YEREL HABERLER - 07 Kasım 2012 Çarşamba 15:30

AZERBAYCAN`A BAYBURT ÇIKARMASI``¦

A
A
A
AZERBAYCAN`A BAYBURT ÇIKARMASI``¦

Azerbaycan`ın başkenti Bakü`de faaliyet gösteren Miras İçtimai Birliğinin davetlisi olarak Bakü`ye bir çalışma ziyareti gerçekleştiren Bayburt Bilim Eğitim ve Kültür Derneği (BEKDER) ve Miras Derneği tarafından Bakü`de bulunan Şirvanşahlar Sarayında ``˜`Dede Korkut Diyarı Bayburt ve Türkiye Azerbaycan İlişkileri`` konulu bir panel düzenlendi.
16-20 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen ziyarette fotoğraf sanatçıları Zeynel Abidin Öztürk ve Feridun Hacıhasanzade`nin fotoğraflarından oluşan Bayburt konulu fotoğraf sergisi, ebru tanıtımı ve Grup Gri müzik topluluğu Azerbaycan`lılarla buluştu. Aksu kentinde bulunan arkeolojik kazı alanı ve İsmailli de bulunan lahic bölgesine ziyaretler düzenleyen BEKDER heyeti Azerbaycan`ın istiklal şairlerinden biri olan Halil Rıza Ulutürk`ü anma programına katıldı.
18 Ekim tarihinde Azerbaycan`ın bağımsızlığını kazandığı günün 21.yıldönümünde Bakü`de bulunan Şirvanşahlar sarayında gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Miras İçtimai Birliği Başkanı Fariz Khalilli`nin yaptığı panelde BEKDER Başkanı Mete Emir`in ``˜`Türk Dünyasının Ortak Atası Dede Korkut ve Bayburt``, BEKDER Başkan Yardımcısı Gökhan Önder Karaoğlu`nun ``˜`Tarihsel Gelişim Süreci İçerisinde Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını`` konulu konuşmalarının ardından İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Adnan Okumuş ``˜`Bayburt ve Turizm Değerleri`` adlı bir sunum gerçekleştirdi.
Panelin moderatörlüğünü yapan Miras İçtimai Birliği Başkanı Fariz Khalilli yaptığı açılış konuşmasında ``˜`Miras Medeni İrsin Öğrenilmesine Kömek İctimai Birliği`` olarak 2012 yılında Bayburt`ta gerçekleştirilen Dede Korkut Uluslararası Kültür ve Sanat Şölenlerine BEKDER`in davetlisi olarak katıldıklarını belirterek yaklaşık 4 ay sonra BEKDER`i Azerbaycan`da ağırlıyor olmaktan memnuniyet duyduklarını söyledi. Miras ve BEKDER aileleri olarak ortak bir organizasyonla gerçekleştirilen bu panel ile iki ülke arasında mevcut kardeşlik ve işbirliği ortamının daha da geliştirilmesine katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten Khalilli Dede Korkut yurdu Bayburt ve BEKDER ile Miras derneği ve Azerbaycan`ın aralarında bir gönül köprüsü inşa edildiğini belirterek bu tür programların devam edeceğini vurguladı.
METE EMİR: ÇAОLAR ÖTESİNDEN GÖRKEMLİ BİR SES BİZE ERDEMLİ BİR YAŞAMI ÖОÜT VERİYOR
Panelde, kurulduğu 2007 yılından bu tarafa Bayburt`un ekonomik sosyal ve kültürel kalkınmasına ve Bayburt`un tanıtımına yönelik pek çok çalışma gerçekleştirdiklerini belirten BEKDER Başkanı Mete Emir; ``Azerbaycan`a yaptığımız çalışma ziyareti de bu çabaların bir parçası. Dede Korkut Türk dünyasının ortak atası. Türk destanlarında ve halk hikâyelerinde, Dede Korkut adına ve onun mucizevi sözlerine rastlamak her zaman mümkün. 12 destan ve hikayenin yer aldığı Dede Korkut Kitabında İslam öncesi ve sonrasında Türklerin yaşayışına, diline, tarihine, edebiyatına ve kültürüne dair karakteristik izler görürüz. Akıcı ve halkın kullandığı Türkçe ile yazılmış olan bu kitap; gerçek bir şaheserdir. Türk Edebiyatı Tarihi`nin büyük isimlerinden Merhum Fuat Köprülü, Dede Korkut Hikayeleri için "Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut Destanını öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar" demiştir.
