GENEL - 28 Nisan 2012 Cumartesi 16:13

İHLAS KOLEJİ`NDE "3 BOYUTLU" DEVRİM

A
A
A
İHLAS KOLEJİ`NDE "3 BOYUTLU" DEVRİM

İhlas Eğitim Kurumları ve Texas Instruments işbirliğiyle gerçekleştirilen "Eğitimde Üçüncü Boyut" konulu Uluslararası Eğitim ve Teknoloji Konferansı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız`ın da katılımıyla gerçekleşti. 3D teknolojisinin her yönüyle değerlendirildiği konferansta uzman eğitimciler, Türkiye`de öncülüğünü İhlas Koleji`nin yaptığı 3D sisteminin eğitimde yapılan bir devrim olduğunu belirttiler.
İhlas Koleji Bahçelievler Kampüsü Konferans Salonu`nda gerçekleştirilen konferansa İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Özgün, İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç, DLP Genel Müdürü Roger Carver, 14 ülkeden konuşmacılar, eğitimciler ve öğrenciler katıldı. Eğitim sektörüne 3D içerik ve cihaz sağlayan üreticiler de açtıkları stantlarda materyallerini sergiledi.
Sinema ve eğlence sektörünün ardından eğitim alanında da yerini alan 3D teknolojisinin her yönüyle masaya yatırıldığı ve tartışıldığı konferansta, eğitimciler 3 boyutlu sistemin eğitim alanında adeta bir devrim yarattığını ifade ettiler. 3D sisteminin eğitimde öncülüğünü gerçekleştiren İhlas Koleji yetkililerine teşekkür eden İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, "3D bir teknolojik kullanım olarak şu ana kadar eğlence sektöründe, sinemada kullanılan bir teknolojik uygulamaydı. Ama şimdi bir
eğitim aracı olarak sınıflarda ve çocuklarımızın, özellikle fen alanlarında, teknoloji alanında kavramları çok daha kolaylaştırabilecek, içselleştirebilecek şekilde bir eğitim aracı olarak kullanılıyor. Dolayısıyla da çocuklarımızda bunun sonuçlarını beraber gördük. Kullanan çocuklarımızın çok dikkatli ve ne söylediklerini biliyorlar. Biliyorsunuz çocuklarımız teknoloji kullanım konusunda ileri durumdalar. Bizden çok çok daha ilerideler. Dolayısıyla bu gerçekten eğitimde bir devrim denebilecek nitelikte bir
yaklaşımdır. Bunun Türkiye`de öncülüğünü İhlas Koleji yapıyor" diye konuştu.
Gelişen teknolojinin kitapların yerini asla alamayacağını belirten Yıldız, "Hiçbir zaman kağıdın, klasik kullandığımız kağıdın tahtını kimse sollayamaz. Ben şahsen Umberto Eco`nun `Kitaplardan Kurtulacağınızı mı Sandınız?` bir kitabı var. Ben o kitaptan hareketle bir münazara konusu yaptım. İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak münazara çalışmaları yapıyoruz. Çocuklar bunu tartıştılar. Gerçekten onu gördük ki bu tür uygulamalar, çocuklarımızın tablet kullanması, bilgisayar üzerinden okumalar bizim bildiğimiz,
basılı geleneksel kitabın önemini, değerini azaltmıyor. Bunlar birbirlerini destekleyen hususlar" dedi.
3 boyutlu eğitim sistemiyle klasik eğitim anlayışını değerlendiren İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç ise, "Klasik eğitim sisteminden belli ölçüde de olsa hiçbir zaman vazgeçemeyeceğiz. Bunu bir defa kabul etmemiz lazım. Biz eğitimciler bunu söylüyoruz. Milli Eğitim Mürdümüz de ifade ettiler. Tarih bilimcileri de bunu söylüyorlar. Teknoloji ciddi bir hızla ilerliyor. Teknolojiyi bir toplum, bir millet kendi yaşam hayatında eğer harekete geçiremiyorsa, kullanamıyorsa gelecekte çok iyi bir yerde
olamayacak. Bir ülkenin, toplumun, bireyin en önemli etkinliği eğitim etkinliğidir. Teknolojinin de eğitim etkinliğinde olabildiğince olması lazım" şeklinde konuştu.
