YEREL HABERLER - 27 Mart 2012 Salı 09:35

SINAV KAYGISIYLA BAŞETME

A
A
A
SINAV KAYGISIYLA BAŞETME

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi`nde görevli Psikolojik Danışman Pelin Özufacık, sınav kaygısını, ``sınavda gösterilecek performansı etkileyecek en önemli sorun`` olarak tanımladı.
Özufacık, YGS öncesi sınav kaygısına ilişkin yaptığı değerlendirmede, öğrencilere şu uyarılarda bulundu; ``Çalıştınız, dershaneye gittiniz, özel dersler aldınız, yeri geldi arkadaşlarınızla gezmeyi erteleyip dersinizi çalıştınız, akraba ziyaretlerini ertelediniz. Tabi ailelerde sizinle beraber bu zorlu maratonda size destek olabilmek için birçok işlerini ertelediler. Peki bu emeklerin ``sınav kaygınıza`` yenik düşmemesi için neler yapmalıyız? Verilen emekler sadece son bir yılın emekleri değil aslında. Birinci sınıftan buyana verilen emeklerdir. Son bir yıl daha fazla çalışıyor olsak da bizler YGS`de son bir yılın karşılığını değil, bütün eğitim hayatımızın emeğinin karşılığını almak için sınava giriyoruz. Yapılan ödevlerin 12 yıl boyunca emek verip girdiğimiz derslerin çalışmalarımızın karşılığını bize verilen 3 saatlik zaman diliminde de sınav kaygısı denilen bu bulaşıcı virüse kaptırmamak için derslerinize ayırdığınız o zamanın 5 dakikasını bu yazıya ayırarak kendinizi bu yenilgiden koruyun.``
SINAV KAYGISI NEDİR
Sınav kaygısının temel kaynağının, endişe ve sınavı yanlış düşünmek olduğunu belirten Özufacık, ``Öğrenciler sınavı gereğinden fazla abartıp, zihninde büyüterek, yani yanlış düşünerek sınavda kontrolü kendi ellerinden sınav kaygısına veririler`` dedi.
Sınav kaygısını yenmenin en önemli yolunun kontrolü kendi elinde tutmak ve doğru düşünmek olduğunu kaydeden Özufacık, ``Eğer ki bizler performansımızı, yıllardır çalıştığımız emeklerin kaygının ellerine verirsek sınavın üstesinden gelmemiz yüzde 50 düşecektir. Çünkü sınav kaygısı bizim başarımızın yüzde 50 sini yok etmektedir`` diye konuştu.
``Bir futbol maçını düşünün, durum 2-2 ve golcü oyuncu son saniyede topu ayağına alıyor. Eğer, `acaba atabilir miyim, takımım benden bir gol bekliyor` diye düşünürse büyük olasılıkla atamaz, çünkü kontrolü deneyimlerine değil kaygılarına vermiş olur`` diyen Özufacık, , şöyle devam etti:
``Bundan dolayı deneyimlerinize güvenin ve kontrolü kaygıya teslim etmeyin. Hedefiniz daima zihninizde olsun. Gözleriniz hedefinizde değilse engellere takılmaya başlarsınız. Kendinize daima küçük hatalar yapma payı bırakın. Çünkü herkes hata yapabilir. Önemli olan yapılan hatayı gözümüzde büyütmemek ve abartmamaktır.``
KAYGIYI YENMEK İÇİN PRATİK ÖNERİLER
Özufacık, kaygıyı yenmek için pratik önlemler alınabileceğini, bu kapsamda nefes egzersizinin önem taşıdığını bildirdi.
