YEREL HABERLER - 08 Mart 2012 Perşembe 11:54

KORSAN YOLCU TAŞIMACILIĞINA SIKI DENETİM

A
A
A
KORSAN YOLCU TAŞIMACILIĞINA SIKI DENETİM

Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri korsan yolcu taşımacılığına yönelik sıkı denetimlerini sürdürüyor.
Kentin değişik noktalarında oluşturulan kontrol noktalarında yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan tüm araçlar denetleniyor. Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından oluşturulan sivil, resmi ve ihbarlı denetim ekipleri tarafından denetleniyor. Yetki belgesiz yolcu taşımacılığı yaparak haksız kazanç elde eden ve haksız rekabete yol açan sürücüler hakkında korsan yolcu taşımacılığı yaptığı gerekçesiyle yasal işlemler yapıldı. Denetimlerin aralıksız olarak devam edeceği bildirildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş ile Çaykur Rizespor 47. randevuda Beşiktaş, Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında sahasında karşılaşacağı Çaykur Rizespor ile ligde 47. kez rakip olacak. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Beşiktaş, yarın saat 20.00’de Çaykur Rizespor’u konuk edecek. Ligde oynadığı 16 maçta 7 galibiyet, 5 beraberlik, 4 mağlubiyet sonucu 26 puan toplayan siyah-beyazlılar, 5. sırada bulunuyor. Konuk ekip ise 4 galibiyet ve 6’şar beraberlik ile mağlubiyetle elde ettiği 18 puanla 11. basamakta yer alıyor. Ligde 47. randevu İki takım bugüne kadar 46 kez karşı karşıya geldi. Geride kalan 46 maçın 29’unu Beşiktaş, 8’ini de Karadeniz temsilcisi kazandı. 9 müsabakada ise taraflar 1 puana razı oldu. Siyah-beyazlı takımın attığı 93 gole, Rize ekibi 46 golle karşılık verdi. Son 2 maçtan beraberlikle ayrıldı Teknik Direktör Sergen Yalçın’ın takımı, Süper Lig’de 2 haftadır galibiyete hasret. 15. haftada ağırladığı Gaziantep FK ile 2-2 berabere kalan Beşiktaş, geçtiğimiz hafta ise deplasmanda Trabzonspor ile 3-3’lük beraberlikle yine 1 puana razı oldu. Siyah-beyazlı ekip, Rizespor karşılaşmasını kazanıp hem 3 puan hasretini sonlandırmak hem de devre arasına moralli girmek istiyor. Dolmabahçe’de son 4 mücadeleyi kazanamadı Beşiktaş bu sezon iç saha maçlarında galibiyet almakta zorlanıyor. Sezon başında evinde oynadığı ilk 3 mücadeleyi kazanan Kartal, daha sonra Dolmabahçe’de çıktığı 4 müsabakada galibiyete uzanamadı. Siyah-beyazlılar, bu süreçte Gençlerbirliği ve Fenerbahçe’ye mağlup olurken, Samsunspor ile Gaziantep FK’yla da berabere kaldı. Kara Kartal, Rizespor maçında da galibiyet alamadığı takdirde 1969-1970 sezonundaki üst üste 5 maçlık iç sahada kazanamama serisini tekrarlamış olacak. Siyah-beyazlılar, rakibine karşı evinde üstün Siyah-beyazlı takım ile Rize ekibi arasında İstanbul’da oynanan karşılaşmalarda Beşiktaş’ın üstünlüğü bulunuyor. Kara Kartal, rakibini konuk ettiği maçların 15’ini kazanırken, 3’ünden mağlubiyetle ayrıldı. 