YEREL HABERLER - 25 Nisan 2012 Çarşamba 11:55

MŞÜ`DE ``˜YENİ ANAYASA SÜRECİNDE ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK` PANELİ

A
A
A
MŞÜ`DE ``˜YENİ ANAYASA SÜRECİNDE ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK` PANELİ

Muş üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, ``Darbelerin ürünü olan ve bohçaya dönmüş bir anayasaya, antidemokratik bir anayasayla hayatımızı sürdürmek zorunda değiliz`` dedi.
Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) tarafından ``˜Yeni Anayasa Sürecinde Çok Kültürlülük` konulu bir panel düzenlendi. Fen Edebiyat Fakültesi konferans salonunda düzenlenen ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Canatan ve Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertan Özensel`in konuşmacı olarak katıldığı paneli, MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, akademik ve personel ile öğrenciler takip etti. Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, yeni anayasanın hedef kitlesinin halk olduğunu ve biraz gerçekçi olması gerektiğini söyledi. Üniversite olarak belirli zamanlarda paneller düzenleyip anayasayı gündeme taşımaya çalıştıklarını ifade eden Rektör İnanç; ``Yeni anayasa üzerinde toplumun değişik katmanlarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek`in üretmiş olduğu değişik toplantılar hala devam ediyor. Akademisyenlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, çeşitli kurumlarla toplumun neredeyse tüm katmanlarıyla toplum için yapılması öngörülen anayasayla ilgili görüş alışverişinde bulunuyorlar. Anayasayla ilgili olarak karar mekanizması Türkiye Büyük Millet Meclisi`dir. Anayasanın hedef kitlesi ise biziz, halktır, halkın bizzat kendisidir. O zaman biraz gerçekçi olması gerekir`` dedi.
Toplum için, halk için yapılacak bir anayasada Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin mensup olduğu kurumlar arasında mutabakatın ne kadar gerçekçi olduğunu soran İnanç; ``Bu noktada siyasi partilerin ortak bir metin üzerinde anlaşma ihtimali çok güçlü görünmüyor. Aslında burada sorulması gereken bir hayati soru şu, ``˜yeni bir anayasa yapmaya niyetiniz var mı? yok mu?` Bir kere baştan buna karar vermek gerekiyor. Eğer yeni anayasa yapmayı hedefliyorsanız o zaman kurumsal olarak oturup, tartışıp bir mutabakata varmanın anlamı olsa gerek. Yok daha baştan herkesin kendisine göre bir kaftan biçmeye çalıştığı gibi bir anlayışın dayatması söz konusu ise o zaman kurumlar arasında mutabakatı zorlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum`` diye konuştu.
``Darbelerin ürünü olan ve bohçaya dönmüş bir anayasaya, antidemokratik bir anayasayla hayatımızı sürdürmek zorunda değiliz`` diyen İnanç; ``O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bize sorulacak bir sürecin ortaya çıkması gerekiyor. Yani halk oylaması ortaya çıkması gerekiyor. Yeni anayasayla ilgili olarak bize sorulacak bir metnin, toplumun oylamasına, halk oylamasına sunulacak bir metnin topumun açısından çok daha iyi sonuç doğuracağına inanıyorum. Bu açıdan buradan bakıldığında bir üniversite olarak baktığımızda sanki bizim için gerçekçi olan tablo kurumlar arası mutabakattan ziyade toplumsal mutabakatı zorlayacak bir tablonun ortaya çıkarılmasıdır diye düşünüyorum. Ebetteki hepimiz yeni, demokratik, özgür ve kapsayıcı bir anayasayla yönetilmeyi hak ediyoruz. Çünkü Ankara`daki karar mekanizması eğer bunu bizim için hazırlıyorsa, o zaman bize sorulması gerekiyor`` şeklinde konuştu.
