GÜNDEM - 08 Aralık 2023 Cuma 11:09

"24 şehir ve 110 ilçe fay hattı üzerinde"

A
A
A
"24 şehir ve 110 ilçe fay hattı üzerinde"

Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan, Türkiye’de 24 şehir, 110 ilçe ve 500’ü aşkın mahallenin 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üreten fay zonları üzerine yer aldığını söyledi.


Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan; 5.1 büyüklüğündeki Gemlik depremini değerlendirerek, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ’deprem’ gerçeğini anlattı. Mühendis Aykan, “Marmara Denizi’nde, Gemlik Körfezi açıklarında olan 5,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem başta Bursa, Balıkesir, İstanbul gibi birçok ilde hissedildi. Bu depremin, Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde beklenen Büyük Marmara Depremi ile ilgisi yok; farklı bir kolda, Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolu üzerinde oldu. Bu depreme öncü bir deprem ya da Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunu tetikler diyemeyiz. Zaman zaman Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda depremler meydana geliyor, bu depremler ile güney kolun aktif olduğunu söyleyebiliriz. Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kollarında hem karada hem de deniz içerisinde deprem oluşturabilecek birçok fay zonları var. Tarihsel ve aletsel dönem içerisinde Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda 7’nin üzerinde meydana gelmiş önemli depremler var. Bunlardan, 1953 yılında Yenice-Gönen Depremi 7.2 büyüklüğünde oldu. Yine güney kol üzerinde Manyas Depremi 1964 yılında 7 büyüklüğünde oldu. Bu önemli depremlerin yaşandığı Balıkesir il ve ilçeleri dünyanın sismik yönden en aktif faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna ait fay segmentleri üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle tarihsel/aletsel dönemlerde kentin birçok depremde yıkıldığı can ve mal kayıplarının yaşandığı bilinmektedir. Bu depremlerden öne çıkanlar; 1672, 1845, 1867, 1577, 1897, 1898, 1935, 1944, 1953, 1964 depremleridir ve bu depremlerde can ve ekonomik kayıplar yaşandı. Balıkesir ve ilçelerini etkileyecek yaklaşık 20 fay segmenti bulunmaktadır ve çoğu 7 ve 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir. Tarihsel ve aletsel dönemlerde meydana gelen can ve ekonomik kayıplara neden olan depremlere baktığımız zaman, Balıkesir’in deprem tehlikesinin yüksek olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Bu yüzden depreme karşı güvenli kent oluşturmamız gerekiyor ve gerekli önlemleri hiç vakit kaybetmeden almamız gerekiyor" dedi.



24 şehir fay hattı üzerinde


Türkiye için değerlendirme yapan Aykan, "Türkiye dünyanın en aktif tektonik kuşaklarının üzerinde bulunuyor. Ülkemizde 24 kentimiz, 110 ilçemiz, 500’ü aşkın mahallenin, MW= 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üreten fay zonları üzerinde yer aldığı bilinmektedir. Bu fayların sakınım bandı üzerinde 100 bine yakın bina bulunduğu ve bir milyona yakın insanımızın da bu binalarda yaşadığı düşünüldüğünde, ülkemiz ve ülke insanımızın karşı karşıya kaldığı risklerin ne derece büyük olduğu, yaşadığımız bu depremler ile gözler önüne serilmektedir. Ülkemizde, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Bolu, Burdur, Bingöl, Aksaray, Aydın, Denizli, Eskişehir, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Hatay, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sakarya, Tokat, Osmaniye, İzmir illerimiz diri fay üzerindedir. Özellikle sismik boşluk olarak tanımladığımız yani kırılma zamanı gelmiş olan, yerleşim yerlerinden geçen diri faylar büyük risk oluşturmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 20 yerde sismik boşluk olarak tanımladığımız, yani kırılma zamanı gelmiş, fay parçaları var. Bilimsel çalışmalara göre, özellikle Marmara Denizi içinden geçen kuzey kolu, Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl, Balıkesir, Kahramanmaraş taraflarındaki fay segmentleri sismik boşluk sınıfında tanımlandığından buralarda yakın gelecekte deprem olacağını gösteriyordu ve yakın gelecekte depremin olabileceğini ifade ettiğimiz bir yerde, Kahramanmaraş’ta Mw= 7.8 büyüklükte deprem oldu. Bu deprem beklenen bir depremdir" şeklinde konuştu.


Aykan, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle sismik boşluk olarak değerlendirdiğimiz yani deprem üretme zamanı gelmiş Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu olan, Marmara Denizi içerinden geçen kolda olacak bir deprem, Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm illeri; İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova, Çanakkale, Kocaeli, Tekirdağ gibi 7 ilimizi ağır bir şekilde etkileyecektir. Fayın deprem üretme zamanı gelmiş, o yüzden her an olabilir anlamına geliyor. Marmara Bölgesi, nüfus yoğunluğu, sanayi, ekonomi, tarihsel birikim bakımından en yoğun olan bölgedir."


