YEREL HABERLER - 21 Nisan 2012 Cumartesi 09:33

ADANA HSOSB`DE ``˜`ÇEVRE MEVZUATI`` TOPLANTISI

A
A
A
ADANA HSOSB`DE ``˜`ÇEVRE MEVZUATI`` TOPLANTISI

Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi (AHSOSB) Başkanı Bekir Sütcü, çevrenin önemine dikkati çekerek, konuyla ilgili yetkililerin katılımıyla düzenledikleri toplantılarla çevreye duyarlı olma konusunda varsa eksiklerini giderme çabasında olduklarını bildirdi.
Sütcü, AHSOSB Konferans Salonu`nda, Adana Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Hasan Metin`in de katılımıyla düzenlenen ``˜`Çevre Mevzuata`` konulu bilgilendirme toplantısının açılışındaki konuşmasında, çevreye duyarlı ve zarar vermeyen sanayicilerin, yaşam alanlarının düzeni açısından kendilerine yardımcı olduklarını ifade etti.
Organize Sanayimizde yaklaşık 330 tane sanayicinin olduğuna değinen Sütcü, çevre il müdürlüğündeki görevlilerin denetime başladıklarını belirterek, ``˜`Bu konuda yanlış anlaşılmaya meydan vermemek gerekir. Bazı sanayicilerin bilmediği mevzuatlar olabilir. Bu yüzden burada bir araya geldik. Burada yetkili arkadaşlarımızla, bilgilendirme açısından, varsa kafanızdaki soruları veya sorunları yapıcı bir eleştiri olarak konuşmak için toplandık`` dedi.
Organize Sanayi Bölgesi olarak sanayicilerin girişimciliklerini ve sanayiciliklerini geliştirmek için çalıştıklarını anlatan Sütcü, şunları kaydetti:
``˜`Bunun için devletin kamu kurum ve kuruluşlarıyla birlikte hareket ediyoruz. Yetkililer, sanayicilere son derece yapıcı yaklaşıyor. Özellikle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğündeki arkadaşlarımız kanunlar çerçevesinde kontrollerini yapacaklar. Sanayicilerimizin duyarlı olması için de biz yöneticiler olarak elimizden geleni yapacağız. Sanayicilerimizin, sanayiciliklerinin yanında çevreye de duyarlı olmaları konusunda varsa eksikliklerimizi gidermek istiyoruz.``
Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Hasan Metin ise denetimlerdeki amaçlarının ceza uygulamak değil, sanayicileri bilgilendirmek olduğunu belirterek, ``˜`Bizim yaptığımız eğitimler samimi bir ortamda gerçekleştiriliyor. Denetim gerçeklerinin ortaya çıkartılması ve rakamların değerlendirilmesi ve gözlemlerinin yapılmasıdır. Bu konuda bize destek veren OSB yöneticilerine teşekkür ederiz`` dedi.
Metin ve beraberindeki Çevre Mühendisleri Alp Yüksek, Filiz Karaçor, Mazlume Mazlumoğlu ve Elda Uluocak Güzel, açılış konuşmalarının ardından Çevre Mevzuatı konusunda bilgiler vererek, katılımcıların sorularını yanıtladılar.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Atakum dikey mimariye yenik düştü: Hızlı yapılaşma riskleri artırdı Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hızla artan dikey yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni değerlendirmeleri gündeme getiriyor. İlçede yüksek ve çok yüksek bina sayısının büyüme eğiliminin sürmesi, özellikle zemin şartları ve altyapı kapasitesi yönünden çeşitli risklerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılıyor. "Türkiye’nin Miamisi" olarak adlandırılan Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hız kazanan çok katlı yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni teknik değerlendirmeleri gündeme taşıyor. İlçede hem nüfus artışı hem de arsa sıkıntısı nedeniyle dikey mimariye yönelimin devam ettiği gözleniyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum’da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekti. Tuhta, son 25 yılda ilçenin yerleşim alanı açısından dört kata yakın büyüme gösterdiğini ifade etti. Tuhta, "Yüksek yapıların ekonomik yönden ve bağımsız bölüm sayısı açısından avantajları bulunmaktadır. Ancak bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığı gibi altyapı ile ilgili ve kendi bölgesinde mikro iklim oluşturma bakımından dezavantajlarının olduğu bilinmektedir. Samsun bu yönden bazı dezavantajları bünyesinde barındırmaktadır. Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türüdür. Dikey mimaride bazı dezavantajlar vardır. Örnek verecek olursak deprem riski. Bir diğer risk de yapılarda meydana gelen yangın riskleridir. Bunlar olumsuz olarak sayabileceğimiz özelliklerdir. Tabii, hem yatay hem de dikey mimaride kurallara uygun yapıldığında herhangi bir risk olmadığını söyleyebiliriz. Nüfus artışına bağlı olarak belirli bölgelerde yapı stoku artmaktadır. Nüfusun artmasıyla birlikte arsa miktarında azalma yaşanmakta ve dikey mimariye yönelim olmaktadır" dedi. "Bina yeni bile olsa deprem analiz raporları olup olmadığı sorgulanmalı" Yüksek katlı yapıların ekonomik ve kullanım açısından bazı avantajlar sunduğunu belirten Tuhta, buna karşın altyapı yükü ve mikro iklim üzerindeki etkiler gibi bilimsel olarak ortaya konmuş dezavantajların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Tuhta, dikey mimarinin arsa yetersizliğine bağlı olarak tercih edildiğini ancak deprem ve yangın riskleri açısından ilave tedbirler gerektirdiğini vurguladı. Atakum’un kıyı bandına yönelik değerlendirmelerde ise sıvılaşma ve zemin büyütme potansiyelinin önemli bir tehlike olduğunun altını çizen Tuhta, çok yüksek yapıların genellikle ilçenin üst kotlarında konumlandığını belirterek, "Atakum özelinde baktığımızda, kıyı şeridi boyunca sıvılaşma ve zemin büyütme riskinin potansiyel bir tehlike olduğundan bahsedebiliriz. Çok yüksek binaların ise ilçenin daha yüksek kotlarında yer aldığını görmekteyiz. Yüksek veya çok yüksek yapıların deprem performans analiz raporlarının olup olmadığını sorgulamamız gerekmektedir. Bu sınıfa giren eski yapılarda vatandaşlarımızın hasarlı veya hasarsız olarak nitelendirilen sistemlerle deprem performans analizlerini mutlaka araştırmaları gerekir. Bu performans seviyeleri, güncel Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun ise tercih edilmelidir" diye konuştu. Sağlıklı bir kentleşme için mikro bölgelendirme çalışmalarının şart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Tuhta, parsel bazlı zemin etütlerinin geoteknik ve sismik açıdan yapılmasının önemine dikkat çekerek, bu verilerin deprem tehlike haritalarıyla birlikte değerlendirilip planlama çözümlerine yön vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Samsun Doğal gaz 10 metre ötede, mahalleli yıllardır beklemede Samsun’un İlkadım ilçesine bağlı Kıran Mahallesi’nde yaşayan yaklaşık 160 hane, çevre sokaklarda doğal gaz bulunmasına rağmen kendi bölgelerine "imarsız" olduğu gerekçesiyle hat çekilmemesine tepki göstererek çözüm talep etti. Mahalle sakinleri, "Şehrin merkezinde yıllardır kömür ve tüple yaşamaya mahkum edildik" diyerek yetkililere seslendi. İlkadım ilçesi Kıran Mahallesi’nde, 10-11-13 ve 22 ada parsellerde "imarsız" alanda bulunan evler, çevredeki mahallelerde doğal gaz olmasına rağmen hat bağlatamıyor. Yaklaşık 160 hane, doğal gazdan yararlanamadıkları için bir araya gelerek yetkililere seslendi. Mahalle sakinleri, bulundukları bölgenin ya kentsel dönüşüme alınmasını ya da doğal gaz altyapısının kurulmasını talep etti. Yıllardır kömür ve tüp kullandıklarını belirten vatandaşlar, özellikle yaşlıların hem ısınma hem de yemek pişirme konusunda büyük sıkıntı yaşadığını ifade etti. "Ya gazımızı versinler ya da kentsel dönüşüme sokacaklarsa soksunlar" Özellikle yaşlıların ve evde bakıma muhtaç bireylerin olduğu hanelerin doğal gaz olmaması nedeniyle büyük sıkıntı yaşadığını ifade eden Kıran Mahalle Muhtarı Kemal Saraç, "Mahallemizdeki doğal gaz sıkıntısı yıllardır devam ediyor. Mahalle sakinlerinin bir an önce doğal gaza ulaşmasını istiyoruz. Ya gazımızı versinler ya da kentsel dönüşüme sokacaklarsa soksunlar. Yaklaşık 160 hane Samsun’un merkezinde doğal gaz hizmeti alamıyor. Bir an önce bu sıkıntının çözülmesi, vatandaşlarımız açısından oldukça yararlı olacaktır" dedi. Mahalle sakinleri, hemen karşılarındaki ve çevredeki binalarda doğal gaz bulunmasına rağmen kendi evlerinde olmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Şehrin merkezinde yıllardır kömür ve tüple uğraştıkları için büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten vatandaşlar, problemlerinin çözülmesini talep etti. SAMGAZ’dan konu hakkında açıklama Doğal gaz hizmeti veren SAMGAZ yetkilileri ise konu hakkında şu açıklamayı yaptı: "Kıranköy Mezarlığı ile Ankara Bulvarı arasında yer alan bölüm, heyelan riski nedeniyle kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş, Toplu Konut İdaresi tarafından inşa edilen yapılarla dönüşüm tamamlanmış ve bu yeni konutların doğal gaz çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında, Ankara Bulvarı’na cepheli kısımda yapılan imar düzenlemesiyle yeni yapılar oluşmaya başlamış, bu bölgenin doğal gaz arzı da 2025 yılı içinde tamamlanmıştır. Toplu Konut İdaresi konutları ile imar çalışması yapılarak doğal gaz sağlanan bölgenin arasında kalan kesim ise daha önce heyelan alanı olarak ayrıldığı için imar planı dışında tutulmuş durumdadır. Günümüzde bu alan için 1/5000’lik imar planı hazırlanmış olsa da 1/1000’lik uygulama imar planları henüz tamamlanmamıştır. Bu nedenle bölgedeki konutlar hâlen plansız alanda bulunmakta ve mevcut ulaşım yolları imar planında yol olarak görünmediğinden doğal gaz dağıtım çalışması yapılamamaktadır."