SAĞLIK - 17 Nisan 2024 Çarşamba 18:47

Spastisite ile mücadelede etkili yöntem botulinum toksin

A
A
A
Spastisite ile mücadelede etkili yöntem botulinum toksin

DÜZCE(İHA) –Estetik ve güzellik alanında yaygın kullanımı ile bilinen Botulinum Toksin (Botoks), Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’nde “Spastisite (Kasılma)” tedavisinde uygun dozlarda ve uygun teknikle uygulanarak hastaların günlük aktivitelerini daha rahat yapmasını sağlayarak yaşam kalitesini arttırıyor.


Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuba Erdem Sultanoğlu, EMG Ünitesi’nde Spastisite tedavisinde botoks uygulamaları gerçekleştiriyor.


Spastisitede Botulinum Toksin (Botoks) tedavisi hakkında bilgiler veren Tuba Erdem Sultanoğlu, beyindeki veya omurilikteki kas hareketini kontrol eden sinir yollarındaki hasara bağlı olarak kasların aşırı ve istemsiz kasılması durumunun “Spastisite (Kasılma)” olarak adlandırıldığını ifade etti. Sultanoğlu, “İnme, omurilik yaralanması, travmatik beyin yaralanması, serebral palsi, multipl skleroz gibi birçok hastalıkta kasların aşırı ve istemsiz kasılması durumu ile karşılaşabilmekteyiz. Beyin felci diye bilinen inme; beyine giden damarlarda bir tıkanıklık ya da kanama sonucu beyin hücrelerinin hasar görmesi ve buna bağlı olarak hastanın vücudunun bir tarafının hareket yeteneğini tamamen ya da kısmen kaybedilmesi durumudur” dedi.



Ciddi bir sağlık sorunu


Felcin, dünya genelinde yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ve birçok insanın yaşamını değiştiren ciddi bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Sultanoğlu, “Dünyada ve ülkemizde en yaygın engellilik nedenlerinin başında gelen felç sonrası etkilenen tarafta, normal hareketi engellemesi durumu olan spastisite ortaya çıkmaktadır. Vücudun tamamında yaygın olarak veya el, dirsek, omuz, el bileği, parmaklar, ayak bileği gibi küçük bir bölümde de spastisite görülebilir” diye konuştu.



Spastisitenin hastaya zararları nelerdir?


Kasların aşırı ve istemsiz kasılmasının hastayı hem fonksiyonel hem de psikososyal olarak olumsuz etkileyebildiğini kaydeden Sultanoğlu, “Örneğin hastanın eli yumruk yapacak şekilde kasılır ve bu eli açan kaslarda hareket ortaya çıkmasını engeller. Hatta kasılmanın çok olduğu kişilerde bir başkasının yardımı ile bile hastanın eli açılamaz. Eklemlerde hareket bozukluklarına ve sabit eklem kısıtlılığı dediğimiz kontraktüre yol açarak şekil bozukluğuna neden olur. İstemsiz kasılmaya bağlı hastanın yürüyüşü, fizik tedavi uygulamaları esnasında rahat pozisyonlanması, ortez dediğimiz cihazları kullanması zorlaşır. Ayaklarda ve ayak parmaklardaki spastisite adım atmayı zorlaştırarak dengenin bozulmasına, düşme riskinin artmasına, ayakta nasırlaşma ve ayakkabı kullanımının zorlaşmasına neden olur. İstemsiz ve aşırı kasılma ağrıya ve yatak yarasına yatkınlığın artmasına neden olur. Günlük yaşamı etkileyen ağrı ve gece kasılmaları uyku sorunlarına neden olabilir. Omuz, dirsek, el bileği kaslarındaki kasılmalar ile hasta kişisel hijyenini ve bakımını yapamaz, transferlerinde yardım almak zorundadır. Böylece hasta günlük yaşamında tam bağımlı hale gelir ve toplumdan izole olmaya başlar” ifadelerine yer verdi.