5 mücadelede ise taraflar 1 puana razı oldu. Beşiktaş ağları 50 kez sarsarken, Rizespor da 20 defa gol sevinci yaşadı. Rafa Silva’nın durumu Sergen Yalçın’a bağlı Bir süredir çalışmalarını takımla sürdüren Rafa Silva’nın, Rizespor mücadelesinde kadroda olup olmayacağı bugün belli olacak. Son 5 maçta kadroda yer almayan Rafa, Teknik Direktör Sergen Yalçın’ın uygun bulması halinde Çaykur Rizespor maçının geniş kadrosunda yer alabilir. Beşiktaş’ta 5 eksik Siyah-beyazlılarda Rizespor maçı öncesi 5 eksik futbolcu bulunuyor. Sakatlıkları bulunan Cengiz Ünder ve Jota Silva ile tedavisi devam eden Mustafa Erhan Hekimoğlu yarın forma giyemeyecek. Bunun yanı sıra Afrika Uluslar Kupası sebebiyle ülkelerinin milli takımlarına giden Wilfred Ndidi ile El Bilal Toure de yarın görev alamayacak. Ayrıca El Bilal Toure’nin, Trabzonspor mücadelesinde gördüğü kırmızı kart sebebiyle 2 maçlık cezası var. Sarı kart ceza sınırında 5 futbolcu Beşiktaş’ta sarı kart ceza sınırında da 5 oyuncu yer alıyor. Emirhan Topçu, Felix Uduokhai, Tammy Abraham, Tiago Djalo ve Orkun Kökçü yarınki müsabakada kart görmeleri halinde Süper Lig’de ikinci devrenin ilk maçı olan Kayserispor karşılaşmasında cezalı olacak.
Bursa Bursa’nın asırlık lezzetlerine Osmangazi’de yolculuk yaptılar Osmangazi Belediyesi, farklı şehirlerden Bursa’ya gelen öğrenciler için hayata geçirdiği gastronomi turlarıyla, kentin dünyaca ünlü mutfak mirasını tanıtıyor. Bursa’nın ulusal ve uluslararası ölçekte bilinirliğini artırmayı amaçlayan Osmangazi Belediyesi, kültürel çalışmalara verdiği önemle birlikte şehrin önemli yapı taşlarından olan gastronomiyi ön plana çıkaran projelerini sürdürüyor. Bu doğrultuda harekete geçen Osmangazi Belediyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencileri için kentin lezzet duraklarına yönelik tur düzenledi. Tarihi Abdal Meydanı’nda tahinli pide ve cevizli lokum ikramıyla başlayan etkinlikte öğrenciler, Kayhan Çarşısı’nda kentin sembollerinden biri haline gelen cantık ve süt helvasının tadına baktı. Kozahan’daki Türk kahvesiyle sonlanan gastronomi turunda Bursa’nın tarihi ve kentin geçmişten günümüze yaşadığı süreçler hakkında da bilgiler verildi. Bursa’nın asırlık lezzetlerini ilk kez deneyimleyen öğrenciler, kentin yöresel tatlarına hayran kaldıklarını ifade etti. "Süt helvası buraya özgü olduğunu hissettiren bir tatlı" Bursa’ya üniversite eğitimi dolayısıyla gelen İranlı öğrenci Tara Rakhshan, tahinli pide ve cevizli lokumu çok beğendiğini dile getirerek, "Hiç bilmiyordum, ilk kez yedim. Çok güzeldi" şeklinde konuştu. Gastronomisiyle öne çıkan şehirlerden biri olan Gaziantep’ten geldiğini belirten bir diğer öğrenci Ali Emre Şahin de, ilk defa cantık yediğini ve beğendiğini vurgulayarak, "Bursa, gastronomi konusunda gayet ileri" sözlerini kullandı. Bir başka öğrenci Orçun Eren Dengiz de, süt helvası deneyimini paylaşarak, "Daha önce yediğim tatlıların hiçbirine benzemiyor. Gerçekten buraya özgü olduğunu hissettiren bir tatlı, herkese denemesini tavsiye ediyorum" yorumunu yaptı. Lezzet turu boyunca şef Mert Kahveci ise Osmanlı mutfağından başlayıp günümüze uzanan tahinli pide, cevizli lokum, cantık ve süt helvasına ilişkin tarihi bilgileri aktararak, kentin mutfağında ne denli önemli bir yer edindiklerini öğrencilere anlattı.
