GENEL - 13 Kasım 2018 Salı 10:04

(Özel) Teşhis edilemeyen hastalık bu ailenin çocuklarını teker teker öldürüyor

A
A
A
(Özel) Teşhis edilemeyen hastalık bu ailenin çocuklarını teker teker öldürüyor

Bursa’da teşhis edilemeyen hastalık yüzünden bir ailenin ilk 2 çocuğu 2,5 yaşında hayatını kaybetti.

Bursa’da teşhis edilemeyen hastalık yüzünden bir ailenin ilk 2 çocuğu 2,5 yaşında hayatını kaybetti. Aile, ilk iki çocukları gibi aynı hastalığa yakalanan ve yıllardır yatağa mahkum olarak yaşayan küçük kızlarının kurtarılması için yardım bekliyor.


Bursa’da yaşayan Hüseyin (40), Neslihan (36) Korkmaz çifti 2000 yılında evlendi. Mutlu bir hayat süren çiftin 2001 yılında ilk çocukları Kübra dünyaya geldi. 1,5 yaşında nöbet geçiren küçük çocuk, 2,5 yaşında hayatını kaybetti. Çiftin daha sonra 2006 yılında Fatih adında bir erkek çocuğu oldu. Bu çocuk da ilk kardeşiyle aynı yaşlarda aynı kaderi yaşadı. Yaşama umutlarını kaybetmeyen çift, 2012 yılında Ebrar Korkmaz isminde bir kız çocuğuna daha sahip oldu. Bu çocuk da ilk iki kardeşi gibi 1,5 yaşında nöbet geçirdi. Daha sonra kardeşleri gibi yatağa mahkum olan çocuğun hastalığına teşhis konulamadı. 6,5 yaşında olan Ebrar yatağa mahkum olarak hayatına devam ediyor. Gitmedikleri hastane kalmayan aile, çocuklarının sağlığına kavuşacağı günü iple çekiyor.



Yürüyemiyor, konuşamıyor


Öte yandan, 1,5 yaşına kadar yürüyen, gülen ve eğlenen küçük Ebrar’ın hastalandıktan sonra hayatı tamamen değişti. Küçüklük videolarında gülen, yürüyen, ailesiyle oyunlar oynayan Ebrar, hastalandıktan sonra tamamen yatağa mahkum oldu. Yürüyemeyen ve konuşamayan küçük çocuk için aile yardım bekliyor. Aile, küçük çocuğun sağlığına kavuşacağı günü umutla bekleyip, güzel günleri hayal ediyor.


Durumu gözyaşları içerisinde İHA muhabirine anlatan acılı anne Neslihan Korkmaz, "Bizim hayat hikayemiz 2002 yılında başladı. İlk önce kızım Kübra 2001 yılında dünyaya geldi. 2002 yılında kızım nöbet geçirdi. Nöbetin akabinde ilk Kütahya Devlet Hastanesi’ne başvurduk. Daha sonra Eskişehir Osmangazi Hastanesi’ne gittik. Orada bir yıl kadar tedavi gördü. Bir yılın sonunda 2.5 yaşında kızım Kübra vefat etti. Kızıma teşhis konulamadı. 2006 yılında oğlum Fatih dünyaya geldi. 1.5 yaşına kadar sağlıklıydı. Ama 1.5 yaşında geçirdiği nöbetten dolayı Bursa’da bulunan Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne getirdik. Orası da bizi Uludağ Üniversitesi’ne yönledirdi. Fakültede 1 yıl kadar tedavi gördükten sonra vefat etti. Daha sonra doktorlar hastalığın sebebini öğrenmek için bizden otopsi istedi. Otopsi yaptırdık, ancak bir şey çıkmadı" dedi.



"Ne vefat eden çocuklarıma ne Ebrar’a bir teşhis konulamadı"


Bu olayların ardından belli bir süre çocuk sahibi olmadıklarını ifade eden acılı anne, "2012 yılında kızım Ebrar’a hamile olduğumu öğrendim. Dünyaya geldikten sonra 2013 yılında trafik kazası geçirdik. Çekilen tomografide Ebrar’ın beyninde kireçlenme oluşmaya başlandığı söylendi. Ebrar’ın da kardeşleriyle aynı hastalığı taşıdığını söylediler. Ebrar 2015 yılında makineye bağlandı. 3 yıldır makiye bağlı. Ama hâlâ kızıma bir teşhis konulamadı. Ne vefat eden çocuklarıma ne de Ebrar’ın derdi teşhis edilemiyor. Hem Ebrar’ın makineye bağlı olmasından, hem de maddi yetersizliklerden dolayı elimiz kolumuz bağlı. İstenen tahliller çok büyük meblağlar tutuyor" diye konuştu.



"Aynı acıyı yaşayacağım diye her günüm korku ile geçiyor"


