GENEL - 20 Ağustos 2016 Cumartesi 11:41

Danıştay’ın 2013’te aldığı karar iki ay önce iptal edilince mağdur oldular

A
A
A
Danıştay’ın 2013’te aldığı karar iki ay önce iptal edilince mağdur oldular

2013 yılında Danıştay tarafından yürürlüğe giren Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) alt öğrenimden tercih hakkının iki ay önce kaldırılmasıyla mağdur olan vatandaşlar, bu kararı veren üst kuruldan 3 yargıcın FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınmasıyla harekete geçti. Kendilerine 2013 yılında verilmiş olan alt öğrenimden tercih hakkının iptal edilmesinin devleti itibarsızlaştırmak için yapıldığını ileri süren vatandaşlar, 2013 yılında yürürlüğe giren alt öğrenimden tercih hakkına güvenerek maddi olarak birçok yükün altına girdiklerini ifade etti. Mağduriyetlerinin giderilmesini isteyen vatandaşlar konuyu mahkemeye taşıdı.
Danıştay kararıyla 2013 yılında üst öğrenimden KPSS’ye girenler teknik ve sağlıkla ilgili alt bölümlere ait kadrolar için de tercih yapabiliyordu. Ancak Danıştay’ın üst karar organı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu kararı iki ay önce iptal etmişti. 2013 yılında bu kararın çıkmasıyla lisans mezunu olan ve atanamayan birçok kişi tekrar üniversite sınavlarına girip özellikle sağlık bölümlerini tercih ederek okumaya başladı. Okulu bitirmelerine az bir süre kala bu kararın iptal edilmesiyle mağdur olan öğrenciler, kararı alan 3 yargıcın FETÖ’den açığa alınmasıyla verilen kararın geriye dönük olarak tekrar gözden geçirilmesini istiyor. İptal kararının devleti itibarsızlaştırmak ve ülkeyi karıştırmak için alındığını iddia eden mağdurlar, konuyu mahkemeye taşıdı.
“O karara güvenerek okuduk”
Biyoloji öğretmenliği bölümünü bitiren Kamuran Balyen, atanamadığı için 2013 yılında Danıştay 12. Dairesi’nin verdiği karara güvenerek sınava girip diyaliz teknikerliği bölümüne başladığını söyledi. Balyen, Danıştay’ın 2013 yılında aldığı kararla ilgili olarak, “Bu karara göre lisans mezunları iki yıllık bir sağlık bölümü veya teknikerlik bölümünü okuma hakkı kazandılar. Bu karara güvenerek diyaliz teknikerliğine başvurduk. Kazandık. Gittik okuduk. Diplomayı aldık. Fakat iki ay önce Danıştay’ın üst kurulu Danıştay 12. Daire’nin aldığı kararı bozdu. Bu karara göre biz lisans mezunları olarak alt öğrenimden tercih yapamayacaktık. Yani okuduğumuz üst öğrenim neyse sadece oradan tercih yapabileceğiz. Bu şu anlama geliyor. Bizim okuduğumuz bu iki yıllık fakülte tamamen boşa gitti. Aldığımız diploma, emeklerimiz tamamen boşa gitti anlamına geliyor. Bununla ilgili olarak dava açtık, itiraz ettik. Birçok yere mail gönderdik, faks çektik. Ulaşabildiklerimize arayıp sorduk fakat herhangi bir geri dönüş olmadı” dedi.
“Arkadaşım ön lisans puanına göre, ben lisans puanına göre aynı yere tercih yapabiliyoruz”