Türk dünyasının bilge atası olan Korkut Ata diğer yandan büyük bir vatanseverdir ve milletinin sonsuza dek güçlü ve mutlu yaşamasını gerçekleştirme mücadelesi içindedir. Hikaye ve destanlarında; Türk toplumunun savaşları ve barışları ile birlikte, aile ve eğitim yapısıyla üstün ahlâk ve karakter sağlamlığına ve birlik şuurundan doğan kuvvetliliğe dikkati çekmiştir. Hikayelerinin ana temasına baktığımızda bugün insanlığın büyük değerleri olan; doğruluk, sözünde durmak, mukaddes değerler uğruna ölmeyi içeren öğretileri görüyoruz. Dede Korkut hikayelerindeki tüm kahramanların aile, toplum ve insan sevgisini ön planda tutması, yaşlı ve bilginlere büyük değer verilmesi millet olarak ahlak ve yaşam anlayışımızı göstermesi bakımından da önemli. Kahramanların çoğu genç ve mutlaka bir yiğitlik gösterdikten sonra ad veriliyor. Pek çoğumuz biliriz, Dirse Han oğlu bir boğayı öldürünce Dede Korkut o gencin adını "Boğaç" koyar ve onu şan, şeref, mal ve rütbe ile ödüllendirir. Dikkat edilirse, hikayelerde, gençliğe son derece önem veriliyor, onların, ailesine, milletine ve devletine bağlı, cesur ve çalışkan olmalarına işaret ediliyor. Savaş, av, toy vb. eğlencelere Hz. Peygambere salavat getirilerek başlanması da Türk boylarının manevi yönden şuurlu olduğunu ve devlet millet birliğinin manevi ve sağlam temellere dayandığını gösteriyor bizlere...
Bugün Dede Korkut, çağlar ötesinden o görkemli sesi ile bizlere saygı, sevgi, hoşgörü ve mertlik gibi erdemleri öğüt veriyor, kişinin çevresine ve topluma nasıl yararlı ve örnek bir birey olabileceğine dair yol gösteriyor.
Bugün Korkut Ata`nın bir türbesi de Bayburt`ta bulunuyor. Dolayısıyla Dede Korkut üzerinden Bayburt`un Türk dünyasına çok etkili bir şekilde tanıtılması mümkün. Azerbaycan ziyaretinde bizler bunu bir kez daha gördük. Biz BEKDER olarak kentimizin tarihten getirdiği büyük olma misyonunu destekleyecek tüm çalışmaları büyük bir iştah ve azimle yapma gayreti içindeyiz.``
Azerbaycan, Türkiye dostluğuna da değinen Emir ``Azerbaycan-Türkiye dostluğunun sorgulanabilir bir tarafı yok. ``Bir Millet-iki devlet`` retoriği aslında malumun ilanıdır. Ancak bu söylemin anlamlı olabilmesi için her düzeyde stratejik ilişkiler kurulması gerekmektedir. BEKDER ile Miras İçtimai Birliğinin ortaya koyduğu yakın işbirliği, bu gerekliliğin sivil toplum ayağına iyi bir örnek. Azerbaycan`da bulunduğumuz 5 gün içerisinde bizden yakın ilgisini esirgemeyen başta Miras İçtimai Birliği Başkanı Fariz Khalilli olmak üzere tüm dostlara teşekkür ediyorum `` Dedi.
