YEREL HABERLER - 27 Aralık 2011 Salı 13:23

KORUMA BANDI İÇİN 3 ÜNİVERSİTEDEN GÖRÜŞ İSTENDİ

A
A
A
KORUMA BANDI İÇİN 3 ÜNİVERSİTEDEN GÖRÜŞ İSTENDİ

ÇED süreci durdurulan Vopak kimyasal depolama tesisinin sağlık koruma bandı için 3 üniversiteden görüş istendi.
Yalova’da ciddi tepkilere sebep olan ve Ankara’da yapılan toplantıda ÇED süreci durdurulan Vopak kimyasal depolama tesisinin Yalova’da kurulmasının engellenmesine yönelik arayışlar sürüyor. Vopak’ın önündeki en önemli engellerden birisi durumundaki sağlık koruma bandının mesafesinin ne olacağı ise tartışma konusu. İl Genel Meclisi, bant genişliğinin tespitine yönelik 3 üniversiteden görüş istedi. Üniversite yetkilileri bu bölgede yapacakları incelemeler ve depolanacak kimyasallara göre bandın ne kadar olması gerektiği hakkında İl Genel Meclisine görüş bildirecek. Ancak Vopak’ın hemen yan tarafında bulunan Aksa fabrikası için konulan bin 200 metre yarı çaplı sağlık koruma bandının altında bir bant genişliğinin çıkması mümkün değil. Bu band genişliğinin üzerinde bir rakamın çıkmasının, tesisin kurulmasını büyük oranda engellemesi bekleniyor. Üniversitelerin yapacağı incelemelerin ardından hazırlayacakları raporu 2012 yılının ilk aylarında İl Özel İdaresine sunması bekleniyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Uzmanından endişelendiren açıklama; Bursa ve Konya Ovaları çöküyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Avrupa Uzay Ajansı’nın Sentinel uydularından elde edilen verilerle yapılan çalışmada, Bursa Ovası’nda her yıl yaklaşık 6 santimetrelik düşey çökme yaşandığını açıkladı. Konya Ovası’nda da benzer çökmelerin olduğunu ifade eden Kutoğlu, bu hareketin yıllara yayılması halinde ciddi yapısal riskler doğurabileceği uyarısında bulunarak, kent planlamasında mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Avrupa Uzay Ajansı’na ait Sentinel uydularının yeryüzündeki hareketleri sürekli izleme imkânı sağladığını belirten Prof. Dr. Kutoğlu, bu verilerin İngiltere’deki Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından ön işlemden geçirildiğini söyledi. Kutoğlu, elde edilen verilerin akademisyenlerin erişimine açıldığını ifade ederek çalışmanın detaylarını şu sözlerle anlattı: "Avrupa Uzay Ajansı’nın Sentinel isimli uyduları tekrarlı bir şekilde dünyayı sürekli dolaşarak yer hareketlerini izleme imkanı tanıyor. Bu veriler İngiltere’deki Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından ön işlendikten sonra akademisyenlerin, kullanıcıların erişebileceği şekilde servis ediliyor. Biz bu verileri indirip değerlendirdiğimiz zaman iki tane büyük kentimizde özellikle Konya ve Bursa bölgelerinde ciddi düşey deformasyonların varlığını keşfettik." "Bursa Ovası yılda yaklaşık 6 santimetre çöküyor" Bursa’daki durumun özellikle dikkat çekici olduğunu vurgulayan Kutoğlu, Bursa ve Konya’nın benzer jeolojik özellikler taşıdığına işaret ederek şunları söyledi: "İkisi de faylarla sınırlandırılmış. Ama aynı zamanda da çok geniş ova alanlarına sahip ve yer altı sularından faydalanılan bölgeler. Bu sular vasıtasıyla ve tarımın yapıldığı bölgelerde kuyular aracılığıyla yoğun yer altı suyu kullanımı söz konusu. Buralarda çok önemli yüzey deformasyonları ortaya