GENEL - 27 Ağustos 2018 Pazartesi 14:29

Diyarbakır’da FETÖ’nün yeni yuvası “kaçak dershaneler”

A
A
A
Diyarbakır’da FETÖ’nün yeni yuvası “kaçak dershaneler”

Diyarbakır’da faaliyet gösteren 12 temel lisenin kurucuları tek ders onayı alıp bütün dersleri veren ve çoğunlukla FETÖ’den ihraç edilen öğretmenlerin kayıt dışı çalıştığı bine yakına “kaçak dershane” ile ilgili avukatları aracılığıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Diyarbakır’da faaliyet gösteren 12 temel lisenin kurucuları tek ders onayı alıp bütün dersleri veren ve çoğunlukla FETÖ’den ihraç edilen öğretmenlerin kayıt dışı çalıştığı bine yakına “kaçak dershane” ile ilgili avukatları aracılığıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.


Diyarbakır’da 5580 sayılı Dershanelerin Dönüşümü Yasası çerçevesinde dershanelerini kapatıp Milli Eğitim Bakanlığının ön gördüğü yasal mevzuatlara uygun bir şekilde 3 yıldır faaliyet gösteren temel liseler, Milli Eğitim Bakanlığından tek ders ruhsatı almalarına rağmen tüm dersleri veren özel eğitim kursları ile ilgili olarak avukatları aracılığıyla haksız rekabetten dolayı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Konu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan avukat Melih Devran Aygün, FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle ihraç edilen öğretmenlerin kentteki bine yakın “kaçak dershane”de kayıtsız olarak çalıştığını ve gayrı resmi olarak bu kurumlara ortak olduklarını vurgulayarak, “Talebimiz tek ders onayı olup tüm dersleri veren, Milli Eğitime bağlı çalışan öğretmenlerin ve FETÖ/PDY terör örgütünün öğretmenlerinin kaçak olarak çalıştığı bu kaçak dershanelerin denetlenmesi ve kapatılmasıdır. Dershaneden dönüşen temel liseler yasalara uydukları için her biri 600 bin ile 1 milyon TL arasında zarara uğratılmaktadır. Bu konu ile ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk” dedi.



“Her binanın altı kaçak eğitim kurumu doldu”


O dönemde de müvekkillerine bağlı ve FETÖ/PDY terör örgütüne bağlı dershaneler arasında haksız rekabet olduğunu ifade eden Aygün, Diyarbakır’da hemen her binanın altında dershane gibi çalışan kaçak eğitim kurumları olduğunu vurgulayarak, “O dönemde tüm SODES projeleri sorgusuz sualsiz doğrudan teminle bu dershanelere veriliyordu. Sonuçta gerçek yüzleri ortaya çıkınca FETÖ/PDY terör örgütü yüzünden yıllarca emek verdikleri dershanelerini Milli Eğitim Bakanlığının Dönüşüm Yasası çerçevesinde kapattılar ve yasalara uydular. Diyarbakır’da hemen her binanın altı dershane gibi çalışan kaçak eğitim kurumları veya tek ders onayı olup tüm kursları veren, her yaşta öğrenciyi sınavlara hazırlayan kaçak kurslarla doldu taştı. Yani yasal dershaneler FETÖ/PDY terör örgütü yüzünden kapatılırken, temel liselere dönüştürülürken müvekkillerim yasalara uydu ve temel liselere dönüştü. Diyarbakır’da her gün yeni bir kaçak kurs, dershane gibi çalışmak üzere açılıyor, reklam veriyor, seviye tespit sınavı ve hatta bursluluk sınavları yapıyor. Müvekkillerim bu kaçak kurslar ve haksız rekabetten ötürü büyük miktarda zarara uğratılmış olup kurumlarını kapatmanın eşiğine gelmiştir” diye konuştu.