GÖKHAN ÖNDER KARAOОLU: BİZLER DOST DEОİL, ÖZ KARDEŞLERİZ
Panelde BEKDER Başkan Yardımcısı Gökhan Önder Karaoğlu ``˜`Tarihsel Gelişim Süreci İçerisinde Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını`` konulu bir konuşma yaptı Konuşmasına Azerbaycan`da bulunuş tarihlerinin Azerbaycan`ın bağımsızlık yıldönümüne denk gelmiş olmasından duyduğu memnuniyeti bildirerek ve Azerbaycan`ın bağımsızlık gününü kutlayarak başlayan Karaoğlu Türkiye ve Azerbaycan arasındaki tarihi, milli, dini ve kültürel geçmişe değindi. Geçmişten bugüne iki toplum arasındaki askeri, politik ve ekonomik ilişkileri, Azerbaycan`ın özgürlük mücadelesi yolunda 1918 yılından bugüne Türkiye`nin bu mücadeleye yaptığı katkıyı ve iki ülkenin kardeşlik bağlarını ele alan Karaoğlu konuşmasında şunları söyledi;
Bizler Türkiye Türkleri ve Azerbaycan Türkleri olarak aramızdaki ilişkiyi dostluk olarak ifade etmiyoruz. Büyük lider, rahmetli Ebulfeyz Elçibey`in çok güzel bir deyişiyle `` Azerbaycan ve Türkiye dost değildir. Çünkü dostluk birbirini sonradan tanıyanlar arasında kurulur. Bizler öz be öz Gardaşız `` Bu kardeşlik ilişkisini ``Bir millet, iki devlet`` sözüyle en güzel bir şekilde rahmetli Haydar Aliyev tarif etmiş. Bugün de iki ülke arasındaki ilişkiler gerçek bir kardeşlik ilişkisidir. Azerbaycan`ın varlığı bizim varlığımız, mutluluğu bizim mutluluğumuzdur. ``kardeşlik`` diye bir nitelemenin uluslararası politika ve ilişkilerde yeri yoktur. Bu tabir dünyada sadece Türkiye ve Azerbaycan arasında vardır. Biz Anadolu`daki Türkler daima isteriz ki ülkemizin varlığı Azerbaycan Türkü`ne güven versin. Nitekim Türkiye Cumhuriyetinin varlığı, Rusya, Ermenistan ve İran tarafından tehditlere maruz kalan Azerbaycan`ın bağımsızlığı ve geleceği için bir teminattır. Keza bugün Türkiye`nin Kafkaslardaki savunma hattı da Azerbaycan`dan geçer. Türkiye Cumhuriyeti bugün, aktif dış politikası ve hızlı ekonomik büyümesinin katkısıyla bölgesel bir güçtür. Diğer taraftan Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettiğinden bu güne geçen 21 yılda çok büyük bir ekonomik dönüşüm ve kalkınma sürecini büyük bir başarı ile geçirmiş ata-baba öz kardeşimizdir. Bu bağlamda iki kardeş ülke olarak üzerimize düşen görev yakın istişaremizi sürdürmek, dosta düşmana karşı birlik olduğumuz mesajını güçlü bir şekilde vermek ve ülkelerimizi yıpratabilecek faaliyetlere asla izin vermemektir.
KARABAО TÜRK`ÜN KANAYAN YARASI
Konuşmasında Karabağ sorununa da değinen Karaoğlu şunları söyledi; 1992 yılında Rusya`nın desteği ile Karabağ`ı işgal eden Ermeniler burada yaşlı, kadın, çocuk demeden binlerce Azerbaycan Türk`ünü katletti ve 1 milyon Azerbaycanlı evinden, toprağından edildi. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen bu soykırıma Türkiye`deki kardeşleriniz sessiz kalmadı ve Ermenistan ile olan politik ilişkilerini kesip, sınır kapısını kapatarak Ermenileri bölgede ekonomik ve toplumsal yalnızlığa itti. Bu dönem Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından da Türk politikasının eksenini oluşturmaktadır ve bu dava Türkiye için en az ``˜`sözde ermeni soykırımı`` davası kadar hayati bir dava olarak ele alınmıştır. 2009 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül`ün Ermenistan Başbakanı Sarkisyan`ı Türkiye`de oynanacak Türkiye-Ermenistan futbol müsabakasına daveti ile Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin gelişimi sekteye uğrasa da Ermenistan`ın sınır kapısının açılması yönündeki talebi karşısında Türkiye`nin bu talebin yerine getirilmesinin ``˜`Ermenistan`ın işgal ettiği Karabağ`dan çekilmesi şartına bağlı olduğunu deklare etmesi ile ilişkiler yeniden eksenine oturdu. Ermenistan başta BM olmak üzere tüm uluslararası örgütler tarafından Karabağ`da işgalci olarak nitelendiriliyor ve bunda Türkiye`nin uluslararası zeminde yürüttüğü lobi çalışmalarının çok büyük payı var. Türkiye`de bu zulmün sona ermesi ve Karabağ`ın Ermeni işgalinden arındırılması için uluslararası platformda Azerbaycan`a sonsuz destek vermektedir. Bu sorunun çözümü için kurulan Minsk grubunda yer alan Türkiye, sorunun uluslararası hukuk çerçevesinde çözüm bulamaması durumunda Azerbaycan`ın bu toprakları gerekirse savaşarak alma iradesinin de yanında olacaktır.
