YEREL HABERLER - 30 Ekim 2014 Perşembe 09:55

Latmos’ta Arazi Analiz Çalışmalarına Başlandı

A
A
A
Latmos’ta Arazi Analiz Çalışmalarına Başlandı

Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) ile Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü işbirliği ile "Beşparmak Dağları’nın (Latmos) Ekoturizm Potansiyelinin belirlenmesi" projesinin başarıyla sonuçlanabilmesi yönünde büyük önemi olan arazi analizlerinin ilki, Latmos’un otantik köylerinden biri olan Koçarlı’ya bağlı Bağarcık Mahallesinde gerçekleştirildi.
EKODOSD’un kılavuzluğunda gerçekleştirilen arazi çalışmasına, Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Doç. Dr. Çiğdem Kılıçaslan ve Yrd. Doç. Dr. Tendü Hilal Göktuğ katıldı. Bağarcık Mahallesi ve çevresinin doğal ve kültürel kaynak değerleri ile yerleşimdeki altyapı ve üstyapı tesis yeterliliği yerinde incelendi. Arazi gezisi sonrasında, ekoturizmin ölçütlerinin çeşitli boyutlarda analiz edilmesine yönelik olarak hazırlanan arazi gözlem formları EKODOSD ve ADÜ öğretim üyelerinden oluşan uzman ekip tarafından dolduruldu. Neolitik Dönem’den, Osmanlı Dönemi’ne kadar geçen süreç içinde yaşayan kültürlerden günümüze kadar ulaşan insanlık mirasları olan buluntularda incelemeler yapıldı.
Olağanüstü güzellikteki doğal peyzaj, fıstık çamlarının gnays kayalarla uyumu ve harika manzaralar yerinde incelendi. İlk gelenlerin görünce büyülendikleri benzersiz kaya şekilleri içinde, insana adeta arkasından dinozorlar çıkacakmış hissi uyandıran coğrafyadan, uzman ekip de çok etkilendi. “Burası Latmos gezegeni” diyen köylülere hak veren uzman öğretim görevlileri, “İnsan kendini burada gerçekten farklı bir gezegendeymiş gibi hissediyor, büyüleniyor” dediler. Arazi analiz çalışması sırasında başka yerde pek görülmeyen Latmos’un ilginç kaya oluşumları incelendi. Türkiye’de jeopark olabilecek ender alanlardan biri olan Latmos’un kayaçları, jeoturizm için büyük zenginlik oluşturduğu görüldü. Antik dönemden kalan bulgular yerinde incelendi, kayalara oyulan binlerce yıllık merdivenlerde yüründü, bu vahşi tabiat içinde yaşayan dönemin insanlarının doğaya uyumlu yaşamları merak edildi. Burada yaşayıp, burada ölen insanlara ait kaya mezarları incelendi ve antik dönem kentlerini birbirine bağlayan döşeme yollardan yürümenin keyfi yaşandı.
EKODOSD Onursal üyesi olan Dr. Anneliese Peschlow’un tespit ettiği ve tüm dünyaya tanıtmaya çalıştığı 8000 yıllık Tarih Öncesi Kaya Resimleri incelendi. Kuşadası EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Her bir yanının muhteşem güzellikler ve önemli özelliklerle dolu Latmos’un, doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunması ve koruma-kullanma dengesi çerçevesinde ekoturizme kazandırılması için, ADÜ Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nün yürüttüğü bu proje çok önemlidir. Latmos’taki arazi çalışmaları bitiminde, ekoturizmin ölçütlerinin çeşitli boyutlarda analiz edilmesine ve gelecekte koruma statüsünün getirilmesiyle birlikte yapılacak faaliyet ve düzenlemelere önemli veri sağlayacaktır. Latmos’un Aydın ve Muğla il sınırları içindeki tüm zenginlikleri ve çevresindeki yerleşimleri proje kapsamında çalışılarak, araştırmaları yapılacaktır. Son iki yıldır, Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Aydın Arkeoloji Müzesi, Milet Müzesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 4. Bölge Müdürlüğü ve Aydın Şube Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Aydın ve Denizli İl Müdürlükleri tarafından, Latmos’un korunma altına alınması için gerekli çalışmalar ve tescil işlemleri devam ettirilmektedir. EKODOSD, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Dr. Anneliese Peshkow ve Meandros Platformu tarafından, Latmos’un Milli Park kapsamına alınması için müracaatları yapılmıştır“ dedi.