çıktı. Ekranda gördüğünüz Bursa Ovası’nı görmektesiniz. Bu mavi bölgeler, kırmızı bölgeleri ayıran bu mavi hatlar fay hatlarını temsil ediyor. Burada baktığımız zaman Bursa Ovası’nda şu iki bölgede kırmızılık görüyoruz. Bunlar düşey harekete işaret ediyorlar ve yıllık olarak yaklaşık 6 cm civarında Bursa Ovası’nın bir çökmesi, oturması söz konusu." Bu sürecin devam ettiğine dikkat çeken Kutoğlu, "Bu yıllara sari olarak devam ediyor. Yani bu 6 cm, 10 sene sonra 60 cm’ye bu şekilde devam ettiği takdirde ulaşmış olacak. Bu tabii hem yeraltı su durumunun azalması hem de bölgedeki fay hareketlerinin tetiklemiş olduğu bir durum ve dikkate alınması gereken, kent planlamasında mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir husus" dedi. "Uludağ yılda yaklaşık 2 santimetre yükseliyor" Çalışmada dikkat çeken bir başka bulgunun Uludağ bölgesi olduğunu belirten Kutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: "Burada dikkat çeken önemli bir husus da şu; bu bölge Uludağ bölgesi. Bursa Ovası Uludağ’a uzanıyor ve burada baktığımız zaman Uludağ’ın yılda ortalama 2 cm kadar yükseldiğini görmüş oluyoruz. Yani Uludağ giderek boyu uzuyor." Konya’da çökme 5-10 santimetreyi buluyor Benzer deformasyonların Konya Ovası’nda da gözlendiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, Konya’daki tabloyu ise şu sözlerle anlattı: "Benzer özellikler, benzer durumlar, deformasyonlar Konya’da da gözüküyor. Mavi alan önemli miktarda düşey deformasyona yani bir çökmeye karşılık geliyor. Bu çökme yer yer 5 ile 10 santimetre arasında değişiklik gösteriyor. Yani ova 5 ile 10 santimetre arasında çöküyor. Bu bölge yoğun tarım alanının faaliyetlerinin yürütüldüğü, buna bağlı olarak da yer altı sulamasının yapıldığı bölge." Konya’daki hareketin sadece yeraltı suyu kullanımından kaynaklanmadığını vurgulayan Kutoğlu, "Burada aynı zamanda yılda 4 cm’lik bir batıya doğru hareket var. Dolayısıyla buradaki çökmede sadece yeraltı sularının değil, aynı zamanda tektonik bir iteklemenin de etkili olduğu görülmekte. Zemin özellikleri de çok etkili. Konya Ovası’nda bu bölgeler yoğun kireç taşı bölgeleri. Su çekilmesine bağlı olarak zaman içerisinde medyada da sıkça gündeme gelen obruklar meydana geliyor" ifadelerini kullandı. "Bursa’da obruk yok ama yapısal hasar riski var" Bursa’da obruk oluşumlarının Konya kadar gündemde olmadığını ancak riskin farklı boyutlarda ortaya çıkabileceğini belirten Kutoğlu, uyarılarını şöyle sürdürdü: "Bursa’da bu şekilde bir obruk oluşumu pek gündemde değil ama bu hareketler devam ettiği sürece elbette ki bir takım yapısal hasarlar meydana gelmesi söz konusu. Eğer yapıların zemine oturan köşe noktaları, binaların oturduğu yerler farklı deformasyonlara, farklı hareketlere maruz kalırsa binalar üzerinde deformasyon meydana gelebilir. Çatlaklar oluşabilir. Bunlar zaman içerisinde taşıyıcı sistemlere de sirayet ederse, bölgedeki yapılar için ciddi tehditler söz konusu olabilir." Yer kabuğundaki zorlanmalara da dikkat çeken Kutoğlu, "Bu hareketler aynı zamanda yer kabuğundaki zorlanmaları artırıyor. Bu enerji biriktiği takdirde zeminde kütle hareketleri gibi farklı jeolojik riskler de ortaya çıkabilir" diyerek sözlerini tamamladı.
