GENEL - 23 Nisan 2012 Pazartesi 14:34

TUNCELİ`DE, 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI COŞKUYLA KUTLANDI

A
A
A
TUNCELİ`DE, 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI COŞKUYLA KUTLANDI

Tunceli`de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları Kürtçe ve Türkçe şarkılar eşliğinde coşkuyla kutlandı. Çelenk koyma töreninde Tunceli Üniversitesi`nde kimsenin bulunmayışına CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç tepki gösterdi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Tunceli`de de coşkuyla kutlandı. Sabah saat 09.30`da Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk büstüne çelenklerin konmasıyla başladı. Törene Tunceli Üniversitesi çelengini koyacak kimsenin bulunmayışı nedeniyle orada hazır bulunan Valilik görevlileri tarafından konulması, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç tarafından tepkiyle karşılandı. Yapılanın suç olduğunu söyleyen Genç, geçen yıl da aynı durumun yaşandığını ve Rektörün görevden alınması
gerektiğini dile getirerek, "Cumhurbaşkanı, Cumhuriyete ve devlete bu gözle bakan insanları göreve getiriyor. Bu Rektörün burayla bir ilgisi yok. Bir tarikat mensubu olduğu açıkça ortada. O tarikatın kurallarını burada uygulamaya çalışıyor. Cumhuriyet ve devrimleri benimsemeyen bir adamın Rektörlük makamında durması bence büyük bir hata" dedi.
Cumhuriyet ve kurumlarına sıcak bakmadığını açıkça ortaya konduğunu, Edirne`de bir rektörün de "Hıristiyanlar cennete gider ama Aleviler gidemez" dediğini belirten Genç, "Maalesef Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün üniversitelere atadığı Rektörlerin kalitesi bu" dedi. Genç, Rektörün çelenk koyma törenine neden gelmediği ve çelenk koymadığı konusunda TBMM`de bir gensoru vereceğini kaydetti.
Atatürk Stadyumu`nda devam eden ikinci tören Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Harun Ocaklı`nın halkın ve öğrencilerin bayramını kutlamalarıyla başladı. CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç`in de katıldığı saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın ardından öğrenci andı okundu. İl Milli Eğitim Müdürü Haydar Yurdakul günün anlam ve önemini belirten konuşması ardından şiirler okundu. Okulların halk oyunları ekipleri Kürtçe "Şemmame" şarkısı eşliğinde halay çekerek ve Atabarı
oynayarak izleyicileri coşturdu. Spor grupları gösterileri ardından stadyum töreni sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özden Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Demet Keser Soyuçok, Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Emrah Alparslan Konukman, Erden Karaoğlu, İsmail Umut Arabacı, Hülya Keklik, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Hilal Türkmenoğlu, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, Selçuk Böke, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.