de genel insan sağlığına fayda sağlayabilecek polifenoller, flavonoidler, demir, mineraller, potasyum, kalsiyum ve bazı B vitaminleri içerdiğini söyleyen Alagöz, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Kuru üzüm kolesterol ve yağ içermez, antioksidanlar açısından zengindir ve iyi bir lif kaynağıdır. Kuru üzüm ağırlıkça yüzde 60 şeker içermesine rağmen, bu şekerde diş çürüğü ve dişeti hastalığında etkin rol oynayan sükroz saptanmaz. Ayrıca; kuru üzümlerin diş çürüğü ve dişeti problemlerinden sorumlu bakterilere karşı büyüme inhibe edici aktivitesi vardır. Dolayısı ile kuru üzüm, yaygın olarak tüketilen şekerli atıştırmalık yiyeceklere sağlıklı bir alternatiftir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.