GENEL - 21 Nisan 2012 Cumartesi 22:08

(ÖZEL HABER) ÜRETİCİLER: "SOОANLARIMIZI ÇÖPE DÖKECEОİZ"

A
A
A
(ÖZEL HABER) ÜRETİCİLER: "SOОANLARIMIZI ÇÖPE DÖKECEОİZ"

Türkiye`nin en önemli soğan üretim merkezlerinden biri olan Çorum`da çiftçiler, ellerindeki soğanları satamadıklarını, bu yüzden tarlaya yada çöplüğe dökeceklerini söyledi.
Merkeze bağlı Deliler ve Ömerbey köylerinde yaşayan çiftçiler, soğanın değerini bulamadığını ifade ettiler. Soğanlarının depolarda çürümeye yüz tuttuğunu kaydeden üreticiler, soğanları ya ücretsiz dağıttıklarını yada tarlaya, dere kenarlarına döktüklerini söyledi. Çiftçiler, soğanın değerini bulamamasını ihracat yapılmamasına bağladı.
Çorum Ziraat Odası Başkanı Mehmet Sayan, pazarlar olmadığı için bu yıl soğanların çiftçilerin elinde kaldığını söyledi. Soğan fiyatlarının her geçen gün gerilediğini dile getiren Sayan, şuanda soğanın 50 kuruştan alıcı bulduğu belirtti. Bir çuval soğanın maliyetini kurtarmadığını dile getiren Sayan, "Depolarda kalan soğanlar çürümeye başladı. Bunların tekrar ayıklayıp satışa sunacağız. Ancak işçiye vereceğimiz para, maliyetini kurtarmayacak. En güzeli tarlaya götürüp dökeceğiz. En azından gübre oluyor.
Başka bir şansımız da yok. 50 kuruşa satsak maliyetini kurtarmıyor" dedi.
Geçtiğimiz yıl 1 ila 1.5 TL`ye kadar yükselen soğan fiyatlarının bu yıl yarı oranında düştüğünü anlatan Sayan, "Vatandaşın soğanı elinde kaldı, satamadılar. Ayrıca bu yıl aşırı bir patates ekimi var. Onunda fiyatının ne olacak belli değil. Öte yandan, elinde kalan soğanı satamayan üretici, tekrar soğan ekti. Gelecek yıl belki para eder umuduyla ekiyor. Çiftçilik demek, kumar demek. Bir yıl mahsul oluyor, bir yıl olmuyor" diye konuştu.
Sayan, şu an kendilerine ait depoda 150 ila 300 ton arasında soğan bulunduğunu sözlerine ekledi.
Deliler Köyü Muhtarı İdris Dağlamaz ise, köydeki üreticilerin elinde yaklaşık 150 ton soğan bulunduğunu ve halen alıcı beklediklerini açıkladı. Dağlamaz, "Soğanı çöpe atmak zorundayım. Çöpe atacak yer de yok. Çiftçinin hali perişan. Değerinde satamıyoruz" ifadelerini kullandı.
Ömerbey köyü çiftçilerinden Ali Kaya da, soğan üreticilerinin durumunun kötü olduğunu, soğanda ihracatın olmaması ve üretim fazlalığı nedeniyle ürünlerin ellerinde kaldığını dile getirdi. Ali Kaya, "Soğanlarımız depomuzda kaldı. Sattığımız soğanları da zararına verdik. Durumlar çok kötü. Çiftçinin hali ne olacak? Bu yıl bir şeyler ekiyoruz ama gelecek yıl olsun istemiyoruz. Çiftçi her yönden zor durumda. Maliyetler yüksek ama fiyatlar düşük. Çiftçi zarar ediyor" diye konuştu.
Ellerindeki soğanı "bedava götürün" dediklerinde dahi alanın çıkmadığını savunan Kaya, "Yeni soğan çıktı, hesabıyla alıcısı yok. Dökeceğiz sağda solda kokacak. Bir şekilde imha etmeye çalışacağız. Bir yerlere dökeceğiz. Başka şansımız olmadığı için bu yıl yine soğan ektik. Soğan 50 kuruş, mazot 4 lira olmuş. Yapacak başka bir iş imkanı olsa da yapsak. Mesleğimiz bu. Başka işimiz yok. Bir iş yapıyorsunuz kar yada zarar ediyorsunuz. Atadan dededen kalan toprakları işlemeye çalışıyoruz" ifadelerini
kullandı.
