GENEL - 15 Nisan 2012 Pazar 11:26

GATA`DA GÖREVLİ DOKTOR 28 ŞUBAT`TA ORDUDAN İHRAÇ EDİLDİ

A
A
A
GATA`DA GÖREVLİ DOKTOR 28 ŞUBAT`TA ORDUDAN İHRAÇ EDİLDİ

1997 yılında ordudan atılan Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Mustafa
Kahramanyol, 28 Şubat soruşturması kapsamında açılacak davaya müdahil olacağını belirtti. Kahramanyol, gözaltına alınan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir`e ilişkin, "Kendisinden utanması lazım. Yapacağı en doğru hareket yaptıklarından dolayı pişmanlık ve utanç içinde olduğunu beyan etmesi olur. Çünkü kul hakkı yemiştir. Hiç olmasa ölmeden evvel bu cihanda, bu vebalden kurtulmaya bakması lazım" dedi.
Ordudan ihraç edilme sebebini bilmediğini söyleyen Kahramanyol, "Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde
belli bir yerim, belli bir kişiliğim vardı. O tarihte beni Cumhurbaşkanı tanıyordu, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri tanıyordu, Genelkurmay Başkanı tanıyordu ve 1. Ordu Komutanı Kıvrıkoğlu tanıyordu. Bana gönderilen belgede `disiplinsizlik` yazıyordu. Herkes çok iyi bilir ki ben TSK`da görev yaparken disiplinli olmakla temayüz etmiş bir subaydım" dedi.
"ÇEVİK BİR BANA `SEN İÇKİ İÇMİYOR MUSUN` DEDİ"
TSK`dan atılmasının dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir`le aralarında geçen bir diyalogun neden olduğunu öne süren Kahramanyol, şöyle konuştu: "Ben içki içmiyorum halen de
içmem. Bir resmi toplantıda Sayın Bir, yanıma geldi `sen içki içmiyor musun` dedi. Ben de `içmiyorum` dedim. Niye diye sorunca `öyle lüzum görüyorum` dedim. O da çekti gitti, yanımdan ayrıldı. Çünkü ben öteden beri böyle biliniyorum. Hatta o hadiseden 10 dakika önce bir kurmay arkadaşım yanıma geldi. `Kahramanyol, eline renkli bir bardak al da bir şeye benzesin, böyle sap gibi durma` dedi." Çevik Bir ile Belçika`da 2 yıl beraber görev yaptıklarını anlatan Kahramanyol, "Kendisinden utanması lazım. Yapacağı
en doğru hareket yaptıklarından dolayı pişmanlık ve utanç içinde olduğunu beyan etmesi olur. Dolayısıyla bildiği her şeyi saklamadan, çarpıtmadan mahkemede anlatması lazım. Çünkü kul hakkı yemiştir, hiç olmasa ölmeden evvel bu cihanda bu vebalden kurtulmaya bakması lazım" şeklinde konuştu.
ESKİ EŞİNİN ASILSIZ İHBAR MEKTUBU
Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Kahramanyol, kendisine komplo kurulduğunu belirterek, eski eşi
Nurcan Akçay`a, `irticacı` diye ordudan atılması için aralarında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı
Orgeneral Çevik Bir`in de bulunduğu üst rütbeli bazı subayların para ve iş teklif ettiğini, asılsız mektup
yazdırdıklarını iddia etti.
Birkaç yıl önce eski eşinin ev, para ve iş vaat edilerek, `kendisine zorla bir şeyler yazdırıldığı`
yönünde basına açıklamalarda bulunması üzerine konuya ilişkin, TBMM İnsan Hakları Komisyonu`na
başvurduğunu hatırlatan Kahramanyol, "O kadın basına bir şeyler itiraf etti. Ben de basında çıkanları
topladım ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu`na başvurdum ama Komisyon hiçbir inceleme ve çalışma yapmadığı gibi bana da bir cevapta bulunmadı" dedi.
Kahramanyol, dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış ile görüştüğünü
ifade ederek, muğlak bir tavır gördüğünü ve konunun üzerine gidilmediğini belirtti.
