SAĞLIK - 28 Mart 2024 Perşembe 11:05

Riske dayalı gıda işletmeleri denetlendi

A
A
A
Riske dayalı gıda işletmeleri denetlendi

Aydın’ın Söke ilçesinde halk sağlığının korunması hedefiyle riske dayalı gıda işletmelerinde denetim gerçekleştirildi.



Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinesinde il genelinde gıda satış ve toplu tüketim yerleri ile üretim yerlerine yapılan denetimler aralıksız devam ediyor. Bu çerçevede sahaya inen Söke İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri riske dayalı gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde gerçekleştirdikleri denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Denetimlerde yapılan hijyen kontrollerinin yanı sıra kızartmalarda kullanılan yağlara yönelik kontroller de yapılırken, mevzuata uygun davranmayan işletmelere idari yaptırımlar uygulanıyor.



Riske dayalı gıda işletmeleri denetlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Özer, Dünya Şampiyonu olan Milli Paratriatloncu Uğurcan Özer’i makamında ağırladı Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Dünya Paratrialon Kupası ve Avrupa Triatlon Gençler Kupası PTS 5 kategorisini birincilikle tamamlayarak dünya şampiyonu olan Esenyurtlu Milli Paratriatloncu Uğurcan Özer’i makamında ağırladı. Uğurcan’dan Olimpiyat Şampiyonluğu sözü alan Başkan Özer, “Bize bu gururu yaşattığın için teşekkür ediyorum. Başarınla gurur duyuyoruz. Esenyurt’umuz Dünya Şampiyonları çıkarıyor” dedi. Esenyurt Belediyesi’nin desteklediği Milli Paratriatloncu Uğurcan Özer, Mersin’de Yenişehir Belediyesi ile Türkiye Triatlon Federasyonu (TTF) iş birliğiyle düzenlenen Dünya Paratrialon Kupası ve Avrupa Triatlon Gençler Kupası PTS 5 kategorisini birincilikle tamamlayarak Dünya Şampiyonu oldu. Şampiyona sonrası Uğurcan’ı arayarak tebrik eden Esenyurt Belediye Başkanı Özer, altın madalya ile ilçeye dönen Milli Sporcuyu makamında ağırladı. “Esenyurt halkı adına Uğurcan’ı tebrik ediyorum” Uğurcan Özer’i tebrik eden Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Uğurcan bizim sporcumuz. Bize Dünya şampiyonluğu kazandıran, bizi gururlandıran bir sporcumuz. Ben Esenyurt halkı adına Uğurcan’ı tebrik ediyorum. Onun bu başarısıyla gurur duyuyoruz. Daha nice başarılar diliyorum. Spor akademileri başta olmak üzere spor lisesi, spor salonları gibi 1 milyonluk kente gerekli yatırımları yapacağız. Esenyurt’umuza ait statlarımız başka yerlere devredilmiş onları da inceleyeceğiz. Bunlar Esenyurt halkının. Tekrar Esenyurt halkının hizmetine almamız lazım. Bir takım kurumlara devredilen spor salonlarımız ve yüzme havuzlarımız var bunları da tekrar inceleyerek etkin hale getirip halkımızın hizmetine sunmak istiyoruz” şeklinde konuştu. Milli Sporcu Uğurcan Özer, Olimpiyat şampiyonluğu sözü verdi 2 gün süren ve 380 sporcunun katılımı ile gerçekleşen şampiyonada dereceye girmek için mücadele eden Milli Sporcu Uğurcan Özer, Dünya Şampiyonluğu olarak Paris’te düzenlenecek olimpiyatlara gitme hakkı elde etti. Esenyurt Belediyesi’nin bu süreçte kendisine her türlü desteği sunduğunu belirten Milli Sporcu, “Bütün mücadelem bayrak içindi. 4 yıl önce Dünya’da 21. sıradayken belediyemizin olanaklarını kullanmaya başladım. Ondan sonra sırasıyla birinciliğe kadar yükseldim. Zaten olanaklarımız çok güzel. İnşallah önümüzdeki yarışlarda da madalya hedeflerimiz var. İnşallah olimpiyatlarda da bir madalya kazanıp döneceğim. Destek olunca gerçekten başarı geliyor. Ben destekleriniz için çok teşekkür ediyorum” dedi. (MY-ZB-