Şuanda elinde 30 ton soğan bulunduğunu açıklayan Kaya, 20 kuruşa mal ettikleri soğanı ancak 9-10 kuruşa sattıklarını söyledi. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte depolarda çürümeye başlayan soğanların doğrudan çöpe gideceğini söyleyen Kaya, çiftçilerin sıkıntılı bir süreç geçirdiğini kaydetti.
Bir başka soğan üreticisi Hüseyin Kaya da, il merkezinde soğan ekiminin çok olduğunu söyledi. Çiftçinin umduğunu bulamadığını anlatan Kaya, çiftçinin elinde kalan ürünlerin akıbetinin ne olacağını bilmediklerini belirtti. Alıcı olmadığı ve ihraç yapılmadığı için bu durumun ortaya çıktığını anlatan Kaya, "Gördüğünüz gibi soğan dökme sezonu açıldı. Hepsinin akıbeti böyle olacak. Bunu tarlaya döksek de gübrede olmaz. Devlet diyorsa `çiftçi terk etsin köyü, merkeze yerleşsin, çoluk çocuk hırsızlık yapsın,
nasıl olursa olsun` diyorsa onu da yaparız. Üretmeyen ülke ayakta kalamaz" ifadelerini kullandı.
Fırat Kaya isimli çiftçi de, yaklaşık 10 ton soğanın olduğunu, bedava vermesine rağmen kimsenin almadığını söyledi. Kaya, satamadığı soğanlarını götürüp belediye çöplüğüne dökeceğini bildirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Eğitim için 4 bin 301 kilometre yol kat ettiler, şimdi kapı önündeler Sakarya’nın Serdivan ilçesinde yapı kullanım izni olmamasına rağmen faaliyete geçirilen özel yurt, Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrenciye mağduriyet yaşattı. Öğrenciler kalacak yer telaşına kapılırken, Zhanar Zhakupova isimli veli, "Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor. Bir tane çocuğun yurttan ayrılıp başka yere gitmesi cebinde en az 20 bin lira olması lazım ama bunların ceplerinde kuruş para yok" dedi. Beşköprü Mahallesi Tokat Dere Caddesi üzerinde bulunan ve yapı kullanım izni olmamasına rağmen faaliyete geçirilen yurt, öğrenci kabulüne başladı. Üniversite eğitimlerini tamamlamak için şehre gelen Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrenci, bir yıllık sözleşme imzaladı. Bazı öğrenciler, yıllık peşin verirken bazıları ise aylık 7 bin 500 lira ödeme yaptı. Yapı kullanım izni olmayan yurdun şikayet edilmesi üzerine Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Serdivan Belediyesine yurdun kapatılması konusunda yazı yazdı, ilçe belediyesi ise yurdun boşaltılması için 17 Aralık tarihine kadar müddet tanıdı. Öğrenciler mağdur oldu Yaşanan bu durum üzerine yaklaşık 4 bin 301 kilometre yol kat ederek Sakarya’ya üniversite eğitimi almak için gelen öğrenciler kalacak yer telaşına kapılırken adeta valizleriyle sokakta kaldı. Yurtta kalan öğrencinin velisi Zhanar Zhakupova, çocukların mağdur olduklarını ve eğitimlerinin aksadığını aktardı. Zhakupova, "Biz yurdu kiraladık, sözleşmemizde var 12 aylık. Parasını da ödedim, depozitosunu da ödedim. Hatta 10-12 aylık para vermiş çocuklar da var. Yurt sahibi gelip ’çıkın’ diyor. Onların sıkıntıları varmış. Mahkeme kararı varmış ama bize gösterilmedi. Hiçbir şey göstermeden bizi çıkartmaya çalışıyorlar, sadece bize bu ayın 17’sine kadar çıkmamız gerektiğini söylediler. 