GENEL - 19 Nisan 2012 Perşembe 15:57

ULUSLARARASI FİNANS, BANKACILIK VE SİGORTA KONFERANSI

A
A
A
ULUSLARARASI FİNANS, BANKACILIK VE SİGORTA KONFERANSI

Antalya`nın Kemer ilçesinde İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı`na katılan ABD`nin John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomist Prof. Dr. Steve Hanke, Türkiye`nin Yunanistan`da yaşanan ekonomik krizi iyi değerlendirerek, dış yatırımcıların riskinin azaltılması gerektiğini söyledi. Ekonomiyi balona benzeten Hanke, şişkin halde bulunan balonun sürekli şişirilmek yerine yavaş yavaş indirilmesi gerektiğinin altını
çizdi.
Antalya`nın Kemer ilçesi Kriş turizm bölgesinde, İstanbul Kültür Üniversitesi`nin ev sahipliğinde `Uluslararası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı` gerçekleştirildi. Konferansta konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Durmuş Dündar, dünya ekonomisinin yaşanılan mali krize rağmen 600 trilyon dolarlık para ve sermaye piyasaları ile tarihinin en yüksek değerli zamanlarını yaşadığını kaydetti. Küreselleşen dünya ekonomilerinin birbirine entegre
olduğunu belirten Durmuş, herhangi bir ülkede yaşanan krizin okyanusları aşıp, diğer ülkeleri etkileyebildiğini ifade etti. Finans sektöründe başlayan krizin reel sektör ve sonunda sigortacılığı da etkilediğini dile getiren Dündar, "Oluşan trilyonlarca dolar değerindeki küresel ekonominin başrol oyuncuları ise bankacılık, finans ve sigorta sektörleridir" dedi.
Türkiye`deki cari açığın bir sıkıntı yarattığını belirten Durmuş, "Biz açık varsa, bu bir türlü kapanmazsa tehlike olarak devam edecektir. Türkiye ekonomisi dünyadaki diğer ekonomilerde olmayacak bir şekilde bu açığı finansa edebiliyor. Son günlerde siyasi otorite ve hükümet cari açığın kapatılmasıyla ilgili değişik kararlar alıyor. Teşvik tedbirleri açıldı, önümüzdeki günlerde tasarruf tedbirlerine geçilecek. En büyük kalemlerden bir tanesi altın olayıdır. Altın eskiden ziynet eşyasıydı, geleceğe
yatırım yastık altı oluyordu. Yastık altındaki altının ekonomiye bir katkısı yok. Yıllardan beri bu tartışılır. Bu altın piyasaya çıkarılabilir mi döndürülebilir mi? Altın piyasada dönmeye başladı, bunun ekonomiye katkısı çok olur. Vatandaşlar altını bir tasarruf aracı olarak kabul etti. Bankalar altını para gibi, döviz gibi, mevduat gibi kabul etmeye başladı. Bankalarda bu altını döviz gibi, dolar gibi, euro gibi işletip sahibine faiz vermeye, bir gelir paylaşımına girerse sandık içindeki veya yastık
altındaki altınlar çıkıp piyasaya yönelecektir" diye konuştu.
"ALTIN ÇOK BÜYÜK KAYNAK"
Türkiye için altının çok büyük bir kaynak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Durmuş Dündar, "Yastık altı olayında büyük kaynaklar var. Bu piyasaya katılırsa bir hamlede 30-35 milyar dolarlık katkı bekleniyor. Bu tabii ki ekonomi için çok büyük bir olay. Bunu yapabilirsek Türk ekonomisinin kurtulmasına, cari açığın kapatılmasına çok büyük katkıları olacaktır. Altın son dönemlerde yine konuşulmaya devam edecektir. Dünyadaki altın fiyatının gelişimine yıllar itibari ile baktığımızda yıl bazında hiç fiyat düşmesi
görülmemiş, hep fiyat artışı olmuş. Altının güvenli liman olup olmaması artık bundan sonraki gidişlere bağlı. Bugüne kadar iyiydi, her an paraya döndürebiliyordunuz ve sağlam bir güvenceydi" dedi.
