GENEL - 23 Mayıs 2018 Çarşamba 15:38

Hizan’da Faki Teyrân’a ait olduğu düşünülen mezar taşı tespit edildi

A
A
A
Hizan’da Faki Teyrân’a ait olduğu düşünülen mezar taşı tespit edildi

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM) bölge tarihine ışık tutmaya devam ediyor.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM) bölge tarihine ışık tutmaya devam ediyor.


BİTAM’ın yaptığı saha çalışmaları sonucunda eski adı Şandîs olan Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Dayılar köyünde Faki Teyrân’a ait olduğu düşünülen mezar taşı tespit edildi. BİTAM tarafından yapılan açıklamaya göre, ulaşımı oldukça zor, yolu ve tabelası olmayan köydeki mezar taşı üzerinde “Muhammed el-Meşhûr Faki Teyran” ibarenin yanı sıra “Hicri 1041/Miladi 1631/1632” tarihi de yer aldığı ve Faki Tayran’ın vefat tarihi ile örtüşen bu tarih ve mezar taşındaki künye bilgilerinin Faki Teyran’a ait olduğu ihtimalini kuvvetlendirdiği üzerinde duruluyor.


Öte yandan, bu taş ile birlikte burada bulunan diğer mezar taşlarının alçak kabartma tekniği ile mermer üzerine işlenmiş yatay silmelerle dört kısma ayrıldığı, söz konusu mezarın şahideli olup baş ve ayak taşı olduğu, günümüze kadar ulaştığı ve mezarın baş taşı örfi destarlı bir başlık ile nihayetlendiği belirtildi. Faki Teyran’ın bu köyde yaşadığını kanıtlayacak maddi kültür unsurlarının da mevcut olduğu belirtilen açıklamada, “Faki Teyran’ın bu köyde yaşadığını kanıtlayacak maddi kültür unsurları da mevcuttur. Buna göre Faki Teyran tarafından yaptırılan çeşme, Teyran’a ait olan bir tarla ve yaşadığı ev ilk göze çarpanlardır. Köyde yaşayan kaynak kişiler, Faki Teyran’ın mezarını kuşların ziyaret ettiğini, mezar ve çevresinde asla kuş pisliğinin bulunmadığını belirtmektedirler. Özellikle çevre köylerde ve yaylalarda vefat eden kişilerin naaşları Faki Teyran’a yakın olsun diye buradaki mezarlığa gömülmektedir. Kaynak kişilerin anlattığı bir diğer olay ise, Gavs-ı Hizan Hazretlerinin Teyran’ın kabrini iki defa ziyaret ettiği şeklindedir. Onlara göre Faki Teyran gerçekten burada yatmaktadır. Eğer böyle olmasaydı, Gavs-ı Hizan Hazretleri buraya iki defa gelmezdi. Köyde, Faki Teyran’a ait olan tarla günümüzde onun adına hayır faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Bu tarla yaklaşık olarak dört dönümlük bir alana sahiptir. Tarla farklı yıllarda farklı kişiler tarafından ekilmiştir. Ekin hasat edildikten sonra ekinin belli bir kısmı Faki Teyran’a adanmakta, böylelikle fakir fukaraya dağıtılmaktadır. Kaynak kişilerden olan 1948 doğumlu İsa Turan, Faki Teyran’ın burada öldüğünü, bu bilgiyi kendisinin babasından, babasının dedesinden, dedesinin ise dedesinden öğrendiğini ifade etmektedir. Kendisi de bu bilgiyi oğluna aktararak kuşaklar boyunca Faki Teyran’ın mezarının yerinin kaybolmamasını sağlamaya çalışmaktadır. Diğer kaynak kişilerden biri olan köy muhtarı 1956 doğumlu İhsan Demir, otuz iki yıllık muhtarlık geçmişinin olduğunu ve yıllardır bu mücadeleyi verdiğini aktarmaktadır” denildi.


BİTAM tarafından yapılan başka bir diğer araştırmada eski Nefs-i Hizan bölgesinde eski mezar taşları tespit edilmiştir. Söz konusu mezar taşları içerisinde etrafı çevrili, korunmuş bir mezarın kitabesinde Faki Teyran’ın sevdiği kişi olan ve onun uğruna ölen Sinem’e ait olan mezar taşı da bulunmuştur. Bulunan bu mezar taşı da Faki Teyran’ın mezarının Dayılar köyünde olduğu tezini güçlendiren başka bir işarettir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.