SAĞLIK - 20 Haziran 2025 Cuma 09:58

Çocuklarda kusma ve ishale dikkat

A
A
A
Çocuklarda kusma ve ishale dikkat

DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Acil Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Cahit Temizkan, çocuklarda kusma ve ishalin yaygın nedenleri hakkında bilgilendirmede bulundu.


İshal ve kusma vakalarının özellikle yaz aylarında artış gösterdiğine dikkat çeken Dr. Temizkan, "İshal çocuğun gaita sayısının normalde yaptığından daha fazla sayıda ve sulu yapmasıdır. İshal esas olarak vücudun kendini savunmasıdır. Vücut kendisi için zararlı olduğu şeyleri kusma ve ishal olarak dışarı atar ve temizler. Çocuk için tehlikeli olan su ve tuz kaybıdır. Çocuğa yeterli su ve tuz verilirse ishal 3-7 gün içerisinde kendiliğinden düzelir" dedi.


İshalin ekseriya virüsler olmakla birlikte, bakteri, mantar, parazit, bakteri toksinleri, alışık olunmayan gıda, fazla besleme, hijyenik şartlara uygun olmayan gıda alımı, hasta kişilerle temas sonucu meydana geldiğini vurgulayan Temizkan, "Hastalık etkenleri ağız yoluyla alınır. Bu yüzden gıda hijyeni ve el hijyenine dikkat etmek gerekir. İshalin yaz aylarında yiyecek ve hijyen zinciri bozulması, çiğ sebze ve meyvelerin yıkanmadan yenmesi, gıdaların çabuk bozulması, çocukların tatil nedeni ile farklı bölgelere giderek alışık olmadığı gıda ve çevre şartları ile karşılaşması, toplu ikramlarda gıdanın dışarıda fazla beklemesi, uygun olmayan şartlarda bekletilmiş gıdaların tüketilmesi, deniz ve havuza gitmeleri ishalin yaygın olarak görülmesine neden olur" şeklinde konuştu.



"Çok iyi bakımlı havuzlarda bile ishal riski devam eder"


Havuzların hacminin denizle karşılaştırıldığında daha küçük olduğunu belirten Dr. Temizkan, "Havuza girenlerin atıkları ile su kirlenir. Hastalık yapan etkenler havuzda birkaç saatten birkaç güne kadar canlılığını korur. Bazı hastalık yapıcı etkenler klora da dayanıklı olabilir. Dezenfeksiyon sistemleri mükemmel olan, çok iyi bakımlı havuzlarda bile ishal riski devam eder. Denize girerken kanalizasyona karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında, durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemesine dikkat edilmelidir" ifadelerini kullandı.



"Kaybedilen su ve tuz yerine konmalıdır"


Kusma ve ishal durumunda evde uygulanabilecek ilk yardım yöntemleri hakkında bilgi veren Temizkan, "İshal ve kusma olduğunda öncelikle kaybettiği su ve tuz yerine konmalıdır. Ağızdan besleme kesilmemelidir. Evde çocuk normal gıdası ile beslemeye devam etmelidir. Bağırsaklarda rahatsızlık olduğu için gıdaları ret edebilir. Israrcı olmamalı aralıklı olarak denenmelidir. Esas olan su ve tuz kaybıdır. Suyunu kesmemek gerekir. Sıvı gıda verirken suyun yanında ayran, süt teklif edilebilir. Bağırsak hassasiyeti nedeni ile gıdaları az az ve sık olarak vermek gerekir. Bir defasında 20-30 ml’den fazla vermemeli ve 20-30 dakika ara ile verilmelidir. Fazla verilen gıda kusmaya yol açar. Antibiyotik ekseriya gereksizdir. Kesinlikle kusma giderici ve ishal kesici ilaç verilmemelidir. Vücudun kendini temizlemesini engeller ve hastalığın daha uzun ve tehlikeli olmasına yol açar. Gıda olarak normal beslendiği gıdalar verilebilir. Havuç suyu, muz, yoğurt çorbası, pirinç suyu, ekmek, kraker, süt, yoğurt verilmelidir. Anne sütü alan bebekler emzirmeye devam edilmelidir. Kek, çok tatlı gıdalar, hazır meyve suyu, gazlı içecekler, kola, çikolata, çok yağlı yiyecekler verilmemelidir" dedi.