Özel bir programla tedavi edilmeli


Spastisitenin ağrıya neden olması, günlük yaşam aktivitelerini engellemesi durumunda hareketliliği ve bağımsızlığı geliştirmek için tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Sultanoğlu, bazen spastisiteyi tedavi etmeden takip ettikleri durumlar da olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Örneğin kalçanın ve dizin ayakta durmayı sağlayan kaslarında aşırı kasılma olması hastanın yürümesinde ve ayakta durmasında yardımcı olabilir. Bacak kaslarındaki kasılma damarlarda pıhtı oluşmasını önleyebilir. Gövde kaslarındaki kasılma öksürmeye yardımcı olup balgam birikimini önleyebilir. Spastisiteden fonksiyonel olarak faydalandığımız bu durumları bilerek hangi hastada spastisitenin ne zaman ve nasıl tedavi edileceğinin belirlenebilmesi önemlidir. Bu nedenle hastanın spastisite konusunda deneyimli fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tarafından ayrıntılı muayenesi sonrasında hastaya özel hazırlanmış bir programla tedavi edilmesi gereklidir.”



Spastisite ile mücadelede etkili yöntem botulinum toksin!


Spastisite tedavisinin hastanın ihtiyaçları, tercihleri ve hedeflerine göre değişiklik gösterdiğini dile getiren Tuba Erdem Sultanoğlu, her hastaya yönelik ayrı bir program olarak uygulanmasının önemi üzerinde durdu. Hastanın yaşam kalitesini bozan spastisite ile mücadelede çok fazla tedavi yönteminin maalesef bulunmadığını belirten Sultanoğlu, “Genelde ilaçlar spastisite tedavisinde ilk seçenek olmakla birlikte yeteri kadar kas gevşemesi sağlayabilmek için çıkılan dozlarda baş dönmesi, sersemlik, karaciğer enzimlerinde yükselme gibi yan etkiler ortaya çıkmakta ve bu nedenle etkileri sınırlı kalmaktadır” dedi.


Spastisite ile mücadelede etkili yöntemin botulinum toksin tip A enjeksiyon tedavisi olduğunu kaydeden Sultanoğlu, “Halk arasında botoks olarak bilinen genellikle kadınların yüzlerinde yaşla birlikte derinleşen mimik çizgilerini ortadan kaldırmak için yüz kaslarına uygulanan bu ilaç aslında bir mikrobun ürettiği ve sonradan sentetik olarak üretilen çok güçlü bir kas gevşeticidir. Botoksun yapıldığı kasta doza bağlı olarak 3-6 ay süren bir gevşeme sağlanır. Bu sürede hastaya yoğun fizik tedavi ve egzersiz uygulanmasıyla güçsüz kaslar güçlenir ve ilacın etkisi geçtiğinde ise bu kaslar hareket ettirilebilir hale gelebilmektedir“ şeklinde konuştu.



“Tek seansta birçok kasa uygulayabilmekteyiz”


Hastanın durumuna göre botoks enjeksiyonlarına 3-6 ay aralıklarla uzun süre devam edilebildiğini söyleyen Doç. Dr. Sultanoğlu, “Kol ve bacak kaslarına güvenle yapabildiğimiz bu enjeksiyonları, tek seansta birçok kasa uygulayabilmekteyiz. Tedavide başarıyı belirleyen bazı önemli noktalar vardır. Botoksun, özellikle deformite dediğimiz kalıcı değişiklikler meydana gelmeden önce erken dönemlerde yapılması, botoks uygulanacak kasın doğru tespiti için EMG ve/veya ultrason cihazlarının kullanımı tedavi başarısını arttırır. Kas içerisine ince iğne uçlarıyla ulaşıp EMG cihazı eşliğinde uygulanan botoks ile tedavi edilmek istenen hedef kasa ulaşmış oluruz. Kası görerek enjeksiyonu yapmak tedavi başarısını artırır. Uygun dozlarda ve uygun teknikle yapıldığında belirgin bir yan etki görülmeyen ve güvenilir bir tedavi yöntemi olan botoksun etkinliği uygulama sonrası ilk haftada başlamakta, yaklaşık olarak 3. haftada en yüksek etkinlik düzeyine ulaşmaktadır. Uygulama yapıldıktan sonra hasta normal yaşantısına devam edebilmektedir. Hastaların yaşam kalitesini arttırmak için uygulayabileceğimiz bu tedavi yöntemi maalesef halen hastalara yeterince uygulanmamakta ve bu konuda farkındalık geç oluşmaktadır. Bu nedenle botoks tedavisi uygun hastalarda mutlaka denenmelidir. Böylece hastada deformite oluşmadan uygulanan bu tedavi ile el ve ayaklardaki kasılmalar azalabilmekte, yürüme düzelebilmektedir” ifadelerine yer verdi.