Şu bir gerçek ki Azerbaycan Karabağ`da Ermenistan`a karşı değil aslında Rusya`nın askeri imkanlarına karşı savaştı. Bugün Ermenistan ve Rusya arasında çok çeşitli alanlarda işbirliği yapılıp anlaşmalar imzalanıyor. Türkiye`nin ve Azerbaycan`ın önemli komşuları olan Rusya ile ilişkilerinin önemi ve karşılıklı hassasiyetler de göz ardı edilmeden, Rusya-Ermenistan askeri işbirliği ne kadar ``Türkiye ve Azerbaycan aleyhinde değil`` ise, Türkiye-Azerbaycan askeri işbirliği de en az o kadar Rusya açısından tehdit olarak görülmemeli ve ikili anlaşmalara hız verilmeli. Türkiye ve Azerbaycan`ın 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleştirdiği ``˜`Yüksek Düzeyde Stratejik İşbirliği`` anlaşmaları da bu yönde atılmış çok büyük bir adım. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol hattından sonra kardeş iki ülke arasında imzalanan Türkiye ve Azerbaycan`ın büyük ortaklığında gerçekleşecek ve Azerbaycan gazını Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa`ya ulaştıracak (TANAP) Trans Anadolu Doğalgaz Projesi kapsamında yapılan anlaşmalarla şu anda 3 milyar doların üzerinde seyreden ikili ticaret hacmi gelecek 5 yılda 10 milyar doları aşacaktır.
TARİH TÜRK DÜNYASINA BÜYÜK BİR FIRSAT SUNDU; GELECEK 20 YILDA TÜRK BİRLİĞžİ İÇİN ÇALIŞMALIYIZ
Konuşmasında Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin yanı sıra Türk dünyasının geleceği hakkında düşüncelerini aktaran Gökhan Önder Karaoğlu ``˜`Dünyada bugün ekonomik, sosyal, askeri ve politik paydaşlık eksenlerinde kurulmuş yüzlerce birlik mevcut. Afrika`nın en ilkel toplumları arasında bile bu birlikler kurulurken Türk dünyası açısından böyle bir birlikten söz edemiyoruz. S.S.C.B`nin dağılması ile birlikte tarih bize Göktürk devletinden buyana ilk kez böylesine muhteşem bir fırsatı sundu. Azerbaycan`ın da içlerinde bulunduğu 6 Türk devleti bağımsızlığını ilan etti. Türk dünyası bugün milyonlarca kilometrekareye yayılmış coğrafyası, yaklaşık 300 milyonluk dinamik nüfusu, muazzam doğal kaynakları, her bir ülkenin kendi yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile güçlü ve müreffeh bir geleceği hak ediyor. Türk dünyasının ortak sorunlarının ele alındığı bir parlamenterler meclisi, Türk dünyası ortak savunma sanayi, Türk dünyası ortak askeri operasyonel gücü, Türk dünyası ortak para birimi, Türk dünyası gümrük birliği rejimi, Türk dünyası merkez bankası ve Türk dünyası para ve yardım fonu kurulması gibi adımlar atılmalı ve ata-baba, öz kardeşlerin yeniden bir araya gelerek küresel bir güç inşası yönünde daha büyük bir işbirliği yapması sağlanmalıdır. Böyle bir işbirliği ne İslam dünyası ne de dünya barışı için bir tehdit değil aksine bölgesel ve küresel barışın kalıcı olarak tesisi için bir gerekliliktir. Bunun için de Türk dünyasının başta iki ana dinamiği Türkiye ve Azerbaycan`ın kendi aralarında ilişkilerini daha da geliştirmesi büyük önem arz ediyor.`` Dedi.
ADNAN OKUMUŞ; DEDE KORKUT DİYARI BAYBURT ZENGİN DOОAL, TARİHİ, KÜLTÜREL DEОERLERİYLE ZİYARETÇİLERİNİ BEKLİYOR``¦
Panelde bir konuşma yapan Bayburt Kültür Turizm İl Müdürlüğü Şube Müdürü Adnan Okumuş Bayburt`un kültürel, tarihi ve doğal turizm değerleri ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Bayburt tarihi hakkında bilgiler veren Okumuş, Dede Korkut Hikâyelerinde Bey Böyrek hikayesinin temasını Bayburt kalesinin oluşturduğunu vurgulayarak Türk Dünyasının ortak Atası Dede Korkut`un türbesi bulunan iki yerden birinin Bayburt olduğunu ifade etti.