Koç, "3 boyutlu eğitim materyalleri öğrencinin ciddi bir şekle ilgisini çeker, öğrenciyi konuya çeken, sıkılmadan konu bitene kadar takip etmesini sağlayan bir araç. Zaten biz eğitimcilerin en çok üzerinde durduğumuz şey ders esnasında öğrencinin ilgisini çekmektir. İşte 3 boyutlu eğitim materyalleri öğrencinin ilgisini çekiyor. Bu öğrenme sürecinin de kaliteli ve kazanım olarak ciddi bir şekilde neticelenmesini sağlıyor. İşte bütün farkı bu. Biz eğitimciler 3D eğitim materyallerini önemsiyoruz" dedi.
Sinema sektöründe 3 boyutlu çalışmaların uzun zamandır var olduğunu ifade eden Koç, "Kartpostallarda 30-40 sene önce de vardı. Maalesef eğitim sektörüne yeni girdi. Dünyayı ve Türkiye`yi takip ediyoruz. Eğitim alanında hangi gelişmeler yapılıyor, ortaya konulmuş bunları takip ediyoruz. Bundan yaklaşık 3 yıl önce yeni üretilen materyallerle öğrencilerin ciddi bir şekilde eğitimde başarılı olacağı kanaatini gördük. Amerika`dan, Avrupa`dan bazı eğitimcilerle temasa geçtik. Onlarla toplantılar yaptık. Eğitim
materyallerini inceledik. Sahada uygulamasını yaptık. Bu anlamda arkadaşlarımızla beraber eş zamanlı olarak iki yıl önce İngiltere ile Türkiye`de iki okul, 8 okul başlamıştı. İkisi bitirebildi. Biz eğitim sektöründe 3 boyutlu eğitim materyallerinin pilot çalışmasını bitiren, başarıyla sonuçlandıran bir eğitim kurumu olduk. Ben Türkiye`miz adına, İstanbul adına, eğitim kurumum adına da çok mutlu olduğumu söylemek istiyorum" diye konuştu.
Eğitimde çığır açan böyle bir teknolojinin daha önceleri Türkiye için hayal olduğunu belirten İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yavuz Özgün de, "Çağı yakalamak adına bu çok gerçekten bizim açımızdan enteresan kullanma tarzı olacak. Bizim zamanımızda böyle bir şeyin olması zaten mümkün değildi. Ama ben bunu 1980`li yıllarda İngiltere`de bir okulda gördüm. O zamandan beri de 3 boyutlu teknolojinin Türkiye`de ne zaman gerçekleşeceğini de merak etmiştim. Biz İhlas Koleji olarak bu konferansa ilk
diyebilirim. Başarmanın da mutluluğunu yaşıyoruz. Dolayısıyla geleceğimizin teminatı olan yavrularımızı daha iyi yarınlara hazırlamak adına bu eğitimin, bu konferansın çok başarılı olacağı kanaatindeyim. Ülkemizde yaygınlaştığı müddetçe de eğitime katkısının olacağının da zaten biliyoruz" dedi.
DLP Genel Müdürü Roger Carver, "Konferans benim için birçok şeyi aydınlığa kavuşturdu. İlk defa öğrencilerin 3D ile ilgili düşüncelerini kendilerinden duyabilme fırsatım oldu. Onların pozitif yorumları beni çok mutlu etti. Ayrıca, 3D teknolojisini kullanan öğretmenlerin de sınıf ortamında gördükleri faydaları ve gelişmeleri paylaşmalarına çok sevindim. Birçok ülkede Life projesinin gelmesiyle değişiklikler gördüm. Belki proje başlatılmadan önce insanlar 3D`nin potansiyellerini düşünebiliyorlardı fakat
ancak şimdi iyi sonuçları görebiliyoruz ve 3D`nin avantajlarının ve etkili eğitim aracı olmasının hiçbir kuşku kalmadı. En büyük fark budur. Belki önceden bazı insanların şüpheleri vardı, ama artık bu konuyla ilgili şüphe kalmadı. İleride gittikçe artan 3D kullanıcı sayısı görebileceğimizi düşünüyorum. TI ve markalarının bu teknolojiye katkılarının öğrenciler ve öğretmenler tarafından gelen pozitif yorumlarını duyabilmek muazzam bir şey" diye konuştu.
