YEREL HABERLER - 21 Nisan 2012 Cumartesi 16:01

``˜23 NİSAN AMACINA UYGUN KUTLANMIYOR`

A
A
A
``˜23 NİSAN AMACINA UYGUN KUTLANMIYOR`

Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı`nı amacına uygun bir şekilde kutlanmadığını ileri sürdü.
Türk Ocakları Samsun Şubesi 100. yıl faaliyetleri kapsamında şube binasında düzenledikleri toplantıda konuşan Türk Ocakları Samsun Şubesi Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı`nın amacına uygun bir şekilde kutlanmadığını iddia ederek, ``23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanıyor. Ancak Türk Ocakları olarak Milli Egemenlik Bayramı`nı amacına uygun bir şekilde kutlanmadığı kanaatini taşıyoruz. Milli egemenlik aslında 20. asrın başında yeni stratejiler üreten Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan`da açılan meclisimiz bu coğrafyada Türkün varlığı konusunda bir stratejiyi hayata sokmaya ilk adımını atmıştır. Yani 23 Nisan 1920 tarihi, Anadolu coğrafyası ve çevresindeki Türklüğün ümit ışığı ve genç Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşu adına yeni stratejiyi Türk`ün yazdığı senaryonun uygulanmaya başladığı tarihtir. Bu çerçevede 23 Nisan 1920 tarihini biz pek çok açıdan önemsiyoruz. 23 Nisan bu topraklarda Türkün varlığını ispat ettiği günüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin kuruluşunun başlangıç günüdür. Türk devleti kavramı anayasal kimlik halinin geldiği sürecin başlangıç günüdür. Yeni anayasa tartışmaların yaşandığı bugünlerde 23 Nisan`ı bugün ile dikkate alınması ve Atatürk anayasaları ile tanımlayacağımız 1920 ve 1924 anayasaları da Türklüğün temel kimlik olarak anayasa yerleştiği günün başlangıcı olarak da 23 Nisan`ı değerlendirebiliriz. 23 Nisan 20. yüzyılın yeni stratejilerin Türkün yazdığı senaryonun uygulamaya sokulduğu günün adıdır. 21. yüzyılın başındayız ve bu yüzyılda Türk`ün yazdığı senaryonun mu hayata geçtiği yoksa Amerikalıların, İngilizlerin ya da Rusların yazdığı senaryoların mı hayata geçeceği yüzyıl olup olmadığını göreceğiz. Ama ben inanıyorum ki Türk Ocakları ve tüm kurum ve kuruluşlar bu çağın Türk`ün çağı olması için elinden geleni yapacaktır`` dedi.
Daha sonra Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, ``Yeni Çağın Eşiğinden Avrasya`nın Kalbine Bakmak`` konulu sunum yaptı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Kış enfeksiyonlarına karşı bağışıklığı güçlendirecek gıdalar tüketin uyarısı Kış aylarında artan enfeksiyon riskine karşı bağışıklığın güçlü tutulması gerektiğini belirten uzmanlar, protein, Omega-3, C ve D vitamini ile probiyotik gıdaların günlük beslenmede mutlaka yer alması gerektiği konusunda uyardı. Uzmanlar, her öğünde protein tüketilmesi, haftada iki kez balık yenmesi, günlük C vitamini ihtiyacı için mevsim meyvelerinin tercih edilmesi ve kışın D vitamini takviyesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgularken, yoğurt gibi probiyotikler ile soğan ve sarımsak gibi prebiyotiklerin bağırsak sağlığını desteklediğinin altını çizdi. Kışın su tüketiminin azaldığını belirten uzmanlar, günlük 2-2,5 litre su içilmesini önerdi. Sarımsak, zerdeçal ve kırmızı-mor meyvelerin doğal bağışıklık güçlendirici etki sağladığını ifade eden uzmanlar, çocuklarda ise kahvaltının, protein tüketiminin ve kemik suyunun bağışıklık için önemli olduğunu aktardı. "Haftada iki gün mutlaka balık tüketmeliyiz" Kış aylarında havaların soğuması ve kapalı mekanlarda daha fazla vakit geçirmeye bağlı artan enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, "Bağışıklık sistemi savaşçıları, antikorları ve savaşçı hücrelerinin üretilmesi, taşınması için yeteri kadar besin ögesi ve enerjiye ihtiyaç duyar. Bu besinlerin dengeli ve mevsimine uygun gıdalardan alınması önemlidir. Protein almak çok önemli. Çünkü bağışıklık sistemi elemanlarının üretilmesi için ve taşınması için proteine ihtiyaç duyarlar. Yumurta, et, balık, kuru baklagiller; protein kaynaklarımız her öğünde mutlaka tüketilmeli. İkinci en önemli bağışıklık sistemi kuvvetlendirici Omega-3’ler. Omega-3 yağ asitleri