POLİTİKA - 20 Nisan 2012 Cuma 10:45

BAKAN ŞAHİN ADANA`DA

A
A
A
BAKAN ŞAHİN ADANA`DA

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, göç olgusunun neden ve sonuçlarının çok iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, göçün bir zenginlik olarak algılanması uyarısında bulundu. Şahin, sorunun bir parçası değil, sorunu çözen taraf olunması gerektiğini söyledi.
Adana`da merkez ilçe Yüreğir Belediyesi ile İktisadi Araştırmalar Vakfı işbirliğinde HiltonSA Adana Oteli`nde organize edilen; `Türkiye`de İç Göçün Sosyo-Ekonomik Sonuçları: Adana Özelinde Değerlendirme Sempozyumu`na katılan Bakan Şahin, göçün umut, bereket ve dinamizm olduğu yorumunda bulundu. Göçün neden ve sonuçlarının iyi anlaşılması ve bunun anlatılması gibi bir zorunluluk olduğunu kaydeden Şahin, Türkiye`nin kültürel zenginliğine dikkat çekti ve bu zenginliğin oluşmasında göç olgusunun üstlendiği
misyonu vurguladı. Göçün sosyolojik, psikolojik ve siyasi açıdan toplumda önemli bir yeri olduğunu ifade eden Şahin, öncelikle bu durumun kabul edilmesi gerektiğini, göçle birlikte değişimin de yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"İNSANLARIN NEDEN GÖÇ ETTİОİNİ BİLİP BUNA GÖRE ÇALIŞMAYIZ"
Türkiye`nin göç karşısında ne yapılması gerektiğini artık çok iyi bildiğini anlatan Şahin, "Zorunlu göçün azalması noktasında insan merkezli yönetim anlayışını hayata geçirmek zorundayız. İnsanların neden göç ettiğinin bilip, buna göre çalışmalıyız. Son 10 yılda Türkiye`nin ekonomik anlamda gelişmesi, kişi başına düşen milli gelirin artması, bölgesel gelişmişlik farklarının azalması, teröre dayalı zorunlu göçün önüne geçilmesi adına önemli proje ve çalışmalar ortaya koyduk. Çünkü bizim yönetim
anlayışımızın merkezinde insan var. `İnsanı yücelt ki, devlet de yücelsin` anlayışını benimsiyoruz. İşte yeni teşvik sistemi ile yapmayı planlandığımız şeyin temelinde insanların kendi topraklarında sürdürdüğü onurlu bir yaşam mücadelesine katkı sunmak. Dili, dini, ırkı, mezhebi ve inancı her ne olursa olsun bu ülkede yaşayan herkesin daha iyi bir yaşam standartlarına kavuşması temel amacımız" dedi.
"BİZİM ALTINIMIZ, DOОALGAZIMIZ YOK AMA İNSANIMIZ VAR"
Türkiye`nin dünyada en fazla göç alan ülkelerden biri olduğuna işaret eden Şahin, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Göçle gelen insanlar bir yük olarak görülmemeli, onların kente entegrasyonunu sağlamak bizim en büyük görevimiz olmalı. İnsanların varoluştan gelen temel ihtiyaçları başta olmak üzere doğuştan gelen temel hak ve hürriyetlerini geliştirip, onların yaşamlarını kolaylaştırmak en büyük görevimiz. Ekonomik ve beşeri imkanlarımızı güçlendirip, herkesin bu ülkenin zenginliklerinden eşit şekilde pay
alması sağlamak bizim en büyük görevimiz. Daha önce de söylediğimiz gibi; bizim petrolümüz, doğalgazımız, altınımız yok ama bizim bundan daha kıymetli bir şeyimiz var; beşeri sermayemiz yani insanımız. İnsanımızın beşeri sermayesini güçlendirecek altyapı imkanları, kadın olsun, erkek olsun, yaşlı ve genç olsun, engelli olsun olmasın herkesin bu şanstan eşit şekilde yararlanmalı" diye konuştu.