Eğitimlerinde kullandıkları 3D sistemini değerlendiren İhlas Koleji öğrencileri, "Kısa bir süre zarfında eğitim veriliyor. Öğretmenleri anlamak daha kolaylaştı. Çünkü öğretmenlerin ne anlattığını görsel olarak görüyoruz. Daha kolay hatırlıyoruz. Olayları kafada kurgulamak yerine, görselde görmek heyecan verici" şeklinde konuştu.
Programın ardından konuklar, 3 boyutlu özel gözlükleri takarak, çeşitli sunumlar izledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul GAİN Medya’ya yönelik yürütülen soruşturmada 4 şüphelinin ifade işlemleri başladı GAİN Medya’ya yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde 4 şüphelinin ifade işlemleri başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından GAİN Medya’ya yönelik ‘kara para aklama’ soruşturması sürüyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüpheliler Berkin Kaya, Barbaros Reşat Gülcan, Selahattin Aydın ve Okan Karacan jandarmadaki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Şüphelilerin ifade işlemlerinin başladığı öğrenildi. Olayın Geçmişi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheli Berkin Kaya’nın hesap hareketleri incelendiğinde çok sayıda ve yüksek tutarlı nakit yatırma ve çekme işlemlerinin bulunduğu, işlemlerin kaynağının anlaşılamadığı, şahsın SWIFT işlemlerinin yoğun olduğu ve yurt dışındaki bazı şirketlere yüklü miktarda para transferleri gerçekleştirdiği belirlendi. Şüpheli Kaya’nın ortağı olduğu firmalar incelendiğinde, bu ölçekte para transferlerini açıklayabilecek yeterli sermaye yapısı veya ticari faaliyetinin tespit edilemediği, hesaplarının yasadışı bahis ve dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanıldığına ilişkin çok sayıda istihbarat bulunduğu, hesaplarda dolaşan yüklü miktarların kaynağının da açıklanamadığı tespit edildi. Yapılan araştırmalar ve MASAK raporu doğrultusunda, 2020 yılında kurulan GAİN Medya Anonim Şirketi’nin yüzde 50 hissesinin 2024 yılında şüpheli Berkin Kaya tarafından devralındığı, bu devir öncesi ve sonrasında 19 Nisan 2024 ile 22 Ekim 2024 tarihleri arasında şirkete toplam 310 milyon TL nakit, 88 milyon TL havale/EFT ve 9 Ocak 2025’te 1 milyon dolar olmak üzere toplamda yaklaşık 450 milyon TL tutarında ödeme yapıldığı tespit edildi. 29 Kasım 2024 tarihli genel kurul toplantısında şirket sermayesinin 1 milyar TL’ye çıkarıldığı, sermaye artışının 380 milyon TL’den fazlasının ortakların şirketten alacaklarının sermayeye mahsubu yoluyla karşılandığı, şirket finansmanının büyük ölçüde yüklü nakit girişleri ve yurtdışı kaynaklı transferlerle sağlandığı anlaşıldı. Soruşturma kapsamında para hareketlerinin miktarı, sıklığı ve yöntemi itibarıyla ticari hayatın olağan akışına aykırılık taşıdığı değerlendirildi. Öte yandan 12 Aralık 2024’te şüpheli Selahattin Aydın tarafından tek ortaklı ve 10 milyon TL sermaye ile kurulan Anahat Medya Anonim Şirketi’nin, GAİN Medya Anonim Şirketi’ni 22 Ocak 2025 tarihinde 450 milyon TL bedelle devraldığı, aynı tarihte nakit sermaye artırımına gidilerek sermayesinin 470 milyon TL’ye çıkarıldığı belirlendi. Anahat Medya Anonim Şirketi tarafından 28 Ocak 2025 ve 22 Ağustos 2025 tarihleri arasında GAİN Medya Anonim Şirketi’ne yaklaşık 1 milyar 76 milyon TL tutarında EFT ve havale işlemi gerçekleştirildiği, bu işlemlerin finansmanının Selahattin Aydın’ın hesabına yatırılan yüklü miktardaki nakit paralarla sağlandığı ve söz konusu tutarların kısa süre içerisinde GAİN Medya Anonim Şirketi’ne aktarıldığı anlaşıldı. İşlemler birlikte değerlendirildiğinde, suç gelirlerinin aklanmasına yönelik organize bir finansal yapı oluşturulduğuna dair kuvvetli şüphe bulunduğu soruşturma kapsamında belirlendi. Elde edilen deliller doğrultusunda, şüpheliler Berkin Kaya, Barbaros Reşat Gülcan ve Selahattin Aydın’ın yakalanması amacıyla İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince bugün eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 3 şüpheli de yakalanırken, suçtan elde edildiği değerlendirilen taşınır ve taşınmazlara el konuldu. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen karar doğrultusunda ise GAİN Medya Anonim Şirketi, GAİN Studio Prodüksiyon Anonim Şirketi, GAİN Shorts Medya Anonim Şirketi, Anahat Holding Anonim Şirketi, Anahat Medya Anonim Şirketi, 3B Yazılım Teknolojileri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi ve Berton Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atandı.