"Dışarıdan yemek yerken dikkatli olunmalı"


Yaz aylarında çocuklarda kusma ve ishal riskini azaltmak için alınabilecek önlemleri aktaran Temizkan, "Kolaylıkla bozulacağı için dışarıdan yemek yerken dikkatli olunmalı, görüntüsü ve tadı bozuk gıda tüketilmemeli, farklı bölgelere gidildiğinde alışık olunmayan gıda almaktan sakınmalı. Havuza girerken seçici olmalı, ayakların antiseptik solüsyonlar ile yıkandığı, havuza girmeden duş almanın ve bone kullanmanın zorunlu olduğu, düzenli dezenfeksiyon yapılan havuzlar tercih edilmeli. Buna rağmen bazı ishal yapıcı etkenlerin klora dayanıklılığı olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır. Denize girerken sağlık kuruluşlarının uyarılarına dikkat edilmeli. Denize girilmesi önerilmeyen yerlere ve önerilmeyen zamanlara dikkat edilmeli, kanalizasyon karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında, durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemelidir. Çocuğun yüzerken su yutmaması söylenmelidir. Havuz suyu ile kıyaslandığında deniz suyu daha temizdir ancak mikroorganizmalar tuzlu suda hemen yok olmaz. Belli bir toplulukta birden yaygın ishal olduğunda etken nörovirus olabilir, köy ya da mahallenin su deposu incelenmelidir. Zorunlu hallerde suyun uygunluğundan kuşku duyuluyorsa en az 10 dakika kaynattıktan sonra kullanılabilir" şeklinde konuştu.



"İshal etkenleri ağız yoluyla bulaştığı için hijyene dikkat edilmelidir"


Hijyen ve beslenme alışkanlıkları konusunda ailelere tavsiyelerde bulunan Dr. Temizkan, "İshal etkenleri ağız yoluyla bulaştığı için hijyene dikkat edilmelidir. Hijyende en önemli yapılması gereken el yıkamadır. Eller bol sabunlu su ile yıkanmalıdır. Özellikle yemek yemeden önce eller mutlaka yıkanmalı. Çiğ sebze ve meyveler bol su ile yıkanmalı. Bozulduğundan şüphelenilen hiçbir gıda tüketilmemeli. Hijyenik olmayan şartlarda hazırlanmış veya saklanmış yiyecekler tüketilmemeli. Kirli sularda yakalanmış balık ve deniz ürünleri de ishal etkeni olabilirler. Alışılmış yeme alışkanlığında meydana gelen ani değişiklikler özellikle toplu ikramlar için hazırlanan yemeklerin uygun ortamda saklanmamış yiyecekler ishale yol açabilir. Enfeksiyon etkeni içeren gaita ile temas eden yiyecek ve içeceklerin tüketilmesiyle veya etkenle temas etmiş kirli ellerin ağıza temasıyla ya da bu ellerle hazırlanan yiyeceklerle bulaşabilir. Sulardan yakalanmış balık ve deniz ürünleri de ishale yol açar" ifadelerini kullandı.



Bu durumlar varsa doktora başvurun


İshalin esas olarak kendiliğinden geçebilecek bir hastalık olduğunu belirten Öğretim Üyesi Temizkan, evdeki ilk müdahaleye rağmen düzelmeyen hastalarda su ve tuz kaybı ilerlemeden erken dönemde sağlık kuruluşuna müracaat etmenin hayati önemi sahip olduğunu vurguladı. İshal kanlı ve sümüklü ise, 5-10 kereden fazla kusma varsa, ishal 5 günden uzun sürmüşse, ateş 39 derecenin üzerinde ve 2 günden uzun sürmüşse, su kaybı fazla veya ileri derecede olmuşsa mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini de sözlerine ekledi. Su kaybının fazla olabileceğinin belirtileri sıralayan Temizkan, "Uykuya meyil, gözyaşında azalma, göz kürelerinde çökme, ağızda kuruma, bebeklerin bıngıldağında çökme, nabızda hızlanma, el ve ayaklarda soğukluk, derin veya hızlı solunum, idrar miktarında azalma (bebekler için günde altıdan az idrar)" şeklinde örnekler verdi.


Dalgınlık, kan basıncında düşme, hiç idrar çıkaramama, şok ve bilinç kaybının ileri derecede su kaybının belirtileri olduğunu ifade eden Temizkan, su kaybının hayati tehlike oluşabileceğinden en hızlı şekilde sağlık kuruluşuna müracaat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.



"Korunma tedaviden daha ucuz ve zararsızdır"