Tarihi İpekyolu üzerindeki Bayburt`ta görülmeye değer ve şehrin adıyla özdeşmiş en önemli eserin Bayburt kalesi olduğunu ve Dede Korkut Diyarı Bayburt ve Bayburt kalesinin de günümüzde de bu tarihi ve kültürel değerini koruduğunu belirten Adnan Okumuş yaptığı konuşmada şunları söyledi;
Dede Korkut Hikâyelerinin sözlü rivayetlerinin en çok anlatıldığı yerlerden biri de Bayburt`tur. Bamsı Beyrek hikayesinde sık sık Bayburt`tan bahsedilmektedir. Bu nedenle Bayburt`ta 1995 yılından itibaren Bayburt Valiliği organizasyonuyla ``˜`Bayburt Dede Korkut Kültür-Sanat Şöleni`` düzenlenmeye başlanmıştır. Her yıl Temmuz ayının üçüncü haftasında gerçekleşen şölen boyunca anma programı, sergiler, halk konserleri, paneller, sempozyumlar, şiir dinletileri, halk oyunları gösterileri, konserler vb. etkinlikler yapılmaktadır. Şölenler Masat Köyündeki Dede Korkut Türbesini ziyaretle başlamakta ve Soğanlı Yaylasında gerçekleştirilen ``˜`Yayla Günü`` ile sona ermektedir. Bölgenin uluslararası niteliğe sahip ender organizasyonlardan biri olan şölen, başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere tüm dünyanın renklerini bir araya getiriyor.
Saat Kulesi, Bayburt Ulu Camii, Korgan Köprüsü, Şehit Osman Tepesinde Bulunan Türbeler, Pulur (Gökçedere) Camii ve Medresesi, Aydıntepe (Hart) Yeraltı Şehri, gibi tarihi varlıkların yanı sıra Bayburt özellikle geleneksel el sanatları açısından önemli bir zenginliğe sahiptir. İlde ehram, halı, kilim, kumaş işlemeciliği, örgü işleri, bakırcılık ve taş işlemeciliği gibi pek çok alanda sayısı azalsa da üretim devam etmektedir. Ancak pek çok geleneksel el sanatında olduğu gibi bu el sanatlarında da talepte meydana gelen daralma zanaatkar sayısında bir azalma meydana getirmiştir.
Bunun yanında Çımağıl Mağarası, Kop dağı kış sporları ve kayak merkezi, Baksı Müzesi Halk Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Çoruh nehri ve sunduğu rafting imkanı ile önemli doğa ve alternatif turizm değerlerine sahiptir olan Bayburt ziyaretçilerini bekliyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.
Ankara Bakan Işıkhan: "’Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri görüşüldü. Milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sunumlarıyla devam etti. Sunumların ardından soru-cevap bölümüne geçilen toplantıda Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Burada konuşan Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2026 yılı bütçesinin düşük olduğuna yönelik iddialara yanıt vererek, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi merkezî yönetim bütçe kapsamı dışında olup ayrı bir bütçedir. 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrılan pay, Bakanlık bütçesi üzerinden SGK’ye ayrılan teşvikleri 261,3 milyar lira, açık finansman ise 43,7 milyar lira kalemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin finansman kaynağını sadece genel bütçeden aktarılan pay üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. SGK bütçesinin 2026 yılında 7 trilyon 130 milyar lira olacağı öngörülmektedir" ifadelerine yer verdi. "Dilovası yangınında ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız" Işıkhan, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Dilovası yangınında insanların ihmalden dolayı hayatını kaybettiği iddialarına da yanıt vererek, şu ifadelere yer verdi: "İlk anından itibaren ailelerimizin yanında oldum, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Olayla ilgili adli süreç hâlen devam etmektedir, yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle ve yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte, idari açıdan üzerimize düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdim, 3 başmüfettişimizi ve 2 müfettişi görevlendirdi. Soruşturma kapsamında SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürünü görevden aldık. Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkez Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü personelini görevden aldık. Hem adli hem de idari soruşturmalar eşzamanlı olarak devam etmektedir. Az önce açıkladığım gibi ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız." "‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Bakan Işıkhan, 2025 bütçesinde SGK’ye yapılan transferler arttığını ve sağlık sistemini kalkındırmak için bu transfer harcamalarının özel hastanelere gittiğini iddia edildiğini söyleyerek, "Bu iddia kesinlikle doğru değil. Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Genel Kurul toplantısı Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.