2-3 gün önce aylık kiramızı da aldı. Bize bir gün sonra ’çıkın’ diyorlar. Neden bizden ödeme alıyorsunuz o zaman?" dedi. "Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor" Zhakupova, Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrencinin mağduriyet yaşadığını, ailelerinin çocuklarını okutmak için kredi çektiğini belirterek, "Cebimizde para yok. Depozito vermişiz. Geri bir kuruş paramızı vermiyorlar, bizi de çıkartıyorlar. Bizim gidecek yerimiz yok. Şimdi 100 Kazak öğrenci var. Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor, şimdi çocuklar dışarda kalıyor. Çocuklar nasıl böyle dışarda kalabilir? Çocuklardan ödeme aldıktan sonra neden çocukları çıkartıyorsunuz, ben anlamıyorum bu işi. Biz ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yarın mahkemeye gideceğiz mecburen. Bir tane çocuğun yurttan ayrılıp başka yere gitmesi cebinde en az 20 bin lira olması lazım ama bunların ceplerinde bir kuruş para yok. Yurt dışından gelip de kalacak yer bulmak çok zormuş" diye konuştu. "Yurt dışından gelen öğrencileri toplamış, ödemeleri aylık veya yıllık alınmış" Zhanar Zhakupova’nın eski eşi Serdar Pazar ise yaşanan mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirtti. Pazar, "Yurdun yapı uygulama belgesinin olmadığını bilen Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Serdivan Belediyesine yurdun kapanması için bilgi vermiş. Fakat herhangi bir kapatılma olmamış üstüne yurt dışından gelen öğrencileri toplamış, ödemeleri aylık veya yıllık alınmış. Yapı uygulama belgesi olmadan belediye buna nasıl izin verebiliyor bilmiyoruz. Şuan bile öğrenci alımı yapılabiliyor belki bilmiyoruz. İçeride toplanmış bavullar var. Öğrenciler derslere gidiyor ama geldiklerinde burada kalacaklar mı? Nerede yatacaklar bunların tedirginliğini yaşıyor. Türkiye’ye eğitim için gelen, daha iyi ve refah bir ülkede eğitim almak için geldiler ama mağduriyetleri var" şeklinde konuştu. "Burada hem kandırılan çocuklar hem de mağdur edilen bir Türkiye var" Kazakistanlı çocuklara yardım etmeye çalışan Pazar, "Madem yapı uygulama belgesi olmadığını biliniyorsa Belediye sezon başlamadığı zamanda neden kapatmadı veya neden kontrole gelemedi? Öğrenciler kalmaya devam etse polis zoruyla çıkarılma riski var ama öğrenciler kandırıldığı için polis yardımı alamıyor. Bunun bir sorumlusu olması gerekiyor. Yurt yönetimi, verilen paraların elektrik, doğalgaz gibi harcamalarda kullanıldığını söylüyor. Bu konuda da herhangi bir muhatap görmedik. Gördüğümüz kişilerde ’Biz çalışanız’ diyorlar. Kazakistan’da zor durumda olan ailelerde var bunlar bankalardan kredi çekerek buraya öğrencilerini gönderdiler. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gideceğim yapabilecekleri bir şeyin olup olmadığını soracağım. Konuya ilişkin savcılığa başvuruda bulunduk, umarım yardımcı olacak birileri çıkar. Biz maddiyattan çok öğrenciler kalacak yer bulabilecek mi onun peşindeyiz. Burada hem kandırılan çocuklar hem de mağdur edilen bir Türkiye var. Türkiye’ye Kazakistan’dan bir öğrenci gelip gittiği zaman artık bu ülkeyi tavsiye etmeyecek" ifadelerini kullandı.