Van Bakan Uraloğlu: "2 milyar 700 milyon lira tasarruf sağlayacağız" Van Çevre Yolu’nun birinci ve üçüncü etapları, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla düzenlenen törenle hizmete açıldı. Açılış töreninde konuşan Bakan Uraloğlu, Van’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Van’ın tarihi ve stratejik önemine dikkat çeken Bakan Uraloğlu, "Köklü tarihiyle, zengin kültür ve gelenekleriyle, eşsiz güzelliği Van Gölü’nü bağrında taşıyan ülkemizin cennet köşelerinden biri olan Van’da; Van Çevre Yolu’muzun 1. ve 3. kesimlerinin açılış töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Van, doğal ve tarihi zenginlikleriyle dünyanın en eski yaşam alanlarındandır. İpek Yolu’nun kadim duraklarından biri olan şehrimiz, ülkemizin İran’a, Türk Cumhuriyetlerine ve Uzakdoğu’ya açılan önemli bir kapısıdır. Bu nedenle ilimizin sosyo-ekonomik faaliyetlerini geliştirmek için önemli ulaşım ve altyapı yatırımlarını hayata geçiriyoruz" dedi. Van’ın şehir içi ve transit trafik yüküne dikkat çeken Bakan Uraloğlu, çevre yolunun bu ihtiyaca cevap verdiğini belirterek, "Edremit’ten başlayıp Van şehir merkezinin doğusundan geçerek Erciş Yolu’na bağlanan 41 kilometrelik Van Çevre Yolu’nu projelendirmiştik. Proje kapsamında 8 köprülü kavşak ve bir demiryolu köprüsü yer alıyor. Yolumuzu 3 gidiş 3 geliş olmak üzere 6 şeritli bölünmüş yol standardında inşa ettik. Bugün Edremit Kavşağı ile Kurubaş Kavşağı arasındaki 10 kilometrelik 1. kesim ile Özalp Kavşağı ile Erciş Kavşağı arasındaki 18 kilometrelik 3. kesim olmak üzere toplam 28 kilometrelik bölümü hizmete açmanın gururunu yaşıyoruz" diye konuştu. "2 milyar 700 milyon lira tasarruf sağlayacağız" Bu kesimlerin hizmete alınmasıyla şehir içi trafiğin önemli ölçüde rahatladığını vurgulayan Bakan Uraloğlu, "Şehir içinden geçen transit trafiği şehir dışına alarak merkezdeki yoğunluğu büyük ölçüde rahatlattık. Ayrıca Gürbulak, Kapıköy, Esendere, Umurlu ve Üzümlü sınır kapılarına yüksek standartlı ve kesintisiz ulaşımı sağladık. Mevcut güzergâhta 75 dakika olan geçiş süresini 20-25 dakikaya düşüreceğiz. Böylece zamandan 2 milyar 400 milyon lira, akaryakıttan 300 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 2 milyar 700 milyon lira tasarruf sağlayacağız. Ayrıca karbon emisyonunu 15 bin ton azaltarak çevrenin korunmasına katkı sunacağız" şeklinde konuştu. "80 milyar lira yatırım gerçekleştirdik" Van’daki ulaştırma yatırımlarına da değinen Bakan Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "2002 yılından bu yana Van’ın ulaşım ve iletişim altyapısı için yaklaşık 80 milyar lira yatırım gerçekleştirdik. 