POLİTİKA - 13 Ocak 2018 Cumartesi 15:32

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız"

Elazığ’da konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütünü ülkemizde eylem yapamaz hale getirince bu defa güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabasıyla karşı karşıya kaldık.

Elazığ’da konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütünü ülkemizde eylem yapamaz hale getirince bu defa güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabasıyla karşı karşıya kaldık. Fırat Kalkanı Harekatı ile bu koridoru tam ortasından tabiri caizse bıçakla keser gibi böldük, attık ve bir gece ansızın vurduk. Şimdi İdlip operasyonu ile bu koridorun batı kanadını çökertiyoruz. Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız bu böyle biline. Bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz" dedi.


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ’da partisinin 6. Olağan Kongresine katıldı. Elazığ’ın cesaret abidesi kahramanlar çıkarttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun bir örneğini de 5 Ocak’ta İzmir Adliyesine saldırarak katliam yapmak isteyen teröristleri tabancasındaki son kurşuna kadar çarpışarak durduran ve ardından şehit olan Fethi Sekin kardeşimizdir. Şehidimizin İzmir adliyesi önündeki çatışmasının görüntüsünü her izleyişimde dilimin ucuna hemen şu şiir geliyor. ‘İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.’ Evet Fethi Sekin tıpkı 15 Temmuz şehitlerimiz gibi yurdu yaşatmak için can veren kahramanlardan biri oldu. Milletimizin ve ülkemizin tarihine ismini yazdırmıştır. Kendisine ve tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum" diye konuştu.



"Amerika da seni bir yere kadar taşır FETÖ bunu bilesin, Amerika’da seni kapıya koyacak kaçak delik arayacaksın"


Türkiye’nin 1984 yılından bu yana kesintisiz şekilde terörle mücadele eden bir ülke olduğuna değinen Erdoğan, "Dünyanın en eli kanlı, vahşi, ahlaksız, bu terör örgütlerinden biri olan PKK’nın milletimize musallat oluşunun üzerinden 34 yıl geçti. Asker, polis, güvenlik korucusu,jandarma, kamu görevlileri, vatandaş olarak 10 binlerce kardeşimizi teröre kurban verdik. Elazığ ve Elazığlılar bu uzun terörle mücadele döneminde cesur duruşlarıyla, mücadele azimleriyle örnek oldu. Elazığ’ı geçmeden ne kuzeye ne batıya gidemezsiniz. Sizler adeta bir set olup, terör bulutunun ülkemize yayılmasını engellediniz. Bu mücadelenin elbette bir bedeli oldu. Fethi Sekin örneğinde olduğu gibi pek çok kardeşimiz şehit oldu. Kim bu ülke için ne yapmış hangi fedakarlıkta bulunmuş hepsinin de farkındayız. Ne diyor Arif Nihat Asya, ‘Işığını önüne al yürü, gölgen arkadan ister gelsin ister gelmesin.’ Elazığlılar vatan sevgisini millet, bayrak, devlet, ezan sevgisini önüne alıp yürümüşler, geriye de dönüp bakmamışlar. Gençler yine Arif Nihat Asya’nın değişiyle, şehitler tepesini boş bırakmamışlar, cesaretleri ve sadakatleri ile dalgalanmak için bekleyen bayrağın rüzgarı olmuşlardır. Elazığlıların kahramanlığı en güzel türkülerde görülür. Bugünde ülkemizin yedi düvele verdiği mücadelede en büyük desteği aldığımız kardeşlerimizin başında Elazığ geliyor. Şimdi bugün Elazığ’dan rabiamızı öyle bir haykıralım ki dostlarımızın yüreği ferahlasın, düşmanlarımızın kalbi daralsın. Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Gakgoşuyla, Arabıyla, Arnavutu ile velhasıl 80 milyon tek millet ve bizi bölemeyecekler. Tek bayrak. Bayrağımızın rengi belli. Şehidimizin kanı. Hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin ta kendisi. Tek Vatan. 780 bin kilometre kare ile tek vatan. Vatanımızı bölemeyecekler, kim ki bölmeye teşebbüs ederse, işte F-16’larımızla, helikopterlerimizle, tanklarımız ve toplarımızla inlerine gireriz. Gabar’da girdik mi, Tandürek’te girdik mi, Cudide girdik mi, Kato’da girdik mi ve yetmedi ta kandile kadar gittik yetmeyecek daha da gideceğiz. Herkes haddini bilecek. Bu millete saldıranlar bunun bedelini ağır ödeyecekler bunu bilecekler. Fırat Kalkanı Harekatı bunun örneğidir. Ve inşallah durmak yok aynen yol devam. Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok. Yok paralel devletmiş, yok şu devletmiş, bu devletmiş. Nerede Pensilvanya’da. Ne işin var orada. Hadi sıkıyorsa buraya gel. Arkana Amerika’yı almak suretiyle Pensilvanya’da durmanın sana kazandıracağı bir şey yok. Amerika da seni bir yere kadar taşır FETÖ bunu bilesin. Ondan sonra Amerika da seni kapıya koyacak kaçak delik arayacaksın. Sen kaçacaksın biz de seni kovalayacağız. İşte bu coşku, işte bu azim, işte bu kararlılık bizlerde olduğu sürece evellallah bu ülkenin, bu milletin sırtını kimse yere getiremeyecektir" diye konuştu.



"Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız"


Türkiye’nin terörle mücadele tarihi aynı zamanda siyasi, ekonomik ve bu bağımsızlık mücadelelerin de korunması tarihi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Son 200 yıldır nerede bir terör hadisesi nerede bir kargaşa varsa değerli kardeşlerim nerede bir kaos varsa orada mutlaka bir takım güçlerin çıkarı, hesabı, tezgahı vardır. Koskoca bir balkan coğrafyasının Osmanlı’nın elinden çıkışı, fiili azınlıkların kışkırtılması sonucu önce asayiş sorunları, ardından büyük isyanlar ve nihayetinde dış güçlerin müdahalesi ile gerçekleşmiştir. Hele Balkan Savaşı dediğimiz felaket sırasında ordumuzun neredeyse tek bir kurşun atmadan İstanbul sınırlarına kadar gerilemesi tarihimizin en büyük utançlarından biridir. Çanakkale Savaşı sırasında milletimizin gösterdiği olağan üstü çabanın ve yaptığı fedakarlıkların gerisinde işte bu Balkan faciasından alınan ders hatta duyulan mahcubiyet vardır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’de kendilerinden kat ve kat üstün düşman güçlerine karşı, hücum emri verdiğinde askerlerine Balkan utancını bir daha görmektense burada ölmeyi tercih edeceğini söylüyor. Biz şanlı ecdadımızın başarıları ile öğrendiğimiz kadar tarihimizden ders almasını da bilen bir milletiz. Son 200 yıldır yaşadıklarımız ve son 34 yıllık terörle mücadele geçmişimizden aldığımız dersle Suriye’de, Irak’ta sınırlarımız boyunca her yerde aktif bir politika izliyoruz. Ülkemize yönelik tehditleri artık karakollarımızın kapısında, şehirlerimizin caddelerinde, vatandaşlarımızın günlük hayatı içinde değil, doğrudan kaynağında tespit ve imha kararı aldık. Bu stratejiyi adım adım hayata geçirdik. Terör örgütünü ülkemizde eylem yapamaz hale getirince bu defa güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabasıyla karşı karşıya kaldık. Fırat Kalkanı Harekatı ile bu koridoru tam ortasından tabiri caizse bıçakla keser gibi böldük, attık ve bir gece ansızın vurduk. Şimdi İdlip operasyonu ile bu koridorun batı kanadını çökertiyoruz. Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız bu böyle biline. Bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Irak’a kadar, sınırlarımız boyunca tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Suriye’deki terör örgütün destekleyen sözüm ona müttefiklerimizi bir kez daha kendilerini test etmeye davet ediyorum. Suriye’de terör örgütüne ABD’nin gönderdiği silah sayısı 4 bin 900 tır. Bunları biz biliyoruz. Böyle müttefiklik olmaz. Böyle stratejik dayanışma olmaz. Sen gideceksin YPG’ye bu silahları vereceksin, ondan sonra da bize, biz sizinle stratejik ortağız diyeceksin. Ve 2 bin uçak dolusu silahı da derme çatma havaalanlarına indirerek örgüte teslim ettiğini biliyoruz. Artık kimse bize bu silahlar alandaki kuvvetlerimize lazım safsatasını tekrarlamasın. Karşımıza geçip, bu silahların Suriye’deki Amerikan askerleri için gönderildiğini söyleyen kişi asker başına 1 kamyon, 1 tır silah gerektiğini iddia ediyor demektir. Kimse bizim zekamızla alay etmesin. Bugüne kadar bize söylediği her şey yalan. Manipülasyon olanlara Suriye’de çözebileceğimiz sorun kalmamıştır. Yarın öbür gün bölgede hiç birimizin istemediği bir sıkıntı yaşanırsa, bilinsinki sebebi bu yalanlarla bizi oyalayanlardır. Teröristin üzerine üniforma giydirince, barındığı binanın tepesine de kendi ülkenizin bayrağını dikince hakikatler ortadan kalkmıyor" diye konuştu.