Antalya AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "Önümüzde yine bizi çok zorlayacak, kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyeleriyle bir araya gelen AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, Antalya turizminde 2026 yılını bir geçiş dönemi olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Büyük sıçramalar beklemiyoruz, çift haneli büyümelerin kolay olmadığı bir süreçten geçiyoruz.Önümüzde yine bizi çok zorlayacak, kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi. Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyelerini ağırlayan Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Antalya turizm sektörünün mevcut durumu, pazar dinamikleri ve 2026 yılına yönelik beklentilere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. "Antalya 17 milyon eşiğine yaklaşıyor" Antalya turizminin mevcut durumu hakkında konuşan Kavaloğlu, kente gelen ziyaretçi sayısının 16 milyon 800 bini geçtiğini belirterek, bu rakamın geçen yıla göre yaklaşık yüzde 1,5’lik artış anlamına geldiğini söyledi. 17 milyon seviyesinin önemli olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı ile İsrail-Filistin geriliminin devam etmesinin yüksek oranlı büyümeleri zorlaştırdığını ifade etti. Kavaloğlu, "Bu şartlar altında 18-20 milyon gibi hedeflere kısa vadede ulaşmak kolay değil. 2026 yılına baktığımızda da benzer bir tablo görüyoruz. Yüzde 1-2’lik artı ya da eksi değişimler olabilir ancak büyük sıçramalar beklemiyorum" dedi. "2026 yılı bir geçiş dönemi olacak" Pazar dinamiklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, önümüzdeki yıla yönelik rezervasyonların önceki yıllara benzer seviyelerde seyrettiğini, tur operatörlerinin de çift haneli büyüme hedeflemediğini aktardı. 2026 yılının sektör açısından bir geçiş yılı olacağını belirten Kavaloğlu, "kış aylarındayız, yılbaşı yaklaşıyor. Ama önümüzdeki sene ile ilgili rezervasyonların da bir önceki seneki gibi geldiğini görüyoruz. Çok büyük artışları gözlemlemiyoruz. Demek ki bu rakam sabit bir şekilde devam edecek. Jeopolitik konumumuz nedeniyle şu anda bir dezavantaj yaşıyoruz. Ancak Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erme ihtimali durumunda, turizm açısından bambaşka bir sezona evrilme ihtimali de bulunuyor. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Rusya, uzun bir aranın ardından 2019 yılında Antalya için yaklaşık 6 milyon seviyesine yaklaşmıştı. Bu yıl ise ilk kez yeniden 4 milyon seviyesinin yakalanması bekleniyor. Bu rakamın aşılmasının ardından, ikinci sıradaki Almanya, üçüncü sıradaki İngiltere ve dördüncü sıradaki Polonya pazarlarında çift haneli büyüme ihtimali artık oldukça sınırlı görünüyor. Tur operatörleriyle yaptığımız görüşmelerde de, planlanan uçuş kapasitelerinde çift haneli bir büyümenin ne beklendiğini ne de hedeflendiğini görüyoruz. Bu çerçevede 2026 yılının, 2025 yılına benzer bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. 2026 yılının bizim açımızdan temel özelliği ise bir geçiş yılı olmasıdır. Çünkü sıçrama beklenmeyen dönemlerde, en küçük makro ya da mikro olumsuzlukta, risklerin çok daha belirgin hale geldiği ve sektörün zorlandığı süreçler yaşanabiliyor" diye konuştu. "Krizleri yönetmeyi bilen bir sektörüz" Sektörün geçmişte yaşadığı zorluklara da değinen Kavaloğlu, 2019 yılında Thomas Cook’un iflasının ve ardından yaşanan pandemi sürecinin turizm sektörü üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu hatırlattı. 