“Sayıları bine yakın”


Bu türden irili ufaklı birçok kurs olduğuna ve sayılarının bine yakın olduğuna dikkat çeken Aygün, “Bu anlamda henüz net bir tespit mümkün değil. Milli Eğitim’in bu anlamda kapsamlı bir çalışması yok. Bizim tespit ettiklerimiz var. Kendilerine bu anlamda sunduklarımız var. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ilimizde bulunan 12 temel lisenin kurucuları adına durumu yazılı olarak ilettik. Toplantılarına katıldık. Bu kaçak kursların üzerine gidileceği ve kapatılacağı tarafımıza ifade edilirken her geçen gün yeni bir kaçak dershanenin açılmasına müsaade edilmektedir” ifadelerinde bulundu.



“Öğrencileri tehdit ederek kurslara çekiyorlar”


Kaçak özel öğretim kurslarında, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı çalışan ve devlet memuru olan öğretmenlerin de yasaya aykırı şekilde çalıştığını, ortak olduğunu iddia eden Aygün, “Ticari davranarak kendi okullarındaki öğrencileri gerek etkileyerek gerek notla korkutarak, tehdit ederek ortağı olduğu ve SGK’sız şekilde çalıştığı bu kurslara zorlayarak götürmektedirler. SGK’sız öğretmen çalıştırdıklarından ve öğretmen atamalarını temel liseler üzerinden yapmadıklarından bu kaçak dershaneler yani tek ders onayı olan özel eğitim kurslarında FETÖ/PDY terör örgütünün eski öğretmenleri kolaylıkla kayıtsız olarak çalışabilmektedir ve hatta gayrı resmi olarak ortaklık etmektedirler. Bu konunun üzerinde yetkililer önemle durmalıdır. Bunda fayda olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.



“Temel liselerin rekabet gücü kalmadı”


Temel liselerin ayda ortalama 18 bin TL civarında SGK ve stopaj ödemesi yaptığını ama kaçak kursların devlete bağlı çalışan öğretmenleri ve diğer öğretmenleri SGK’sız çalıştırmasından temel liselerin onlarla rekabet edecek gücünün kalmadığını dile getiren Aygün, şunları kaydetti:


