YEREL HABERLER - 15 Mart 2012 Perşembe 10:47

BAYBURT ÜNİVERSİTESİ’NDEN ‘KALBURÜSTÜ” AÇIKLAMASI…

A
A
A
BAYBURT ÜNİVERSİTESİ’NDEN ‘KALBURÜSTÜ” AÇIKLAMASI…

Bayburt Üniversitesi’nce yapılan yalına yazılı açıklama ile Rektör Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu’nun, bir internet gazetesinde yayınlanan röportajındaki bazı cümleler ve ifadelerinin, kimi çevrelerce, sınırlar zorlanarak, kastedilen anlamlarından farklı anlamlara çekildiğini ve devamında da hoş olmayan gelişmelerin yaşandığı belirtildi.
“Rektörümüzün röportajından birkaç deyimi ve yorumu seçerek buradan hareketle konu ile ilgisiz mecraların gündeme getirilmesini de hayretle karşılıyoruz” denilen yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Rektörümüzün röportajında ‘varlıklı, zengin’ anlamında kullandığı ‘kalburüstü’ deyiminin, insaf ölçülerine sığmayacak şekilde, Bayburtlulara bir hakaret gibi lanse edilmesi başta Sayın Rektörümüz olmak üzere üniversitemizi fevkalade üzmüştür. ‘Kalburüstü’ deyimi, anılan röportajda sadece ve sadece ‘Bayburt’un varlıklı kesimi, 70’li 80’li yıllarda Bayburt’tan göç etmiş, bu sebeple yeni yatırım olanakları gelişmemiştir.’ anlamında kullanılmış, burada samimiyete dayalı bir durum tespiti ve özeleştiri dile getirilmiştir. Yurtiçi ve yurtdışı tüm tanıtım materyallerinde ‘Bayburt’un kalbinde büyüyen, Bayburt’u kalbinde büyüten üniversite’ sloganını kullanan üniversitemizin, bu tür bir düşünceye sahip olması, akla gelebilecek en son şey olması gerekir. Birçok saygın siyasetçimizin de sıkça kullandığı ‘kalburüstü’ deyiminin hor görme, rencide etme ve küçük düşürme şeklinde lanse edilerek hemşehrilerimizle üniversitemizi karşı karşıya getirme düşüncesinin takdirini yine değerli Bayburtlu hemşehrilerimize bırakıyoruz.
Aynı şekilde Sayın Rektörümüzün röportajında kullandığı; ‘Bizdeki STK’lar adeta söyleneni yapan örgütler gibi. Aslında Sivil Toplum Örgütleri dünyanın gelişmiş ülkelerinde ekonomileri, siyaseti, stratejik planlamaları belirleyen örgütlerdir. O kadar etkin yaptırımları vardır ki siyasi temsilcileri bile sarsarlar. Bizler mevcut yapıyla bunları başaramayız.’ ifadesi de tamamen anlamından saptırılarak farklı yönlere çekilmiştir. Paragraftan da anlaşılacağı gibi bahse konu olan; Türkiye genelindeki STK’lardır ve Sayın Rektörümüzün ifadeleri konu ile ilgili birçok akademisyen ve uzmanın tespitlerine dayanan, bilimsel niteliği haiz bir durumdur. Bu olumsuzluğu dile getirmek ve bu yapının düzeltilmesi gerektiğini belirtmek, her şeyden önce ülkemiz ve şehrimiz için ‘en iyiyi’ istemek anlamına gelmektedir. Bu durumdan rahatsız olunması ise anlaşılır değildir. Demokrasilerde eleştiri kültürünün geliştirilmesi, buna bağlı olarak ortak aklın ve çalışma kültürünün işletilmesi, bu tür aksaklıkların cesaretle dile getirilmesi ve buna yönelik alınacak tedbirlerle doğru orantılıdır. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’, ‘Sorunları dile getirirsek zararı yine bize olur’ mantığı, problemleri halının altına süpürmekle eşdeğerdir ki bunun da ne Bayburt’a ne de değerli Bayburtlu hemşehrilerimize bir katkısı olur. Bu konuda art niyetli yaklaşım içerisinde olanlara, dünya tarihindeki tüm gelişmelerin ‘neden’, ‘nasıl’, ‘niçin’ gibi sorular ve eleştirel düşüncelerle ortaya çıktığını hatırlatmak isteriz. ‘En iyisi bu’ demek yerine ‘Daha iyi nasıl olabilir?’ sorusuna kafa yormak, Bayburt ve Bayburtlu hemşerilerimize için yapılacak en hayırlı iş olacaktır ki Sayın Rektörümüzün de dikkat çekmek istediği nokta budur.
Kaldı ki Bayburt Üniversitesi, kuruluş aşamasından itibaren Bayburtlu hemşerilerimize yönelik tüm proje çalışmalarında, üst yönetim kadrosu ve öğretim elemanlarıyla birlikte bahsi geçen STK’larla birlikte yer almıştır. Oluşturulan projelerin uygulama aşamalarında da öğretim üyelerini ve elemanlarını bizzat görevlendirerek, değerli halkımızın eğitimi için onların ayağına göndermiştir. Nitekim projenin tamamlanma aşamasında Üniversitemizin kendi imkânlarını seferber ederek oluşturduğu değerlendirme toplantısında, projeden yararlanan Bayburtlu kadınlarımızla birlikte proje sahibi STK temsilcileri de bizzat değerlendirmelerde bulunmuştur. Türkiye gündeminde de oldukça geniş bir şekilde yer alan bu toplantı Üniversite-STK işbirliğine çok güzel bir örnek teşkil etmişken ve dahası kendileri de bu oluşumun takdirlerini özellikle dile getirmişken, son zamanlarda yapılan talihsiz beyanlara anlam verilememiştir.
Bu vesile ile tekrar etmek isteriz ki; kurulduğu günden bu yana Bayburt ve Bayburtlu hemşerilerimizin faydasına olan her oluşumun içerisinde olmayı görev bilmiş üniversitemiz, bundan böyle de akademik birikimini ‘Daha yaşanılır bir Bayburt’ ve ‘Daha kaliteli yaşam standardına ulaşmış Bayburtlu’lar için tüm ilgililerle paylaşmaya devam edecektir. Uluslararası standartlarda bir üniversite hedefimizle bütün mesaimizi ve birikimimizi, ‘Bayburt’ adının tüm dünyada tanınmasını sağlayacak olan ‘Bayburt Üniversitesi’ni daha ileriye taşımaya harcarken, her zamanki gibi günübirlik gündemlerin uzağında kalmaya; üniversitemizin marka değerine zarar verecek tartışmaların dışında olmaya devam edeceğiz.“
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan “Bağ Küllemesi Hastalıkları” yüzde 90 verim kaybına yol açabilir Üzümlü İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik ekipleri tarafından arazi kontrolleri kapsamında üzüm bağlarında, külleme, mildiyö, ölükol ve salkım güvesinde ilaçlama dönemleri ile ilgili bilgilendirme yapıldı. Tescilli cimin üzümünün bağlarında “Bağ Küllemesi Hastalıkları” ile mücadelenin yapılmaması durumunda yüzde 90 verim kaybı yaşanacağı belirtildi. Bağ Küllemesi, asmanın yaprak, sap, sürgün, salkım gibi tüm yeşil aksamında gelişerek zarar oluşturan önemli bir hastalıktır. Hastalık, iklim şartlarının uygun gittiği ve mücadelesinin doğru yapılmadığı yıllarda yüzde 90’a varan ürün kayıplarına neden oluyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şubesinde Ziraat Yüksek Mühendisi olarak görev yapan Selahattin Albayrak, konu hakkında üreticileri bilgilendirerek şu uyarılarda bulundu; ‘Hastalığın yapraktaki Belirtileri’ “Hastalık başlangıçta yaprakların üst yüzeyinde yağ lekesine benzeyen sarımsı-açık yeşil renk açılmalarına neden olur. İleriki dönemde yaprak parlaklığını ve esnekliğini kaybeder, kalınlaşır, gevrekleşir ve kenardan içe doğru kıvrılır. Hastalığın bulunduğu kısımlarda grimsi-beyaz tozlu bir görünüm oluşur. ‘Hastalığın sürgünlerdeki belirtileri’ Sürgünler üzerinde başlangıçta siyaha yakın koyu renkli lekeler oluşur. Sürgündeki bu lekeler sezon sonuna doğru kırmızımsı kahverengine dönüşmektedir. ‘Hastalığın tanelerdeki belirtileri’ Hastalığa erken yakalanan taneler küçük kalır ve gelişemez. Hastalık tanelerde meyve sapı istikametinde çatlamaya neden olur. Taneler ben düşme dönemine kadar hastalığa duyarlıdır. ‘Mücadelesi ve kültürel önlemler’ Hastalıklı çubuklar budanarak imha edilmelidir. Yetişme sezonu içinde yaprak ve sürgün seyreltmesi yapılarak asmanın iç kısımlarına kadar iyi bir havalanma ve güneşlenme sağlanmalıdır. ‘Kimyasal mücadele’ 1. İlaçlama: Sürgünlerin 25-30 cm uzunlukta olduğu dönemde, 2. İlaçlama: Çiçeklenme öncesi, çiçek tomurcuklarının ayrıldığı dönemde, 3. İlaçlama: Tanelerin saçma iriliğinde olduğu dönemde, 4. ve sonraki ilaçlamalar: Üçüncü ilaçlamadan sonra hastalık gelişimi ve kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak ben düşme dönemine kadar yapılmalıdır. Son ilaçlama ile hasat arasında gerekli bekleme süresine dikkat edilmelidir.”