"TÜRKİYE`NİN HALA YAPISAL PROBLEMLERİ VAR"
ABD`nin John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ekonomist Prof. Dr. Steve Hanke ise, Türkiye ekonomisi ile bilgiler verdi. Türkiye`nin hala yapısal problemleri olduğunun altını çizen Hanke, "Bunu kabul etmemiz lazım. Artık Türkiye`nin yavaş yavaş dalgalanmalardan düz bir hale gelmesi lazım. Zaten birçok yapısal düzenleme yapıldı. İşletmelerde daha az bürokratik işlemlerin yapılması ekonominin ve buna bağlı olarak iş piyasasının rahatlamasına sebebiyet verecektir. Türk parasının euroya ya da dolara
endekslenerek sabit tutulması gerekir. Bu durum ekonomideki dalgalanmaların sona ermesini sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
2008`de Amerika`da yaşanan finansal kriz sonrasında Türkiye, Çin ve Endonezya ekonomisinin göstermiş olduğu ekonomik ilerlemeyi takdir ettiklerini söyleyen Hanke, "2009 ve 2010`daki para politikası hakkında herhangi bir eleştirim yok. Ancak son dönemde 2010 ve 2011 yılında para piyasasına arz son derece artmış durumdadır. Burada şunu öngörmek gerekir ki, ekonomi artık yavaş yavaş şişme noktasına gelmiştir. Balonun havasının yavaş indirilmesi daha doğru olacaktır. Dikkatli olmak gerekir. Şuna çok önem
vermek gerekir ki işin kuralıdır. Balonun şişirilmesi devam ettiği sürece sonunda patlar" dedi.
"TÜRKİYE`NİN ANA BORÇ VERENİ AVRUPA ÜLKELERİDİR"
Hanke, Avrupa`daki krizi Türkiye açısından ise şöyle değerlendirdi:
"Şu bir gerçektir ki Türkiye cari açığı dışarıdan kaynaklarla desteklediği sürece bu balonu eninde sonunda patlatmış olacaktır. O bakımdan daha dikkatli hareket etmek gereken bir dönemdeyiz. Tm olmayacak bir şekilde bu açığı finansa edebiliyor. Son gürkiye`nin ana borç vereni Avrupa ülkeleridir. Oradaki kriz Türkiye`nin borç alma dengelerini de bozacaktır. Yunanistan`da görüldüğü gibi. Yunanistan borç alamayarak ciddi bir mali kriz içine girmiştir. Burada önemli olan dış yatırımcıların riskini
azaltmaktır. Yunanistan senaryosunda görüldüğü gibi, bence Yunanistan ekonomisi iflas etmiştir. Orada dış yatırımcılar ülkeden parasını çekmek veya riskini azaltmak için ellerinden gelen çabayı göstermektedir. Bu sayede de ekonomide Yunan ekonomisi daha da kötüye gitmektedir. Aynı senaryonun Türkiye`nin başına gelmesi halinde ciddi bir kriz yaratacağı ortadadır. Bu sebeple bunu öngörüp önceden tedbir alması gerekir. Burada Türkiye`nin etrafındaki örneklerden örnek alıp, adımlarını ona göre atması
gerekir. Bu örneği, bir komşularının yaptıkları hatalardan, iki çıkartabilecekleri risklerden alması gerekir. Zira Yunanistan ve Suriye Türkiye`ye çok yakın ülkelerdir ve potansiyel risk oluşturmaktadır ekonomik bağlamda."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Teknik Direktör Adem Çağlayan: "Kötü günler geride kalacak" Taraftarların biraz kırgın olduğuna dikkat çeken Elazığspor Teknik Direktörü Adem Çağlayan, "Elazığspor şartlar ne olursa olsun bu durumda olmamalı. Biz biraz destek istemek zorundayız çünkü onlar bizim itici gücümüz. İyi günde kötü günde yanımızda olmalarını istiyoruz. Kötü günler geride kalacak. İnşallah tribünlerin full dolduğu maçları oynayacağız" dedi. Nesine 2. Lig Beyaz Grup’un 16. Haftası’nda evinde İnegölspor’u konuk edecek olan Elazığspor’da bu maçın hazırlıkları sürüyor. Elazığspor’da bu maç öncesi Mikail ve Efe’nin eksiklikleri