"SORUNUN BİR PARÇASI DEОİL ÇÖZMÜN BİR PARÇASI OLMALIYIZ"
Fatma Şahin, "Yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarına düşen buna zemin hazırlamak. Gecekondulaşma, çarpık kentleşme ve asayiş gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu noktada çözümün maliyeti de çok yüksek oluyor. Sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçası olmamız gerekiyor. Sosyal devlet de böyle bir şey. İnsan odaklı belediyecilikten, kentleşmeden göçe gitmek gerekiyor. Bu konuda Şehircilik Bakanlığımızı güçlendirdik, belediyelerimizin mali gücünü
arttırıyor, kentsel dönüşüm projelerini önemsiyoruz. Adana`da yaşanan sorunları, Adana`nın yine kendisinin çözebileceği gerekli altyapıyı oluşturuyoruz" görüşünü dile getirdi.
"TÜRKİYE`DE GÖÇ DENİLİNCE AKLA İLK GELEN KENTLERDEN BİRİ ADANA"
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ise, göç denildiğinde Türkiye`de akla ilk gelen kentlerin başında Adana`nın yer aldığını ifade ederek, geçmişten günümüze kentte yaşanan nüfus hareketliliği hakkında bilgi verdi. Göç ile birlikte yaşanan sorun ve sıkıntılara dikkat çeken Vali Coş, yaşanan sorunların en fazla kendisini kentleşme alanında gösterdiğini belirterek, plansız ve programsız yapılaşma sonucunda ortaya çıkan çarpık kentleşmenin, deprem gibi bir olgu karşısında ciddi bir risk oluşturduğu uyarısında
bulundu. Bu noktada `kentsel dönüşüm` alanındaki çalışmaları önemsediklerini belirten Coş, bununla birlikte sorunun sadece kentsel boyunu değil, eğitim ve sağlık hizmetlerinin daha verimli hale getirilip, ekonomik ve kültürel anlamda bir gelişimin sağlanması adına da kentsel dönüşümün önemli bir misyon üstlendiğini vurguladı.
"GÖÇÜ BİR ZENGİNLİK OLARAK GÖRÜYORUZ"
Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz da, sorun ve sıkıntıların bilincinde olduklarını, ancak bu konudaki toplumsal bilincin önemli olduğunun altını çizdi. Aldırmaz, bugün kent nüfusunun 2 milyona ulaştığını ve nüfusun önemli bir bölümünün de göçle oluştuğunu vurguladı. Adana`nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi başta olmak üzere Türkiye`nin 81 ilinden göç alan bir kent olarak da öne çıktığını dile getiren Aldırmaz, kente 50-55 bin kişi göç ederken, bunun yanında 60 bin kişiyi de göç
verdiğine işaret ederek, göç olgusunu da bir `zenginlik` olarak gördüklerinin altını çizdi. Aldırmaz, göç ile birlikte yaşanan sorunların Çukurova olarak bölgesel anlamda ele alınıp, ortak hareket edilmesi halinde çözülebileceğini savundu.