İnanç`ın konuşmasının ardından panelistler, ``˜Yeni Anayasa Sürecinde Çok Kültürlülük` konusunda katılımcılara açıklamalarda bulundu. Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Yozgat Şehir Stadyumu, Bakan Osman Aşkın Bak’ın katılımıyla açıldı Yapımı tamamlanan Yozgat Şehir Stadyumu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın katılımıyla açıldı. Açılışta konuşan Bakan Bak, "Bizler şanslıyız çünkü sporun içerisinden gelen bir Cumhurbaşkanımız var" dedi. Yozgat’ta Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından inşa edilen 8 bin taraftar kapasiteli Yozgat Şehir Stadyumu, bugün düzenlenen törenle hizmete açıldı. Açılış törenine Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da katıldı. Bak, burada yaptığı konuşmasında sporun içerisinden gelen bir cumhurbaşkanına sahip oldukları için şanslı olduklarını dile getirerek, "Yozgatspor varken İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü’nden buraya bir sporcu göndermiştik. Yozgatspor o dönem güzel işler yapmıştı. Büyük kulüpleri burada mağlup etmişti. Yozgat’ta bir spor ve futbol kültürü var. Güreş ve futbol kültürü var. Bugün yiğitlerin harman olduğu Yozgat’ta güzel bir spor tesisinin açılışındayız, güzel bir eserin açılışındayız. Bizler şanslıyız çünkü sporun içerisinden gelen bir Cumhurbaşkanımız var. Spora değer veren, gençlere değer veren, spor yatırımlarını destekleyen, Türkiye’nin dört bir yanında modern stadyumların yapılmasını sağlayan. Bugüne kadar UEFA ve FİFA standartlarında 41 stadyum yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Pek çok kapalı spor salonu, olimpik yüzme havuzları, atletizm pistleri. Türkiye’de bir spor tesisleri devrimi var" dedi. Ankara stadyumu 2026 ortasında hizmete açılacak Bakan Bak, Türkiye’nin 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacağını hatırlatarak yatırımların hızla sürdüğünü ifade etti. Bu çerçevede Ankara’da yapımı süren stadyumun 2026 yılı ortalarında hizmete açılacağının müjdesini veren Bak, "Cumhurbaşkanımızın bize talimatı var. ’Gençlere spor yapacakları alanlar yapın, amatör sporlara destek olun’ şeklinde. Sporun içerisinden gelmiş, geçmişte futbol oynamış bir cumhurbaşkanımız var. Yapılan bu tesislerin neticesini görüyoruz. Türkiye, 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı İtalya’yla birlikte organize edecek. Bunun için de yatırımlarımız devam ediyor. Ankara’da yapılan stadyum bitmek üzere. Teknik özellikleriyle dünyada üçüncü olacak. İnşallah 2026 yılının ortalarında onu da hizmete açacağız" ifadelerini kullandı. Açılış sonrası Bakan Bak, sahayı gezerek top sektirdi. Bozokspor Kulüp Başkanı Alparslan Akyüz, Bakan Osman Aşkın Bak’a 66 numaralı Bozokspor forması hediye etti. Ardından açılışı yapılan sahada oynanan 3. Lig Bozokspor-Sebat Gençlikspor müsabakası seyredildi.
Aydın İçlerindeki bale tutkusunu yıllar sonra ortaya çıkardılar Aydın’ın Efeler ilçesinde yaşayan Fatma Çelik ile Didem Artunç, yıllardır içlerinde sakladıkları bale tutkusunu yeniden gün yüzüne çıkararak hayallerine geç de olsa adım attı. Efeler ilçesinde yaşayan 55 yaşındaki Fatma Çelik ve 47 yaşındaki Didem Artunç, çocukluklarından bu yana içlerinde yer eden bale tutkusunu yıllar sonra gerçekleştirerek bale eğitimine başladı. "Hayallerin yaşı yok" diyerek yola çıkan iki kadın, cesaretleriyle çevrelerine ilham kaynağı oldu. Çocukluğunda buz pateni ve dansa duyduğu ilgiyi yıllar sonra baleyle buluşturduğunu belirten 55 yaşındaki Fatma Çelik, bale eğitimine başlama sürecini anlatarak, "Çocukluğumda buz patenini çok izliyordum. Oradaki hareketler çok hoşuma gidiyordu. Hatta kendi çapımda hareketleri yapıyordum. Dansı çok seviyorum. Şimdi baleye başlama sebebim ise biraz farklı. Daha önce bir dizi izlemiştim. 