İstanbul Bağcılar’da minik Meryem’i taşla öldüren sanığın yargılanmasına devam edildi İstanbul Bağcılar’da evine girdiği 12 yaşındaki Meryem Samou’yu başına taşla vurarak öldüren Zekeriyya A.’nın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, pedagog eşliğinde beyanda bulunan Meryem’in kardeşi Ahmad, "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriyya idi. O sırada kız kardeşim evdeydi. Başka bir şey bilmiyorum. Sanığı görsem tanıyabilirim. İsminin Zekeriyya A. olduğunu biliyorum. O, sürekli evimize geliyordu. O gün bize geldiğinde tekti" dedi. Bağcılar 15 Temmuz Mahallesi’nde, Meryem Samou’yu (12) kafasına taşla vurarak ve bıçaklayarak öldüren, aynı taşla Samou’nun 6 yaşındaki kardeşi Ahmad Samau’yu da yaralayan Zekeriyya A.’nın (51) yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Zekeriya A., müşteki anne Gulli Samou ve baba Cihat Samou ile tarafların avukatları hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya, olay anında evde bulunan ve yaralanan Meryem Samou’nun küçük kardeşi Ahmed Samou ile abisi Mohammad Ali Samou duruşmaya ‘tanık’ sıfatıyla pedagog eşliğinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriyya idi" Duruşmada pedagog eşliğinde ‘tanık’ olarak dinlenen Ahmad Samou beyanında, "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriya idi. O sırada kız kardeşim evdeydi. Başka bir şey bilmiyorum. Sanığı görsem tanıyabilirim. İsminin Zekeriyya A. olduğunu biliyorum. O, sürekli evimize geliyordu. O gün bize geldiğinde tekti" ifadelerini kullandı. Bir diğer mağdur olan Meryem ile Ahmad’ın abisi Mohammad Ali Samou ise, "Saat sabah 10.00 gibi kahvaltı yaptık. Annemle 14.30 gibi yemek yedik. Küçük kardeşlerim evdeydi. Biz kapıyı çaldık kimse açmadı. Sonra anahtarla girdik, her yer kandı ve karanlıktı. Sonrasında polisler geldi. Zekeriyya en son olaydan kısa bir süre önce eşiyle birlikte bize geldiler" dedi. Beyanda bulunan müşteki baba Cihat Samou, "Ben şikayetçiyim. Olayı görmedim, bu olay olduğunda ben yurt dışında çalışıyordum. Beni Muhammet isimli arkadaşım arayıp, ailemle ilgili bir durum var dedi. Eşim ve kızıma ulaşamadım. Dayımın kızını aradım, o bana olayı anlattı" diye konuştu. Müşteki anne Gulli Samou ise beyanında, "Ben sanığın eşinden de şikayetçiyim, eşi bizi oyladı. Olaydan sonra, benim akrabalarım sanığın evine gitti ancak kapıyı ve perdeyi açmadı" şeklinde konuştu. Tutukluluk halinin devamına hükmedildi Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını ve eksik hususların giderilmesini talep etti. Beyanda bulunan müşteki avukatları, sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını istediler. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden: Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Zekeriyya A. ‘şüpheli’, hayatını kaybeden kız çocuğu Meryem Samau ‘maktul’ sıfatıyla yer aldı. Meryem’in vücudunda 3 adet kesici, delici alet yarası ve 17 adet kesik yara tespit edildi Hazırlanan iddianamede, hayatını kaybeden 12 yaşındaki Meryem Samou’nun boğaz kısmında kesi ve kafasının belli yerlerinde darp yaraları ile hayatını kaybettiği, olay sırasında evde olan ve yaralı olarak kurtulan Ahmed Samou’nun da vücudunun bazı yerlerinde darp izleri olduğu anlatıldı. Öte yandan iddianamede, olay günü yaralı Ahmed’in polis tarafından ifadesinin alınmak istendiği ancak küçük çocuğun hıçkırarak ağladığı ve kendisini ifade edecek durumda olmadığı belirtildi. Mağdur Ahmed hakkında hazırlanan Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna da yer verilen iddianamede, yaralarda kişinin yaşamının tehlikeye sokan bir durumun