YEREL HABERLER - 19 Nisan 2012 Perşembe 18:53

ORTALICA`DA KUTLU DOОUM HAFTASI ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLERLE KUTLANDI

A
A
A
ORTALICA`DA KUTLU DOОUM HAFTASI ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLERLE KUTLANDI

Kastamonu`nun Tosya ilçesi Ortalıca Beldesinde, Tosya Müftülüğü, Tosya Din Görevlileri Derneği ve Ortalıca Belediyesince düzenlenen etkinlikle "Kutlu Doğum Haftası" kutlandı.
Ortalıca Beldesi Düğün Salonunda düzenlenen kutlama törenine, Tosya Kaymakamı Mehmet Türköz, protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan kutlama programında, daha sonra din görevlisi tarafından Kur`an-ı Kerim okundu. Ardından bir konuşma yapan Tosya Müftü Vekili Muhsin Özdemir, "O bize sevgi ve barış dini olan İslam`ı tebliğ etmiştir. Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV)`in kutlu doğumunun, cennet vatanımızın huzur ve mutluluğuna, necip milletimizin birlik ve beraberliğine, bütün insanlığın hidayetine, Müslümanların da peygamber ahlakına ve yaşantısına yönelmesine vesile olmasını Cenab-ı Hak`tan diliyorum`` diye konuştu. Kutlama programında yaptığı konuşmada,1989 yılından bugüne Diyanet İşleri Başkanlığının Hz. Peygamber`i (SAV) anmaktan anlamaya şiarıyla başlatmış olduğu Peygamber sevgisi etrafında toplumumuzu bütünleştirmek amacıyla kutlana geldiği belirtildi. Kutlu Doğum Haftasının 2012 yılının ana teması ise, Hz. Peygamber (SAV) Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlakı olarak belirlendiğini ifade eden Kaymakam Türköz konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
``Buradan harekete, ``˜Müminler ancak kardeştir` ilahi hitabıyla kardeş olan bizler, gereksiz sebeplerle gün geçtikçe örselene ve kaybolmaya yüz tutmuş, ihmal ettiğimiz kardeşlik duygularını ihya etme, kardeşlik hukukunu ve ahlakını yeniden hatırlatma amacıyla Tosya Müftülüğümüz ve din görevlileri derneğimiz böyle bir kutlama programı öngörmüşler. Bu etkinliklerde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Öncelikle bu haftanın düzenlenmesine vesile olan sevgili Peygamber`imize salat ve selam olsun. Sevgili Peygamberimiz, ilahi vahyin ışığında; 610 yılından itibaren 23 yıllık bir zaman diliminde, var olan toplumsal kurum ve kurallar, yozlaşmış ve çürümüş kurumlarla kuralları yıkarak yepyeni bir toplum inşa etmiştir. Herkesin bildiği gibi Peygamber`imize peygamberlik gelmeden evvel Arap Yarımadasında insanın fıtratında var olan değerlerden uzaklaşmış, yozlaşmış bir toplum mevcuttu. O toplumda; her türlü çirkinlik, her türlü yozlaşma söz konusuydu. Kadınlara değer verilmiyordu. Kimse kız çocuğu sahibi olmak istemiyordu. Fuhuş vardı, şirk vardı. Gerçi o dönem o toplumda dinlerden Hristiyanlık ve Yahudilik vardı ama özünden ayrılmış ve tahrif edilmişti. Bu ortamda İslam dini, ilahi vahiy inmeye başladı. Sevgili Peygamber`imiz bu 23 yıllık zaman dilimi içerisinde bir bir türlü cefaya katlanarak tebliğ görevini yürüttü. 23 yıllık zaman diliminde yepyeni bir toplum inşa etti. Öyle bir toplum ki; insanlık ve uygarlık tarihinde asrısaadet diye zikredilmeye başlandı. O bizi hayat verecek şeylere çağırmıştı. O bize sevgi ve barış dini olan İslam`ı tebliğ etmişti. Bir cahiliye toplumundan medeni bir millet oluşturmanın sırlarını öğretmişti. İnsanların birbirini göz kırpmadan boğazladığı bir dönemde barış içerisinde yaşamanın yollarını insanlığı sunmuştu. Birbirine düşman olan kabileleri kardeş yapmış, yüreklere çöreklenmiş kin ve nefret tohumlarının yerine sevgi ve hoşgörü duygularını ekmişti. Sevgili dostlar bizler; iyiyi kötüden ayırt etmeyi, birbirimizi sevmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, ahlakın güzelliklerini, dürüstlüğü, doğruluğu erdemli bir davranışı, hoşgörünün en mükemmelini. İnsana saygının en yücesini, şefkat ve merhametin sınır tanımayan boyutunu, adaletin en güzel tatbikatını, kısaca her şeyin en iyisini ve en güzelini, o Rahmet Peygamberinin tebliğ, tavsiye ve uygulamalarından öğrendik. Hayatımız anlamlı kılan değerlerimizi, dünya ve ahret dengesini, insan onuruna uyan yaşama sanatını bizlere hep o gösterdi.