antiinflamatuvar özellik taşıyor. Haftada iki gün mutlaka balık tüketmeliyiz. Mevsim balığına önem vermeliyiz. Balık tüketemeyenler Omega-3 takviyesi alabilir, ceviz, keten tohumu gibi kaynakları da kullanabilirler. Üçüncüsü C vitamini. Herkesin bildiği bağışıklık sistemi kuvvetlendirici. C vitamini deyince tabii ki aklımıza ilk önce portakal, mandalina gibi narenciyeler geliyor. Günde iki tane portakal, günlük C vitamini ihtiyacımız için yeterli. C vitamini depolanmayan bir vitamin olduğu için kilo kilo portakal, mandalina hastalık döneminde yememize gerek yok. Buna ek aynı zamanda yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, maydanoz, kırmızı ve yeşil bibere de C vitamini kaynağı olarak soframızda mutlaka yer vermeliyiz" dedi. "Probiyotik ve prebiyotik gıdaları mutlaka tüketmeliyiz" D vitamininin önemli bir vitamin olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, "Özellikle kış ayında güneşten D vitamini sentezleyemediğimiz için mutlaka takviye olarak kullanmamız gerekiyor. Ama buna ek yumurta ve yağlı balıklar da D vitamini kaynağı, bunları soframızdan eksik etmemeliyiz. Probiyotik ve prebiyotik gıdaları mutlaka tüketmeliyiz. Çünkü bağırsak sağlığımız ne kadar iyiyse bağışıklık sistemimiz de o kadar iyidir. Bağışıklık için önemli bir katkı sağlar bağırsaklar" ifadelerini kullandı. "Günlük 2-2,5 litre mutlaka su içmeliyiz" Su tüketiminin kışın çok unutulduğunu ama lenf sıvısının azalması, dehidrasyonun olması durumunda yine bağışıklık sisteminin düştüğünü ifade eden Beyza Vural Öten, "Lenf sıvısının içinde bağışıklık savaşçıları taşındığı için günlük 2-2,5 litre mutlaka su içmeliyiz. Kırmızı, mor meyveler antioksidan kapasitesi çok yüksek. Vücudumuzdaki atık serbest radikallerin süpürücü etkisini sağlayabilmesi için antioksidan kapasitesi yüksek koyu yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı mor meyveler tüketmek gerekiyor. Bunlar mutlaka beslenmede olmalı. Sarımsak önemli bir antimikrobiyal gıda. Mutlaka tüketilmesi gerekiyor. İçerisinde allicin isimli bir madde var. Bu bağışıklık için çok kuvvetli bir etkiye sahip. Ezilerek tüketilmesini öneriyoruz. Her gün bir diş sarımsak tüketilebilir. Zerdeçal yine kurkumin içeriği nedeniyle iyi bir antienflamatuar gıda. Zerdeçal çorbalara katılabilir, çocuklara hazırlanan smoothielere katılabilir. Karabiberle birlikte etkisi, emilimi daha fazla artan bir baharat. Zerdeçalı soframızda mutlaka bulundurmalıyız" şeklinde konuştu. "Çocuklarda hem büyüme gelişmenin yakalanması hem de bağışıklık sistemi için protein tüketimi çok önemli" Çocukların bağışıklık sisteminin desteklenmesi için kahvaltının çok önemli olduğunu vurgulayan Beyza Vural Öten, "Kahvaltıda mutlaka yumurta, tahin, pekmez bunlarla destekleyebiliriz. Yeşil yapraklı sebzeleri çocuklar çok tüketmekte zorlanabiliyor. Böyle durumlarda smoothie olarak meyve sularının içine karıştırabiliriz. Her gün mutlaka bir avuç içi büyüklüğünde yeşil yapraklı sebze çocukların tüketmesini öneriyorum. Buna ek çocuk beslenmesinde meyve tüketimi desteklenmeli. Çocuklar günde 2-3 porsiyon meyveye kadar tüketmeli. Kırmızı et tüketimi ya da balık tüketimi mutlaka olmalı. Çocuklarda hem büyüme gelişmenin yakalanması hem bağışıklık sistemi için protein tüketimi çok önemli. O yüzden yumurta, et, tavuk, balık mutlaka bunlar beslenmede olmalı. Balık haftada bir hatta iki kere olursa çok daha iyi olur. Balık tüketemeyen, kokusundan hoşlanmayan ya da tüketemeyen çocuklar Omega-3 takviyesi doktor kontrolünde kullanabilir. Buna ek lifli gıdalar, kompleks tahıllar, tam buğday, yulaf, çavdar gibi kompleks tahıllar yine bağışıklık sistemi için çocukların beslenmesinde olması gerekiyor. Çocukların hem bağışıklık sisteminin desteklenmesi, hem büyüme gelişmenin artması için kemik suyu tüketimi çok önemli. En kolay tüketilme şekli çorbalarını eklemek olabilir. Çünkü çocuklar çorba içmeyi genelde çok seviyorlar. Bu kemik suyu hazırlanırken de mutlaka içerisine karabiber, zerdeçal ekleyerek bağışıklık sistemini kuvvetlendirebiliriz" diye konuştu.