olmadığı, yaranın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek hafif nitelikte olmadığı ve darbelerin vücutta kemik kırığına neden olmadığı belirtildi. Ayrıca hayatını kaybeden Meryem Samou için hazırlanan otopsi raporuna da yer verilen iddianamede, maktulün vücudunda 3 adet kesici, delici alet yarası ve 17 adet kesik yara tespit edildiği ve yaralanmaların öldürücü nitelikte olmadığı, maktulün ölümünün künt kafa travmasına bağlı, kafatası kırıkları ile beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği bilgisine yer verildi. İddianamede, olay sonrası Ahmed Samou’ya şüphelinin tespiti için yaptırılan teşhis çalışmalarında, Zekeriyya A.’yı net ve kesin olarak teşhis ettiği de belirtildi. Olay gününe ait görüntü izleme tutanağına da yer verilen iddianamede, sanık Zekeriyya A.’nın olay yerine gittiği, yüzünün tam net olarak görüldüğü, elinde telefonla uğraştığı, üzerinde siyah deri ceket, altında siyah pantolon ve kafasına takılı beyaz açık renkli kapüşonlu polar giydiği, elinde eldiven olduğu, devam eden görüntülerde ise şahsın olay yeri adresinden hızlıca uzaklaştığı, tedirgin hallerde bulunduğu, bahse konu adrese giderken elinde eldiven olduğu, dönerken elinde eldiven olmadığının görüldüğü bilgisi aktarıldı. Ağırlaştırılmış müebbet ile 21 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede, sanık Zekeriyya A. hakkında, maktül Meryem Samou’ya yönelik ‘çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kadına karşı, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak, işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Ayrıca, olayda yaralanan Ahmed Samou’ya yönelik ise ‘çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kadına karşı, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 14 yıldan 21 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.
İstanbul Bağcılar’da minik Meryem’i taşla öldüren sanığın yargılanmasına devam edildi İstanbul Bağcılar’da evine girdiği 12 yaşındaki Meryem Samou’yu başına taşla vurarak öldüren Zekeriyya A.’nın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, pedagog eşliğinde beyanda bulunan Meryem’in kardeşi Ahmad, "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriya idi. O sırada kız kardeşim evdeydi. Başka bir şey bilmiyorum. Sanığı görsem tanıyabilirim. İsminin Zekeriyya A. olduğunu biliyorum. O, sürekli evimize geliyordu. O gün bize geldiğinde tekti" dedi. Bağcılar 15 Temmuz Mahallesi’nde, Meryem Samou’yu (12) kafasına taşla vurarak ve bıçaklayarak öldüren, aynı taşla Samou’nun 6 yaşındaki kardeşi Ahmad Samau’yu da yaralayan Zekeriyya A.’nın (51) yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Zekeriya A., müşteki anne Gulli Samou ve baba Cihat Samou ile tarafların avukatları hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya, olay anında evde bulunan ve yaralanan Meryem Samou’nun küçük kardeşler Ahmed Samou ile Mohammad Ali Samou duruşmaya ‘tanık’ sıfatıyla pedagog eşliğinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriyya idi" Duruşmada pedagog eşliğinde ‘tanık’ olarak dinlenen Ahmad Samou beyanında, "Olay günü kafama vuruldu. Vuran kişi Zekeriya idi. O sırada kız kardeşim evdeydi. Başka bir şey bilmiyorum. Sanığı görsem tanıyabilirim. İsminin Zekeriyya A. olduğunu biliyorum. O, sürekli evimize geliyordu. O gün bize geldiğinde tekti" İfadelerini kullandı. Bir diğer mağdur olan Meryem ile Ahmad’ın abisi Mohammad Ali Samou ise, "Saat sabah 10.00 gibi kahvaltı yaptık. Annemle 14.30 gibi yemek yedik. Küçük kardeşlerim evdeydi. Biz kapıyı çaldık kimse açmadı. Sonra anahtarla girdik, her yer kandı ve karanlıktı. Sonrasında polisler