Latmos’un Söke Belediyesi tarafından da Türkiye Jeolojik Miras Alanı olarak önerildiğini vurgulayan Kuşadası EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, ”Üniversitenin bu projesi de tüm yapılan çalışmalara büyük destek sağlayacaktır. Latmos’un benzersiz kaya oluşumları, kültürel mirasları ve harika doğasının geri dönülmez biçimde tahrip olmaması için, Kamu kurumları, üniversite ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle büyük duyarlılık ve özverileriyle yaptıkları bu çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. Bu çalışmalardan çıkacak olumlu sonuçların, bu kutsal dağın korunmasına, tüm dünyaya tanıtılmasına, özellikle yöre insanlarının ekonomik ve sosyal anlamda gelişmesine büyük katkısı olacaktır“ diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Alerjik reaksiyonlar gün geçtikçe artıyor Özel Ümit Batıkent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Yüzüak, göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyonların nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Alerjik reaksiyonlar ile göğüs hastalıklarının sağlık alanında oldukça önemli ve birbiriyle sık sık ilişkilendirilen konular olduğunu belirten Dr. Yüzüak, “Günümüzde alerjik reaksiyonlar, insanların yaşamlarını derinden etkileyen yaygın sağlık sorunlarından biridir. Alerjiler, bazen yaşamı tehdit eden ciddi durumlara yol açabilirken, bazen de günlük yaşamı rahatsız eden belirtilerle kendini gösterebilir” diye konuştu. "Bu reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır" Alerjiyi bağışıklık sisteminin, zararsız maddelere karşı normalde tepki vermemesi gereken bir şekilde tepki vermesi durumu olarak tanımlayan Dr. Murat Yüzüak, “Bu tepki, alerjik reaksiyon olarak adlandırılır ve vücutta çeşitli semptomlara yol açabilir. Alerjik reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır. Özellikle besin alerjileri ve alerjik astım gibi durumlar sık görülmektedir. Bunun arkasında yatan nedenler arasında genetik yatkınlık, çevresel faktörlerin etkisi ve modern yaşam tarzı yer almaktadır” dedi. Göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyon ilişkisi Dr. Yüzüak, göğüs hastalıkları ile alerjik reaksiyonlar arasında sıklıkla bir ilişki olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Alerjik astım, solunum yollarını etkileyen ve astım semptomlarına neden olan bir durumdur. Alerjenlere maruz kalmak, astım ataklarına yol açabilir. Ayrıca, alerjik rinit (saman nezlesi) ve bronşit gibi durumlar da göğüs hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Alerjik reaksiyonlarla en sık ilişkilendirilen göğüs hastalıkları arasında alerjik astım, alerjik rinit, kronik bronşit ve KOAH gibi solunum yolu hastalıkları yer alır. Bu hastalıkların çoğu alerjenlere maruz kalmanın tetiklediği semptomlara sahiptir. Alerjik reaksiyonlar, göğüs hastalıklarının semptomlarını şiddetlendirebilir ve kontrol altına alınmasını zorlaştırabilir. Örneğin, alerjik astımı olan bir kişi, alerjenlere maruz kaldığında solunum problemleri yaşayabilir ve astım atağı riski artabilir. Alerjik rinit ise burun tıkanıklığı, hapşırma ve burun akıntısı gibi semptomlara neden olarak yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir." Nasıl mücadele edilir? Alerjik reaksiyonlarla mücadele etmek için hangi tedavi seçeneklerinin kullanıldığına ilişkin konuşan Yüzüak, konuşmasının devamında, "Alerjilerle başa çıkmak için ilk adım, alerjenlerden kaçınmaktır. Alerjik reaksiyonların tedavisinde birkaç farklı yöntem kullanılabilir. İlaçlar, semptomları hafifletmek ve kontrol altına almak için kullanılır. Ayrıca, immünoterapi (alerji aşıları) alerjik reaksiyonların altında yatan immünolojik mekanizmaları hedefleyerek uzun vadeli tedavi seçeneği sunar" ifadeleri kullanıldı. Yanlış bilinen doğrular Alerjilerle ilgili yanlış bilinen birçok şeyin olduğuna dikkat çeken Dr. Yüzüak, sözlerini şöyle sürdürdü: "En yaygın yanlışlardan biri, bir alerji testinin mutlaka gerekliliği üzerinedir. Ancak alerji testleri, semptomlara neden olan belirli alerjenleri belirlemekte yardımcı olabilir, ancak her zaman kesin bir tanı koymak için tek başına yeterli değildir. Bu nedenle, bir uzmana danışmadan önce kapsamlı bir değerlendirme yapılması önemlidir. Alerjiler, günümüzde yaygın ve ciddi sağlık sorunlarından biridir. Ancak doğru bilgi ve uygun tedavilerle, alerjik reaksiyonlarla başa çıkmak mümkündür.”
Adıyaman İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesinde görülen İsias Otel davasının ikinci duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanları dinledi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı, tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk halinin devamı, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamı şeklinde mütalaa verdi. Ardından müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatlarından biri, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.