Tedavide uygulanan dozların hastanın yaşına, kasın büyüklüğüne ve spastisite derecesine göre belirlediklerini dile getiren Sultanoğlu, hatalı enjeksiyon tekniği, hatalı kas seçimi, eksik ilaç dozunun kullanımı, kalıcı şekil bozuklukları oluştuktan sonra yapılan uygulamalarda tedavinin başarısız olabildiğine dikkat çekti.


Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzman hekiminin en önemli tedavi hedefinin hastanın günlük yaşam aktivitelerinin daha rahat yapması, yaşam kalitesinin ve fonksiyonelliğinin sağlanması olduğunun altını çizen Sultanoğlu, “Bu nedenle spastisite tedavisinde botoks uygulaması yan etki açısından güvenli, hastaların ağrısını azaltan, fonksiyonelliği ve yaşam kalitesini arttıran, uzun süreli etkinlik sağlayabilen akılcı bir yöntemdir. Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği bünyesindeki EMG Ünitesi’nde, spastisite tedavisinde botoks uygulamaları yapılmaktadır“ şeklinde açıklamasını tamamladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özel’i ziyaret etti TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Anayasa milletin Anayasasıdır. Parlamento’da oluşabilecek en yüksek konsensüsle mümkünse 400’ün üzerinde bir ittifakla, ulusal mutabakat metni olarak Türkiye’nin yeni Anayasası ortay çıksın” dedi. Kurtulmuş, Anayasa çalışmaları kapsamında CHP Genel Başkanı Özel ile CHP Genel Başkanı makamında görüştü. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmeden sonra ikili kameraların karşısına geçerek, açıklama yaptılar. Kurtulmuş, Türkiye Anayasa görüşlerini almak için siyasi parti gruplarını ziyaret ettiğini belirterek, “Yapılacak işin usulleri tespit edilmesi ve onun sonucu olarak da doğru bir istikamette müzakerelerin sürdürülmesidir. Bu çerçevede başka temel kural ise partilerin Anayasaları olmaz. Anayasa milletin anayasasıdır. Parlamento’da oluşabilecek en yüksek konsensüsle mümkünse 400’ün üzerinde bir ittifakla, ulusal mutabakat metni olarak Türkiye’nin yeni Anayasası ortaya çıksın” dedi. Özel, siyaset halkın gündemine duyarsız olamayacağının altını çizerek, “Yoksulluk, açlık, işsizlik, üst düzeyde beklentileri varken yeni bir anayasa beklentisi toplumun taleplerinin neresindedir onu tartmak lazım. Partinin yetkili kurullarında bir konuyu değerlendirmeden doğrudan cevap vermeyi Cumhuriyet Halk Partisi’nin olmazsa olmaz parti içi demokrasiye ve yönetim anlayışına uygun görmeyiz” ifadelerini kullandı.
Eskişehir ESOGÜ 2023 Yılı Ödülleri sahiplerini buldu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) 2023 Yılı Ödülleri ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen takdim töreni ile sahiplerini buldu. Tören ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Emine Gümüşsoy, Prof. Dr. Kürşat Bora Çarman ve Prof. Dr. Hakan Demiral ile diğer üniversite yöneticileri ve akademisyenlerin katılımlarıyla gerçekleştirildi. ESOGÜ Ödülleri her yıl, ESOGÜ öğretim elemanları ile öğrencilerinin akademik çalışmalarında göstermiş oldukları başarı ve performansın değerlendirilmesi, çalışmalarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi amacıyla veriliyor. 