"Yılanla yatağa giren neticelerine katlanır"


Bölgeye getirilen binlerce tır ve uçak dolusu silahın bir kısmının karaborsada satılmaya, bir kısmı da Türkiye’ye karşı kullanılmaya başlandığına dikkat çeken Erdoğan, "Bunu biz Irak’ta yaşadık. Türkiye olarak hala ve tüm samimiyetimle bölge politikalarımızı ABD ile yürütmek istiyoruz. Ancak bu tek tarafından isteği ile olmaz. Yılanla yatağa giren neticelerine katlanır. Amerika kaldırıp, kandırıyor. Yılan çukuruna atmakta bu kadar ısrarcıysa kendi bilir. Biz kendi başımızın çaresine bakarız. Bir araya toplayıp ordu kurdukları sandıkları çapulcuları biz bir haftayı bulmaz nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler. Dün Cerablus’tan Elbab’a olan hatta 3 bin DEAŞ’lıyı imha etmiştik, yarın gerekiyorsa 3 bin teröristi daha burada imha ederiz. Biz bu fitne çukurunu kapatmakta kararlıyız. Güneydoğu, doğuda kapattık mı, evelallah buralarda da kapatırız. Bu mücadele de karşımızda yer alacak olanlar dönüp kendilerine baksınlar. Çünkü biz bu ülkenin tek bir çakıl taşını, bu milletin tek bir evladını kimseye kaptıracak değiliz. FETÖ ile içer,den fethedemedikleri Türkiye’yi bu şekilde kuşatarak teslim alacaklarını sananlar varsa daha çok beklerler. Bu ülkede nasıl Fethi Sekin’ler, Ömer Halisdemirler bitmezse, Alparslanlar, Ertuğrullar, Fatihler, Yavuzlar, Gaziler de bitmeyecektir. Bunu bilsinler. Bizim kendi milletimiz, bölgedeki kardeşlerimiz ve dünyadaki tüm insanlar için gerçekten çok güzel, çok hakkaniyetli, kapsamlı hayallerimiz var. Gece gündüz çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.