İstanbul Sigara bu kanser türlerini 15 kat artırıyor Sigaranın neden olduğu kanserler arasında; akciğer, ağız ve boğaz bölgesi, gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane ve böbrek kanserleri olduğunu belirten Prof. Dr. Fevzi Sefa Dereköy, “Akciğer kanserlerinin erkeklerde yüzde 91’i, kadınlarda ise yüzde 69’u sigara alışkanlığına bağlanmaktadır. Sigara, akciğer kanseri riskini, içmeyenlerde göre 15-30 kat, gırtlak kanser riskini 10 kat artırırken; bu risk oranı, idrar yolu kanserleri için 3 kat, yemek borusu için 5, kan kanseri, mide, nazofarenks (geniz) ve rahim kanserleri için 2 kat olarak bulunmuştur” dedi. Medipol Üniversitesi Çamlıca Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Fevzi Sefa Dereköy, dünyada her yıl yaklaşık 30 milyon kişinin sigaraya başladığına dikkati çekti. Prof. Dr. Dereköy, kanser denildiğinde akla hemen tütün ve alkol kullanımı geldiğini belirterek, “Araştırmalarla ortaya konan bilimsel verilere göre sigara ve alkol kesinkes kansere neden olmaktadır. Tütün denince yalnızca sigara değil; puro, pipo, nargile ve benzeri tütün içerikli kullanımlar da akla gelmelidir. Halen dünyada 1 milyar erkek, 250 milyon kadın sigara kullanmaktadır. Yüzyıllarca içilerek bir keyif maddesi olarak kullanılan tütünün zararları ne yazık ki çok sonraları anlaşılabilmiştir. Tütünün akciğer kanserine neden olduğu, ancak 1950’li yıllarda bilimsel çalışmalarla ortaya konabilmiştir. Son 20 yılda ise gelişmiş ülkelerde bu zarar ve tehlikelerin anlaşılmasıyla, sigara içenlere ikinci sınıf insan muamelesi yapılmış olup, sigarayı bırakanların sayısının olağanüstü artması sağlanmıştır. Ülkemizde sigaraya karşı büyük bir başarı ile uygulanan politikalar sayesinde, otobüsler başta olmak üzere kapalı alanlarda rahat bir nefes almak mümkün olmuştur. Kendi içmediği halde başkasının içtiği sigaranın dumanı altında kalmak pasif içicilik olarak adlandırılır. Aynı kanserojen etki, pasif içiciler için de geçerlidir” açıklamasında bulundu. Bin civarında zehirden oluşuyor Prof. Dr. Dereköy, sigara dumanının gaz ve katran karışımından ibaret olup yaklaşık bin civarında bileşenden oluştuğuna işaret ederek şu ifadeleri kullandı: “Tahriş edici maddeler, akciğerlere giden hava yollarındaki (bronşlarda) salgıları artırırken solunan havanın ve bu salgıların temizliğini sağlayan tüylerin hareketini ve bağışıklık hücrelerinin işlevini de bozarlar. Nikotin ise sinir sistemi üzerine etkilidir; kalp hızını ve kan basıncını artırırken, damarları büzer, kanda yağları çoğaltır. Sigara dumanındaki toksik gazlar ise karbonmonoksit, hidrojen sülfit ve azot bileşenleri olup, kan oksijenlenmesini bozarken kanserojen etkide bulunurlar. Kalp hastalıklarına ve astım gibi kronik akciğer hastalıklarına sigara içenlerde daha sık rastlanır. Sigara içme alışkanlığı, erkek ölümlerinin yüzde 25’ine, kadın ölümlerinin ise yüzde 7’sine yol açan etken olarak saptanmaktadır. Sigaranın neden olduğu kanserler arasında, akciğer, ağız ve boğaz bölgesi, gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane ve böbrek kanserleri sayılabilir. Erkeklerdeki kanserlerin yüzde 25’i sigara içimine bağlanırken, bu oran kadınlarda yüzde 4 olarak bulunmuştur. Kadın-erkek arasındaki bu oran farklılığının nedeni, sigara alışkanlığının erkeklerde daha yaygın olarak görülmesindendir. Akciğer kanserlerinin erkeklerde yüzde 91’i, kadınlarda ise yüzde 69’u sigara alışkanlığına bağlanmaktadır. Sigara, akciğer kanseri riskini, içmeyenlerde göre 15-30 kat, gırtlak kanser riskini 10 kat artırırken; bu risk oranı, idrar yolu kanserleri için 3 kat, yemek borusu için 5, kan kanseri, mide, nazofarenks (geniz) ve rahim kanserleri için 2 kat olarak bulunmuştur. Özellikle pasif içici olarak dumana maruz kalan çocuklarda, bronş hastalıkları, orta kulak iltihapları, geniz eti büyümesi ve bademcik iltihabı çok sık görülmektedir.”