2023 yılı akademik performans ödülleri, genç bilim insanı ödülleri, bilimsel araştırma projesi ödülleri ve yılın doktora ve yüksek lisans tezi ödülleri kapsamında düzenlenen ESOGÜ 2023 Yılı Ödülleri takdim töreni, ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak’ın açılış konuşması ile başladı. "Son dönemde üniversitemizde nitelikli çalışmalarda bir ivme yakaladığımızı gözlemliyoruz" Çolak, konuşmasının bir bölümünde, "Bilgi ve inovasyon çağında üniversitelerin bilgi devrimin lokomotifi olması beklenmektedir. Tüm güç dengelerinin bilgi merkezli şekillendiği bu yapıda üniversitelerin etkinliği ve niteliği milli kalkınmanın da en başat belirleyicisi haline dönüşmüştür. Bu yüzdendir ki tüm akademik gayretleriniz yalnızca sizlerin veya üniversitemizin kalkınmasına katkı sunmakla kalmayıp ülkemizin muasır medeniyet yolundaki ilerleyişinin birer adımı olacaktır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ülkemizin milli teknoloji hamlesinde üzerine düşen vazifeyi layıkıyla yerine getirmeye çalışmakta, uluslararası düzeyde tanınır bir Ar-Ge, inovasyon ve kültür merkezi olmayı hedeflemektedir. Bunu adım adım ilerleyerek hep birlikte başaracağımıza inancımız tamdır. Bunun için Ar-Ge çalışmalarının somut akademik çıktıları olan makale, kitap, bildiri, patent/faydalı model çalışmalarını hem nitelik hem de nicelik bakımından geliştirmek, ileriye taşımak hepimizin vazifesidir. Yaptığınız her çalışmanın üniversitemizi de temsil ettiğini, başarılarınızla Eskişehir Osmangazi Üniversitesini de ulusal ve uluslararası mecralarda bir adım yukarı taşıdığınızı biliyor, tüm gayretlerinizi yakinen, takdirle izliyor ve destekliyoruz. Son dönemde üniversitemizde nitelikli çalışmalarda bir ivme yakaladığımızı gözlemliyoruz" dedi. Konuşmanın ardından ödüllerin takdimine geçildi. Rektör Prof. Dr. Kamil Çolak’ın sahiplerine takdim ettiği ESOGÜ 2023 Yılı Ödülleri kapsamında; Sağlık ve Yaşam Bilimleri Alanı Akademik Performans Ödüllerine Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici, Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir ve Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Döndü Üsküdar Cansu layık bulundu. Fen ve Mühendislik Alanı Akademik Performans Ödüllerine Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Demiral, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Uçak Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Melih Cemal Kuşhan ve Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İlyas Atalar layık bulundu. Sosyal ve Beşeri Bilimler Alanı Akademik Performans Ödüllerine Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Fatma Altınsoy, Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Kılıç ve Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cihan Seçilmiş layık bulundu. Törende ayrıca Genç Bilim İnsanı Ödülleri, Bilimsel Araştırma Projesi Ödülleri, Yılın Doktora ve Yüksek Lisans Tezi Ödülleri de sahiplerini buldu.
Ankara Bakan Tekin, Eğitim Fakültesi Dekanları İstişare Toplantısı’na katıldı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Eğitim Fakültesi Dekanları İstişare Toplantısı’na katılarak akademisyenlerle bir araya geldi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Ankara’da Mogan MTAL Uygulama Oteli’nde düzenlenen Eğitim Fakültesi Dekanları İstişare Toplantısı’na başkanlık etti. Milli Eğitim Bakanlığı olarak en yakın çalışılması gereken kurumun YÖK ve üniversitelerdeki eğitim fakülteleri olduğunu aktaran Bakan Tekin, iş birliği ortamının istişare toplantıları ile devam etmesini istediğini vurguladı. 