2024 yılında yaşanan tur operatörü iflasları ve uluslararası organizasyonların yüksek sezona denk gelmesine rağmen sezonun başarılı geçtiğini belirten Kavaloğlu, 2025 yılının ise ekonomik şartlar nedeniyle zor bir yıl olduğunu söyledi. Kavaloğlu, "Deprem sonrası yaşanılan finansal kriz, enflasyon baskısı, kur sabitlemesinin oluşturduğu baskı, bizi çok zorlayan bir döneme neden oldu. 2025 yılını da çok kolay atlattık diyemeyeceğim. Sektör için uzun zamandır bu kelimeyi kullanıyorum, dirayet kelimesini çok seviyorum. Dirayetin altında krizi yönetmeyi bilen, zor şartlarda bir araya gelmeyi bilen özellikle kamu, özel sektör endeksinde çok doğru işleri doğru zamanda yapabilen bir sektörüz. Dolayısıyla bu dirayetle 2025 yılını da atlattık. 2026 yılına da olumlu bakmaya çalışıyoruz ama önümüzde yine bizi çok zorlayacak, kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi. "2026’nın ilk ayları zor geçebilir" Mevsimsellik konusuna da değinen Kavaloğlu, kış aylarının Antalya turizmi açısından en zor dönem olduğunu belirtti. Aralık ve Ocak aylarında doluluk oranlarının düştüğünü, yılbaşı ve Noel dönemlerinde kısa süreli bir hareketlilik yaşandığını aktaran Kavaloğlu, 2026 yılında özellikle Nisan ve Mayıs aylarının iklim geçişi nedeniyle zor geçmesini beklediğini söyledi. Kavaloğlu, "Haziran itibarıyla yüksek sezon başlıyor. Kurban Bayramı ile birlikte 2026’da tam anlamıyla yüksek sezona girileceğini öngörüyoruz" ifadelerini kullandı. "İlk dört pazar değişmeyecek" Antalya’nın ana kaynak pazarlarının Rusya, Almanya, İngiltere ve Polonya olduğunu belirten Kavaloğlu, bu sıralamanın önümüzdeki dönemde değişmesini beklemediğini ifade etti. Ukrayna pazarında savaş sonrası yeniden toparlanma yaşandığını belirten Kavaloğlu, Avrupa’da yaşayan Ukraynalıların tatil tercihlerinde Antalya’nın öne çıktığını söyledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Antalya turizmi için önemli bir kaynak olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, bu grubun uzun süreli konaklamalarıyla sektöre ciddi katkı sağladığını ifade etti. İç pazarın da giderek daha bilinçli hareket ettiğini belirten Kavaloğlu, erken rezervasyon alışkanlığının iç pazarda yaygınlaştığını söyledi. "Rekabetçi kalmak zorundayız" Fiyat politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, Türkiye’nin artık düşük fiyatlı bir destinasyon olmadığını, hem yabancı hem de yerli turistten hak ettiği geliri elde etmeyi hedeflediğini belirtti. 2026 yılında çift haneli fiyat artışlarına gitmediklerini vurgulayan Kavaloğlu, "Farklı ülkelerle karşılaştırmalar yapılıyor, özellikle Yunanistan ile kıyaslamalar gündeme geliyor. İç pazarın Yunanistan’a kayıp kaymadığı yönünde değerlendirmeler oluyor. Ancak elmayla elmayı kıyasladığımızda ve ülkemizde fayda-maliyet analizi yapıldığında, tüketicinin durumu belirleyici oluyor. Türkiye artık eskisi kadar indirimli bir ülke değil. Avrupalıya, Rusya pazarına ve iç pazara yönelik olarak hak ettiği geliri elde etme sürecinde olan bir ülkeyiz. Fiyatların sürekli çift haneli oranlarda artırılması halinde rekabetçi olma özelliğinin kaybedilmesi riski ortaya çıkıyor. Bu riski yaşamamak için dikkatli hareket ediyoruz. Bu nedenle 2026 yılında çift haneli bir fiyat artışı yapmamayı tercih ettik. 