“Tek ders onayı olan bu kaçak dersaneler 100 öğrenci ve tek ders gösterip 1000 öğrenci ve bütün dersleri verdiğinden vergi kaçırmaktadır ve kimse kaçırılan verginin peşine düşmemektedir. Bu kaçak dersanelerin yani özel öğretim kurslarının hepsi yasaya aykırı şekilde eski adıyla sözde kapatılan TEOG kursları gibi liselere giriş sınavına ve üniversite sınavlarına tüm derslerden öğrenci hazırlamaktadır. Kısaca dersanecilik kapanmasına rağmen dersanecilik yapmaktadırlar. Talebimiz tek ders onayı olup tüm dersleri veren, Milli Eğitim öğretmenlerinin ve FETÖ/PDY terör örgütünün öğretmenlerinin kaçak olarak çalıştığı bu kaçak dersanelerin denetlenmesi ve kapatılmasıdır. Dersaneden dönüşen temel liseler yasalara uydukları için her biri 600 bin ile 1 milyon TL arasında zarara uğratılmaktadır. Bu konu ile ilgili suç duyurusunda bulunduk.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin MTSO 140. yılını kutladı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kuruluşunun 140’ıncı yıl dönümünü Cumhuriyet Meydanında Atatürk Anıtına çelenk sunma töreniyle kutladı. Kutlamalara MTSO Meclis üyeleri, komite üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve oda personeli katıldı. Törende, şehitler anısına saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Ardından MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır ile Meclis Başkanı Hamit İzol tarafından Atatürk Anıtına çelenk sunuldu. Açılış konuşmalarının ardından aile fotoğrafı çekildi. Kutlamalar, MTSO hizmet binasında düzenlenen kokteyl ve 140. yıl pastasının kesilmesiyle devam etti. "Bu büyük tarihe birlikte not düşmekten gurur duyuyorum" Törenin açılışında konuşan MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, yalnızca Mersin’in değil, Türkiye’nin de önemli ve saygın kurumlarından biri olan MTSO’nun büyük bir tarihin parçası olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "Bu büyük tarihe birlikte not düşmekten, sizlerle birlikte değer katmaktan, emek vermekten gurur duyuyorum" diyen Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: "MTSO bugün hem Mersin’in hem bölgemizin hem de Türkiye’nin kalkınmasına en büyük katkıları sunan bir kuruma dönüşmüştür. Mersin iş dünyası olarak üretmeye, iş ve aş vermeye, kentimiz ve ülkemizin zenginliği olmaya devam edeceğiz. Geçmişten bugüne kadar bu büyük tarihe değer katan, emek veren, gönüllü şekilde Mersin ve ülke sevgisiyle odamızı ve kentimizi yücelten herkese şükranlarımı sunuyorum." "Odamızın birlik ve beraberliği şehre yansımaktadır" MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol ise Mersin’in yaşanabilir ve güzel bir kent olduğunu belirterek, kentin en büyük dinamiklerinin Mersin Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında buluştuğunu söyledi. "Odamızın birlik, beraberlik ve kardeşliği şehre yansımaktadır" diyen İzol, bu gücün merkezi hükümet ve yerel yönetimlerle kurulan güçlü diyaloglarla daha da ileri taşındığını ifade etti. Birlikteliğin devam etmesinin şehrin ticaretinden sanayisine, kültür-sanattan eğitime kadar her alanda daha fazla hissedileceğini vurgulayan İzol, MTSO’nun 140’ıncı yılını kutladı.
Denizli 11. Girişimcilik ve Liderlik Programı iş dünyasının profesyonellerini gençlerle buluşturdu Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) ve PAÜ İşletme Topluluğu koordinasyonunda Sadık Grup ana sponsorluğunda bu yıl 11’incisi düzenlenen İş Dünyasında Hedef: Girişimcilik ve Liderlik Programı birbirinden önemli isimleri ağırladı. PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan etkinliğin açılış programına Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör, Rektör Yardımcıları, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Programın açılışında konuşma yapan PAÜ İşletme Topluluğu Danışmanı Doç. Dr. Yeliz Mohan Bursalı ve Topluluk Başkanı Cemile Çevik birlikte yaptıkları