36 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 613 kilometreye çıkardık. Yollarında hiç bitümlü sıcak kaplama yoktu, 400 kilometre üstünde BSK kaplama yaptık. Van Edremit-Gevaş-Bitlis, Erciş-Patnos, Van-Güzelsu, Erciş-Muradiye, Van-Özalp-Saray-Kapıköy gibi önemli güzergâhları bölünmüş yol olarak inşa ettik. Van’ı İran’a bağlayan Gürbulak Sınır Kapısı’na ulaşım sağlaması bakımından önem arz eden Van-Muradiye-Çaldıran Yolu’nu da bu yıl başarıyla tamamladık. Karla mücadelenin en çetin geçtiği 2.644 rakımlı Tendürek Geçidi’nde artık yolculuk çok daha güvenli ve konforlu hale getirdik. Bu yatırımla hem uluslararası ticaretimize hız kattık hem de bölge insanımızın kış şartlarındaki ulaşım çilesini büyük ölçüde ortadan kaldırdık." Van’daki yatırın sadece karayoluyla sınırlı olmadığını ifade eden Uraloğlu, "Yine; Kale, İki Nisan, Erciş Sanayi, Van Bölge Araştırma Hastanesi, Edremit Bölge Yerleşkesi ve Karahan Köprülü Kavşaklarını tamamladık. Hoşap, Şeytan, Kırmızı, Bend-i Mahi ve Kelekom Tarihi Köprülerinin restorasyon çalışmalarını gerçekleştirdik. Kuskunkıran, Karabet Kar, Çatak Çığ ve son olarak da geçen yıl Kasım ayında Güzeldere Tünelini açtık. Güzeldere Tünelimizden hizmete açıldığı günden bu yana yaklaşık 1 milyon 330 bin araç geçti. Bugün itibarıyla da Van Çevre Yolu’nun kalan 13 kilometrelik kesimi ile Adilcevaz-Erciş, Edremit-Kuskunkıran, Van-Özalp-Kapıköy Yolları gibi 15 karayolu projesinde çalışmalara devam ediyoruz. Van Gölü’nün şehrimize daha fazla ekonomik katkısı olması için de çalışmalar yaptık. Van Gölü üzerindeki ulaşım ve Tatvan-Van arasındaki demiryolu bağlantısı da TCDD tarafından işletilen ve 1971-1976 yılları arasında imal edilen 4 adet feribot ile yapılmaktaydı. Sultan Alparslan ve İdris-i Bitlisi feribotlarını kullanıma alarak her biri 50 vagon kapasiteli yeni 2 adet feribotla günde 10.500 ton yük taşıyarak, yük taşıma kapasitesini 7 kat arttırdık. Feribotları yeniledik. 5 saat süren Tatvan-Van arasındaki seyir süresini de 3.5 saate düşürdük" dedi. Havalimanını geleceğin ihtiyaçlarına hazır, modern bir havalimanına dönüştürdüklerini söyleyen Bakan Uraloğlu, "Peki, neler yaptık? Mevcut 2 bin 750 metre uzunluğundaki pistimizi tamamen yeniledik. 2 bin 151 metre uzunluğunda yepyeni bir paralel taksi yolu inşa ettik. Pist ile paralel taksi yolunu birbirine bağlayan 5 adet hızlı çıkış taksi yolu kazandırdık. Mevcut pist, mevcut taksi yolları, dönüş cepleri ve apronun elektrik imalatını ve ışıklandırmaları komple yeniledik. Bugün, havalimanımızdan İstanbul, Sabiha Gökçen, Esenboğa, İzmir, Çukurova ve Antalya Havalimanları olmak üzere 6 farklı lokasyona haftalık 176 uçuş operasyonu gerçekleşiyor. Canı gönülden inanıyorum ki 2026’dan itibaren Van Ferit Melen Havalimanı, hem yolcu sayısında hem de hizmet kalitesinde yepyeni rekorlara imza atacak" diye konuştu. Bakan Uraloğlu, yapılan konuşmaların ardından çevre yolunda tur attı. Uraloğlu, burada yapılan açılıştan sonra, kentten ayrılmak üzere Van Ferit Melen Havalimanına geçti.