"ADANA, DOОU VE GÜNEYDOОU`DAKİ GÖÇÜN ORTASINDA YER ALIYOR"
Göç olgusunun 1950`li yıllardan bu yana gündemde olduğunu vurgulayan Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan, göçün başta ekonomik olmak üzere kültürel ve sosyal alanda neden olduğu sorunları anlattı. Adana`nın Doğu ve Güneydoğu`dan yaşanan göçün tam ortasında yer aldığını dile getiren Çelikcan, bu alanda yaşanan sorunların çözümü noktasında da Yüreğir Belediyesi olarak çaba sarf edip, yapılan çalışmalara da katkı sunmaya çalıştıklarını anlattı. İktisadi Araştırmalar Vakfı Başkanı Ahmet İncekara da,
Türkiye ve Adana`daki göç olgusuna dikkat çekerek, bu konuda vakıf olarak yapmış oldukları çalışmalar hakkında kısa bilgiler verdi. Sempozyuma katılanlar arasında Ak Parti Adana milletvekilleri Necdet Ünüvar ile Fatoş Gürkan da katıldı. İktisadi Araştırmalar Vakfı Başkanı Ahmet İncekara, sempozyuma katkı ve katılımlarından dolayı da Bakan Fatma Şahin`e bir teşekkür plaketi takdim etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Işıkhan: “Hepatit B ve D, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji ilaçları aile hekimlerine yazdırılabilecek” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Yaklaşık 2 milyon vatandaşımızın faydalanabileceği kronik Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji alanında kullanılan ilaçların ilgili sağlık raporlu hastalarımızca hastanelerde sıra beklemeden aile hekimlerine giderek yazdırabilmelerinin önünü açıyoruz“ dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, her yıl 13-19 Mayıs tarihleri arasında kutlanmakta olan Sosyal Güvenlik Haftası çerçevesinde düzenlenen ‘Sosyal Güvenlik Haftası Buluşması’ programına katıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ev sahipliğinde gerçekleşen ve toplumda sosyal güvenlik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlanan programda Bakan Işıkhan, sosyal güvenlik alanında yapılan yeni düzenlemelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumu personeli başta olmak üzere sosyal güvenlik alanında çalışan, emek veren herkesin ’Sosyal Güvenlik Haftası’nı tebrik ettiğini söyleyen Işıkhan, sosyal güvenlik reformunun hayata geçmesiyle finansal yapının güçlendirildiğini, sosyal güvenlik kapsamının genişletildiğini, sosyal sigortacılık ve sağlık alanlarında da büyük mesafeler alındığını belirtti. Geçmiş dönemlerde Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK olmak üzere üç farklı kuruma prim ödenmesi şeklinde ilerleyen bir sosyal güvenlik sistemi olduğunu hatırlatan Işıkhan, sistemde prim ödenen kuruma göre sunulan hizmetlerin farklılaştığını ve ayrıştırmaların oluştuğunu aktardı. Yapılan düzenlemelerle, sosyal güvenlik reformu ile kapsam, norm ve standart birliği açısından karmaşık, dağınık yapıya son verildiğini söyleyen Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında sosyal güvenlik sisteminin yeniden düzenlendiğini dile getirdi. “SUT’ta yaptığımız düzenlemeler ve alternatif tedavi seçenekleri ile yıllık 3,2 milyar lira tasarruf sağlamış olacağız” Bakan Işıkhan, sosyal güvenlik reformunun önemli bir ayağı olan genel sağlık sigortası sistemi hakkında da açıklamalarda bulundu. Sağlığa ayrılan bütçeyi en etkin şekilde kullanmaya özen göstererek Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yer alan işlem ve tıbbi malzeme bedellerinde gerekli artışları yaptıklarını belirten Işıkhan, “Bir taraftan genel sağlık sigortalılarımızın en güncel ve yenilikçi tedavilere