``Burundan nefes almak; Bu nefesi diyaframdan yani karından almanız gerekir. Bunu da nefesi alırken karnınızın şişmesine dikkat ederek anlayabiliriz`` diyen Özufacık,, önerilerini şöyle sıraladı:
``Karnınız nefesle dolduktan sonra nefesi içinizde biraz tutun. Bu süre nefes alma sürenizin iki katı olmalıdır. Yani 2 saniyede aldıysanız, 4 saniye içinizde bekletin. Çünkü hemen alıp verdiğinizde aldığınız oksijeni içerde kullanma imkanı bulamadan dışarı veriyorsunuz demektir. Yani yetersiz oksijen alıyorsunuz. Bu nedenle beyninizi etkin kullanamazsınız. Bu egzersizi gün içerisinde sabah ve akşam 5-10 dakika yapın. Kasları gevşetmek: Kasları gevşetmenin en iyi yolu bölgesel olarak kasları gerip yavaşça serbest bırakmak ve bunu vücudun bütün kaslarına sırayla uygulamaktır. Germe ve serbest bırakma işlemini en az iki defa yapmanız uygulamayı daha etkili yapacaktır. Nasıl mı? Örneğin el kaslarınızdan başlayabilirsiniz. Ellerinizin kaslarını önce gerin sonra yavaşça serbest bırakın. Ardından kol kaslarınızı gerin ve serbest bırakın. Sonra omuz kaslarınızı. Daha sonra boyun kaslarınızı. Bunu bütün vücudunuza sırayla uyguladıktan sonra bütün vücut kaslarınızı hep birlikte kasıp yavaşça gevşetin. Bunu birkaç kez yapın. Burada özellikle alın, göz, yüz, çene ve omuz kaslarınızın gevşemesine özel önem verin. Bu kaslar gevşediğinde diğer kaslara aynı gevşekliğin yayılması daha kolaydır. Hiçbir şey hatırlamıyorum sendromu; Sınava çok yakın zamanda en çok duyduğum sorun: Hiçbir şey hatırlamıyorum, sanki zihnimdeki bütün bilgiler silindi. Bu, aslında sınava girecek herkesin yaşadığı çok doğal bir sorundur. Gerçekte hiçbir şeyin silindiği yoktur. Onun için gönlünüz ve zihniniz bu konuda rahat olsun. Her şey zihninizde kayıtlıdır sadece hatırlayamadığınızı hissedersiniz. Çünkü bu dönemin yoğunluğu, yorgunluğu, uykusuzluğu ve stresi buna neden olur. Çünkü bu sorun doğaldır ve geçicidir. Aslında bir sorun değildir, sadece öyle hissetmekteyizdir. Yani aslında her şey zihnimizdedir. Ve zihnimizde olanlar sınav günü ne eksik ne de fazla bir şekilde kalemlerimizden kağıda dökülecektir. Rahat olun ve sadece zihninizdekileri kağıda dökmeye başlayın.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Hastaneden dönen karı koca kaza yapıp hastanelik oldu Aksaray’da hastanedeki muayenesinin ardından eşiyle birlikte Taşpınar beldesine giden karı koca yolda geçirdiği trafik kazası sonucu hastanelik oldu. Kaza, Aksaray - Adana Karayolu organize sanayi yakınlarında yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray’dan Adana istikametine seyreden Süleyman D. (52) idaresindeki 70 BF 450 plakalı Scanıa marka tır, hastanedeki muayeneden Aksaray’ın merkeze bağlı Taşpınar beldesindeki evlerine giden Durmuş A. (62) yönetimindeki Fiat marka hafif ticari araç ile kavşakta çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle hafif ticari araç refüje çıkarak durabilirken, araç sürücüsü ve yanında yolcu konumundaki eşi Lefan A. (62) hafif şekilde yaralandı. Kazayı gören diğer araç sürücüleri durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis, jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Kısa sürede kaza yerine gelen sağlık ekipleri yaralı kadını ambulansla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırırken, sürücü Durmuş A. ise tedaviyi reddetti. "Tır gelmeden geçerim dedim ama geçemedim" Yaşanan kazayı anlatan Durmuş A., "Ana yola çıkarken bu taraf serbestti, diğer yönden tır geliyordu. Tır gelmeden geçerim dedim ama geçemedik çarpıştık" dedi. Polis ve jandarma ekipleri kazayla ilgili inceleme yaparken karayolunda bir başka kazanın yaşanmaması için güvenlik önlemleri alındı. Kazayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde tahkikat başlatıldı.
