GENEL - 23 Nisan 2012 Pazartesi 18:58

BAŞBAKAN ERDOОAN, KOLTUОU DEVRETTİ

A
A
A
BAŞBAKAN ERDOОAN, KOLTUОU DEVRETTİ

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başbakan Erdoğan koltuğunu devir-teslim töreniyle genç öğrenci Enes Karabulut`a devretti. Devir-teslim töreninde genç Başbakan`ın sorulara verdiği cevaplar dikkat çekerken, Başbakan Erdoğan da Anıtkabir`deki törenlere katılmamasıyla ilgili olarak, "9.5 yıldır aksatmadan bu katılımını gerçekleştiren bir Başbakan`ın, herhalde özel bir sebebi olmaz. Herhangi bir özel anlam giydirmeye gerek yok" açıklamasını yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla makam koltuğunu Keçiören Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi Enes Karabulut`a devretti. Başbakanlık Merkez Bina`da gerçekleşen devir-teslim törenine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel ve toplam 18 öğrenci katıldı. Başbakan Erdoğan`ın salona gelmesiyle başlayan törende, Başbakan Erdoğan salondaki minik öğrencilerle teker teker tokalaştı. Utku Berkay Dağdeviren isimli bir
öğrenci ise Başbakan Erdoğan`a kapalı bir mektup verdi.
Başbakan Erdoğan`ın öğrencilerle yakından ilgilendiği törende, anasınıfı öğrencisi olduğu öğrenilen Aslı Sevda Balçiçek isimli minik bir öğrenci ise Başbakan Erdoğan`a çiçek sundu. Başbakan Erdoğan yine isminin Burak olduğunu öğrendiği bir öğrenciye, kendi oğlunun adının da Burak olduğunu hatırlattı.
Başbakan Erdoğan`dan koltuğu devralan Enes Karabulut ise metne bağlı kalmadan yaptığı konuşmasında, "Benim bu makamda bulunmam, 23 Nisan`a verilen önemin sembolik olmasından öte Türkiye Cumhuriyeti`nin geleceğin yeni nesillerini yetiştirmiş birine emanet ettiğinin somut bir göstergesidir. Ne mutlu ki böyle bir ülkenin evladıyım" diye konuştu.
Genç Başbakan Enes Karabulut`un ardından bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan ise, kırtasiye malzemelerinin ulaşılamaz olduğu, televizyonun daha yeni yeni ülkeye girdiği bir dönemde çocukluklarını yaşadıklarını belirterek, Pepe`nin, Keloğlan`ın çizgi filmlerini seyremediklerini söyledi. Torununun kendisine "Dede bana Pepe`yi aç" dediğinde üzüldüğünü çünkü derslerinden ayrı kaldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, genç Başbakan Enes Karabulut`a ise bu durumu sorması üzerine, "Benim kardeşim de var. Öğretici bir
çizgi film bence" diye konuştu.
Kendi çocukluk yıllarından bahseden Başbakan Erdoğan, kendilerinin dolu dolu bir çocukluk dönemi geçirdiklerini, mahalledeki arkadaşlıkların, komşuluk ilişkilerinin güçlü olduğu bir dönem olduğunu belirterek, artık paylaşım asrının geride kaldığına dikkat çekti. "Sizler de bugünün fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirmenizi, ama evinize kapanıp kalmamanızı özellikle rica ediyorum" diyen Başbakan Erdoğan, "Hele bilgisayarların başına esir olmamanızı, bunu da sizden özellikle rica ediyorum. Çünkü o
oyunlar sizi bazen asıl yapmanız gerekenden alıkoyabilir" dedi.