erişimini sağlarken, diğer taraftan da hastaların doğru şekilde tedavi edilmesi ve kamu kaynaklarımızın doğru kullanılması amacıyla akılcı ilaç kullanımı kapsamında çalışmalar yaparak gerekli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Göreve geldiğimden itibaren Sağlık Uygulama Tebliği’nde yaptığımız düzenlemeler ve alternatif tedavi seçenekleri ile yıllık 3,2 milyar lira tasarruf sağlamış olacağız. SGK olarak protokol yaptığımız 907 kamu, bin 347 özel ve 154 üniversite hastanesi olmak üzere toplam 2 bin 408 hastane ve 30 bine yakın eczane tarafından sunulan sağlık hizmetini karşılamaktayız” açıklamasında bulundu. “Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji ilaçları aile hekimlerine yazdırılabilecek” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için ilaç hizmetiyle hizmet veren eczanelerin ve eczacıların önemli birer paydaş olduğunu söyleyen Işıkhan, Türk Eczacıları Birliği ile sözleşmeli eczanelere 2023 yılı için imzalanan ek protokolle 2 milyar lira, 2024 yılı için imzalanan ek protokolle 3,8 milyar lira iyileştirme sağladıklarını kaydetti. Ayrıca vatandaşların raporlu ilaçlarının bir kısmını reçete ettirebilmek için hastanelere gittiğini ve ilgili doktordan yazdırmak zorunda kaldıklarını hatırlatan Işıkhan, “Hastanelerdeki yoğunluğu azaltmak, raporlu hastalarımızın işini kolaylaştırmak için aile hekimlerinin reçete edebildiği ilaçların sayısını artıran yeni bir düzenleme yapıyoruz. Yaklaşık 2 milyon vatandaşımızın faydalanabileceği kronik Hepatit B ve D tedavisinde, diyabet tedavisinde ve kardiyoloji alanında kullanılan ilaçların ilgili sağlık raporlu hastalarımızca hastanelerde sıra beklemeden aile hekimlerine giderek yazdırabilmelerinin önünü açıyoruz. Ayrıca mevcut durumda hekimler tarafından en fazla 3 aylık ilaç reçete edilebiliyorken, yeni düzenlemeyle raporu düzenleyen hekim tarafından 1 yıla kadar reçete edilebilecek ve hastalarımız tekrar hekime başvurmaya gerek kalmadan ilaçlarını bu süre zarfında 3’er aylık dozda sözleşmeli eczanelerden temin edebilecekler” ifadelerini kullandı. “Sosyal Güvenlik Kurumu’nu yeni bir hizmet modeline taşıyoruz” Bakan Işıkhan, emeklilerin emeklilik dönemini en iyi koşullarda geçirmeleri için gelir-gider dengesinin korunduğu, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini inşa etmenin en temel vazifeleri olduğunu ifade ederek, “Bildiğiniz gibi 2024 yılını Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ’Emekliler Yılı’ olarak ilan ettik. Bu yıldan itibaren emeklilerimiz için bugüne kadar sağlamış olduğumuz imkanların çeşitlenerek artacağı bir süreci başlatıyoruz. SGK’yı yeni bir hizmet modeline taşıyoruz. Biliyorsunuz SGK, emekliler açısından sadece maaş ödeyen, ikramiye ödeyen teknik bir kurumdu. Artık SGK’yı sosyal açıdan da emeklilerimize hizmet verecek, gerçek anlamda emeklilerimizi SGK’ye paydaş yapacak, sosyal yönü de olan bir kurum haline dönüştürüyoruz. SGK’yı emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, arz odaklı hizmetlerle dinamik bir yapıya kavuşturuyoruz. Bu model kapsamında emeklilerimize yönelik sağlık hizmetlerinden sosyal etkinliklere kadar geniş bir yelpazede hizmetler sunulacak” değerlendirmesinde bulundu. “Emeklilerimizin yaşamlarını kolaylaştıracak teknolojik çözümleri devreye alacağız” SGK’nın uygulamaya koyacağı yeni hizmet modelinde her emeklinin hizmet merkezine gitmeden tek telefonla hızlıca ulaşabileceği, kurumun yetkin personelinden oluşacak emekli danışmanlarını görevlendireceklerini dile getiren Işıkhan, “Emeklilerimizin yaşamlarını kolaylaştıracak teknolojik çözümleri devreye alacağız. Online hizmetlerimizi genişleterek, işlemlerini daha hızlı ve kolay yapabilmelerini sağlayacağız. 