konuşmada her sene sektöründe bir numara olan dev firmaların ve kamu sektörünün üst düzey yöneticilerini Pamukkale Üniversitesi ve Denizli halkı ile bir araya getirmenin haklı gururunu yaşadıklarını ifade ederek etkinliğin düzenlenmesine emeği geçen başta etkinliğin ana sponsoru olan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu. Mersin: "İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür." Etkinliğin açılışında konuşmasına "İmkansıza ulaşmanın yolu onun mümkün olduğuna inanmaktır." sözünü hatırlatarak başlayan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin, şunları ifade etti: "Bu etkinliğin ana konusu olan girişimciliğin ve liderliğin temelini çok net anlatan bu söz ile başladım çünkü her başarı bir inançla başlar. Bugün bu salonda farklı deneyimlere sahip çok değerli konuklarımız var. Eminim ki siz sevgili gençler buradan yalnızca bilgi ile değil ilhamla yeni bakış açısı ile ayrılacaksınız. İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla, cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür. Girişimcilik fırsatları görmeyi, risk almayı ve değer üretebilmeyle liderlik ise bu vizyonu paylaşabilmek ve insanları peşinden sürükleyebilmektir. Bu değişimin merkezinde ise bugün dijital dönüşüm ve yapay zekâ bulunmaktadır. Özel sektör fikirleri ürüne dönüştürür, kamu kurumları ise güvenli ve adil bir çizer. Üniversiteler ise geleceğin insan kaynağını yetiştirir. Bu üç yapı uyum içinde çalıştığında kazanan sadece kurumlar değil toplumun tamamı olur. Doğru ilişkiler kurulduğunda ve ortak akıl devreye girdiğinde sınırlar yalnızca haritalarda kalır. Dünya çok hızlı değişiyor ve bu değişim hem deneyimli iş insanlarını hem de yolun başındaki gençleri aynı noktada buluşturuyor. Bugün bir fikri olan bir öğrenci ile yılların tecrübesine sahip bir iş insanı aynı masada geleceği konuşabiliyor. Öğrenmeye, gelişmeye ve kendimizi yenilemeye devam etmezsek bu hızın gerisinde kalmamız kaçınılmazdır. Üniversite yılları sadece bir meslek edinme süreci değil aynı zamanda soru sormanın denemenin ve başka türlü olabilir mi demenin de dönemidir. Girişimcilik de tam olarak bu noktada başlar. Bu etkinliğin özel sektör-üniversite iş birliği örneği olduğuna inanıyorum. Değer temelli yönetim nasıl anılmak istediğinizi belirler. Biz Sadık Grup olarak bu organizasyonu yıllardır desteklemekten büyük onur duyuyoruz. Bugünkü etkinliğimizin hepimiz için ilham verici ve yol gösterici olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin’e destekleri ve katkılarından dolayı Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör tarafından plaket takdim edildi. Açılış konuşmalarının ardından program ESAS Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı, Microsoft Türkiye Kurumsal Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Batmaz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve ODE Yalıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Osman Cevdet Akçay’ın sunumları ile devam etti.
Samsun Köpeğin vefası: Sahibinin mezarından ayrılmayan köpek duygulandırdı Samsun’un Tekkeköy ilçesinde sahibinin ölümünün ardından mezarından ayrılmayan köpek, görenleri duygulandırdı. Balcalı Mahallesi’nde yaşanan olay, hayvanların vefasını bir kez daha gözler önüne serdi. Edinilen bilgiye göre, 62 yaşındaki Nurettin Özduman, yaklaşık 2 ay önce Almanya’da vefat etti. Özduman’ın cenazesi Samsun’un Tekkeköy ilçesi Balcalı Mahallesi’nde bulunan Tekedağ Mezarlığı’ndaki Özduman Kabristanı’na defnedildi. Özduman’ın hayattayken beslediği köpeklerden biri ise, sahibinin ölümünün ardından yaklaşık 1 aydır mezarın başından ayrılmıyor. Mahalle sakinlerinden Yaşar Doğu Yılmaz, köpeğin durumunun kendilerini derinden etkilediğini belirterek, "İnsanların yaptığına bir bakın bir de köpeklerin yaptığına bakın. Köpekler vefalı hayvanlar. Sahibi öldüğü halde köpek mezarın