Allah Resulü, yeryüzüne numune-i imtisah olarak gönderilmiş bir peygamberdir. Merhamet, şefkat, yardımlaşma, affetme, af dileme, doğruluk, adalet, barış, doğruluk, cömertlik, arkadaşlık, nezaket, nezafet ve benzeri bütün güzel hasletleri, onun söz davranışlarından, net bir şekilde görmekteyiz. Dünyada, yaşadıklarıyla söyledikleri onunki kadar birbirine uygun ikinci bir insan yaşamamıştır. Biz inanıyoruz ki Hz. Peygamber i tanıdıkça ve örnek alındıkça insanlığı mutluluğu ve huzuru artacaktır. Bu gün için önemli sorunlarımızdan biri Hz. Peygamberin örnek hayatı ile kendi hayatımız arasında iyi bir köprü kurulamasıdır. Bu köprünün inşası için onun hayatını tekrar, tekrar okumak ve onu iyi anlamak gerekir. Diyanet işleri Başkanlığımız ve Diyanet Vakfı birlikte bu seneki Kutlu Doğum temasını beraberlik ve kardeşlik üzerine ilan ettiler. Kardeşlik konusunda çok fazla şey söylemeye gerek yok. Buna ne kadar ihtiyacımız olduğunu, Türkiye ve Müslümanlar olarak farkındayız. Bunun önemini kavramak istiyorsak ülkemizin son 20-30 yıllık zaman dilimine iyi bakmak lazım. Eğer İslam kardeşliği uygulanabilseydi; amaçsız çatışmalar, kardeşi kardeşe düşüren gereksiz kavgalar herhalde yaşanmazdı. Biz kardeşliği alemlerin Sultanı Peygamber Efendimizden öğrendik. O bize kardeşliğin sadece bir söylem ve bir edebiyat olmadığını öğretti. O bize kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değirin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil, aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdi. Ona göre müminler birbirine hak bağı ile bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise Cenab-ı Hakk`ın kendisidir. Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) ``˜in kutlu doğumunun 1429. Yıl dönümünün, cennet vatanımızın huzur ve mutluluğuna, necip milletimizin birlik ve beraberliğine, Müslümanların peygamber ahlakına ve yaşantısına yönelmesinde vesile olmasını Cenab-ı Hak`tan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.``
Konuşmaların ardından, din görevlileri tarafından ilahiler okundu. Tosya Müftü Vekili Muhsin Özdemir`in duasının ardından katılımcılara, etli pilav ve ayran ikram edildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Mıhlama için izdiham: Süleymanpaşa’da 1 tonluk lezzet seli Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde düzenlenen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali’nin ilk gününde yaklaşık 1 ton mıhlama kısa sürede tükenirken, etkinlik alanında zaman zaman izdiham yaşandı. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde Karadenizliler Derneği tarafından organize edilen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali, ilk gününden yoğun ilgi gördü. Festival kapsamında vatandaşlara yaklaşık 1 ton mıhlama ikram edilirken, lezzetten tatmak isteyenler erken saatlerden itibaren etkinlik alanına akın etti. Kazanlarda hazırlanan mıhlama karıştırılırken ortaya çıkan görüntüler adeta görsel şölene dönüştü. Mıhlama dağıtımı öncesinde oluşan uzun kuyruklar dikkat çekerken, dağıtımın başlamasıyla birlikte kalabalık zaman zaman kontrolden çıktı, yoğunluk üst seviyeye ulaştı. Oluşan kalabalık nedeniyle festival yetkilileri, hazırlanan mıhlamanın yetip yetmeyeceği konusunda endişe yaşadı. İzdiham havadan görüntülendi Mıhlama için oluşan metrelerce kuyruk ve kalabalık, dron ile görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerde, etkinlik alanındaki yoğunluk net şekilde gözler önüne serildi. Festivalin ilk günü, yoğun katılım ve renkli görüntülerle hafızalara kazındı. "6 bin kişiye mıhlama dağıtacağız" Tekirdağ Karadeniz İlleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Muharrem Akyüz, "Hamsi ve Mıhlama festivalimizin bugün ikinci günündeyiz. Arkamda görüyorsunuz izdiham oluştu. Bu daha ikinci gün mıhlama dağıtımı. Sağ olsun Süleymanpaşalılar bizlere tevazu gösteriyorlar. Bizi çok memnun ettiler ve çok kalabalık oldu. Mıhlama yetecek mi yetmeyecek mi bunun endişesi içerisindeyiz. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum. 6 bin kişilik mıhlama hazırladık, 6 bin kişiye ücretsiz mıhlama dağıtacağız. Yarın da 10 bin kişiye ücretsiz hamsi dağıtacağız" dedi.