Konya Kış enfeksiyonlarına karşı bağışıklığı güçlendirecek gıdalar tüketin uyarısı Kış aylarında artan enfeksiyon riskine karşı bağışıklığın güçlü tutulması gerektiğini belirten uzmanlar, protein, Omega-3, C ve D vitamini ile probiyotik gıdaların günlük beslenmede mutlaka yer alması gerektiği konusunda uyardı. Uzmanlar, her öğünde protein tüketilmesi, haftada iki kez balık yenmesi, günlük C vitamini ihtiyacı için mevsim meyvelerinin tercih edilmesi ve kışın D vitamini takviyesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgularken, yoğurt gibi probiyotikler ile soğan ve sarımsak gibi prebiyotiklerin bağırsak sağlığını desteklediğinin altını çizdi. Kışın su tüketiminin azaldığını belirten uzmanlar, günlük 2-2,5 litre su içilmesini önerdi. Sarımsak, zerdeçal ve kırmızı-mor meyvelerin doğal bağışıklık güçlendirici etki sağladığını ifade eden uzmanlar, çocuklarda ise kahvaltının, protein tüketiminin ve kemik suyunun bağışıklık için önemli olduğunu aktardı. "Haftada iki gün mutlaka balık tüketmeliyiz" Kış aylarında havaların soğuması ve kapalı mekanlarda daha fazla vakit geçirmeye bağlı artan enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, "Bağışıklık sistemi savaşçıları, antikorları ve savaşçı hücrelerinin üretilmesi, taşınması için yeteri kadar besin ögesi ve enerjiye ihtiyaç duyar. Bu besinlerin dengeli ve mevsimine uygun gıdalardan alınması önemlidir. Protein almak çok önemli. Çünkü bağışıklık sistemi elemanlarının üretilmesi için ve taşınması için proteine ihtiyaç duyarlar. Yumurta, et, balık, kuru baklagiller; protein kaynaklarımız her öğünde mutlaka tüketilmeli. İkinci en önemli bağışıklık sistemi kuvvetlendirici Omega-3’ler. Omega-3 yağ asitleri antiinflamatuvar özellik taşıyor. Haftada iki gün mutlaka balık tüketmeliyiz. Mevsim balığına önem vermeliyiz. Balık tüketemeyenler Omega-3 takviyesi alabilir, ceviz, keten tohumu gibi kaynakları da kullanabilirler. Üçüncüsü C vitamini. Herkesin bildiği bağışıklık sistemi kuvvetlendirici. C vitamini deyince tabii ki aklımıza ilk önce portakal, mandalina gibi narenciyeler geliyor. Günde iki tane portakal, günlük C vitamini ihtiyacımız için yeterli. C vitamini depolanmayan bir vitamin olduğu için kilo kilo portakal, mandalina hastalık döneminde yememize gerek yok. Buna ek aynı zamanda yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, maydanoz, kırmızı ve yeşil bibere de C vitamini kaynağı olarak soframızda mutlaka yer vermeliyiz" dedi. "Probiyotik ve prebiyotik gıdaları mutlaka tüketmeliyiz" D vitamininin önemli bir vitamin olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, "Özellikle kış ayında güneşten D vitamini sentezleyemediğimiz için mutlaka takviye olarak kullanmamız gerekiyor. Ama buna ek yumurta ve yağlı balıklar da D vitamini kaynağı, bunları soframızdan eksik etmemeliyiz. Probiyotik ve prebiyotik gıdaları mutlaka tüketmeliyiz. Çünkü bağırsak sağlığımız ne kadar iyiyse bağışıklık sistemimiz de o kadar iyidir. Bağışıklık için önemli bir katkı sağlar bağırsaklar" ifadelerini kullandı. "Günlük 2-2,5 litre mutlaka su içmeliyiz" Su tüketiminin kışın çok unutulduğunu ama lenf sıvısının azalması, dehidrasyonun olması durumunda yine bağışıklık sisteminin düştüğünü ifade eden Beyza Vural Öten, "Lenf sıvısının içinde bağışıklık savaşçıları taşındığı için günlük 2-2,5 litre mutlaka su içmeliyiz. Kırmızı, mor meyveler antioksidan kapasitesi çok yüksek. Vücudumuzdaki atık serbest radikallerin süpürücü etkisini sağlayabilmesi için antioksidan