Depreme karşı yapılacak hususlara vurgu yapan Aykan, "Deprem master planları yapılması gerekiyor. Kentsel dönüşüm çalışmalarına hız vermemiz gerekiyor. Yapıları deprem etkilerine karşı sağlam yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin en büyük sorunlarından bir tanesi zemine uygun yapı yapılmamasıdır. Ülkemizde meydana gelen depremlerde yıkımların çoğunun zemin ile binanın uyumsuz olmasından kaynaklandığını görüyoruz. Sadece binanın sağlam olması yetmiyor; zemin özelliklerinin dikkate alınarak zemine uygun bina yapılması gerekiyor" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Prof. Dr. Yeninar: "Arı ölümlerinin çoğu kışlamaya bağlı ortaya çıkıyor" Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Yeninar, son yıllarda Türkiye’de ve dünyada görülen arı ölümlerinin büyük bölümünün kışlamaya bağlı ortaya çıktığını söyledi. Edirne İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından arıcılara yönelik "Arı Yetiştiriciliği, Arı Hastalıkları ve Arı Ürünleri Üretimi" konulu eğitim toplantısı gerçekleştirildi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya eğitmen olarak katılan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Yeninar, arıların biyolojik yapısı, etraftaki şartlara uyum süreçleri, hastalıklarla mücadele yöntemleri, verimli arıcılık uygulamaları, kışlatma süreci ve koloni yönetimi gibi konularda bilgiler verdi. Toplantıda özellikle son yıllarda arıcılıkta karşılaşılan hastalıklar, koloni kayıplarının nedenleri ve alınabilecek önlemler üzerinde durulurken, üreticilerin soruları da cevaplandı. Eğitimin arıcılık faaliyetlerinin sürdürülebilirliği ve ürün kalitesinin artırılması açısından önemli olduğu vurgulandı. Toplantıda arıcıları bilgilendirerek sorularını cevaplayan Prof. Dr. Halil Yeninar, arıların kışlama sürecinin arı ve kolon bazında yürütülmesi gerektiğini ifade etti. "Kış arıları 8 aya kadar yaşayabilir" Prof. Dr. Yeninar, "İşçi arılar kendi içinde ikiye ayrılır. Dışarıdan bakınca bunu fark edemezsiniz. Biri yaz arısıdır, birisi kış arısıdır. Yaz arısı 45 gün yaşar, kış arısı ise 8 aya kadar yaşayabilir. Genetiğine göre. Her arı her yerde kışlamaz. Muğla arısını Edirne’ye getirip karasal iklimde kışlatmaya çalışırsanız başarılı olamazsınız. Çünkü sıcak bölge arıları kışlama için yeteri kadar vücutlarına gıda maddesi toplamazlar. O yüzden her arı her yerde yaşayamaz. O yüzden etrafınızla uyumlu genetik özelliğe sahip bir arı ırkına ihtiyacınız var. Sadece ırk demeyelim ırk, ekotip, ticari melez" ifadelerine yer verdi. "Arıcılıkta dünyada ikinci sıradayız" Edirne İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse ise yaptığı konuşmada, arıcılığın kırsalda yaşayan vatandaşlar için ekonomik yönünün yanında kültürel değeri olan çok kıymetli bir üretim modeli olduğuna değindi. Türkiye’nin arıcılıkta dünyada ikinci sırada yer aldığını söyleyen Köse, "Hem bal üretiminde hem de kovan sayısında Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyoruz. Amacımız daha kaliteli arı ürünleri üretmek, bunları daha profesyonel yapmak, özellikle balın yanında katma değerli ürünleri geliştirmek ve bu kapsamda ilerlemeyi amaçlıyoruz" dedi. Bakanlık tarafından 2003 yılından bu yana arıcılığa ciddi destekler sağlandığını vurgulayan Köse, ülke genelinde 2,6 milyar Türk lirası, Edirne’ye bakıldığında 25 milyon TL’ye yakın bir destek sağlandığını ifade etti. Köse, üreticilere yönelik destekler, çalışmalar ve projelerin sürdürülmeye devam edeceğini aktardı. "Edirne’de 72 bin adet kovan bulunmaktadır" Edirne’de 72 bin kovan bulunduğunu ve yıllık yaklaşık 700 ton bal üretildiğini aktaran Köse, karaçalı balı için başlatılan coğrafi işaret süreciyle birlikte Edirne balının markalaşmasını hedeflediklerini söyledi.