geldi. Zekeriyya en son olaydan kısa bir süre önce eşiyle birlikte bize geldiler" dedi. Beyanda bulunan müşteki baba Cihat Samou, "Ben şikayetçiyim. Olayı görmedim, bu olay olduğunda ben yurt dışında çalışıyordum. Beni Muhammet isimli arkadaşım arayıp, ailemle ilgili bir durum var dedi. Eşim ve kızıma ulaşamadım. Dayımın kızını aradım, o bana olayı anlattı" diye konuştu. Müşteki anne Gulli Samou ise beyanında, "Ben sanığın eşinden de şikayetçiyim, eşi bizi oyladı. Olaydan sonra, benim akrabalarım sanığın evine gitti ancak kapıyı ve perdeyi açmadı" şeklinde konuştu. Tutukluluk halinin devamına hükmedildi Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını ve eksik hususların giderilmesini talep etti. Beyanda bulunan müşteki avukatları, sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını istediler. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden: Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Zekeriyya A. ‘şüpheli’, hayatını kaybeden kız çocuğu Meryem Samau ‘maktul’ sıfatıyla yer aldı. Meryem’in vücudunda 3 adet kesici, delici alet yarası ve 17 adet kesik yara tespit edildi Hazırlanan iddianamede, hayatını kaybeden 12 yaşındaki Meryem Samou’nun boğaz kısmında kesi ve kafasının belli yerlerinde darp yaraları ile hayatını kaybettiği, olay sırasında evde olan ve yaralı olarak kurtulan Ahmed Samou’nun da vücudunun bazı yerlerinde darp izleri olduğu anlatıldı. Öte yandan iddianamede, olay günü yaralı Ahmed’in polis tarafından ifadesinin alınmak istendiği ancak küçük çocuğun hıçkırarak ağladığı ve kendisini ifade edecek durumda olmadığı belirtildi. Mağdur Ahmed hakkında hazırlanan Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna da yer verilen iddianamede, yaralarda kişinin yaşamının tehlikeye sokan bir durumun olmadığı, yaranın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek hafif nitelikte olmadığı ve darbelerin vücutta kemik kırığına neden olmadığı belirtildi. Ayrıca hayatını kaybeden Meryem Samou için hazırlanan otopsi raporuna da yer verilen iddianamede, maktulün vücudunda 3 adet kesici, delici alet yarası ve 17 adet kesik yara tespit edildiği ve yaralanmaların öldürücü nitelikte olmadığı, maktulün ölümünün künt kafa travmasına bağlı, kafatası kırıkları ile beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği bilgisine yer verildi. İddianamede, olay sonrası Ahmed Samou’ya şüphelinin tespiti için yaptırılan teşhis çalışmalarında, Zekeriyya A.’yı net ve kesin olarak teşhis ettiği de belirtildi. Olay gününe ait görüntü izleme tutanağına da yer verilen iddianamede, sanık Zekeriyya A.’nın olay yerine gittiği, yüzünün tam net olarak görüldüğü, elinde telefonla uğraştığı, üzerinde siyah deri ceket, altında siyah pantolon ve kafasına takılı beyaz açık renkli kapüşonlu polar giydiği, elinde eldiven olduğu, devam eden görüntülerde ise şahsın olay yeri adresinden hızlıca uzaklaştığı, tedirgin hallerde bulunduğu, bahse konu adrese giderken elinde eldiven olduğu, dönerken elinde eldiven olmadığının görüldüğü bilgisi aktarıldı. Ağırlaştırılmış müebbet ile 21 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede, sanık Zekeriyya A. hakkında, maktül Meryem Samou’ya yönelik ‘çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kadına karşı, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak, işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Ayrıca, olayda yaralanan Ahmed Samou’ya yönelik ise ‘çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kadına karşı, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 14 yıldan 21 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.