İstanbul İGÜ, ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı İstanbul Gelişim Üniversitesi ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı. Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi’nce 13-14 Aralık tarihlerinde kültür temasıyla gerçekleştirilen çalıştayda kültürün farklı disiplinlerle olan ilişkisi çok yönlü olarak ele alındı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Egeli, kültür teması etrafında şekillenen bu çalıştayın yalnızca akademik bir paylaşım alanı olmadığını; farklı bakış açılarıyla bir araya gelen gençlerin düşünme, tartışma ve yönetme becerilerini geliştirmeyi hedefleyen çok boyutlu bir yolculuk olduğunu vurguladı. Gelişimin ancak cesaretten ilham almakla başlayacağını ifade eden Doç. Dr. Serdar Egeli, sözlerine şu şekilde devam etti: "Üniversitemizin temel önceliklerinden biri; öğrencilerimizin merak duygusunu canlı tutmak, düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri nitelikli ortamlar oluşturmak ve disiplinler arası düşünme kültürünü desteklemektir. ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’nın bu vizyonla güçlü biçimde örtüştüğünü memnuniyetle görmekteyiz. Çalıştay süresince felsefeden antropolojiye, tarihten teknolojiye uzanan geniş bir perspektifte kültürün birey ve toplum üzerindeki etkileri ele alınacak; katılımcılar eleştirel düşünme, sorgulama ve yeni bakış açıları geliştirme fırsatı bulacaktır. Her bir katkının çalıştayın akademik ve entelektüel değerini zenginleştireceğine inanıyoruz. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak gençlere yatırım yapmayı; onları bilim, sanat, teknoloji ve kültürle buluşturarak potansiyellerini keşfetmelerine katkı sunmayı temel sorumluluklarımız arasında görüyoruz. Bu değerli çalıştay vesilesiyle sizleri kampüsümüzde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet ve gurur duyuyoruz." "Bir düşüncenin, bir ortak bilincin ve bir kültür yolculuğunun eşiğindeyiz" Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi ETÜGENÇ Çalıştayı Genel Koordinatörü Tuğçe Olgun, çalıştayın hedeflerini şu ifadelerle anlattı: "Kültür bir milletin hafızasıdır. Bizim bugün burada bir araya gelişimiz tam da bu hafızayı genç nesillere aktarmak, onu yaşatmak ve ona yeni bir soluk kazandırmak içindir. Hepimiz biliyoruz ki kültür, kitaplarda donmuş bir kavram değildir. Kültür; dokunan, değişen, gelişen, yaşayan bir yapıdır ve onu yaşatacak olanlar tam da şu an burada bulunan sizlersiniz. Bu nedenle ETÜGENÇ Çalıştayı’nı hazırlarken hedefimiz; gençlerin düşünce üretmesine, kendilerini ifade etmesine ve bu kültürün doğal bir parçası olduklarını hissetmelerine alan açmaktı. Çünkü kültür, bir gencin eline değdiğinde geleceğe dönüşür; kalbine değdiğinde anlam kazanır." Olgun, çalıştaya ev sahipliği yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’ne teşekkürlerini ileterek sözlerini noktaladı. "Kültür yalnızca geçmişi hatırlamak değil; sizin her gün yeniden yazdığınız bir hikayedir" Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Necmettin Sarıkaya, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi olarak Atatürk’ün "Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür" sözünü yollarını aydınlatan bir ilke olarak benimsediklerini ve bu anlayış çerçevesinde ilgili çalıştayı planladıklarını vurguladı. Necmettin Sarıkaya, ETÜGENÇ çalıştayının esas vurgusu olan "kültür" teması hakkındaki görüşlerini, "Kültür yalnızca geçmişi hatırlamak değil; sizin her gün yeniden yazdığınız bir hikayedir. Konuşmalarınızda, davranışlarınızda, müziğinizde, hayallerinizde siz nereye bakarsanız kültür oradadır. Bugün bu çalıştayda yalnızca kültürü konuşmayacak, kültürün kendisi olacaksınız. Komitelerde dile getirilen her fikir, geleceğe bırakılmış bir kültür izi olacaktır" dedi. Çalıştayda Türk tarihi ve kültürü konuşuldu Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Doç. Dr. Nusret Gedik, "Son yıllarda kültür, devletler düzeyinde geri planda kalan alanlardan biri hâline gelmiş olsa da gençlerin kültüre olan ilgisi bu sürecin kalıcı olmayacağını gösteriyor. Kültür, milletleri ayakta tutan en temel unsurlardan biridir ve Türk tarihi, büyük kültürel ve siyasal kırılmalara rağmen bu birikimin sürekliliği sayesinde varlığını korumuştur. Türk kültürü başlangıçta sözlü gelenekle aktarılmış, Orhun Yazıtları ile birlikte yazılı kültüre geçiş süreci başlamıştır. Göçebe yaşam tarzı sözlü kültürü güçlendirmiş; yazılı kültür ise kültürel hafızanın kalıcılığını sağlamıştır. Yerleşik hayata geçişle birlikte karşılaşılan Maniheizm gibi inanç sistemleri ise kültür üzerinde belirleyici etkiler oluşturmuş, bu da Türk tarihinde önemli kültürel dönüşümlere yol açmıştır" ifadelerini kullandı. Çalıştaya; İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Egeli, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Necmettin Sarıkaya, Esenyurt İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Murat Tetik, Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Doç. Dr. Nusret Gedik’in yanı sıra öğretmenler, öğrenciler ve veliler katılım sağladı.