başına gelmişti, ağlıyor, titriyordu. İnsanlar bundan örnek almalı. Köpeklere tekme atmayalım, bu hayvanlara bir şey yapmayalım. Bu köpek burada ağlıyordu" dedi. Balcalı Mahallesi sakinlerinden Yusuf Alan ise köpeğin haftalardır mezarın başında olduğunu ifade ederek, "Bu köpek 4 haftadır burada. ‘Mezarın başında köpek duruyor’ dediler, geldik baktık. Şu anda köpek can veriyor gibiydi. Vefat eden kişi, köpekleri çok besleyen birisiydi. Almanya’ya giderdi ama buradaki fırıncılara tembih ederdi, köpekler aç kalmasın diye. Hiçbir zaman köpekleri aç bırakmadı. Ben böyle bir şey görmedim. Mezarın başında köpeğin durması beni çok duygulandırdı" diye konuştu. Tekkeköy ilçesi sakinlerinden Fahrettin Işık da olaya tanıklık ettiğini belirterek, "3 gün önce bu mahallede bir cenaze vardı. Buradan geçerken mezarlıkta bir dua edeyim dedim. Baktım ki bir köpek mezarın başında. Daha önce ‘köpek mezar başında sadıktır’ derlerdi, canlı canlı görmüş oldum" ifadelerini kullandı.
Bursa BUÜ Sosyal Bilimler MYO, özel sektörle bağlarını güçlendirecek Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, uygulamalı eğitimdeki başarısını pekiştirmek ve sektörle olan bağlarını güçlendirmek amacıyla kapsamlı bir işbirliği programı düzenledi. Görükle Kampüsü’ndeki Çamlık Yemekhanesinde gerçekleşen buluşmaya; BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, MEYOK Koordinatörü Prof.Dr. Çağatan Taşkın, AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Proje Geliştirme Ve Koordinasyon Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Ferda Arı, Dijital Dönüşüm Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şükrü Dokur, ULUTEK Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, Genel Sekreter Mehmet Aydemir, farklı sektörlerden iş insanları ile yüksekokulun 12 farklı programından öğretim elemanı katıldı. Güçlü sanayi, güçlü üniversite vurgusu Organizasyonda kısa bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, yer aldıkları araştırma üniversiteleri liginde üst sıralara çıkabilmek için iş dünyası ile birlikte daha nitelikli projeler üretebilmek amacıyla ciddi bir iletişim stratejisi ortaya koyduklarını vurguladı. Enstitüler ve fakülteler düzeyinde sürdürülen işbirliklerinin, meslek yüksekokulları bazında da aralıksız devam etmesini arzuladıklarının altını çizen Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; "50 yıllık bilimsel birikimi ve nitelikli eğitim-öğretim faaliyetleri ile üniversitemizi, Türkiye’deki 23 araştırma üniversitesi arasına soktuk. Bundan sonraki hedefimiz bu ligde kalıcı olmak ve üst sıralara tırmanmaktır. Üniversite-sanayi işbirliğine de bu anlamda her zamankinden çok daha fazla önem veriyoruz. Bu işbirliği bilincinin sadece lisans ve yüksek lisans düzeyinde değil, meslek yüksekokulları genelinde de yerleşmesi için büyük bir çaba içerisindeyiz. Son yıllarda önemli hamleler yaptık. Bugün de çok özel bir örneğini yaşıyoruz. İş dünyamızın değerli temsilcileri ile bir araya gelmek, karşılıklı fikirlerimizi anlatmak ve sonrasında nitelikli projeler ortaya çıkarmayı istiyoruz. Bursa’nın güçlü bir sanayisi var. Üniversitemiz de buradan aldığı destek ile her zamankinden daha güçlü ve istekli bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor" dedi. Stajlar, sektör beklentileri ve ortak projeler masaya yatırıldı Buluşmanın temel gündem maddelerini; öğrencilerin staj süreçlerinin iyileştirilmesi, sektörün nitelikli iş gücüne yönelik beklentileri, üniversitenin uygulamalı eğitim politikaları ve geleceğe dönük ortak projeler oluşturdu. Kapsamlı değerlendirmeler sonucunda, öğrencilerin mesleki yeterliliklerini artırmada sektör deneyiminin kritik rolü bir kez daha vurgulandı. Farklı akademik birimlerin görüşleri, sektör temsilcilerinin somut beklentileriyle harmanlanarak, ilerideki iş birlikleri için yol haritasının temelleri atıldı. İşbirliğine katkı sunan firmalara teşekkür plaketi Programda yüksekokula yıllardır destek veren ve öğrencilerin uygulamalı eğitim süreçlerine aktif katkıda bulunan firmalara plaket takdimi gerçekleşti. Öğrencilere staj imkânı sunarak mesleki becerilerini geliştirmelerine destek olan firma sahiplerine takdim edilen plaketler, üniversitenin sektöre duyduğu teşekkürün ve sürdürülebilir işbirliği anlayışının sembolü olarak nitelendirildi.