81 ilde SGK İl Müdürlüklerinde emekli hizmet masası emeklilerimize özel hizmet sunmaktadır” şeklinde konuştu. “Son dönemlerde dijital alanda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerle zaman ve paradan tasarruf sağlanmıştır” Bakan Işıkhan, göreve geldikleri andan itibaren en fazla önem verdikleri konuların başında dijital dönüşüm projeleri olduğunu söyleyerek, “Anlık olarak 400 bin adet talebi gerçekleştiren ve aylık yaklaşık 10 milyar talebe cevap verebilen bir bilişim altyapısına sahibiz. Bakanlığımız bilgi teknolojilerini etkin bir şekilde kullanarak, vatandaşlarımıza sunmuş olduğu hizmetleri ve bu hizmetlerin kalitesini sürekli artırmayı ve vatandaş memnuniyetini en üst seviyede tutmayı amaç edinmiştir. Kurumsal hizmetlerimizin kesintisiz, hızlı ve etkin sunulması, hizmet alan vatandaşların hastalık, yaşlılık, sağlık gibi temel haklarıyla ilgili memnuniyetleri açısından önem arz etmektedir. Son dönemlerde dijital alanda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerle katma değeri yüksek hizmetler dijitalleştirilmiş, belge sayıları azaltılmış, zaman ve paradan tasarruf sağlanmıştır” diye konuştu. "SGK Co-Pilot uygulamasıyla veri ile karar alma, akıllı asistan, veri ile tahmin modelleme uygulamalarının etkinleştirilmesi amaçlanmaktadır" Kamu hizmetlerinen geliştirilmesi, ilgili hizmetlerin daha etkili, verimli, hızlı ve güçlü bir şekilde sunulabilmesi amacıyla iş ve işlemlere yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerle donatılmış SGK Co-Pilot adında yeni bir uygulama kazandırdıklarını da söyleyen Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “SGK Co-Pilot uygulaması ile kayıp, kaçak, suiistimal, anomali tespiti; veri ile karar alma, risk odaklı denetim, akıllı asistan, veri ile tahmin modelleme uygulamalarının etkinleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu proje kapsamında verilerimiz üzerinden analiz yapılarak sağlık geri ödeme fatura maliyetlerinin düşürülmesi, sağlık fatura inceleme operasyon süreçlerinin kısaltılması, iş gücünün ve kaynakların doğru, etkin ve verimli kullanılması, sağlık geri ödeme süreçlerinin iyileştirilmesi, sağlık fatura inceleme ve ödeme süresinin hızlandırılması hedeflerinde bulunduk. Bu sistem en kısa sürede hayata geçirilecektir.” Konuşmanın ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, sendika başkanları ve ilgili sektör temsilcileriyle toplu fotoğraf çekildi.
Eskişehir Başkan Kurt: "Gençlerimizin enerjisi ve potansiyeli bizlere her zaman ilham vermiştir" Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımlayarak, "Bu özel gün, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük yolundaki kararlı duruşunun, gençlerimizin de bu yolda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun en büyük kanıtıdır" dedi. Başkan Kurt, yayımlamış olduğu mesajında, "Sevgili gençlerimiz, bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak bağımsızlık meşalesini yaktığı, milli mücadelemizin başladığı ve Türk gençliğine armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı coşkuyla kutluyoruz. Bu özel gün, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük yolundaki kararlı duruşunun, gençlerimizin de bu