"İhracatımız 158 milyar dolara çıktı bu onları rahatsız ediyor"


Son yıllardaki istikrarsızlıklar, çatışmalar olmasa Türkiye’de sağladıkları büyük atılımların bölgedeki herkesin hayatına olumlu yansımaları başladığına değinen Erdoğan, "Irak’ta, Suriye’de, Kuzey Afrikanın tamamında, Orta Afrikada, Balkanlarda, Kafkasya’da öyle ümit verice gelişmeler yaşanıyordu ki, kardeşlerimiz adına çok büyük heyecan duyuyorduk. Göreve başladığımızda IMF’ye olan borcumuz 23,5 milyar dolardı ve 2013 bizim artık IMF’ye borcumuz kalmadı sıfırladık. IMF bizden borç istedi 5 milyar Avro. Merkez bankasında döviz rezervi 27,5 milyar dolardı, şimdi 120 milyar dolar. Nereden nereye geldik. 3’üncü çeyrekte büyümede dünyanın bir numarası olduk. Bunlar durup dururken olmadı. Çalış seninde olsun. Çalıştık oldu. Bölgeyi kana ve ateşe boğanlar, bizimle kardeşlerimizin irtibatını tamamen kesmek için terör dahil her yöntemi kullanıyor. Artık kendi silahlarımızı da yapar hale geldik. Artık silahlı insansız hava aracı yapar hale geldik. Tanklarımızı üretir hale geliyoruz. İşte bunlar birilerini rahatsız ediyor, yapacağız. Biz ileriye doğru yürümekten kararlıyız. En çok saldırı altında kaldığımız alanlar neydi ekonomi. Başarabildiler mi başaramadılar. Orada da onları çökerttik. İhracatımız 158 milyar dolara çıktı bu onları rahatsız ediyor. Neredeydik 36 milyar dolardaydık. 36 milyar dolar nere, 158 milyar dolar nere. Birileri bizim önümüzdeki kapıları kapatmaya çalıştıkça, Rabbim bize 10 ayrı yerde 10 ayrı kapı daha açıyor. Ülkemiz üzerindeki kurgular ve senaryoların çökmesi bu sayededir. Çalışkan ve becerikli bir milletimiz var. Bir ayağını Türkiye’de sabitleyip diğer ayağıyla dünyayı dolaşıyor" şeklinde konuştu.



Erdoğan’dan Bahçeli’ye teşekkür


Konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Elazığ kalkınacak, güçlenecek, büyüyecek ki Türkiye’ye katkı versin. Türkiye büyüyecek güçlenecek ki Türk milletimize kalbini ve dualarını yöneten kardeşlerimize umut ışığı olabilsin. Bunun için 2019 çok önemli. AK Parti Teşkilatlarının çok iyi hazırlanması gerekiyor. Kongrelerimiz bu süreçte yeni bir nefes yeni bir heyecan, yeni bir enerji vesilesi olarak görüyoruz. Önümüzdeki yılın Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçiminde de o derece güçlü moralli gireriz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye, Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahsımıza yönelik destekleme kararını açıklamış olması da şüphesiz bir dayanışın, bir milli mutabakatın ne denli güçlü oluştuğunun ifadesidir. Kardeşlerim bu vesile ile şahsım, partim ve milletim adına teşekkür ediyorum. Zira bu ümmetin birliği çok önemli. Birilerinin ülkemizin ve milletimizin geleceği ile ilgili karanlık senaryolar peşinde koştukları dönemde yapılan açıklama, yerli ve milli duruş sahiplerinin saflarını sıkıştırmaları durumundan önemli. Bu süreçte partili kardeşlerimizden ricam, birliğimizden, kardeşliğimizden en küçük bir taviz vermemelidir. Türkiyeyi sarsmak için önce AK Parti’yi sarsmaları gerektiğini bilenler şimdiden kolları sıvamış.Kendilerince birtakım aktörleri de saha sürmeye başlamışlar. Biz kendi işimize bakacağız, kendi hedeflerimize odaklanacağız. AK Parti olarak çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmamak, girmedik gönül bırakmamak suretiyle, milletimize ne kadar çok gidersek o kadar iyi netice alırız. 15 yıldır bunu yaptık, 2019 yılı için de yapacağımız budur" diyerek sözlerini tamamladı.


Erdoğan, daha sonra helikopterle Bingöl’e geçti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.