Bursa Nilüfer Belediyesi Spor Manifestosu’nu açıkladı Nilüfer Belediyesi, kentin spor vizyonunu ve geleceğe dair stratejik yaklaşımını ortaya koyan Nilüfer Spor Manifestosu’nu düzenlediği özel bir geceyle kamuoyuna duyurdu. Türkiye’de bir belediye tarafından sporun bir kamu politikası ve yaşam kültürü olarak ele alındığı ilk manifesto olma özelliğini taşıyan belge, sporu yalnızca sportif başarılarla sınırlamayan bütüncül bir anlayış ortaya koydu. Sağlıklı kentleşme, kapsayıcı toplumsal katılım ve genç nesillerin potansiyelini artırmak hedefiyle yola çıkan Nilüfer Belediyesi, bugün Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan "Spor Manifestosu"nu kamuoyuna açıkladı. Manifesto, sporu sadece bir yaşam biçimi olarak ele almakla kalmayıp, sosyo-kültürel kalkınmanın da merkezine yerleştirerek toplumsal dönüşümün en etkin aracı olarak tanımlıyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir tarafından açıklanan ve kapsamlı bir analiz, hedef ve eylem planını bir araya getiren manifesto; eğitimden sağlığa, kent güvenliğinden gençlik politikalarına kadar uzanan geniş bir perspektifte sporun rolünü yeniden tanımlıyor. Nilüfer Belediyesi’nin, kentin sporla kurduğu bağı güçlendirmek ve bu alandaki vizyonunu kurumsal bir çerçeveye oturtmak amacıyla hazırladığı "Nilüfer Spor Manifestosu", Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Baran Güneş, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri, Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or ile iş dünyası temsilcileri, sporcular ve kulüp yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen özel bir organizasyonla paylaşıldı. "Spor Nilüfer’in yaşam kültürüdür" Gecede Nilüfer’in spor anlayışını, vizyonunu ve geleceğini şekillendiren "Spor Manifestosu"nu açıklayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, "Spor, Nilüfer’in yaşam kültürüdür" mesajını verdi. Başkan Şadi Özdemir, sporu sadece yarışma ve başarıyla sınırlayan anlayışın ötesine geçiren Nilüfer Spor Manifestosu ile kentin planlamasından gençlik politikalarına, halk sağlığından toplumsal dayanışmaya kadar yaşamın her alanına yayılan, kapsayıcı ve adil bir yaşam kültürü olduğunu vurguladı. Manifesto ile seçim döneminde "100 Güldüren Projeler" kapsamında vaat ettikleri spor vizyonunu somutlaştırdıklarını belirten Başkan Şadi Özdemir; sporu toplumun ahlakını ve disiplinini güçlendiren bir değer olarak gören Mustafa Kemal Atatürk’ün yaklaşımından ilham aldıklarını söyleyerek, manifestonun temel felsefesini şu sözlerle açıkladı: "Biz sporu sadece başarıya indirgemiyoruz. Sadece kupa kazanmak olarak görmüyoruz. Bizim için spor; önleyici, koruyucu ve birleştiricidir. Gençler için bir okul, kadınlar için güçlenme alanı, toplum için ise dayanışmadır. Spor yapan genç hayata tutunur, çocuklar kendini yalnız hissetmez. İşte tam da bu yüzden Nilüfer’de sporu bir kamu sorumluluğu olarak ele alıyoruz." Başkan Şadi Özdemir, mahallelerdeki erişilebilir spor alanlarından bisiklet yollarına, gençlere ve kadınlara yönelik programlardan engelli bireyler için oluşturulan imkanlara kadar birçok çalışmanın bu manifestonun bir parçası olduğunu dile getirdi. Konuşmasını "Bu daha başlangıç" diyerek tamamlayan Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’in sporla büyüyen hikayesini Nilüferlilerle birlikte yazmaya devam edeceklerini söyledi. "Başarı tesadüf değil, istikrarın ürünüdür" Nilüfer Belediyespor