Hastalık geçiren çocukların iyileşme sürecini desteklemek için yapılması gerekenler hakkında bilgi paylaşan Temizkan, "İshal genellikle 3-7 günde geçer. 1 hafta sonra bağırsaklar eski haline döner. İshal sırasında çocukta hafif kilo kaybı olabilir. Ancak daha sonra çocuk eksik olanı kısa sürede tekrar alarak büyümesine devam eder. Vitamin veya özel bir diyet vermenin ispatlanmış yararı yoktur. Çinko ve probiyotik doktorunuz önermişse kullanılabilir. Rotavirus gibi aşısı olan durumlarda 3-6 aylarda 2 kez yaptırmak uygundur. Esas ağırlık verilmesi gereken korumadır. Korunma tedaviden daha ucuz ve zararsızdır" şeklinde açıklamasını tamamladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremde tamamen yıkılan Emek Mahallesi, inşa çalışmalarıyla yeniden ışıl ışıl Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan ve depremde yaşanan yıkımlarla yerle bir olan Emek Mahallesi, enkazın kaldırılmasıyla boş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla Emek Mahallesi, binalarla doldu ve ışıl ışıl çehreye kavuştu. Kahramanmaraş merkezli depremde en çok yıkımın olduğu Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetti. Asrın felaketinin en çok hasara uğrayan ilçesi olan Antakya kent merkezi, depremden sonra enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kısa sürede çalışmalara başlamıştı. Depremzede vatandaşların yuvalarına kavuşmaları için gece gündüz emek veren ekiplerin çalışmalarıyla Antakya kent merkezi adeta yeni baştan inşa edildi. Depremden önce gecekondu ve harabe evlerin olduğu Emek Mahallesi’nde; asrın inşasının ardından modern, estetik ve sağlam görünümlü yeni konutlar yapıldı. Depremin ardından enkazın kalkmasıyla çorak araziye dönen mahalle, inşa çalışmalarının ardından afetzede vatandaşlarını bekleyen sıcak yuvalara dönüştü. "Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü, devletimiz gücünü burada göstererek evlerimizde ışıklar yanmaya başladı" Depremle birlikte boş araziye dönen mahallesinin yeniden inşa edildiğini söyleyen Emek Mahallesi Muhtarı Celal Sarı, "Cumhuriyet Caddesi üzerindeyiz ve arkamda bulunan yerde Emek Mahallesi. Deprem olduktan sonra bu mahallede hiçbir şey kalmamıştı. Binalarımızın çoğu ağır hasarlı veya yıkılmıştı. Mahallemde de birçok can kaybı da oldu. Mahallemizde birçok yerde sadece ağaçlarımız kalmıştı. Depremden sonra mahallemiz enkazla doluydu ve sonra enkaz kaldırılmıştı. Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Sadece sağlam kalan ağaçlarımızdı. Devletimizin gücünü burada görülmektedir. Evlerimizin ışıkları yanmaya başladı. Allah da en kısa zamanda mahalle sakinlerimizle birlikte oturmamızı nasip etsin. İnşallah böyle acılarda yaşamayız. Bu mahalleyi deprem dümdüz boş araziye çevirdi. Devletimizin gücü o kadar güzel ki burada yapılan işler anlatmakla bitmez. Sadece görmeleri gerekiyor. Emek Mahallesi’ne gelin bakın neler yapıldığını görün. Sayın Cumhurbaşkanıma teşekkür ederim. Depremden önce burası gecekondu ve harabe evler vardı, şimdi ise her şey yapıldı ve dört dörtlük oldu" ifadelerini kullandı.
Kocaeli YEDEP 2026 proje teklif çağrısı yayımlandı: Başvurular 1-31 ocak tarihleri arasında alınacak Kocaeli’de Yerel Destek Programı kapsamında 2026 Yılı Proje Teklif Çağrısı ilan edildi. Sivil toplumun güçlendirilmesi ve katılımcı yerel yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasını hedefleyen program için STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitim süreci başlarken, başvurular 1 Ocak’ta başlayacak ve 31 Ocak’ta sona erecek. Yerel Destek Programı (YEDEP) 2026 çağrısı, önceki yıllarda olduğu gibi kentlilik bilincinin artırılması ve katılımcılığın güçlendirilmesi ana temasıyla hayata geçirilecek. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Kent Konseyi ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle sürdürülen program kapsamında; gönüllülüğün teşvik edilmesi, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, yerel değerlerin korunması ve tanıtılması, sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcılığın desteklenmesi öncelikli alanlar arasında yer alıyor. 2022 yılından bu yana kesintisiz devam eden YEDEP ile kentte daha bilinçli, katma değeri yüksek ve iş birliğine dayalı projelerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitimler düzenlenecek Proje teklif çağrısının ilan edilmesiyle birlikte, Kocaeli genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına yönelik bilgilendirme ve eğitim toplantıları düzenlenecek. Toplantılarda programın kapsamı, hedefleri ve başvuru süreçleri detaylı şekilde anlatılacak, katılımcılara rehberlik sağlanacak. Eğitimlerin yer ve tarihleri, STK’lara SMS ve e-posta yoluyla duyurulacak. YEDEP 2026 için son başvuru tarihi 31 Ocak 2026 olarak belirlendi. Sivil toplum kuruluşları proje başvurularını, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren online olarak yapabilecek. Kimler başvurabilir? YEDEP 2026’ya başvuracak kuruluşların; kar amacı gütmeyen tüzel kişiliğe sahip STK (dernek, vakıf, federasyon veya konfederasyon) olması, Kocaeli’de faaliyette bulunması, son yıla ait beyannamesini vermiş olması, Sivil Dünya Kocaeli platformuna kayıtlı bulunması gerekiyor. Program kapsamında küçük, orta ve büyük ölçekli olmak üzere üç ayrı destek alanı bulunuyor. Küçük ölçekli projeler için STK’nın 2026 yılı veya öncesinde kurulmuş olması, orta ölçekli projeler için STK’nın 2024 yılı veya öncesinde kurulmuş ve mali, proje ile idari kapasite açısından deneyimli olması, büyük ölçekli projeler için ise STK’nın 2023 yılı veya öncesinde kurulmuş ve yeterli deneyime sahip olması şartı aranıyor.