"KIZIMIN İŞ BULMASI ENGELLENDİ"
"Kızım UNESCO Türkiye temsilciliği için bir imtihana girdi ve kazandı ancak benim kızım olduğu için tayin etmiyorlardı" diyen Kahramanyol, "Ben de Sayın Demirel`e gittim. O da ilgili bakana telefon
etti `Sayın Kahramanyol bizim takdir ettiğimiz biridir, iyi bir insandır, başına bir iş geldi ama çocuklar
bundan sorumlu değildir` dedi. Kızım o müdahaleden sonra işe başladı" şeklinde konuştu.
"DEMİREL, `SANA YAPILAN AZ SAYILIR` DEDİ"
1993 yılından sonra Demirel ve Çiller hükümetleri döneminde başbakanlık danışmanı olan
Kahramanyol, 1997`de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in de imzasıyla Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ordudan ihraç edildiğini, Demirel`e nedenini sorduğunda ise, "Benim gibi bir Başbakanı kulağından tutup, sokağa koyup 8-9 sene dört duvar arasında bekletebiliyorlarsa bu memlekette sana yapılan az sayılır" cevabını aldığını kaydetti.
"FAHRETTİN PAŞA`NIN İNTİHAR OLAYI ARAŞTIRILMALI"
28 Şubat döneminde GATA komutanı Tümgeneral Prof. Dr. Fahrettin Alparslan`ın emekli olduktan
sonra ihtihar ettiğini ve konunun araştırılması gerektiğini vurgulayan Kahramanyol, "Fahrettin Paşa
ölmeden önce benimle sohbet etti. Bu sohbette kendisine baskı yapıldığını, bozuk sicil vermesi için
zorlandığını, bundan çok huzursuz olduğunu, basına açıklamada bulunmak istediğini söylemişti ama
demek ki ömrü vefa etmedi" şeklinde konuştu.
"Fahrettin Paşa ile uzun seneler boyunca abi-kardeş gi biydik" diyen Kahramanyol, "Gülhane`den
ayrılırken bana çok dosthane bir şekilde `geçmiş olsun` dedi ve benim için yazılmış olan ihbar
mektubunu vereceğini söyledi. Fotokopisini verdi ve ben o mektubu birçok hukuki işte kullandım"
diye konuştu.
"MÜDAHİL OLACAОIM"
28 Şubat soruşturmasına müdahil olacağını açıklayan Kahramanyol, "O dönemde şu vardı: Bir takım generallerin halkı `hayvan sürüsü` gibi görmeleri ve onların istediği istikamette yürüyen `cici insan`, onların istemediği istikamette düşünen ve iş yapanlar da `kötü insandı.` Böyle bir zihniyet zulümdür ve dolayısıyla 28 Şubat`ta zulüm yapılmıştır" dedi.
"KENDİLERİNİ İLAHİ BİR GÜÇ SAHİBİ GİBİ BİR MAKAMA KOYDULAR"
Kahramanyol, 28 Şubat`a hazırlık sürecini anlatarak, "Bir takım insanların beyinleri yıkandı. Bunların kişilikleri değişti ve ruhen hastalıklı hale geldiler. Gelmeselerdi yapmazlardı. Acımaksızın bin 500 subay ve astsubayı ordudan attılar. Yüksek Askeri Şura`da bir tane general kalkıp da `ben şerh
koyuyorum, bu adamları ihraç etmeyin. Kuvvet komutanı ihraç etsin o z`isine zorla bir şeyler yazdırıldığı`
aman adamlar mahkemeye
gitme hakkını alırlar. Kendilerini savunsunlar` demediler. Kendilerini ilahi bir güç sahibi gibi bir
makama koydular ve öyle icraat yaptılar. Bunlar ruhen hastadır, kendilerinde olmayan bir takım
güçleri, vasıfları vehmediyorlar. Bunu ancak ruhen hasta adamlar yapar" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya "Kütahya Veli Buluşmaları" programının beşincisi gerçekleştirildi Kütahya İl Millî Eğitim Müdürlüğü koordinesinde yürütülen "Kütahya Veli Buluşmaları" programının beşincisi, Beylerbeyi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa, Şehit Selim Cansız Anadolu İmam Hatip Lisesi ile bünyesinde bulunan İmam Hatip Ortaokulu velileri yoğun ilgi gösterdi. Programda velilere hitap eden İl Millî Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, çocukların yalnızca akademik başarıyla değil; millî, manevi ve ahlaki değerlerle mücehhez bireyler olarak yetiştirilmesinin önemine dikkat çekti. Dijital çağın beraberinde getirdiği risklere değinen Yılmaz, ekranların ve sosyal medyanın oluşturduğu sahte rol modellere karşı aile, okul ve toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Çocukların