Çocuklara anne-baba konusunda da tavsiyelerde bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, "Sizlere özel bir tavsiyem şu; anne-babalarınızın kıymetini bilin ve onlara karşı saygıda asla kusur etmeyin. Onlar sizin birinci derecede varlık nedeninizdir, varlık sebebinizdir. Onlar olmasa, siz olmazdınız. Ama biliniz ki, onlar da sizinle beraber güçleniyorlar" şeklinde konuştu. İçinde bulunulan salonu gösteren Başbakan Erdoğan, hükümet kararlarının birçoğunun bu salonlarda alındığını ve yine bu salonlarda geleceğin
büyükleri çocuklar için çalıştıklarını hatırlattı.
Kendi hükümetleri döneminde en fazla yatırımı eğitim konusuna yaptıklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, artık her öğrenciye tablet bilgisayar verilmeye başlandığını ve öğrencilerin artık okula yorulmadan gelip gideceğini ifade etti.
"İMTİHANLARDAN ÇOCUKLARIMIZI KURTARACAОIZ"
Başbakan Erdoğan konuşması sırasında ise, kendi yeğeninin kendisine ödevlerden dert yandığını, tatil sırasında bile ödev yaptıklarını şikayet ettiğini belirtti. "Artık bunlardan da bu çocuklarımızı kurtaralım" diyen Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Bayramda bile ödev, haftasonu ödev. Ama bu imtihanlardan falan yavaş yavaş çocuklarımızı inşallah kurtaracağız. Çok daha farklı sistemlere inşallah geçeceğiz. Zira bu imtihanlarla başarı yakalanamıyor. Bunları farklı sistemle çözeceğiz, farklı sistemle başaracağız. Hem ailelerin, hem anne-babaların ceplerini sövüşlüyorlar. Parası olan gidiyor; parası olmayan neyi var, neyi yok satacak çocuğunu üniversite hazırlık, yok fen lisesi, anadolu lisesi hazırlık buralara gönderecek. Böyle bir mantık olmaz. Bunun
değişmesi lazım. Ben siyasetçiyim. Benim görevim ufuk vermektir, bunun altını doldurması gereken teknokratlardır, bürokratlardır. Ve bunu gerçekleştirmek zorundayız. O zaman şimdi bu okullarımız niye var? Niye okula gidiyoruz, okullarda da bulunmamızın o zaman hiçbir anlamı yok. Okullarda gerekli olanı verecek kalitede öğretmenlerimiz de olmalpndan bir konutma yapı, bu öğretmenleri de yetiştirmeliyiz. Ve bu öğretmenlerimizle birlikte okullarımızdan bu başarı serüvenini inşallah hep birlikte görmeliyiz."
4+4+4 DÜZENLEMESİ
Başbakan Erdoğan, salonda bulunan öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasında 4+4+4 düzenlemesine de değindi. "12 yıla çıkardığımız zorunlu eğitimle size 4 yılda bir ne getirdik, teneffüsler getirdik" diyen Başbakan Erdoğan, "Artık birinci sınıftan başlayıp 8 yıl boyunca aynı okulda okumak zorunda değilsiniz. 4 yılda bir sizin ya da ailenizin tercihleri doğrultusunda farklı okulları seçme hakkınız olacak. Böylece daha çok şey öğrenecek, bilgileriniz, becerileriniz, yeterlilikleriniz ve arzularınız
doğrultusunda daha farklı okulları tercih edebileceksiniz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan konuşması sırasında ise, "Artık sizler bizim oturduğumuz koltuklarda kalkmamak üzere oturacaksınız" diyince, genç Başbakan Enes Karabulut`tan da, "Kalkmayacağım artık" yorumu geldi. Bunun üzerine Erdoğan da, "Kalkmamak üzere oturma. Şimdiye kadar kalkmamak üzere oturanlar bu ülkeye çok şeyler kaybettirdi. Biz öyle yapmayalım, biz devamlı hücre tazelemesi olsun dimi?" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda ise şunları söyledi:
"Unutmayın, Somali`deki çocuklar sizin yaşamınıza hasret. Unutmayın Etiyopya`daki çocuklar sizin yaşamınıza hasret. Onlar böyle bir ortamı bulamıyor. Aynı şekilde Bosna`daki tüm çocuklar sizin yaşamınıza hasret. Onun için çok gayret etmemiz lazım. Ülkemizi daha iyi konuma getireceğiz."