Kulübü’nün Türkiye’nin en köklü ve çok branşlı yapılarından biri olduğuna dikkat çeken Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or da, elde edilen başarıların planlı çalışma ve güçlü altyapı sayesinde geldiğini vurguladı. Konuşmasında Nilüfer’in yetiştirdiği voleybolculardan Öykü Saruhan’ın hikayesine atıfta bulunan Muharrem Or, "Öykü’nün başarısı yalnızca bireysel bir yeteneğin sonucu değil; doğru zamanda verilen desteklerin ve sabırla kurulan bir altyapının ürünüdür. Bizim gücümüz sadece kazandığımız kupalarda değil; çocuklara verdiğimiz umut ve gençlere açtığımız yolda yatıyor" ifadelerini kullandı. Katılımcıların görüşleri alındı Açılış konuşmalarının ardından katılımcıların görüşleri alındı. "Ortak bir spor kültürü oluşturmak kentin geleceğini nasıl şekillendirir?" sorusundan yola çıkılarak yapılan ankette konukların önerilerini topladı. Anket sonuçlarının manifestonun sahadaki karşılığını güçlendireceği belirtildi. Etkinlikte, Nilüfer’de spor kültürüne emek veren sporcular ile Süperlig ve Türkiye 1. lig takımları arasındaki tek kadın baş antrenör olan İlknur Kurtuluş, Nilüfer Belediyespor Hentbol Başantrenörü Gökhan Durmaz ve Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı destekçisi Eker Spor Kulübü Başkanı Ece Eker’e "Onur ve Katkı Belgesi" verildi. Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz da, daha nice sporcuların yetişmesine duyduğu inancı temsilen, Milli Takım imzalı formayı Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Kulüp Başkanı Muharrem Or’a takdim ederken, Başkan Özdemir ve Or da Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı sporcularının imzaladığı formayı Yılmaz’a hediye etti. Özetle nilüfer spor manifestosu Öte yandan Nilüfer Spor Manifestosu, belediyelerin geleneksel spor hizmetlerinin ötesine geçerek; sporu kent planlaması, gençlik politikaları, halk sağlığı ve toplumsal dayanışma başlıklarıyla birlikte ele alan stratejik bir çerçeve sunuyor. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ve başarı odaklı değil, yaşam boyu katılımı teşvik eden, kapsayıcı ve adil bir toplumsal araç olduğuna dikkat çekiyor. "Spor, herkes için bir yaşam hakkı" Nilüfer Spor Manifestosu, günlük yaşamda sporu herkes için ulaşılabilir kılmayı amaçlıyor. Bu çerçevede belgenin temel hedefleri şöyle öne çıkıyor: Her Yaştan Kentliye Açık Spor İmkanları: Okullar, parklar ve meydanlar başta olmak üzere kentin günlük yaşam alanlarında sporun doğal olarak yer alması. Gençlik ve Toplum Odaklı Yaklaşım: Gençlerin sadece sportif başarı değil, aynı zamanda sosyal bağ, öz güven ve yaşam becerileri geliştireceği alanlar oluşturmak. Toplumsal Sağlık ve Refah: Sporu, fiziksel sağlığın ötesine taşıyarak ruh sağlığı ve toplumsal dayanışmanın temel bir bileşeni olarak konumlandırmak. Kapsayıcılık ve Fırsat Eşitliği: Dezavantajlı gruplar, kadınlar, yaşlılar ve özel bireyler için eşit katılım imkânları sağlamak. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ya da başarıya odaklı bir faaliyet olmadığını; toplumun her bireyinin yaşam kalitesini yükselten, sosyal bağları güçlendiren, adil bir araç olduğunu vurguluyor. Stratejik spor politikası Belediyeler geleneksel olarak spor tesisleri inşa eder, kulüpleri destekler veya gençlik programları yürütür. Ancak Nilüfer’in Spor Manifestosu, bu çalışmaların ötesine geçerek sporu stratejik bir kamu politikası haline getiriyor ve bütüncül bir sosyal dönüşüm aracı olarak tanımlıyor. Sporun kent planlamasından eğitim politikalarına, toplumsal sağlığa kadar uzanan geniş bir vizyonla ele alınması, bu yaklaşımı Türkiye’de benzersiz kılıyor. Sporun kent yaşamına entegrasyonu ve herkese ulaşan fırsatlar sunması, manifestonun en çarpıcı yönlerinden biri. Bu vizyon, yalnızca yarışma odaklı değil; hayat boyu spor, katılımcı topluluklar ve sağlıklı nesiller oluşturma perspektifini benimsiyor.