GENEL - 20 Nisan 2012 Cuma 17:12

DOОANIN TERMİNATÖR BÖCEKLERİ

A
A
A
DOОANIN TERMİNATÖR BÖCEKLERİ

Denizli Orman Bölge Müdürlüğü, çam ağaçlarının yapraklarını yiyerek zarar veren çam kese böceği popülasyonunu kontrolünde tutmak amacıyla halk arasında `Terminatör böceği` olarak bilinen Calosoma Sycophanta adlı böceklerden 5 bin tanesini doğaya bıraktı.
Denizli Orman Bölge Müdürlüğü`nce, Denizli Orman İşletme Müdürlüğü Orman Zararları ile Biyolojik Mücadele Laboratuvarı`nda üretilen terminatör böceklerinden bu yıl doğaya 5 bin adet bırakıldı. Ağaçlara zarar veren çam kese böceklerine karşı başlatılan savaş kapsamında çalışmalarını yürüten Denizli Orman İşletme Müdürlüğü yetkilileri, laboratuvarda toprak içinde yetiştirilen terminatör böceklerini doğaya salarak doğal dengenin korunmasına katkı sağlıyor.
Denizli Orman Bölge Müdürü Mümtaz Kanat, amaçlarının doğadaki ekolojik dengeyi sağlamak olduğunu söyleyerek, "Bu böcekler Calosoma sycophanta dediğimiz böcek türü. Halk arasında yırtıcı, ya da terminatör böcek olarak biliniyor. Biz doğadaki ekolojik dengeyi düşünürüz" dedi.
Bu böceklerin çam kese böceklerini yiyerek beslendiğini anlatan Kanat, şunları söyledi: "Bu çam kese böceği yoğun olduğu zaman insanlarda da değişik alerjik hastalıklara sebep oluyor. Fakat ciddi anlamda zararı yok. Yani öldürücü etkisi yok. Ağaçta da öldürücü etkisi yok. Bunlar keseden çıkarken ağaç iğnelerini yiyerek aşağıya iniyorlar. Nisan-Mayıs aylarında ağaçların iğnelerini yiyerek beslendikleri için, vatandaşlar bu ağaçları kurutuyorlar gibi bir izlenime kapılıyor. Aslında bu böcekler ağaçları
öldürmüyor. 15-20 gün sonra yaprakları yenen ağaçlar tekrar yeşerir, eski haline döner. Çam kese böceği kesinlikle ağacı öldürmez"
Terminatör böcekler olarak tanınan Calosoma sycophanta adlı böcekleri, çam kese böceklerinin yoğun olduğu bölgelerde doğaya saldıklarını belirten Kanat, şöyle konuştu: "Bunlar yumurtalarıyla birlikte çam kese böceklerinin yumurtalarını takip ederek, günde yaklaşık 80 yumurta yiyerek besleniyor. Bunlar çam kese böceği yiyor. Biz böylelikle doğadaki dengeyi sağlamaya yardımcı oluyoruz. Yani biz kurulan ekosisteme destek oluyoruz. Nasıl ki, İtalya`da bütün fareleri zehirlemişler ve her tarafı yılan basmış,
aynı onun gibi biz bu zincir halkasının devamını sağlıyoruz. Bundan sonra da bölgedeki bu çalışmalara devam edeceğiz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.