"FENERBAHÇE İNŞALLAH ŞAMPİYON OLACAK"
Devir-teslim töreninde yapılan konuşmaların ardından ise, genç Başbakan Enes Karabulut gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin "Bu Başbakanlıktaki 3. döneminiz. Başbakanlık`taki göreviniz bittikten sonra Cumhurbaşkanı olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorması üzerine Başbakan`ın koltuğuna oturan Karabulut, "Zaten Başbakanımız şuanda görevinden ayrıldı. Bugün itibariyle yeni bir Başbakan geldi zaten. O eski Başbakanımıza kalmış bir karardır bence. Cumhurbaşkanı olmak istiyorsa, onunla
görüşmelerimiz olabilir" şeklinde cevap verdi. Verdiği cevaplarla salondakilerin dikkatini çeken Karabulut ayrıca, "Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan olacak" dedi.
Bir soru üzerine Fenerbahçeli olduğunu söyleyen ve dün akşam oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçının sonucunu değerlendiren Karabulut, "Fenerbahçe bence bu sene şampiyon olacak Allah`ın izniyle. Fenerbahçe şampiyon olmak için zaten Galatasaray`ı 2-1 iyi devirdi" değerlendirmesini yaptı.
ANITKABİR`DEKİ TÖRENLER
Devir-teslim töreninde Başbakan Erdoğan`a da sorular soruldu. Bir gazetecinin sabah düzenlenen Anıtkabir`deki törenlere katılmadıklarını hatırlatarak özel bir sebebinin olup olmadığını sorması üzerine Başbakan Erdoğan, "9.5 yıldır aksatmadan bu katılımını gerçekleştiren bir Başbakan`ın herhalde özel bir sebebi olmaz. Bugün de yine diğer programlarımızı aynı şekilde yürütüyoruz. Bu akşamda yine aynı şekilde sayın Meclis Başbakanımız`ın kokteyli olacak. Herhangi bir alpndan bir konuşma yapözel anlam
giydirmeye gerek yok" cevabını verdi.
Başbakanlık koltuğuna oturan Enes Karabulut, kendisine kabinede en çok çalışmalarını beğendiği bakanlar sorulunca, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız`ın çalışmalarını beğendiğini söyledi. Bunun üzerine gazetecilerin salonda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer`in de olduğunu hatırlatılarak, "En başarılı bakanlar listenizde neden Milli Eğitim Bakanı yok?" sorusunu sorması üzerine Karabulut, "Sayın Milli Eğitim Bakanımız da çok başarılı" dedi. Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer`in ise bunun üzerine, esprili bir şekilde "Seninle dışarıda görüşeceğiz" demesi üzerine olaya Başbakan Erdoğan el koydu. Erdoğan, genç Başbakan`a, tavsiyede bulunarak "Bu durumda senin bu bakanı kovman lazım bu toplantıdan. `Sen kimsin ki Başbakan`ı tehdit ediyorsun` demen lazım" diye konuştu.
Başka bir gazetecinin ise kabine de bir revizyon olup olmayacağını sorması üzerine minik Başbakan Enes Karabulut, revizyona gerek olmadığını, kabinenin çok başarılı olduğunu kaydetti. Karabulut, bir soru üzerine ise 4+4+4 düzenlemesini de değerlendirdi. Karabulut, düzenlemenin özgürlük çerçevesini genişlettiğini ifade ederek, "Ben bunun doğru bir proje olduğunu düşünüyorum" dedi.
Karabulut`a ileride ne olmak istediği sorulunca, Cumhurbaşkanı ya da Fizik Profesörü olmak istediğini söyledi. Türkiye`de fizik alanının pek gelişmediğini ve kendisinin de bunu düzeltmek istediğini kaydeden Karabulut, fizik alanında başarılı olmak istediğini dile getirdi.
