CHP’nin gündeminde ’Döviz’ var

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, ekonomik sıkıntının döviz bozdurun denilerek geçiştirildiğini söyledi.
Balıkesir’i ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Tekin Bingöl, Balıkesir Öğretmenevinde partililerle toplantı gerçekleştirdi. CHP Balıkesir Milletvekillerinin de katıldığı toplantıda konuşan Genel Başkan Yardımcıları Bingöl ve Torun gündemine döviz kampanyalarını aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, kişi başına düşen milli gelirin 9 bin 300 doların da altına indiğini söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Torun, "Çok zor günlerden geçiyoruz. 14 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarının bizi getirdiği nokta bu. Her konuda ciddi sıkıntı içindeyiz. Son günlerde sokağa çıktığımızda insanlar artık haber dinlemek istemediklerini, gazete okumak istemediklerini söylüyorlar. Çünkü içinde olduğumuz süreç bizi mutlu etmiyor. İktidarların görevi insanları refah içinde yaşatmak olmalı. Bir terör örgütü ile uğraşırken, şimdi bir kaç terör örgütü ile uğraşıyoruz. Dış politikamız ne hale geldi. Adı üzerinde diplomasidir. Ak Parti iktidarı Türkiye’nin dış politikasını bozdu. Sadece Suriye, Irak, İran değil bir çok ülke ile sorunlu hale geldik. Bunun bedeli ile hep beraber muhatap oluyoruz. Dış politikada böyleyiz de ekonomimiz, sağlığımız, tarımımız nasıl? Hangisine iyi diyebiliriz. Vatandaşın dolarını bozduracak kadar ekonomiyi kötü hale getiren kimdir? Büyük holdinglere baktığınızda 50 bin dolar, 100 bin dolar gibi sembolik şekilde dolar bozduruyorlar. Geldiğimiz nokta budur. Demirel, ’70 cent’e muhtacız’ derdi. Ekonomik sıkıntıyı dolar bozdurun diye geçiştirmeye çalışıyorlar. Geldiğimiz süreç iflastır. Hiç bir inovasyonu gerçekleştiremedik. 2008’de kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolara çıkardık diyorlardı, bugün 9 bin 300 doların da altına düştük" dedi.
Seyit Torun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hemen karşımızda adalarımızı kaybettik. Maalesef ikircikli bir yapıyla karşı karşıyayız. Sayın Bakan Tuğrul Türkeş, ’Kıbrıs’ı verdiniz’ dediğimizde doğru düzgün cümle kuramadı. Huzur getirdiğimiz soydaşlarımızı yalnız bıraktık. Kıbrıs adım adım elimizden kayıp gidiyor. Bunların hepsi çözülmüş gibi, şimdi bir başkanlık hevesi ile karşı karşıyayız. Sanki bu sorunlar başkanlık rejimi olmadığı için başımıza geldi. Ona da kılıf buldular, başkanlık değil cumhurbaşkanlığı diyorlar. İçinden başbakanı çektiler, çeşitli yapıları çektiler ’Bu rejim değişikliği değil’ diyorlar. Bu tek adam yönetimidir"

Bingöl: "Siyasi kriz var"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, vatandaşların geleceklerinden kaygılı olduğunu ifade etti. Genel Başkan Yardımcısı Binböl, "Geleceğinden kaygılı vatandaşlarımız ’Türkiye’nin hali ne olacak’ soruları ile kaygılarını dile getiriyorlar. Biz Türkiye kötü yönetiliyor diyoruz. Siyasi kriz var diyoruz. 14 yıl tek başınıza iktidar olacaksınız. İlk yıllarınızda dünyanın içinde bulunduğu iyi ekonomik koşullardan faydalanacaksınız. 14 yılın sonunda Türkiye’de ekonomik dar boğaz olacak, terör sorunu olacak, sosyal yaşam diye bir ortam söz konusu değil. Sorunlar yumağı büyüdü, kötü yönetimin sonucunda siyasi krizi ortaya koydu. AKP yoksullukla, yolsuzlukla mücadele edecekti. Sonuçta yoksulluk diz boyu, yasaklarla mücadele edeceklerdi, yasakçı zihniyetlerinden nasibini almayan toplumun hiç bir kesimi yok. Milliyetçi olduklarını iddia ediyorlar, onların milliyetçilikleri 10 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Marmara’nın mahkemesi ile ölçülür. O gemi hareket ettiğinde büyük bir milliyetçilikle nutuk atanlar, 20 milyon dolar karşılığında kan parası alarak milliyetçiliklerini bir kez daha ortaya koydular. Onların milliyetçilikleri asla gerçek milliyetçilik değildir" dedi.
Bingöl, ekonomik kriz konusunda iktidara yüklenerek "Bu ülkenin dış politikası kimsenin umurunda değil. Biz üzülüyoruz, Türkiye’ye karşı sorumluluğumuzdan dolayı. Ekonomik kriz var. Ekonomik parametrelerin tamamı bozulmuş. Tekli yönetim anlayışı ekonomiyi düzeltecek anlayışın yerine daha da kötüleştiren söylemlerle karşı karşıya bırakıyor Türkiye’yi. özel kuruluşlar var finans kuruluşları. Türkiye’deki finans kuruluşlarını öyle bir baskı altına almışlar ki. Onlara da hayret ediyorum yıllarca okumuşlar ’Bir dakika arkadaş’ diyemiyorlar. Bunun içinde ekonominin ağır faturasını AKP ödemiyor. Kim ödüyor? Bizim yoksul çaresiz vatandaşlarımız ödüyor. Emeklimiz ödeyecek, taşeron işçi ödeyecek. O mütevazi döviz bozdurmalar sonucunda bir kaç kuruş döviz düştü. Tamam, bizde memnun oluruz. Ama 12 saat geçmeden Başbakan çıktı konuşma yaptı, o kayıp katlandı. Kim bilir o gün milyon dolarları olanlar neler kazandılar" şeklinde konuştu.