bulunuyor. Teknik Direktör Adem Çağlayan antrenman öncesi basın mensuplarının sorularına değerlendirmelerde bulundu. Maçı 60 dakika oynayabildiklerini söyleyen Teknik Direktör Adem Çağlayan, "Yoğun bir yağmur vardı, belki kameralara çok yansımadı ama içerde felaket bir durum vardı. Oyuncularımız iyi bir reaksiyon gösterdi. Perşembe tek antrenman yaptık. Cuma günü otelde çalışmak zorunda kaldık. Söyleneni hemen almaya çalışıyorlar. Oyuncularımız da durumdan rahatsız. Bir an önce durumun düzelmesini istiyorlar. Eksik oynamamıza rağmen iki gol daha bulabildik. Bu takımın gol atmayla ilgili bir sıkıntısının olmadığının göstergesi. Daha sık savunma yapmamız lazım. Rakiplerimiz yarı sahamıza çok kolay geliyorlar. Onun üstüne biraz yoğunlaşacağız. İnşallah galip gelip play-off hattına kendimizi atmamız lazım. Diğer hedefi kendimizi play-offa attıktan sonra belirleyeceğiz. Efe ve Mikail bu hafta aramızda olmayacak. Elimizde olan oyuncularla bu süreci geçirmemiz lazım. Mikail’in yerine oynayacak oyuncumuz da elimizden geleni yapacağız. İnşallah kayıpsız geçeceğiz" diye konuştu. Taraftarların biraz kırgın olduğuna dikkat çeken Çağlayan, "Elazığspor şartlar ne olursa olsun bu durumda olmamalı. Biz biraz destek istemek zorundayız çünkü onlar bizim itici gücümüz. İyi günde kötü günde yanımızda olmalarını istiyoruz. Kötü günler geride kalacak. İnşallah tribünlerin full dolduğu maçları oynayacağız. Maddi manevi içeride dışarıda onların desteklerini görmek istiyoruz. Onlar için değerli bir oyuncu, tabiki bu süreçte bütün takımlar yıprandı ve zarar gördü. Bu sene böyle geçecek. Onların da alternatifleri vardır o bölgede iki oyuncuları vardı. Rakibimizden bir oyuncunun olmaması bizim için bir artıdır. İç sahadaki başarısızlığı oyuncularımızla konuştuk. Bazı talihsizlikler yaşanmış. Seyirci baskısından bu sonuçların alınmadığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Şanlıurfa Dövdüğü eşini öldü zannederek olaya kaza süsü verdi Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde evde dövüp ağır yaraladığı eşinin öldüğünü zannedip, olayı gizlemek için trafik kazası süsü vermeye çalışan şahıs gözaltına alındı. Olay, Akçakale ilçesine bağlı Arıcan Mahallesi’nde pazar günü meydana geldi. Akşam saatlerinde 34 LS 4241 plakalı otomobilin tarlaya uçtuğu ihbarı üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ekipler araçta 46 yaşındaki H.B. isimli kadını baygın buldu. Sağlık ekipleri tarafından yapılan kontrollerde H.B.’nin vücudunda morluklar ve kırıklar tespit edildi. Aracın sürücüsü M.B.’nin (47) ise olayda yara almadığı belirlendi. H.B. sağlık ekipleri tarafından ambulansla Akçakale Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedaviye alınan H.B.’nin yaralarının trafik kazasıyla uyumlu olmadığı, şiddetli darp sonucu oluştuğu tespit edildi. Bunun üzerine jandarma ekipleri, olayı yeniden değerlendirdi. Akçakale İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin yaptığı araştırmada M.B.’nin çıkan tartışmada eşi H.B.’yi tekme, tokat ve sopayla dövdüğü belirlendi. M.B., eşinin öldüğünü düşündüğü, olayı gizlemek amacıyla otomobile bindirip kırsal yola götürdüğü ve aracı tarlaya sürerek kaza süsü vermeye çalıştığı ortaya çıktı. Jandarma ekipleri M.B.’yi gözaltına aldı. H.B.’nin ise yoğun bakımdaki tedavisinin sürdüğü ve hayati tehlikesinin devam ettiği bildirildi.