Karabulut soruların ardından ise Başbakan Erdoğan`a kendi yazdığı bir şiiri takdim etti. Karabulut takdim sırasında ise, "Şiir okumanın yasak olmadığı bir ülkede yaşamamıza vesile olduğu için kendi yazdığım şiiri hediye ediyorum" diyerek çerçevelettirdiği şiiri okuduktan sonra Başbakan Erdoğan`a verdi.
Devir-teslim törenin sonunda ise Başbakakan Erdoğan minik öğrencilerle Başbakanlık`ın merdivenlerinde toplu hatıra fotoğrafı çektirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.
Eskişehir Huzurevinde kalan yaşlılar için etkinlik Eskişehir’deki Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireylerin keyifli vakit geçirebilmeleri adına bir etkinlik düzenlendi. Odunpazarı ilçesi Orhangazi Mahallesi’nde bulunan Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireyler için etkinlik düzenlendi, Huzurevi sakinlerinin keyifli vakit geçirebilmesi adına düzenlenen program kapsamında sanatçı Yaşar Aydın huzurevinde sahne aldı. Söylenen şarkılar esliğinde dans edip vakit geçiren yaşlı bireyler bir yandan sosyalleşirken bir yandan ise stres attı. Ayrıca etkinliğe Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir ve mahalle sakinleri de katılım gösterdi. "İnşallah bunun devamı gelir" Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Yaşlı Çınarlarımız da burada sevinçlidir. Hepsi güzel, vakti güzel seviniyorlar. İnşallah bunun devamı gelir." "Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz" Sanatçı Yaşar Aydın, "İlk programımızda demiştik ki Orhan Gazi mahallemizin sakinleri, muhtarımız bugün Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi bütün Huzurevleri bir yerde toplandı efendim. Çok da güzel bir bina oldu. Her şeyiyle mükemmel. Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz. Derneklerimiz, sivil toplum kuruluşları, organizedeki büyük fabrika sahiplerimiz ve çalışanları, ilçelerimiz, büyük köylerimiz örnek veriyorum; Ayvalı, Bardakçı, Cevizi gibi köylerimiz de buraya otobüslerle getirip bu güzel insanlarla buluşturacağız" dedi.
Erzurum ER-VAK Başkanı Güzel; "Sarıkamış Harekâtı yüce Türk milletinin hafızasında hüzünlü bir sayfadır" Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) Başkanı Erdal Güzel, Sarıkamış Harekatı’nın 111. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Türk tarihinin en trajik sahnelerinin yaşandığı bu savaş sırasında, beyaz karları kefenleri yapan Allahuekber şehitlerini unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti. Güzel, çok uzun yıllar ülke gündeminden uzak tutulan ve karlar altında saklı kalan Allahuekber Şehitlerini 2003 yılında yaptıkları "Allahuekber şehitleri torunlarıyla buluşuyor" etkinliği ile gündeme taşıdıklarını ve uzun yıllar konunun takipçileri olduklarını belirterek ER-VAK’ın bu konuda büyük bir tarihi sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı anma proğramlarıyla ilgili açıklamalarda da bulununan Güzel, tarihin seyri ve gerçekliği içerisinde bu proğramların yapılması gerektiğine dikkat çekerek Sarıkamış’ın o tarihlerde düşman işgalinde olduğınu, harekatın Erzurum’da planlandığını ve başlatıldığını, 3.Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın mezarının Erzurum’da bulunduğunu hatırlatarak anma merasimlernin Kars Kapı Şehitliğin’den başlatılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güzel onbinlerce Mehmetçiğin, toprağı vatan yapmak uğruna soğuğa, tifüse ve Ruslara karşı vermiş olduğu ve sonu hüzünle biten şanlı mücadelenin yıl dönümünde Allahuekber ve Soğanlı dağlarında bir hilal uğruna canlarını veren şühedayı saygı, rahmet ve minnetle andıklarını ifade etti.