Ankara Kümeste yaşamaya mahkum edilen çocuklar kurtarıldı Ankara’da amcaları ve yengeleri tarafından kümeste yaşamaya mahkum edilen biri engelli 3 kardeş kurtarıldı. Ankara’da yengeleri ve amcaları tarafından kümeste yaşamaya mahkum edilen engelli Adnan ve kardeşleri, sosyal medya fenomeninin yayınladğı video ile durumun ortaya çıkmasının ardından kümesten kurtarıldı. Suriye uyruklu ailenin 4 çocuğuna kendi evinde baktığı, biri engelli olan 3 yeğenini de güvercinlerin ve tavukların olduğu kümese attığı ortaya çıktı. Mahalledeki bir vatandaş, olayı fark etmesinin ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, Ankara Valiliği’ne ve sosyal medya fenomenine ihbarda bulundu. Fenomenin dün akşam saatlerinde çocukları kümesten çıkarttığı video, sosyal medyada gündem oldu. Yenge ve amcaya çocuklara bakmaları için maaş bağlandığı ancak çiftin çocuklara bakmadığı iddia edildi. "Yukarıya alıyorlar, sonra akşamları bu kümes gibi yere atıyorlar" Sosyal medya fenomenine ve bakanlığa kümeste kalan çocuklar için ihbarda bulunan Volkan Altınışık, engelli Adnan ve iki kardeşinin kümeste kaldığını 28 Kasım’da öğrendiğini belirtti. Ardından Valiliğe ve bakanlığa da haber verdiğini söyleyen Altınışık, aynı zamanda "Ankara Abisi" isimli sosyal medya fenomenine de ihbarda bulunduğunu dile getirdi. Altınışık, "Bu çocuklar burada yatıyor kümes gibi bir yerde. Yengesine maaş bağlamışlar, düzenli olarak her ay maaş veriyorlarmış. Dedim ki ‘Bu kadın buna bakmıyor. Bakıyorum diye sizi kandırıyorlar, yukarıya alıyorlar, sonra akşamları bu kümes gibi yere atıyorlar’ diye kendilerine söyledim" şeklinde konuştu. "Para alıp bakacağını söylüyor ama bakmıyor" Çocuklara mahallelinin yardım ettiğini ama kendilerinin durumu yeni öğrendiğini aktaran Altınışık, "Bu konunun devamlı takipçisiydim. Şimdi soğukta yatıyorlar. Vicdanen dayanamıyordum artık. Yapacağım bir şey yoktu. Ankara Abisi’ni aradım. Ankara Abisi de hemen ilgilendi, videoları attım. Hemen geldiler. Onların da hazır kurulu bir evleri vardı, oraya yerleştirdiler. Ondan sonra Sosyal Hizmetler geldi dün. Çocukları oradan da aldılar. Tabii almaları gerekiyordu. Adnan engelli olduğu için bakıma ihtiyacı vardı. Zaten yengesinin dört tane çocuğu var. Dört kardeş de bunlar. 8 tane çocuğa kadın da bakamaz bir nevi ama para alıp bakacağını söylüyor ama bakmıyor" ifadelerini kullandı. "İnşallah sıcak bir yuvaları olur" Kümeste sadece Adnan’ın kalmadığını, diğer kardeşlerinin de orada yaşadığını dile getiren Altınışık, "Şimdi bunların annesi yok, babası yok. Babası Suriye’ye kaçmış, annesi burada başkasıyla evlenmiş. Ben ihbarda bulundum. Artık değerlendirdiler, sağ olsun her kurum ilgilendi, geldiler. İnşallah sıcak bir yuvaları olur. Tek dileğimiz bu. Sadece engelli Adnan kalmıyordu. Adnan’ın kardeşi vardı dedi. "Çocuklar yedi senedir burada kalıyormuş" Altınışık, ailenin Suriye uyruklu olduğunu anlatarak, "Yenge kendi çocuklarına tabii yukarıda bakıyordu, bunlar burada kalıyordu. İşte karınları aç oluyordu. Yemek getiriyordum, bir şeyler getiriyordum. Çocuklar yedi senedir burada kalıyormuş. Ben buraya yeni geldim, bir sene oldu. Arka taraf yıkılıp bu taraf açılınca ben bunları görmeye başladım bu taraftan. Daha önce görsem daha önce müdahale ederdim ben bu olaya" diye konuştu. "Biz gelirken çocukları içeri alıyordu, biz giderken çocukları atıyordu" Mahalle sakinlerinden Suna Niga ise, "Üç senedir sağdan soldan yardım getiriyorum çocuklara. Ama yenge bakmıyordu. Yenge alıyordu, kendi çocuklarına giydiriyordu, Adnanlara giydirmiyordu. Biz gelirken çocukları içeri alıyordu, giderken atıyordu, yani öyle oluyordu. Yengeyle amcayı yakaladılar sonra neden atıyor diye" açıklamasında bulundu.
Hakkari VEDAŞ’ın ihmali can ve mal güvenliğini tehdit ediyor: Yüksekova’nın kalbi tehlike saçıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, özellikle Okullar Bölgesi’nin en işlek noktası olan İpekyolu üzerindeki elektrik direklerinin durumu, adeta faciaya davetiye çıkarıyor. Yıllar önce Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş. (VEDAŞ) tarafından düzensiz bir şekilde bırakılan bu eski direkler, hem yayaların ve öğrencilerin can güvenliği için ciddi bir tehlike oluşturuyor hem de bölgeyi "görüntü kirliliğine" boğuyor. İpekyolu’nda, özellikle öğrencilerin ve velilerin yoğun olarak kullandığı Okullar Bölgesi’nde yer alan eski elektrik direkleri, bakımsızlıkları nedeniyle her an devrilme ve kazaya neden olma riski taşıyor. Direklerden sarkan kablolar ve derme çatma yapı, bölgedeki can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit ederken, Yüksekova’nın bu en önemli aksı estetik açıdan da kabul edilemez bir tablo sunuyor. "Faciaya dönmeden önlem alınmalı" Günün her saatinde insan yoğunluğunun yaşandığı bu kritik noktada, vatandaşlar kazaların "an meselesi" olduğunu belirterek yetkililere acil önlem çağrısı yaptı. Can güvenliğinin tehlikede olduğunu vurgulayan lise öğrencisi Melis Çelik, yaşadığı endişeyi şöyle dile getirdi: "Burada okul okuyorum, sürekli buradan gelip geçiyorum. İnanın, her gidişimiz ve gelişimiz tehlike altında. İnşallah kısa sürede önlem alınacak. Ayrıca acayip bir görüntü kirliliği var, bunu bitirmek gerekiyor." Bölgede ikamet eden ve çocukları bu yolu kullanan bir diğer vatandaş Kemal Gümüşgöz ise duruma sert tepki gösterdi: "Ben de burada oturuyorum ve 5 öğrencim var, onlar da buradan gergin gelip geçiyor. Allah korusun, birinin başına bir tel düşerse faciaya döner! Onun için derhal önlem alınmalı, hem de acil. Bu durum aynı zamanda büyük bir görüntü kirliliğine sebep oluyor. Bu kadar da olmaz artık, önlem alın". Yüksekova halkı, VEDAŞ ve ilgili kurumların, bir felaket yaşanmadan bu tehlike saçan direkleri modern ve yer altına alınmış sistemlerle değiştirmesini talep ediyor.