yolda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun en büyük kanıtıdır. Odunpazarı’mızda, gençlerimizin enerjisi ve potansiyeli bizlere her zaman ilham vermiştir. Belediye olarak, gençlerimizin her alanda kendilerini geliştirebilmeleri için spor, sanat ve eğitim alanlarında sunduğumuz imkânları sürekli genişletiyoruz. Gençlerimiz bizim için sadece geleceğin büyükleri değil, aynı zamanda bugünün de aktif bireyleridir. Onların her türlü faaliyet içinde daha fazla yer almalarını sağlamak, bizlerin en temel görevlerinden biridir. Bu anlamlı günde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu toprakları vatan yapma uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; tüm gençlerimizin ve hemşehrilerimin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; gençlerimize sağlık, başarı ve mutluluk dolu bir gelecek diliyorum. Hep birlikte daha güçlü ve aydınlık yarınlara ulaşacağımıza yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Kayseri Evlilik Festivali heyecanı KUMSmall AVM’de başladı Kayseri’de düğün sezonu öncesinde KUMSmall AVM’de başlayan Evlilik Festivali’nde çiftler, düğünleri öncesinde A’dan Z’ye bütün ihtiyaçlarını karşılıyor. "Avrupa’nın ve Türkiye’nin En Büyük Mobilya AVM’si" özelliği taşıyan, 350 mağazası 300 bin metrekare kapalı alanı bulunan KUMSmall AVM’de düğün sezonu öncesinde evlilik heyecanı başladı. Düğün salonlarından gelinlikçilere, güzellik merkezlerinden düğün organizasyon firmalarına kadar düğün ve evlilikle alakalı her sektördeki firmaların stant açtığı festivale gelen çiftler, düğünleri öncesinde A’dan Z’ye ihtiyaçları olan her şeyi buradan karşılıyor. Evlilik Festivali kapsamında 18 ve 19 Mayıs tarihlerinde yapılacak etkinlikler arasında konserler, evlilikle ilgili söyleşiler, kına ekibi gösterileri, dans gösterisi, canlı müzik gibi etkinliklerin de bulunduğu festivalde, 19 Mayıs Pazar günü saat 17.00’de Willma Elles ve İpek Tanrıyar gibi ünlü mankenlerin de katılacağı bir defile gerçekleştirilecek. "KUMSmall alışveriş merkezi fuarlar ve festivaller merkezi olarak anılmaya devam edecek" Festival hakkında bilgiler veren KUMSmall AVM Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Sarıkaya, “KUMSmall alışveriş merkezi fuarlar ve festivaller merkezi olarak anılmaya devam edecek. Bunu daha da perçinliyoruz. Mobilya festivali ve Moda Show’dan sonra şimdi de evlilik festivalindeyiz. Bir taraftan halkımızın ve bölgemizin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ederken, diğer taraftan da Kayseri’mizde ve bölgemizdeki vatandaşların sosyal, kültürel ve eğlence hayatına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. 16-19 Mayıs tarihleri arasında evlilik festivalimiz var. Çiftlerimizin bir evlilik için damatlıktan gelinliğe, çiçekten, makyaja, düğün salonlarına, balayı tatiline ve hatta oturacakları konuta kadar tüm ihtiyaçlarını içeren güzel bir festival hazırladık. Özellikle cumartesi ve pazar günleri harika organizasyonlar var. Kına organizasyonundan tutun, defileye kadar etkinliklerimiz var. Konserlerimiz ve dans gösterilerimiz var. Eğlence alanımızda çocuklardan ve yetişkinlerden tutun, her kesime dokunmaya çalışıyoruz. Kayseri’de yapılmayanları yapmaya çalışıyoruz. KUMSmall AVM halkın ve bölgenin AVM’si. Bu AVM bir kişinin yatırımı değil, burada kendi ürettiğimiz mobilyalarımızı vitrine çıkartıyoruz. Evlilik Festivali ile beraber de mobilya ihtiyacı olan, evini yenileyen ve özellikle evlenecek çiftlerimizin mobilya ihtiyaçlarını