2025 yılının kolay geçmemiş olması ve kur dezavantajı da bu kararda etkili oldu. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da alım gücünün azaldığı bir dönemde, fiyatları gereğinden fazla artırmanın dengeleri bozacağını görüyoruz. Bu nedenle fiyat artışlarını sınırlı tuttuk. 2026 yılına daha umutlu bakabilmemizin nedenlerinden biri de rekabetçi olma özelliğimizi korumaya yönelik bu yaklaşımımızdır" dedi. Geceleme gelirlerinin son dört yılda 85-87 dolardan 110 dolar seviyelerine yaklaştığını belirten Kavaloğlu, rakip ülkeler Fransa ve İspanya’nın bu alanda daha yüksek seviyelerde olduğunu ifade etti. "Turizm milli bir sektördür" Turizmin milli bir sektör olduğunun altını çizen Kavaloğlu, sektöre yönelik finansal desteklerin artırılması gerektiğini belirtti. Özellikle restorasyon ve yenileme yatırımları için uygun maliyetli kredi imkanlarının önemine dikkat çeken Kavaloğlu, "Kamu ve özel bankalar ile finans kuruluşlarının turizm sektörüne yönelik kredi imkânlarını artırmasını bekliyoruz. Özellikle otellerde restorasyon ve yenileme çalışmalarına yönelik finansmana ihtiyaç var. Turizm, ülkemiz için milli bir sektör ve yatırımların büyük bölümü öz kaynaklarla yapılıyor. Bu nedenle sektörün daha güçlü şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Rakip ülkeler bu tür kredilere çok düşük maliyetlerle ulaşabilirken, kur politikası nedeniyle kârlılıkların azaldığı bir dönemde bu durum sektörü zorluyor. Bu süreçte özellikle kış aylarında finansal olarak desteklenmeye ihtiyaç duyuyoruz; fonlar, indirimler ve teşvikler bu açıdan önem taşıyor. Milli bir sektörün rekabetçi olabilme özelliğini kaybetmemesi için, geçiş yılı olarak gördüğümüz 2026’yı ilave bir vergi yükü altında kalmadan tamamlamamız gerekiyor. Sektör, ekstra bir vergi yükünü kolaylıkla kaldıramaz. Paramızın değerli olmasını elbette isteriz. Enflasyonist bir baskı olmadığı bir dönemde bizim için kurun hiç artmasına ihtiyacımız yoktur. Dolayısıyla yeter ki enflasyon olmasın. Ancak enflasyonun sürdüğü ve istihdam maliyetlerinin arttığı bir dönemde fiyatları aynı oranda artırmak mümkün olmuyor. Turizm sektörü kazandığını yine sektör içinde değerlendiren, yatırımlarını büyük ölçüde kendi kaynaklarıyla yapan yapısıyla gerçek anlamda milli bir sektördür" ifadelerini kullandı. "COP31 ve Dünya Uzay Kongresi önemli fırsat" Antalya’nın 2026 yılında ev sahipliği yapacağı Dünya Uzay Kongresi ve COP31’e de değinen Başkan Kavaloğlu, bu organizasyonların Expo alanının yeniden değerlendirilmesi açısından önemli olduğunu ifade etti. Expo alanının COP31’e hazırlanması gerektiğini belirten Kavaloğlu, ilgili bakanlıklardan bu konuda geri dönüş beklendiğini söyledi. "Bir Damla Bir Dünya bir farkındalık çağrısıdır" AKTOB’un sürdürülebilirlik kampanyası "Bir Damla Bir Dünya" hakkında da bilgi veren Kavaloğlu, su tasarrufuna dikkat çekerek, tarım ve turizm politikalarının dengeli yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Kavaloğlu, doğal kaynakların korunmasının gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğunu ifade etti.