Ankara Yoğurt, ayran, turşu gibi ürünler 2026’da gıda trendleri arasında Türk mutfak kültüründe önemli bir yere sahip olan yoğurt, ayran ve turşu gibi ürünlerin tüketim trendinin arttığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Sena Nur Doğan, "İnsanlar bu gıdaları artık yalnızca sindirim için değil, bağışıklık, ruh hali ve enerji üzerindeki etkileri nedeniyle tercih ediyor; böylece kültürel tarifler modern dokunuşlarla yeniden popülerleşiyor" dedi. Bireylerin artık yalnızca beslenmeye değil sağlıklarını korumaya, yaşam kalitesini artırmaya, zihinsel ve bedensel dengeyi sağlamaya ve çevre bilinciyle hareket etmeye odaklandığını vurgulayan Medicana International Ankara Hastanesi Feel Well Beslenme ve Yaşam Tasarımı bölümü Diyetisyen Sena Nur Doğan, 2026 yılına nostaljik tatlar ve geleneksel pişirme tekniklerinin damga vuracağını söyledi. Proteinin beslenmenin merkezindeki yerini daha da sağlamlaştıracağına belirten Diyetisyen Sena Nur Doğan şu bilgileri paylaştı: "Bu yılın en güçlü sağlık temalarından biri bağırsak sağlığı. Mikrobiyom dostu ürünler, prebiyotik lifler, fermente gıdalar ve doğal probiyotik içeren seçenekler giderek daha fazla tercih ediliyor. Yoğurt, ayran, turşu gibi kültürümüzde var olan gıdalar modern beslenme trendlerinin yıldızı haline geliyor. 2026’da sağlıklı beslenme ‘yasaklar’ üzerinden ilerleyen katı bir sistem olmaktan çıkıyor. Yerini; tat duyusunu tatmin eden, dokularla oynayan, nostaljik lezzetleri modern yorumlarla yeniden sunan bir beslenme kültürü alıyor. Fermente gıdalar, bakliyatlar, ev yapımı soslar, eski pişirme teknikleri ve yerel malzemelerle hazırlanan yemekler güçlü bir geri dönüş yapıyor." Sığır yağı talebi artıyor Sığır yağının raflarda daha sık görüleceğini aktaran Diyetisyen Sena Nur Doğan, "Bir zamanlar geleneksel yemek pişirmenin temel unsurlarından biri olarak yüksek dumanlanma noktası ve zengin aromasıyla değer verilen sığır yağı, alternatif yağ arayışındaki tüketiciler tarafından yeniden keşfediliyor. Ancak sığır yağı doymuş bir yağdır. Yüksek doymuş yağ alımı, kalp ve damar hastalıkları riskiyle ilişkilidir; bu nedenle az miktarda tüketilmesi en sağlıklısıdır" ifadelerini kullandı. Proteinli içecekler daha da popülerleşiyor İçeceklerin artık yalnızca bir tamamlayıcı değil, başlı başına fonksiyonel bir ürün haline geldiğini ifade eden Diyetisyen Sena Nur Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektrolit destekli sular, proteinli içecekler, prebiyotik içeren soğuk çaylar, mantar özleri ve zihinsel dengeyi hedefleyen bitkisel karışımlar her zamankinden daha popüler. Tüketici, içtiği her ürünün kendisine ne sağladığını bilmek istiyor. Bu durum, üreticileri daha sade içeriklere, daha net amaçlara ve daha şeffaf etiketlere yönlendiriyor. Günümüz gıda trendleri, sağlıklı beslenmenin yalnızca makro ve mikro besin dengesiyle sınırlı olmadığını; keyif, sürdürülebilirlik, duygusal iyilik hali, kültürel bağlar ve pratik yaşamla uyumlu bir bütünlük sunması gerektiğini gösteriyor. 2026; bedeni besleyen, zihni destekleyen ve gezegene saygı duyan daha bütüncül bir beslenme yılı olacak."