POLİTİKA - 22 Ağustos 2017 Salı 12:57

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık: "Onlar Türkiye’yi hala eski Türkiye zannediyorlar"

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık: "Onlar Türkiye’yi hala eski Türkiye zannediyorlar"

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Almanya’nın tutumunu eleştirerek,"Almanya üzerinde genelde de Batı devletlerinde Türkiye’deki değişimi okuyamama gibi bir problem var.

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Almanya’nın tutumunu eleştirerek,"Almanya üzerinde genelde de Batı devletlerinde Türkiye’deki değişimi okuyamama gibi bir problem var. Onlar Türkiye’yi hala eski Türkiye zannediyorlar" dedi.


Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, çeşitli ziyaretler için geldiğini Bilecik’te ilk olarak geçtiğimiz ay Bilecik Valiliği görevine atanan Tahir Büyükakın’ı ziyaret etti. Burada Valilik Şeref Defterini imzalayan Işık daha sonra valilik makamında Vali Tahir Büyükakın, AK Parti Bilecik Milletvekili Halil Eldemir, Bilecik Belediye Başkan Vekili Nihat Can, AK Parti Bilecik İl Başkanı Fikret Karabıyık ve protokol üyeleriyle bir araya geldi. Bilecik’in Osmanlı tarihinde büyük bir rol oynadığı anlatan Işık, "Bilecik bizim milli değerlerimin hayata geçtiği en önemli merkezlerden bir tanesi. 400 çadırlık bir beylikten bir cihan devletine yürüyüşün başlangıç noktası. Sadece beldeler, ilçeler fethetmek değil oraya adaleti ve medeniyeti götürmek Osmanlının en temel düsturuydu. o düsturun yeşerdiği geliştiği topraklar Bilecik toprakları. Bilecik sadece kuruluş ve dirilişin şehri değil aynı zamanda kurtuluşunda önemli merkezlerinden bir tanesi. Bizim medeniyet değerlerimizi bütün Osmanlı coğrafyasına hakim olmasının manevi mimarlarından bir tanesi de Şeyh Edebali Hazretleri. Bugün hem Şeyh Edebali Hazretlerini ziyaret edelim, hem de Bilecik’e yeni atanan valimiz Tahir Büyükakın beye bir hayırlı olsun ziyaretinde bulunalım dedik" dedi.



"Almanya bu çifte standarttan vazgeçmek zorundadır"


Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Almanya’nın tutumunu eleştirerek, "Maalesef Almanya üzerinde genelde de Batı devletlerinde Türkiye’deki değişimi okuyamama gibi bir problem var. Onlar hala Türkiye’yi eski Türkiye zannediyorlar. Bir ayar verdiğimizde hemen hizaya gelir, aman efendim kusura bakmayın der, biz hata ettik der, en haklı olduğu konuda bile aman ha Almanya ile takışmayalım, aman ha bir sıkıntı olmasın gibi bir anlayışın Türkiye’de devam ettiğini zannediyorlar ama bunda yanıldıklarının farkındalar. Biz Türkiye olarak elbette Almanya ile ilişkilere önem veriyoruz ama bu ilişkilere önem verirken Türkiye’nin egemenlik haklarında ve bir egemen ülkeye yapılması gereken muamelenin Türkiye’ye yapılmasını da bekleme hakkımız var. Bu yapılmadığı zamanda verdiğimiz tepkiyi onların başka bir yere çekmesini de kesinlikle kabul etmiyoruz. Bakınız Almanya Şansölyesi Sayın Merkel, ‘Biz Türkiye’de Erdoğan karşıtlarını cesaretlendirmeliyiz’ dediği zaman bu Türkiye’nin iç siyasetine müdahale olmuyor ama Sayın Cumhurbaşkanımız ’Almanya’daki Türk düşmanı partilere oy vermeyin’ dediği zaman bu hemen siyasete müdahale oluyor. Bunu anlamak mümkün mü? Eğer karşılıklı saygı olacaksa önce siz ’Türkiye’deki Erdoğan karşıtlarını biz desteklemeliyiz’ gibi bir ifadeyi Türkiye’nin iç siyasetine saygısızlık olarak görmelisiniz ondan sonra karşıdan saygı beklemelisiniz. Bu tam bir çifte standarttır. Yine aynı şekilde biliyorsunuz Türkiye’de darbeye teşebbüs etmiş açıkça ihanet içerisinde bulunmuş askerler ve bazı siviller. Artık askerler de demiyoruz onlara, eski askerler, Almanya’dan siyasi sığınma talebinde bulunmuş. Türkiye bunları istediği zaman, ‘Efendim bizde yargı bağımsızdır’ ama Türkiye’de bir espiyonaj faaliyetinden dolayı tutuklanan bir gazeteci kılığındaki kişi ile ilgili talepte bulunulduğu zaman Türkiye’de yargının bağımsızlığını hiç akıllarına getirmiyorlar ve Türkiye’ye güya baskı uygulamaya çalışıyorlar. Bunların tamamı çifte standarttır. Almanya bu çifte standarttan vazgeçmek zorundadır. Türkiye ile Almanya’nın köklü ilişkileri var. Tarihi yüzyıllara dayanan köklü ilişkileri var. Bu köklü ilişkilerini gelecekte de sağlıklı olarak devam etmesinin ön şartı karşılıklı saygı ve egemenlik haklarına gösterilecek titiz bir saygıdır.Dolayısı ile bu olursa Türkiye ve Almanya ilişkileri zedelenmeden yoluna devam eder ama o eski müsteşlik yaklaşımı ile buyurgan yaklaşımı ile Türkiye’ye davranmalarının kesinlikle Türkiye’nin kabul etme durumu yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki tavrını da hepiniz biliyorsunuz" diye konuştu.



"2025’ten itibaren artık bazı ülkeler içten yanmalı motorları yasaklayacak"


Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, otomotiv endüstrisinin büyük bir dönüşüm içerisinde olduğunu anlatarak, "Artık dünyada içten yanmalı motorların yerine elektrikli araçların aldığı bir süreç yaşanıyor. Elektrikli otomobillerin her gün hayatımıza girdiği bir dönemdeyiz. 2025 yıllarından itibaren artık bazı ülkeler içten yanmalı motorlar yani; benzinli ve dizel motorlu araçları yasaklayacaklarını şimdiden duyurdular. Şehir içerisindeki hava kirliliği, emisyon değerlerinin yüksekliği artık bu tip tedbirlerinin daha da artarak hayata geçeceğini gösteriyor. Onun için benim Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığım döneminde başlattığım elektrikli yerli otomobil projesi tüm bu saydıklarımdan yola çıkarak hazırlanmış bir projeydi. Şimdi projenin yatırım aşamasına gelmiş olması özel sektör marifetiyle yatırıma dönüşmüş olması Türkiye için büyük bir kazanım olacak. Detayları şu an Sayın Bakanımız biliyor tabi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile birlikte bir çalışma yaptıklarını biliyorum" ifadelerine yer verdi.


Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’a konuşmasının ardından Bilecik Valisi Tahir Büyükakın hediye takdim etti. Ardından AK Parti Bilecik İl Başkanlığına geçen Işık, son olarak Şeyh Edebali Türbesi’ni ziyaret ederek, Bursa’daki programı için ketten ayrılacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.