Bursa (Özel) Yıllardır hurdadaydı, 1938 model otobüsün son hali göz kamaştırdı Bursa’da yaşayan Akman ailesi, kendi kurdukları işletmesinde 50 yıldır otobüs tamir ediyor. Müşterilerinin talebi üzerine hurdalıktan çıkan otobüsleri restore eden aile, ilk günkü ihtişamına geri döndürüyor. İşletmeye ilk geldiğinde tavuk kümesini andıran 1938 model Berner Alpenwagen marka otobüs, restore edilerek orijinal görünümüne kavuşturuldu. Bursa’da 50 yıldır kendi kurdukları işletmelerinde otobüs tamir eden Akman ailesi, antika otobüsleri restore ederek ilk günkü haline kavuşturuyor. Üretildiği günden bu yana tasarımlarıyla herkesin dikkatini çeken otobüsler, tepeden tırnağa yenilenerek görenlerin gözlerini kamaştırıyor. Uzun yıllar önce üretimi durdurulan otobüslerin eksik veya kullanılamaz hale gelen parçaları yeniden kalıp dökülerek orijinal halini bozmadan tamamlanıyor. Bir müşterilerinin talebi üzerine yurt dışından getirilen 1938 model Berner Alpenwagen marka otobüs yaklaşık 1 yıl süren emekle ilk günkü ihtişamına kavuştu. İlk geldiğinde kullanılamaz halde olan otobüsün bazı parçaları yurt dışından gelirken, birçok parça da orijinalliği bozulmadan aynısı üretildi. Yolcu taşıma kısmı tamamen ahşaptan oluşan otobüsün karoseri sökülerek orijinal tasarımındaki gibi yeniden ahşaptan üretildi. Ayrıca 22 yolcu taşıma kapasiteli otobüsün çalışamaz durumdaki motor ve mekanik aksamları için yurt dışından parça alınarak ilk günkü haline dönüştürüldü. Yolcu kısmı tamamen ahşaptan oluşuyor Mercedes’ten lisans alınarak yapılan otobüsün yolcu taşıma kısmının tamamen ahşap üretim olduğunu belirten işletme sorumlusu Celal Akman, "Otobüs üzerinde inceleme yaptığımızda 1928 model olduğunu tespit ettik. Otobüsün evraklarında 1938 model Berner marka bir araç. Mercedes’ten lisans alınarak yapılan benzinli bir araç. O dönemlerde yapıldığına bakarsak mükemmel bir otobüs. Orijinal motorunu revize ederek tekrar çalıştırdık ve yürür hale geldi. Bütün aksamlarını tamamen orijinale en yakın şekilde fabrikadan çıktığı gibi yapmaya çalıştık. Şoför ve yolcu bölümünden oluşuyor. O dönemlerde yolcu taşımak için bir otobüs yapılmamış, yolcu bölümü ve şoför bölümü ayrı. Şoförle cam aralığından görüşülebiliyor. Arkadaki yolcu bölümü tamamıyla ağaçtan yapıldı. Tavanı ve tabanı ağaçtan oluyor. Yan camları safari tipi" dedi. Eksik parçalar yeniden üretildi Otobüsün bazı parçalarının yurt dışından temin edildiğini ve birçok eksik parçanın da yeniden üretildiğini ifade eden Akman, "Bizim hem tecrübemiz hem de kalitemiz var. Bazı ürünleri elde yapabiliyoruz ya da yaptırabiliyoruz. O dönemlerde bütün araçlar tamamıyla metal değildi. Alüminyum daha kolay işlenebildiği için alüminyum parçalar da var. Bazı aksamları ağaç olan yerler var. Zamanında alüminyum çıtalar kullanılmamış ağaç mobilya çıtalar kullanılmış. Biz de ona göre yapıyoruz. Aslına uygun olarak yapmaya çalışıyoruz. Bizim yaptığımız araçlar ekspertize gidiyor. Yüzde 90 oranında aynı orijinalliği yapmaya çalışıyoruz. Eski zamanlar yıldız başlı değil düz başlı vida kullanılmış. Cıvatalarına kadar özel yaptırıyoruz. Bunlar maliyetler doğru orantılı. Biz orijinalliğe dikkat ettiğimiz için her şeyi en ince ayrıntısına dikkat ederek yapıyoruz" ifadelerini kullandı. "Otobüs ilk geldiğinde tavuk kümesi gibiydi" 84 yıllık otobüsün ilk geldiği gün tavuk kümesini andırdığını söyleyen Akman, "Otobüs ilk geldiğinde tabiri caizse tavuk kümesi gibiydi. Arka tarafı neredeyse hiç yoktu. Ön tarafta ağır deformasyonlar vardı. Arka tarafında yolcu döşemeleri hiç yoktu. Bu araçlara meraklı olan insanlar gördüklerinde onlar bile gıptayla bakıyor. Biz de yaptığımız ürünlerin taktir edilmesiyle mutlu oluyoruz. Yapım aşaması bayağı uzun sürdü. Motor ve mekanik aksamları çalışamaz durumdaydı. O parçaları yurt dışından almak zorunda kaldık. Restorasyonu ortalama 1 yılı buldu. Bizim diğer yaptığımız araçlarda bu kadar uzun bir süreç yok. Bu araçta yaşadığımız parça sıkıntısından dolayı bu süreç uzadı" şeklinde konuştu.