festivalle beraber KUMSmall AVM’den karşılanmasını hedefliyoruz. Özellikle vatandaşlarımıza mobilya konusunda şunu söylemek istiyorum. Mobilyalar artık bir tercih nedeni oldu. Rengini, yastığını, tasarımını ve modelini belirliyorlar. Haliyle hazırda stokta olan ürünler çok kalmadı. Vatandaşların isteğine, seçtiği rengine ve talebine göre mobilya üretiliyor. Dolayısıyla temmuz, ağustos ve eylül ayında alacakları mobilyaların siparişlerini gelip bugünden sipariş etmeleri ve beğenmeleri hem zamanında teslimin hem de istedikleri şekilde rengini belirlenmesinin önünü açacak. Bu da bizim daha planlı üretim yapmamızı ve hammadde tedarik etmemizi sağlıyor. Burada da güzel bir birliktelik ortaya çıkıyor. Evlilik Festivali bu yıl daha renkli, önümüzdeki yılda da fuar formatına dönecek. Şehir dışından çok daha farklı firmaları burada görmeye başlayacağız. Kayseri’mizde de çok güzide firmaların olduğunu da gördük ve bundan çok mutlu olduk" ifadelerini kullandı. "Piyasa fiyatının daha da altında kampanyalar hazırlamalarını firmalarımızdan rica ettik" Sarıkaya; "İnsanları buraya davet ediyorsak farklı bir dokunuş sağlamamız gerekiyor. Sadece “indirim var” diyerek, göstermelik indirim olmuyor. Biz gerçekten piyasa fiyatının daha da altında kampanyalar hazırlamalarını firmalarımızdan rica ettik. Mobilyacılarımız özellikle düğün paketleri, çeyiz setleri veya bireysel takımlar anlamında belli modelleri seçerek indirimleri gerçekten yaptılar. Festivalimize katılan düğün salonları, organizasyon şirketleri gerçekten bunu önemsiyorlar. Biz de iyi bir duyuru yaptık. Hem sosyal medya aracılığıyla hem de belediyelerde nikah günü alanlara ulaşmaya çalıştık. 50 binin üzerinde SMS gönderdik. Bir hareket gerekiyor. İnsanların ihtiyaçları var ama akıllarına düşürmek gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bunlar AVM’ye, sektöre, şehre ve bölgeye hareket katan etkinliklerdir" diye konuştu. (AG-
İstanbul Bakan Bolat, İsrail ile ticaretin durdurulmasına ilişkin konuştu Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İsrail ile ticaretin durdurulması ile ilgili olarak, ‘‘Bu konu siyasi istismar konusu yapıldı. 2 Mayıs tarihinde İsrail’in ateşkese yanaşmadığının görülmesi üzerine İsrail ile ticareti durdurma kararı alındı. Ticaret Bakanlığı olarak bu kararı uyguladık. İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti’’ dedi. Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi, Turkuvaz Medya Merkezi Konferans Salonu’nda Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, zirve kapsamında katıldığı oturumda Türkiye’nin ekonomik verilerine ilişkin bilgi verdi. Bakan Bolat, İsrail ile ticaretin kesilmesi ile ilişkin açıklamasında da ‘‘Konuyu siyasi istismar haline getirmek isteyenler oldu. 2 Mayıs itibariyle İsrail ile ticaret yapılmamaktadır. Türkiye olarak saldırıların başladığı andan itibaren tutarlı bir politika izledik’’ ifadelerini kullandı. Bakan Bolat, fahiş fiyat, stokçuluk gibi uygulamalarla ilgili de konuştu. Bolat, fahiş fiyat ve stokçuluk gibi uygulamalar ile ilgili olarak da caydırıcı cezaların olacağını belirtti. ‘‘İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti’’ İsrail ile ticaretin durdurulması konusuna da değinen Bolat, ‘‘Bu konu Türkiye’de seçim döneminde siyasette istismar konusu yapıldı. Ülke olarak birlik beraberlik içinde bu konunun çözülmesi gerekirken istismarcı bir siyaset aracı haline getirildi. Hükümetimiz buna istismar aracı olarak görseydi seçimden önce ticareti durdururdu. Filistinliler ile 1 milyar dolarlık ticaretiz var. İsrail üzerinden aldıklarıyla da toplam 2 milyar dolarlık ticaretimiz vardı. Filistin Milli Ekonomi Bakanlığı ile görüşerek hükümetimiz kısmi olarak ihracatı durdurmuştu. İstismarcı tavırlar devam edildiğinde doğru bilgilerle cevap verdik. 