Ebrar’ın çok azimli olduğunu belirten Neslihan Korkmaz, "Diğer kardeşleri 2.5 yaşında vefat etti. Ebrar şu anda 6.5 yaşında ve çok savaşçı. Kızım o kadar savaşmış iken biz de mücadele etmek istiyoruz. Biz Ebrar’ın hastalığına bir teşhis konulmasını istiyoruz. Ben 6 yıldır aynı acıyı tekrar yaşayacağım diye her günüm korku ile geçiyor. Bu bir anne için çok zor. Biz evladımıza yetemiyoruz, maddi gücümüz yetmiyor. En azından evladımıza bir teşhis konulsun. Teşhis konulursa belki tedavisi de vardır. Ne olursunuz Ebrar’ın sesi olun. Ebrar’a bir nefes olun. Bizim 15 yılımız hastanelerde geçti. Ebrar artık makineden hiç ayrılamıyor, vücudu morarıyor. Çocuklarımız için çok büyük umutlarımız, hayallerimiz vardı. Ama düşünün ki bir çocuğunuza bir ayakkabı alıp giydiremiyorsunuz, okula götüremiyorsunuz, markete götürüp, ’Anne ben çikolata istiyorum’ deyişini duyamıyorsunuz. Her şeyimiz yarım kaldı, evlatlarım ile ilgili bütün hayallerim yarım kaldı. Her şeyi Ebrar için istiyorum, ona bir teşhis konulsun. Eğer tedavisi varsa tedavi olsun" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Büyükşehir kırsaldaki çınarların yanında Muğla Büyükşehir Belediyesi ‘Kırsaldaki Çınarlar’ projesi ile kırsalda yaşamını sürdüren, özellikle kendi ev ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan yaşlı vatandaşların hayatını kolaylaştırmak için evlerine giderek hizmet veriyor. Ekipler, proje kapsamında vatandaşların temizlik, tamirat, soba kurulumu ve daha birçok konuda yanlarında oluyor. Hizmet kapsamında bugüne kadar 761 aileye 12 bin 728 kez hizmet verilerek vatandaşlara önemli bir destek sağlandı. Nurten Kaleli; “Büyükşehir ekipleri ailemizin birer ferdi oldular” Menteşe İlçesi Ortaköy Mahallesi’nde eşi ve oğluyla oturan Nurten Kaleli, Kırsaldaki Çınarlar hizmeti ile Büyükşehir ekiplerinin belli dönemlerde kendilerini ziyaret ettiğini söyledi ve gelen ekiplerin ailelerinin birer ferdi olduğunu belirtti. Nurten Kaleli; “80 yaşındayım, eşim ve oğlumla yaşıyorum. Eşim felç geçirdi. Benim de gücüm kalmadı. Ev temizliğinden diğer işlere Büyükşehir ekipleri hep yanımda oluyor. Siliyorlar, süpürüyorlar, camları temizliyorlar. Onlar geliyoruz dediğinde ben çayı koyuyorum, çaylarını içip işlerine öyle başlamalarını istiyorum. Çünkü onlar da bizim ailemizin bir ferdi oldular” diye konuştu. Büyükşehir Belediyesi Kırsaldaki Çınarlar ekibinden Deniz Çağlar vatandaşların evlerine giderek tadilat, temizlik ve isteklerine göre birçok hizmeti verdiklerini söyledi. Deniz Çağlar; “Kendine bakamayan, yaşlı vatandaşlarımıza Kırsaldaki Çınarlar projemizle hizmet veriyoruz. Evlerinde temizlik, tadilat, odun kırma neye ihtiyacı varsa karşılıyoruz. Nurten teyzemize de aylık periyotlara göre uğruyor, ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu hizmetimizle onların yanında oluyor, dualarını da alıyoruz.” Kırsaldaki Çınarlar ekibinin diğer üyesi Gülden Madran da genel temizlik, dolap, kapı, cam temizliği, süpürge gibi hizmetlerle vatandaşlara hizmet verdiklerini ve kendilerini gittikleri evin bir ferdi gibi hissettiklerini belirtti.
Aydın Nazilli’de öğrenciler projelerini görücüye çıkardı Nazilli Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan Bilim Fuarı törenle açıldı. Öğrenciler, hazırladıkları projelerini heyecanla protokol üyelerine anlattı. Aydın’ın Nazilli ilçesinde bulunan Atatürk Anadolu Lisesi’nde Bilim Fuarı’nın açılışı gerçekleştirildi. Açılışa Kaymakam Sedat Sırrı Arısoy, İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek, şube müdürleri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Fuarda öğrenciler, hazırladıkları bilimsel çalışmaları davetlilere detaylarıyla anlattı. 17 projenin yer aldığı fuarda 13 tasarım, 4 inceleme, 1 de araştırma projesi yer aldı. Öğrencilerin yaptığı birbirinden farklı çalışmalar, protokol üyelerinden tam not aldı. Fuarın tek araştırma projesi olan “Bukalemun Saha Çalışması” projesi dikkat çekti. Bukalemunların tanıtımını ve ekosisteme olan katkılarının öne çıkarıldığı çalışmada öğrenciler, köylerdeki vatandaşlara bukalemunlar hakkında bilgi verdi ve bu hayvanın ne kadar tanındığına dair araştırma yaptı. Alper Barlık danışmanlığında projeyi hazırlayan öğrenciler İlknur Atik ve Bahriye Çiftçi, bukalemunların öldürülmemesi gerektiğini ifade ederek, “Bu projeyi hazırlamaktaki amacımız bukalemunların tanıtımlarını sağlamak ve bitki zararlıları ile mücadelesinde etkisini göstermek. Kıyı bölgelerinde daha çok varlık gösteriyor. Hassas bir hayvan oldukları için en ufak bir etkileşimde ölebiliyorlar. Bu yüzden insanlarımızı bilinçlendirmek amacıyla bu projeyi hazırladık. Soylarını devam ettirmek istiyoruz. İnsanlar bukalemunları yakalayıp öldürüyor, bazıları ilaç yapıyor. Tıpta böyle bir şeyin karşılığı yok ama halk arasında böyle bir inanış var. Arslanlı Mahallesini pilot bölge olarak seçtik. Mahalle sakinlerine bukalemunları tanıttık. Orada 100 kişi ile röportaj yaptık, 78 kişi bukalemunları tanımadığını söyledi. Kalanı ise tanıyıp öldürdüklerini söyledi. Biz de yararlarını anlattık” ifadelerini kullandı.