kapasitesi yüksek koyu yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı mor meyveler tüketmek gerekiyor. Bunlar mutlaka beslenmede olmalı. Sarımsak önemli bir antimikrobiyal gıda. Mutlaka tüketilmesi gerekiyor. İçerisinde allicin isimli bir madde var. Bu bağışıklık için çok kuvvetli bir etkiye sahip. Ezilerek tüketilmesini öneriyoruz. Her gün bir diş sarımsak tüketilebilir. Zerdeçal yine kurkumin içeriği nedeniyle iyi bir antienflamatuar gıda. Zerdeçal çorbalara katılabilir, çocuklara hazırlanan smoothielere katılabilir. Karabiberle birlikte etkisi, emilimi daha fazla artan bir baharat. Zerdeçalı soframızda mutlaka bulundurmalıyız" şeklinde konuştu. "Çocuklarda hem büyüme gelişmenin yakalanması hem de bağışıklık sistemi için protein tüketimi çok önemli" Çocukların bağışıklık sisteminin desteklenmesi için kahvaltının çok önemli olduğunu vurgulayan Beyza Vural Öten, "Kahvaltıda mutlaka yumurta, tahin, pekmez bunlarla destekleyebiliriz. Yeşil yapraklı sebzeleri çocuklar çok tüketmekte zorlanabiliyor. Böyle durumlarda smoothie olarak meyve sularının içine karıştırabiliriz. Her gün mutlaka bir avuç içi büyüklüğünde yeşil yapraklı sebze çocukların tüketmesini öneriyorum. Buna ek çocuk beslenmesinde meyve tüketimi desteklenmeli. Çocuklar günde 2-3 porsiyon meyveye kadar tüketmeli. Kırmızı et tüketimi ya da balık tüketimi mutlaka olmalı. Çocuklarda hem büyüme gelişmenin yakalanması hem bağışıklık sistemi için protein tüketimi çok önemli. O yüzden yumurta, et, tavuk, balık mutlaka bunlar beslenmede olmalı. Balık haftada bir hatta iki kere olursa çok daha iyi olur. Balık tüketemeyen, kokusundan hoşlanmayan ya da tüketemeyen çocuklar Omega-3 takviyesi doktor kontrolünde kullanabilir. Buna ek lifli gıdalar, kompleks tahıllar, tam buğday, yulaf, çavdar gibi kompleks tahıllar yine bağışıklık sistemi için çocukların beslenmesinde olması gerekiyor. Çocukların hem bağışıklık sisteminin desteklenmesi, hem büyüme gelişmenin artması için kemik suyu tüketimi çok önemli. En kolay tüketilme şekli çorbalarını eklemek olabilir. Çünkü çocuklar çorba içmeyi genelde çok seviyorlar. Bu kemik suyu hazırlanırken de mutlaka içerisine karabiber, zerdeçal ekleyerek bağışıklık sistemini kuvvetlendirebiliriz" diye konuştu. (TH-FM-
Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rabia Meryem Yılmaz, 2025 yılı üstün başarılı genç bilim insanı ödülüne layık görüldü Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rabia Meryem Yılmaz, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından verilen 2025 Yılı Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP) Ödülüne layık görüldü. Atatürk Üniversitesi bünyesinde yürüttüğü çalışmaları ve uluslararası alanda ses getiren yayınlarıyla GEBİP ödülüne aday gösterilen Yılmaz, özellikle artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ tabanlı öğretim teknolojileri üzerine geliştirdiği yenilikçi projesiyle bu prestijli ödülün sahibi oldu. TÜBA-GEBİP Ödülü, Türkiye’nin bilimsel görünürlüğünü artırmayı, genç ve üretken araştırmacıları desteklemeyi ve bilim insanlarının çalışmalarını ülkemizde sürdürmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. 2023 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülünü de almaya hak kazanan Prof. Dr. Rabia Meryem Yılmaz’ın TÜBA GEBİP ödülünü almaya değer görülmesi hem nitelikli akademik üretimi hem de teknoloji odaklı yenilikçi araştırmalarıyla üniversiteye ve ulusal/uluslararası bilim ekosistemine sunduğu katkının önemli bir göstergesi oldu. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu ödül üniversitemizin bilim üretme kapasitesinin ulusal platformdaki parlak bir yansımasıdır" Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada: "Prof. Dr. Rabia Meryem Yılmaz’ın, Türkiye’nin en seçkin bilim ödüllerinden biri olan TÜBA-GEBİP’i kazanmış olmasından büyük bir gurur duyuyoruz. Bu başarı hem kendisinin üstün çabasının hem de üniversitemizin nitelikli insan kaynağı yetiştirme politikasının bir sonucudur. Kendisini canı gönülden tebrik ediyor, çalışmalarında bundan sonra da başarılar diliyorum. Bu ödül, aynı zamanda üniversitemizin bilim üretme kapasitesinin ulusal platformdaki güçlü bir yansımasıdır" ifadelerini kullandı. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu ve Prof. Dr. Yüksel Göktaş ile Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Efeoğlu, elde edilen üstün başarıdan dolayı Prof. Dr. Rabia Meryem Yılmaz’ı ziyaret ederek, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun tebriklerini iletti.
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden afet iletişiminde önemli adım Atatürk Üniversitesi, Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) kapsamında yürütülen Kablosuz Tümleşik Acil Afet Haberleşme Sistemi Projesi ile afet iletişimi konusunda önemli bir aşama kaydetti. Üniversite tarafından geliştirilen sistem doğrultusunda, telsizle haberleşme menzili yaklaşık 100 kilometrelik bir genişliğe ulaştı. Proje çerçevesinde Atatürk Üniversitesi ve Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) iş birliğiyle Doğu Anadolu Gözlemevine yerleştirilen Amatör Telsiz Rölesi, bölgedeki iletişim altyapısını güçlendiren stratejik bir konumda hizmet vermeye başladı. Bu sayede bölgesel afetlerde yaşanabilecek iletişim kopukluklarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) Erzurum Şube Başkanı Ömer Faruk Özler ile birlikte telsiz üzerinden 70 kilometre uzaklıktaki proje yürütücüsü Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Faruk Baturalp Günay’a bağlanarak projenin startını verdi. Gerçekleşen bağlantı, sistemin sahadaki etkinliğini somut şekilde ortaya koydu. "Toplumun ihtiyaç duyduğu her alanda çözüm odaklı çalışmalarla sahadayız" Rektör Hacımüftüoğlu, afet anlarında kesintisiz haberleşmenin hayati önem taşıdığını vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu: "Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan Erzurum ve çevre iller için olası afetlerde GSM kaynaklı iletişim kesintileri yaşanması muhtemeldir. Bu nedenle TRAC Erzurum Şubesi ile yürüttüğümüz bu proje, afet yönetimi açısından stratejik bir güvenlik ağı oluşturuyor. Amacımız, bu sistemi daha da geliştirerek çok daha geniş bir coğrafyada iletişim kopukluğunu tamamen ortadan kaldırmak. Üniversite olarak yalnızca bilimsel üretimle değil, toplumun ihtiyaç duyduğu her alanda çözüm odaklı çalışmalarla sahadayız." Projeyi sahada yürüten Dr. Öğr. Üyesi Faruk Baturalp Günay ise geliştirilen sistem sayesinde afet anlarında veri, ses ve konum bilgilerinin güvenli biçimde iletilebileceğini ifade ederek, altyapının bölge için büyük bir kazanç olduğunu belirtti. Atatürk Üniversitesi, yenilikçi teknolojik çözümler üretme misyonu doğrultusunda, afet iletişimi alanında yürütülen bu projeyle hem bölgesel hem de ulusal ölçekte önemli bir katkı sunmayı hedefliyor. Üniversite yönetimi, sistemin yakın gelecekte daha geniş bir kapsama sahip olacak şekilde güçlendirilmesi için çalışmaların devam ettiğini bildirdi.