Muğla Muğla’da taktiksel şehircilikle yaya sirkülasyonu rahatlatılıyor Muğla Büyükşehir Belediyesi, ’Yaşayan Muğla’ projesi kapsamında Menteşe stadyum durağında taktiksel şehircilik uygulamalarının hazırlıklarına başladı. Proje ile yaya sirkülasyonundaki sıkışıklığın çözülmesi hedefleniyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, uygulama öncesinde alanda incelemelerde bulunarak projeye dair önemli açıklamalarda bulundu. Genel Sekreter Yılmaz, ulaşım ihtiyaçlarının şehrin şartlarına, mevsimsel durumlara ve yapılan yatırımlara göre sürekli değiştiğini belirterek, bu değişim sonucunda Menteşe Stadyum durağı bölgesinde ciddi bir yaya sirkülasyonu sıkışıklığı tespit edildiğini ifade etti. Bu tespitle beraber, Ulaşım Daire Başkanlığı bünyesindeki Ulaşım Planlama Şube Müdürlüğü ve üniversitenin Şehir ve Bölge Planlama öğrencileriyle işbirliği içinde bilimsel çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. Yılmaz, bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yaya sirkülasyonunu kolaylaştırma ihtiyacına yönelik uygulamanın hayata geçirildiğini belirterek, "Burada stadyum bölgesiyle şehrin kent meydanı kısmındaki sirkülasyon noktasında yaya ulaşımında problem yaşanıyordu ve bu problemi bugün 7 farklı yaya geçidini açarak ve beraberindeki ’Yaşayan Muğla’ projesi kapsamındaki uygulamalarla şehrin iki yakasını birleştirmiş durumdalar" dedi. Projenin uygulanma şekline de değinen Yılmaz, çalışmanın tamamen belediyenin kendi imkan ve kabiliyetleriyle, asgari maliyette optimal çözüme ulaşmak amacıyla gerçekleştirildiğini vurguladı. Yılmaz, projeye katkı sunanlara teşekkür ederek, "Buna bilimsel katkıda bulunan gerek anket, gerek sayım noktasında katkıda bulunan üniversitedeki şehir bölge planlama öğrencilerine de ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, bu tür taktiksel şehircilik uygulamalarının sadece Menteşe ile sınırlı kalmayacağını, önümüzdeki süreçte Muğla’nın 13 ilçesinde de devam edeceğini sözlerine ekledi. Yılmaz, yapılan iş ve işlemlerin kentin ihtiyacına yönelik değişen durumlarla ilgili gerçekleşecek yatırımlar olduğunu belirterek, bu tür yatırımlara devam edeceklerini ifade etti.
Kocaeli Şehir merkezinde filmleri aratmayan olay Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bir kişi, girdiği taksi durağında elindeki silah ve bıçakla polis ekiplerine direndi. Yaklaşık 2 saat süren eylemin ardından şahıs, özel harekat ekiplerinin operasyonu ile etkisiz hale getirilerek yakalandı. Olay, saat 15.30 sıralarında Kocaeli Devlet Hastanesi önündeki taksi durağında meydana geldi. İddiaya göre İzmit Belediyesi’nde çalışan ve hafta sonları ek iş olarak taksicilik yaptığı öğrenilen Erdem M., durağa gelerek sohbet etmeye başladı. Bir süre sonra ortam gerilince Erdem M., yanında getirdiği silahı çıkarttı. Bu sırada durakta bulunanlar çevreye kaçışırken, ihbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen çok sayıda polis ekibi, Turan Güneş Caddesi’ni trafiğe kapattı. Vatandaşların da bölgeye girilmesine için verilmezken, ekipler mevzi alarak kendilerini korudu. Bu sırada iki kez ateş eden şahsın silahından çıkan mermilerden birisi kendisini yaraladı. Kanlar içinde bir elinde bıçak, diğer elinde silahla kendisini durağa kapatan şahıs, zaman zaman dışarıya çıkarak ekiplere bağırdı. Şahıs, eline aldığı yangın tüpünü de polis ekiplerine sıktı. Okuldaki öğrenciler sınıflarından çıkartılmadı Olayın yaşandığı yerin tam karşısında bulunan İzmit Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde ise herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için öğrenciler sınıflarından çıkartılmadı. Zaman zaman Polis Özel Harekat ekipleri zırhlı kalkan ile durağa kadar yaklaştı. Ekipler uygun ortam olmadığı için geri çekilmek zorunda kaldı. Birkaç denemenin ardından şahıs kendinden geçmeye başlayınca ekipler durağa operasyon düzenleyerek, Erdem M.’yi etkisiz hale getirdi. Şahıs, olay yerinde hazır bekletilen ambulansla Kocaeli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayın ardından ekipler taksi durağında inceleme yaptı.