2 Mayıs tarihinde İsrail’in ateşkese yanaşmadığının görülmesi üzerine İsrail ile ticareti durdurma kararı alındı. Ticaret Bakanlığı olarak bu kararı uyguladık. İsrail enflasyon artışı ve mal bulamama gibi konularda ciddi sıkıntılar çekti. Türkiye’den bir günde malını ekonomik fiyata alabiliyordu’’ diye konuştu. ‘‘İhracat hedefimiz geçerliliğini koruyor, revize yapılmadı’’ İsrail ile ticareti durdurduk ama ihracat hedefi rakamlarımız aynı şekilde diyerek konuşmasına devam eden Bakan Bolat, ‘‘Uzak ülkeler stratejisi ve İslam ülkeleri ile ticareti geliştirme stratejisi öncelikli durumda. Yılın ikinci yarısında AB pazarlarından talepte artış bekliyoruz. Körfez ülkelerine yönelik ihracatımızda artış var. Türki Cumhuriyetlere ihracatımızda artış var. ABD’ye ihracatımızı artırıyoruz. 267 milyar dolar mal ihracatı ve 110 milyar dolar hizmet ihracatı hedefimiz geçerliliğini koruyor, hedeflerimizde revize yapılmadı’’ dedi. Türkiye’nin 220 ülkeye 12 bin kalem ürün ihracatı yaptığını söyleyen Bakan Bolat, Türkiye ekonomisini veya iktidarı kötülemek için ’ekonomik krizde’, ’sanayi bitti’ falan tezviratları yapılıyor. Bunlar külliyen, yalan’’ ifadelerini kullandı. "Son 4 senede Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 46 arttı" ABD ile ticaretin arttığına da vurgu yapan Bakan Bolat, ‘‘Son 4 senede Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 46, karşılıklı toplam ticaret yüzde 41 oranında arttı. Geçen hafta ABD’deydik, bazılarını korku sarmıştı. Türkiye’yle İsrail arasındaki ilişkilerin gergin olması nedeniyle ve ticaretteki uyguladığımız ’ticaretin durdurulması’ kararı üzerine işte ’mahvolduk’ gibi şeyler söylenmişti. Tam tersine ABD’de biz çok sıcak karşılandık. Mesela iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yürütüldüğü bir komite var; Ticaret ve Yatırım Komitesi. 7 yıl aradan sonra üç hafta önce bu konuda Ankara’da toplantısını yaptık. Geçen hafta perşembe günü Türk-ABD Kongresi, Türk Amerikan iş alemini bir araya getiren yıllık toplantı 5 yıl aradan sonra yine Washington DC’de yapıldı. Türkiye’yle iş yapmak konusunda hem ABD hükümetinde iştah var, hem ABD’li iş ve yatırım çevrelerinde o konuda istek var’’ şeklinde konuştu. Fahiş fiyat ve stokçulukta cezalar artıyor Bakan Bolat fahiş fiyat ve stokçuluğa karşı yeni yasaların yolda olduğunu da ifade ederken, ‘‘81 bin işletme ve 580 bin ürün denetlemeleri yapıldı. Geçen yıl İç Ticaret Genel Müdürlüğü üzerinden karaborsa, stokçuluk, haksız fiyat, fahiş fiyat denetlemelerinde 850 milyon lira; tüketici korunmasında da zararlı ürünler, aldatıcı reklamlar, sağlığa zararlı ürün konularında ise 1.2 milyar lira ceza kesildi. Rekabet Kurulu da geçen yıl 2,6 milyar lira ceza kesti, rekabete aykırı işlem yapan firmalara. TBMM’de; rekabetin korunması kanunu, tüketicinin korunması kanunu, stokçuluk ve fahiş fiyat ile ilgili düzenlemeler yapılacak, cezalarda ciddi artışlar meydana gelecek. Buradaki amaç caydırıcılık. Ticaretin piyasa şartları içinde yapılmasını, tüketicinin alım gücünün daraltılmamasını, fahiş fiyat ile istismar edici uygulamalara gidilmemesini amaçlıyoruz’’ açıklamalarında bulundu.