Kütahya Teknolojik atıklar geri dönüşüm ile giysiye dönüştü Kütahya’nın Tavşanlı ilçesi Hayme Ana MTAL Moda Bölümü öğrencileri "Teknomoda" adlı eserleriyle il birincisi oldu. Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünce düzenlenen "Sıfır Atıkla Sanat Yarışması"nda Tavşanlı Hayme Ana MTAL Moda Bölümü öğrencileri "Teknomoda" adlı eserleriyle il birincisi oldu. Hayme ana mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12. Sınıf öğrencisi Gülizar Başol, arkadaşları ile yapmış olduğu ve il birinciliği elde ettikleri eserleri ile ilgili şunları söyledi: "Öğretmenimiz Mücella Taşkıngül, ’Sıfır Atıkla Sanat’ yarışmasından bizlere bahsettiğinde çok heyecanlanmıştım. Moda Tasarım Alanı olarak sanatla ilgili bir yarışmada bizler de yer almalıydık. Hemen arkadaşım Naime Aşkın ve Reyhan Bozok ile bir ekip olmaya karar verdik ve beyin fırtınasına başladık. Mezun olduktan sonra üretim sektöründe yer alacak bizler için, araştırmalarımızı yaparken; yeşil dönüşümün ne olduğu, çevre bilinci, sürdürülebilirlik ve atık yönetiminin ne kadar önemli bir konu olduğunun farkına vardık. Okulumuz arşivinde atık malzemelerin neler olabileceğini araştırırken hızla gelişen teknoloji ile bilgisayarların ne kadar hızlı bir şekilde atık malzemeye dönüştüğünü fark ettik. Komşu okulumuz Arslanbey Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinde Bilişim bölümü vardı. Bölüm atıklarına eriştiğimizde aradığımız atık cennetini bulduğumuza karar verdik ve işe koyulduk. Bilgisayar cd sürücü motorları, dişliler, kablolar, klavye tuşları, pleksi artıkları, büyük ve küçük boy cd’lere tasarım gözüyle baktığımızda büyük bir zevkle “Teknomoda” ismini verdiğimiz giysimizi ürettik." Hayme Ana Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi moda tasarım alanı öğretmeni ve alan şefi öğretmen Mücella Taşkıngül ise "Seri üretim dediğimizde insan hayatını kolaylaştırdığı düşünülen tüm ürünler akla gelse de, aslında doğanın bir parçası olan insanın, sanat ilhamı olan doğa ile bütünleşerek yaşaması gerekir. Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz ’Yeşil dönüşüm’, bilindiği üzere çevre bilinci ile üretim modellerinde ve iş yönetiminde köklü değişiklikler yapan çevre dostu bir iş modelidir. Bu model; enerji ve kaynakların verimli kullanımı ve atık yönetimini de kapsamaktadır. Bu bilincin farkında lığı ile küresel bir girişime dönüşen “Yeşil dönüşüm” hareketi, gezegenimizi kurtarmak için önemli bir adımdır. Topluma vermek istediği mesajına inandığımız “Sıfır Atıkla Sanat Yarışması” aracılığı ile biz de bu bilince katkıda bulunmak istedik. Gençlerimize bu bilinci aşılamak için sıfır atıkla sanat yarışması güzel bir fırsattı. Hızlı tüketime teşvik eden günümüz hazır giyim sektörü, hızla gelişen bilişim destekli yöntemler, sanatsal ve sürdürülebilir eserlerin değerini düşürmektedir. Tüm Bu sebeplerden dolayı “Yeşil dönüşüm” için doğa dostu “Yavaş Üretimi” destekliyoruz. Sanat gözüyle değerlendirildiğinde her şey sanata dönüşebilir. Atatürk’ün de dediği gibi ’sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ diyerek elde edilen başarıdan dolayı memnuniyetini ifade etti.