2002 yılındaki derslik sayısı ile şu anki durumu kıyaslayan Bakan Tekin, derslik sayısının ikiye katlandığını ve binalardaki konfor düzeylerinin yükseltildiğini söyledi. "Öğrenci başına düşen öğretmen sayıları OECD ile aynı durumdayız" Sistemde çalışan aktif olarak MEB’de görev yapan yaklaşık 1 milyon 100 bin öğretmenin 800 bin tanesi 2003 yılından sonra ataması yapıldığını dile getiren Bakan Tekin, "Tüm bu göstergeler eğitim ve öğretimde temel istatistikler anlamında Türkiye’de, dünyada örneği çok az gösterilecek şekilde bir altyapı devrimi yapıldığını gösteriyor. Derslik başına düşen öğrenci sayıları, öğrenci başına düşen öğretmen sayıları OECD ile aynı durumdayız. Hala ’sınıflarda 40 öğrenci var’ eleştirisi var. Haklı bir eleştiri ama bu dünyada da böyle. O yerlerde de imkan buldukça, arazi yettikçe öğrenci sayısını düşürecek tedbirleri alıyoruz. Yine bu yılda yatırım anlamında en çok bütçe alan bakanlıklardan biriyiz. Okullarımızın hemen hemen tamamını geniş bant internet altyapısını sağladık. Okullarımızın tamamına internet erişimi hizmeti vermek istiyoruz, çok az bir okulumuz kaldı" ifadelerini kullandı. "Akademide tutuculuk, muhafazakarlık çok yaygın" Bakanlık olarak yeni müfredat hazırlanırken bir çalışma grubu oluşturduklarını belirten Bakan Tekin, "Son dönemdeki çalışmanın içinde binin üzerinde arkadaşımız çalıştı. Bunun içinde bir kısmı bakanlık içerisindeki öğretmen ve idareciler, bir kısmı ise akademisyenler. Birisi bu konuyu eleştiriyor. Sonra bir yerde karşılaştık. Neden eleştirdiğini soruduğumda, ‘Hocam ben bu alanda duayenim, ben yokum orada’ diyor. Bu kadar megalomanca bakış açısı olamaz. ‘Ben yokum o yüzden kötü’ düşüncesi saygısızlık. Akademide tutuculuk, muhafazakarlık çok yaygın ve yeni isimlerin ön plana çıkması veya ben yoksam kesin kötüdür mantığı çok yaygın. Ben bütün eleştirilerde, sağlıklı, iyi niyetle katkı vermek isteyen her türlü öneriye açık olduğumuzu bir kez daha belirtiyorum" diye konuştu.
Niğde Vali Çelik: "Emekçilerimizin sosyal ve ekonomik hayatta payları büyük" Niğde Valisi Cahit Çelik 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yayınladığı mesajında emekçilerin millet ve devlet hayatında yeri doldurulamaz öneme ve kıymete sahip olduğunu söyledi. Vali Çelik mesajında şu ifadelere yer verdi; "Emeğiyle hayatını kazanan, alın teriyle geçimini temin eden ve milletçe elde ettiğimiz milli gelire büyük katkı sağlayan milyonlarca çalışanımızın gururla idrak ettikleri anlamlı bir günün içindeyiz. Hiç kuşkusuz ki ülkemizin en değerli sermayesi emektir. Büyük ve güçlü Türk devleti hedefimize emeğiyle katkı sağlayan, hayatımızı kolaylaştıran, her yapının inşasında imzası bulunan ve toplum hayatında önemli bir yere sahip olan emekçi kardeşlerimiz; emeğin ve üretimin isimsiz kahramanlarıdır. Helal kazancını elde etmenin arayışında olan ve emeğinden başka herhangi bir gücü olmayan kardeşlerimizin millet ve devlet hayatında yeri doldurulamaz önem ve kıymeti bulunmaktadır. Vatanımızın her köşesinde sahip oldukları en önemli değer olan emekleriyle milletimizin ihtiyaçlarını karşılayan, beklentilerini gideren, dayanışmanın ve birlikte çalışmanın güzelliklerini sergileyen emekçilerimizin sosyal ve ekonomik hayatta büyük payları vardır. ’Türkiye Yüzyılı’ hedefi istikametinde; ülkemizin gelişme ve kalkınma hamlelerine alın teri akıtmak suretiyle büyük katkı sağlayan, özveri ile çalışan, üreten tüm işçi kardeşlerimin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum."