YEREL HABERLER - 31 Mart 2012 Cumartesi 09:56

YAZMA ESERLER KÜTÜPHANESİ İL MÜDÜRÜ SELAHATTİN DURGUN:

A
A
A
YAZMA ESERLER KÜTÜPHANESİ İL MÜDÜRÜ SELAHATTİN DURGUN:

Yazma Eserler Kütüphanesi İl Müdürü Selahattin Durgun, kentin tarihi hafızası olan yazma ve nadir eserlerin, çalışmaların tamamlanmasının ardından araştırmacıların hizmetine açılacağını söyledi.
Ülke genelinde açılan 17 Yazma Eserler Kütüphanesi`nden birinin de Erzurum`da kurulduğunu belirten Selahattin Durgun, hali hazırda yaklaşık bin adet yazma ve 5 binin üzerinde nadir basma eserin bulunduğunu kaydetti.
Kültürel mirasın önemli ürünleri olan el yazması ve nadir eserlerin tarih, din, dil, felsefe, coğrafya, astroloji ve fen bilimleri gibi çeşitli konularda, yazıldığı dönem ve yere ait temel bilgileri bünyesinde toplayan bilim ve sanat dünyasının ilk elden kaynakları niteliğinde olduğunu ifade eden Durgun, ``Ülkemizde en eskileri 10`uncu yüzyıla kadar tarihlendirilebilen yazma ve nadir eserler, yaklaşık 900 yıllık bir tarihin sayfalarını gözler önüne sermektedirler. Çoğunlukla Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu dönemlerinde meydana getirilen yazmalardan; Osmanlı İmparatorluğu`nun Asya`nın iç kesimlerinden Orta Avrupa`ya; Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası`nın en güney uçlarından, Ural Dağları`na kadar uzanan geniş coğrafyasında kullanılan dillerin etkisi görülmektedir. Mecellede şöyle bir kural geçmektedir: ``Usule hâkim olamayan, esasa mahkum olur`` düsturundan yola çıkarak çıtayı daima yüksek tutmak, tarihi vesikaları dış güçlerin olumsuz beyanlarına karşılık doğru bir şekilde izaha mümkün kılmak başlıca hedefimizdir. İlimizde mevcut ve koruma altında bulunan eserleri yönetmeliklerde belirtilen kurallar çerçevesinde kullanıcıların hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra koleksiyonu zenginleştirerek eserlere ilişkin bilimsel çalışmaları derlemek ve zenginleştirmek; eserlerin Yazma Eserler Kurumu Başkanlığınca belirlenen ilkeler çerçevesinde kataloglama, sınıflama ve bibliyografya çalışmalarını yürüterek veri tabanlarını oluşturup hizmete hazır hale getirmeyi planlıyoruz`` diye konuştu.
Kentte birçok insanın elinde yazma eserler bulunduğunu aktaran Durgun, ``İl merkezi ve ilçelerden yazma ve nadir basma eserler getiriliyor. Bunları inceleyip şahıslara yazmalar hakkında bilgi veriyoruz. Eserlerin, Yazma Eserler Müdürlüğü`ne kazandırılması ile ilgili olarak Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüyoruz. Vatandaşlarımızın istekleri doğrultusunda bu eserleri bağış veya Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı komisyonunun belirleyeceği ücret karşılığı alma durumu söz konusu`` dedi.
Yazma Eserler Kütüphane Müdürlüğü`nün yeri konusundaki çalışmanın devam ettiğini dile getiren Durgun, ``Birkaç alternatif üzerinde duruyoruz. Bu yerlerle ilgili olarak Genel Müdürlük ile görüşmelerimiz devam etmektedir. Başkanlığımızın da görüşleri doğrultusunda en yakın zamanda binamızı temin edip yazma ve nadir basmalarımızı yeni binaya taşıyarak hizmetimize burada devam edeceğiz`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Dikenlerinden kurtulan kestanelerin sofralara yolculuğu başladı Denizli’nin Buldan ilçesinde asırlık ağaçlarda yetişen Alandız kestanesi, dikenli yapısından çıkarılarak alıcısıyla buluşuyor. Buldan’ın yüksek kesimlerinde asırlık ağaçlarda yetişen Alandız kestanesi, dikenli yapısından çıkarılarak alıcısıyla buluşuyor. Buldan Ziraat Odası tarafından coğrafi işaret patentiyle tescillendirilen Buldan Alandız kestanesi yaklaşık bir aylık dinlenmenin ardından patoz yardımıyla dikenli yapısından çıkartılıyor. Bin 150 rakımlı bölgede yetişen ve bin 300 dekarlık alanda kestane ağacı sayısı yaklaşık 19 bin adet bulunuyor. Geçtiğimiz 2024 yılında 385 ton kestane üretimi gerçekleşirken, ağaç başına düşen ortalama kestane veriminin 30 kilogram civarında olduğu belirtiliyor. Bu sezon verimin geçen yıla oranla az da olsa arttığını dile getiren üreticiler, alıcıların bölgeye gelerek alım yaptıklarını dile getirdiler. "Herkesin bu lezzeti tatmasını isteriz" Bir ay boyunca kuyu tabir edilen tepeciklerde sulama yapılarak, tadı, aroması ve şeker oranı artan şekercik cinsi kestanenin Alandız Mahallesi için önemli bir gelir kapısı olduğunu belirten kestane üreticisi Arzu Baş, "Ekim ayının on beşinde ağaçlardan hasadına başlıyoruz. Silkeleme yapan ve toplayan amele buluyoruz. Ağaçlardan toplayıcılar çubuklarla silkeleme yapıyor. Biz de yerden toplayıp çuvallara doldurup motorlarla evlerimize getiriyoruz. Bahçemize döküyoruz. Otları üzerine örtüyoruz. Ardından sulama işlemi yapıyoruz. Kasım ayının on beş, yirmisi arası patoz yapıyoruz. Sonra çuvallara dolduruyoruz. Emeği çoktur. Kestanemizin tadı çok güzeldir. Şekercik cinsidir. Herkesin bu lezzeti tatmasını isteriz. Yiyenlere afiyet olsun. Allah üreticimize hayırlı pazarlar versin" dedi.
Antalya 9. Akdeniz Bilişim Zirvesi başladı, geleceğin teknolojisi Antalya’da masaya yatırılıyor Akdeniz Üniversitesi Antalya Teknokent tarafından düzenlenen 9. Akdeniz Bilişim Zirvesi, yoğun katılımla başladı. Geleceğin teknolojilerinin konuşulduğu zirvede Rektör Özkan, yapay zekânın çevresel maliyetine vurgu yaparak en hızlı değil, en sürdürülebilir teknolojiyi geliştirmenin zorunluluk haline geldiğini söyledi. Türkiye’de bölgesel ölçekte başlayan ve yıllar içinde ulusal çapta takip edilen bir teknoloji buluşmasına dönüşen Akdeniz Bilişim Zirvesi, akademisyenleri, sektör profesyonellerini, girişimcileri, yatırımcıları ve öğrencileri aynı platformda buluşturdu. Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen zirveye Antalya Valisi Hulusi Şahin, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, KOSGEB Başkanı Ahmet Serdar İbrahimcioğlu, Antalya İl Emniyet Müdürü Dr. Sabit Akın Zaimoğlu, Antalya Teknokent Genel Müdürü Dr. İbrahim Yavuz, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, akademisyenler ile çok sayıda öğrenci katıldı. Yapay zeka dönüşümünün içindeyiz Programda yaptığı konuşmada Akdeniz Bilişim Zirvesi’nin Türkiye’nin en büyük bilişim buluşmalarından biri haline geldiğini belirten Antalya Valisi Hulusi Şahin, "Gençleri herhangi bir ücret ödemeden teknolojinin liderleriyle bir araya getirmek büyük bir mesele ve büyük bir başarı. Genç bir nüfusa sahibiz. Gençlerimiz mücadeleci, çalışkan ve yeniliklere açık. Bu tür çalışmalar ve zirveler onlara ihtiyaç duydukları moral ve motivasyonu sağlıyor. Yapay zekâ dediğimiz olgunun tsunami etkisi oluşturacağını artık çok net görüyoruz. Bazı meslekleri ortadan kaldıracak ama bazılarını da ihya edecek. Hatta bugün olmayan yeni meslekler ortaya çıkaracak. Yani yapay zekâ dönüşümünün, devriminin eşiğinde değil, artık tam olarak içindeyiz. Bu süreci en iyi algılayacak ve yakalayacak olanlar da gençlerdir" dedi. "Katma değer üreterek ülkemizi büyüteceğiz" Kişi başına düşen milli geliri artırmanın en etkili yolunun katma değer üretmek olduğunu vurgulayan Vali Şahin, "Bugün 18 bin dolar seviyesinde olan milli gelirimiz, 20 bin doları aştığında ülkemiz bambaşka bir noktaya ulaşacaktır. Bunu başarmak için katma değeri yüksek işler üretmemiz gerekiyor. Bu işler ancak teknolojiyle, bilişimle ve yapay zekâ gibi büyük sıçramalarla mümkün olur. Dünya büyük bir dönüşümün tam ortasında. İnşallah geleceğin teknoloji devleri, artık Türkiye’nin adıyla anılan şirketler olacak. Savunma sanayiinde bunu hızla başarıyoruz; ancak sadece savunma sanayiinde değil, her alanda bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu zirvenin de bu sürece önemli katkı sağlayacağına inanıyor ve başta Teknokent Genel Müdürümüz olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" ifadelerine yer verdi. Açılışta konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan da, teknolojinin dönüşüm gücüne dikkat çekerek yapay zekânın hem büyük bir fırsat hem de doğru yönlendirilmediğinde bir risk alanı olabileceğine vurgu yaptı. Rektör Özkan, "Bugün burada geleceğin dünyasını, teknolojinin dönüşüm gücünü ve insanlığın yarınlarını konuşmak üzere bir aradayız. Yapay zeka, sağlıktan tarıma, ekonomiden eğitime kadar tüm alanları dönüştürüyor. Bana göre yapay zeka büyük bir fırsat; fakat doğru yönlendirilmezse risk oluşturabilecek bir güç. Onu fırsata da tehdide de dönüştürecek olan yine bizleriz." dedi. Yapay zekanın çevresel maliyeti Yapay zekânın genellikle göz ardı edilen çevresel yüküne dikkat çekerek veri merkezlerinin su tüketimi ve enerji ihtiyacına vurgu yapan Rektör Özkan, "Büyük dil modellerinin çalıştığı veri merkezleri, soğutma için ciddi miktarda su tüketiyor. Tek bir yapay zekâ sorgusunun bardak ölçeğinde su tüketimine yol açtığı, modellerin eğitim süreçlerinde ise milyonlarca litre su kullanıldığı biliniyor. Bu nedenle teknolojik ilerlemeyi hedeflerken doğal kaynaklarımızın sürdürülebilirliğine, su verimliliğine ve çevresel sorumluluğa daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Geleceğin yapay zekâsı ancak doğayı koruyarak değer oluşturabilir" diye konuştu. Konuşmasında yapay zekânın iş gücü üzerindeki etkilerine de değinen Rektör Özkan, "MIT’nin Project Iceberg raporu, yapay zekânın iş gücü üzerindeki gerçek etkisinin henüz görünmeyen, yüzeyin altında olan büyük bir kütle olduğunu söylüyor. Özellikle idari işler, finans, hukuk, muhasebe, pazarlama gibi bilişsel mesleklerde değişimin çok daha büyük olacağı öngörülüyor. Bu nedenle bu dönemi doğru okumak hepimiz için kritik." şeklinde konuştu. "Toplumu ve gezegeni gözetmek zorundayız" "Geleceği inşa ederken hem gezegeni hem toplumu gözetmek zorundayız." diyen Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, artık en hızlı teknolojiyi geliştirmenin yeterli olmadığını, en sürdürülebilir olanı geliştirmenin zorunluluk haline geldiğini vurguladı. Rektör Özkan, "Bu tabloyu bir tehdit olarak değil, yeni bir liderlik fırsatı olarak görmeliyiz. Türkiye’nin ve Akdeniz bölgesinin, bilişimde sürdürülebilirlik odaklı bir dönüşüm başlatma şansı var" dedi. Rektör Özkan, "Geleceği konuşmak aynı zamanda sorumluluğu konuşmaktır. Bu zirvede geleceği konuşacağız ve bunu konuşurken insanı, vicdanı, etik değerleri, ahlakı ve doğayı unutmamamız gerekiyor. Ancak maalesef unutuyoruz. Zira şu anda dünyanın dört bir yanında nadir elementler için ciddi savaşlar var. Ancak medeniyetler bir döngü şeklinde var oluyor ve biz bu değerleri unutursak korkarım ki insanoğlu kendini başladığı noktada bulacak" dedi. Akdeniz Bilişim Zirvesi’nin her yıl daha da büyüdüğünü belirten Özkan, Antalya Teknokent başta olmak üzere tüm paydaşlara teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Antalya Teknokent Genel Müdürü Dr. İbrahim Yavuz ise "Geleceği Kodla, Evreni Keşfet temasıyla gerçekleştirdiğimiz bu zirve, Antalya’nın teknoloji ve bilişim alanında da bir cazibe merkezi olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Antalya Teknokent olarak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra, girişimciliği ve teknolojiyi teşvik eden projelerle de bölgesel kalkınmanın öncüsü olmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda, üniversitelerimiz, sanayi kuruluşlarımız ve kamu kurumlarımız ile güçlü bir iş birliği içerisindeyiz. Aynı zamanda, teknoloji geliştirme bölgemizdeki firmalarımızı, uluslararası arenada rekabetçi kılmak için destekliyor ve projelerini dünya pazarına taşımalarını sağlıyoruz." dedi. Dr. Yavuz daha sonra Teknokentin projeleri, hedefleri ve vizyonunu anlatan detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarının ardından Vali Şahin ve Rektör Özkan, teknoloji, ticaret, yazılım, AR-GE ve otomasyon alanlarında başarı elde eden firmalara plaketlerini takdim etti. Akdeniz Bilişim Zirvesi, gün boyunca farklı oturumlar, uzman konuşmaları ve teknoloji panelleriyle katılımcılara sektörün geleceğine dair kapsamlı bir perspektif sunacak.