70 yaşında emekli bir adam baleye başlıyor ve çok güzel bir sonuç elde ediyordu. Ben de buradan esinlendim ve neden olmasın dedim. Yapabilirim diye düşündüm ve kursu aradım. Önce 55 yaşında olduğumu söyledim. Yetişkin balesi ama acaba benim için uygun mu dedim. ’Balenin yaşı yok, her yaşta yapılabilir’ dediler. Böylece baleye başladım. Çok da keyif alıyorum. Değişik şeyler yapmayı seviyorum. Etrafıma yeni bir etkinliğe başladığımı söylediğimde kimsenin aklına bale gelmedi. Duyunca da çok şaşırıyorlar ama hoşlarına da gidiyor. Baleye başladığımdan bu yana daha enerjik hissediyorum kendimi. Baledeki hareketleri yapabiliyor olmak mutluluk veriyor. Yaş ilerledikçe sanki bir şeylerden uzaklaşıyorsunuz gibi, artık elinizi eteğinizi çekeceksiniz evde oturacaksınız gibi düşünülüyor ama ben öyle düşünmek istemiyorum. Her yaşta bir şeyler yapmak gerekiyor diye düşünüyorum. Yapılabiliyormuş da. Herkese tavsiye ederim" dedi. "Çocukluk hayalimdi" Yıllar önce yarım kalan hayalini nihayet gerçekleştirdiğini ifade eden 47 yaşındaki Didem Artunç ise, "Bale, çocukluğumdan beri hayalimdi benim. 4-5 yaşlarında çok istiyordum balerin olmayı ama çok mızmız bir çocuktum. Bir ay İzmir’de baleye gitmiştim ama sonrasında hasta olunca annem göndermemişti. Hep merakla izlerdim balerinleri. Birkaç senedir de aklımdaydı. Yetişkin balesi ile ilgili de birkaç yazı görmüştüm. Sonra buranın ilanını görünce, aradım ve baleye başladım. Çocukluk hayalimdi. Onu şu anda gerçekleştirebiliyor olmak çok güzel. Tabi ne kadar yapabilirim, vücut ne kadar esner bilmiyorum ama olabildiği kadar elimden geldiğince yapmaya çalışacağım. Çok mutluyum. Ben hiç spor sevmeyen bir insanım. Bir sürü şey denedim ama hep oflayarak giderdim ama şimdi koştura koştura geliyorum. Herkese anlatıyorum. Çok mutluyum. Bale, inanılmaz bir enerji kattı benim hayatıma" diye konuştu. "Bale her yaşta yapılabilir" Bale sanatının profesyonellik hedeflenmediği sürece her yaş grubuna uygun olduğunu vurgulayan bale öğretmeni Zeynep Göktuna, "4 yaşında baleye başladım. İlk eğitimimi İtalya’da aldım. 4 senelik İtalya’daki eğitimimin ardından Türkiye’de devam ettim. 2021 yılında baleden mezun oldum. Mezun olduktan sonra da kurumlarda çocuk ve yetişkin balesi eğitimleri veriyorum. Zaten bale, profesyonellik istemediğiniz sürece her yaşta yapabileceğiniz bir sanat dalıdır. Burada önemli olan zaten disiplin. Ben kendim de MS hastasıyım. Bir sene önce bana tanı kondu. Hocamla konuştum ve spor yapmamı önerdi. Bale yaptığımı söylediğimde en güzelini yaptığımı söyledi. MS için bile bu kadar iyi gelen bir sanat dalı, kesinlikle yapılması gereken bir şey diye düşünüyorum. Çok da sağlıklı. Aynı zamanda bale güzel bir sanat dalı olmasının dışında vücuda zarafet, dayanıklılık ve esneklik kazandırır. Şu anda da 47 ve 55 yaşında iki öğrencim var. İlk başta öğrencilerim gelirken ’hocam benim vücudum kapalı’ gibi şeyler demişlerdi. Yaklaşık 1 aydır ders yapıyoruz. İlk geldikleri zamana göre şu anda bayağı bir hem esnediler hem güçlendiler hem duruşları çok değişti. Zaten balenin temelinde bir duruş var. Bunların hepsini öğrencilerime aşılamaya çalışıyorum" dedi.