birer emanet olduğunu ifade eden Yılmaz, onların bir fidan gibi özenle yetiştirilmesi gerektiğini belirterek, zor zamanların birlik ve beraberlik içinde aşılabileceğini dile getirdi. Çocukların "Türkiye Yüzyılı" vizyonunun temel taşı olduğunu söyleyen Yılmaz, bu neslin ülkenin değerlerine, gelenek ve göreneklerine, dinî ve millî hassasiyetlerine sahip çıkan bireyler olarak yetişeceğini ifade etti. Konuşmasında, "Daha çok çalışmalı, daha çok yorulmalı ve sesimiz daha gür çıkmalı" vurgusu yapan Yılmaz; kar tanelerinin birleşerek çığları, yağmur damlalarının selleri oluşturduğu gibi, birlik olunduğunda güçlü olunacağını söyledi. Çocukları sosyal medyanın olumsuz etkilerinden ve sahte kahramanlardan korumanın ancak bu anlayışla mümkün olacağını ifade eden Yılmaz, çocukları kaybetme gibi bir lükslerinin olmadığını belirtti. Program, velilerin sorularını doğrudan iletebildiği soru-cevap bölümüyle devam etti. Velilerin eğitim süreçlerine ilişkin görüş ve taleplerinin dinlendiği buluşmada, karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. Samimi bir atmosferde gerçekleştirilen program, aile-okul iş birliğinin güçlendirilmesine katkı sağlarken, katılımcı veliler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Adana Alparslan Türkeş Üniversitesi Türkiye’nin en iyi 20 üniversitesi arasına girdi Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" göre, araştırma kalitesinden Ar-Ge yatırımlarına, erişilebilirlikten kütüphane kaynaklarına kadar 4 farklı alanda Türkiye’nin en iyi 20 üniversitesi arasında yer aldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. YÖK’ün Türkiye’deki tüm üniversiteleri 67 farklı göstergeye göre titizlikle değerlendirdiği kapsamlı rapor, ATÜ’nün yükselen grafiğini ve "Bilim ve Teknoloji" odaklı vizyonunu tescilledi. ATÜ, raporda öne çıkan şu temel göstergelerde Türkiye genelinde ilk 20 üniversite arasına girerek dikkatleri üzerine çekti. Yayınların atıf alma oranı, bilimsel üretkenliğin niteliğini simgeleyen bu kategoride ATÜ, yüzde 85,4’lük oranla Türkiye’nin en seçkin akademik kurumları arasında yer aldı. Ar-Ge’ye ayrılan bütçe oranında ise geleceğin teknolojilerine yatırım yapma kararlılığını gösteren ATÜ, bütçesinden Ar-Ge’ye ayırdığı yüzde 6,93’lük pay ile zirvedeki yerini korudu. Erişilebilirlik envanteri kategorisinde ise, "Engelsiz Üniversite" vizyonuyla hareket eden ATÜ, 156 erişilebilirlik envanter sayısı ile kapsayıcı kampüs anlayışında fark oluşturdu. Kütüphane kaynak çeşitliliğinde ise sesli kitap ve engelli dostu kaynak sayısı bakımından 329 bin 40 materyal ile bilgiye erişimde engelleri kaldıran ilk 20 üniversiteden biri oldu. Rektör Prof. Dr. Adnan Sözen: "Kalite odaklı büyümemizin tescili" Elde edilen başarıyı değerlendiren ATÜ Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen, üniversitenin araştırma odaklı bir ekosistem kurma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirterek, "YÖK 2025 Raporu’ndaki veriler, üniversitemizin sadece niceliksel değil, asıl önemlisi niteliksel bir gelişim içinde olduğunu göstermektedir. Özellikle yayınlarımızın atıf alma oranındaki yüksek başarı ve Ar-Ge bütçesine ayırdığımız pay, ’Bilim ve Teknoloji’ üniversitesi kimliğimizi akademik sahada ne kadar güçlü temsil ettiğimizin bir kanıtıdır. Bunun yanı sıra, kütüphane kaynaklarımızdan kampüsümüzün erişilebilirliğine kadar her alanda ’insan odaklı’ bir yönetim anlayışı benimsiyoruz. Hedefimiz, bu başarı çıtasını her geçen yıl daha da yukarı taşıyarak hem ülkemizin kalkınmasına katkı sunmak hem de öğrencilerimize dünya standartlarında bir akademik ortam sağlamaktır. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari personelimizi gönülden kutluyorum" dedi.