Diyaliz teknikerliği bölümünde okuduğu arkadaşının KPSS tercihlerinde ön lisans puanıyla, kendisinin ise lisans mezunu olması nedeniyle lisans puanıyla tercih yapabildiğini aktaran Balyen, "Ortada bir adaletsizlik varsa yine bize yapılıyor" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"Ben lisans mezunuyum, benimle birlikte diyaliz teknikerliği okuyan başka biriyle aynı sınava giremiyoruz. O ön lisans sınavına girerken, ben lisans sınavına girebiliyorum. Lisans sınavı ön lisans sınavından çok daha zordur. Örneği ben lisans sınavında 70 net yaptığım zaman 70 puan alırken, ön lisans sınavına giren arkadaşım 70 net yaptığında 80 puan alabiliyor. Yani burada eğer yine bir adaletsizlik varsa bu yine bize yapılıyor. Çünkü biz aynı bölümü okuduk, aynı bölümden mezun olduk fakat biz daha zor bir sınava tabi tutuluyoruz ve o sınavdan aldığımız puanla tercih yapabiliyoruz. En azından bizden alınan o hak geri verilsin. En azından lisans sınavından aldığımız puanlarla tercih yapabilelim.”
“3 yargıç FETÖ kapsamında açığa alındı”
Danıştay 12. Dairesi’nin kararını bozan üst kurulda görevli 3 yargıcın FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığını ifade eden Balyen, “Bizim kanaatimize göre bu alınan karar tamamen bilinçli olarak alındı. Bizi devlete ve hükümete karşı tamamen soğutmak, ülkeyi karıştırmak için alındı diye düşünüyoruz. Çünkü bu karar tamamen hukuksuz ve adaletsiz bir karar. Binlerce kişi mağdur edildi. Yani devlet bir hak verdi. Öğrenciler, insanlar bu hakka güvenerek gidip okudular. Emek verdiler, yıllarını verdiler. Maddi olarak büyük bir kayba girdiler. Fakat bir anda birileri çıkıp bir karar aldı. Ve her şey sıfırlandı. Bu kararın bilinçli olarak verildiğini düşünüyoruz. Bir an önce alınan bu hukuksuz ve adaletsiz kararın geri çekilmesini bekliyoruz. Elimizden gasp edilen haklar geri verilsin” diye konuştu.
“Türkiye genelinde 25 bin mağdur var”
Habip Çiçek ise biyoloji bölümü mezunu olduğunu, o karara güvenerek kendisinin de Avrupa Meslek Yüksek Okulu İlk ve Acil Yardım Bölümü’nü bitirdiğini ve Türkiye genelinde 25 bin kişinin bu durumda olduğunu söyledi. Çiçek, "Atamamıza iki ay kala bu hak elimizden alındı. Kararı iptal eden Danıştay hakimlerinden üçü FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınmıştır. Devleti itibarsızlaştırma politikası izlemişlerdir. Zaten Danıştay’ın 2 yıl içerisinde verdiği bütün kararlar devlet nezdinde de gözden geçirilecektir. Bunu da geçen gün haberlerden öğrendik. 15 Temmuz’dan önce Danıştay’ın verdiği kararlar gözden geçirilecek denildi. Bu kararın da gözden geçirilmesini istiyorum. Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum. Hiç değilse bundan sonraki süreçte alt öğrenim hakkı verilmesin mağdur olan insanlara atama hakkı verilsin" şeklinde konuştu.
“Verilen haklar geriye dönük olarak alınamaz”
Yine Danıştay’ın verdiği karara göre hareket eden iktisat bölümü mezunu Mesut Vural, kendisinin de diyaliz teknikerliği bölümünü okuduğunu ve verilen haklarının geri alınamayacağını söyledi. Vural, "Hukukçu arkadaşlara sorduğumuzda verilen hak geriye dönük olarak alınamaz dediler. Biz o maddeye dayanarak gidip okuduk. Maddi manevi bayağı bir emeğimiz var. İl dışında okuduk, özel üniversitelerde okuduk. Bu hakkımızın tekrar geri iade edilmesini istiyoruz. En azından okuyanları kapsamaması gerekiyordu bu kararın. Bu şekilde atananlar da var. Onlar da görevden alınmadı. Fazla okumak suç olmamalı bu ülkede. Hukuk devleti sonuçta. İnşallah hakkımız geri verilir” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.