Konya İsmil GES projesi tamamlandı Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi’nin yenilenebilir enerji alanındaki önemli yatırımlarından biri olan İsmil Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesinde yapım çalışmaları tamamlanarak tesis devreye alındı. Karatay’ın 5’inci Güneş Enerjisi Santrali olma özelliğini taşıyan proje, enerji üretimine başladı. İsmil Mahallesi’nde 105 bin metrekarelik alan üzerine kurulan ve devreye alınan projede, 6 MW kurulu güce sahip santral enerji üretimine başladı. 13 bini aşkın güneş paneliyle faaliyet gösteren proje, Karatay Belediyesi’nin enerji ihtiyacının 1,5 katını karşılayacak kapasiteye sahip. Milyonlarca liralık katma değer sağlanacak Projenin devreye alınmasıyla birlikte enerji üretimi başladı ve milyonlarca liralık ekonomik değer oluşturulması hedefleniyor. Bu sayede Karatay Belediyesi önemli ölçüde mali tasarruf sağlarken, fazla üretilen enerjiyle şehir ekonomisine katkı sunulacak. İsmil GES, karbon salınımını azaltarak çevre dostu enerji üretimine örnek teşkil edecek. Kılca: "Karatay’ın enerjisini güneşle inşa ediyoruz" İsmil GES’in hayırlı olmasını dileyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Karatay Belediyesi’nin enerji alanında kendi kendine yeten bir yapıya kavuşma yolunda emin adımlarla ilerlediğini ifade etti. Başkan Hasan Kılca, "Karatay Belediyesi olarak sürdürülebilir projelerle ilçemizin bugünü kadar geleceğini de planlıyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarımızı, çevreye duyarlı şehircilik anlayışımızın temel unsurlarından biri olarak görüyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz dört güneş enerjisi santralimizle önemli bir tecrübe kazandık. İsmil Mahallemizde hayata geçirdiğimiz 5. Güneş Enerjisi Santralimiz ise bu alandaki en büyük yatırımımız olma özelliğini taşıyor. Yeni santralimiz ile tükettiğimiz enerji ihtiyacımızın 1,5 katını güneş enerjisinden karşılayacak bir kapasiteye ulaşmış olacağız" dedi. "Çevre dostu bir kaynak" Yenilenebilir enerji yatırımlarının Karatay’a sağladığı ekonomik ve çevresel katkılara da dikkat çeken Başkan Kılca, güneş enerjisinin belediyeler için stratejik bir kaynak olduğunun altını çizdi. Kılca, "Güneş enerjisi; hem yenilenebilir hem ekonomik hem de çevre dostu bir kaynak. Bu yatırımlarla sadece bugünün enerji ihtiyacını karşılamıyoruz; aynı zamanda belediye bütçemize uzun vadeli katkı sağlayacak, kaynaklarımızı daha verimli kullanacağımız bir altyapı oluşturduk. Enerji maliyetlerini azaltan, karbon salınımını düşüren ve çevreyi koruyan bu yatırımlarımızla Karatay’ı temiz enerji alanında örnek bir ilçe haline getirmeyi hedefliyoruz. GES projelerimiz, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Karatay bırakma kararlılığımızın somut bir göstergesidir" diye konuştu.