KÜLTÜR SANAT - 15 Aralık 2023 Cuma 09:45

Dünyanın en iyi 100 lezzeti belli oldu, Cağ Kebabı 20’inci sırada

A
A
A

Dünya Lezzetleri Listesi’nde Türkiye’nin en iyisi coğrafi işaret tescili bulunan Cağ Kebabı oldu.

Dünya yemek sektörünün ansiklopedisi olan TasteAtlas tarafından 2023 Dünya’nın En İyi 100 Lezzeti açıklandı. Gastronomi dünyasının prestijli platformlarından biri olarak kabul edilen Taste Atlas, küresel mutfaklardan çeşitli yemekleri değerlendirerek dünyanın en çok beğenilen 100 mutfağını ve yemeğini seçti. Türk Mutfağı dünyanın en iyi 15’inci mutfağı olurken, TasteAtlas tarafından her yıl açıklanan dünya çapındaki lezzetler sıralamasında bu yıl listenin 20. sırasında coğrafi işaret tescili bulunan Cağ Kebabı yer aldı. Araştırmaya göre; İtalya mutfağı listenin ilk sırasında yer alırken yemek kategorisinde Brezilya mutfağının "Picanha"sı yer aldı.

Dünyanın en iyi 100 lezzeti belli oldu, Cağ Kebabı 20’inci sırada

Türkiye’den listeye 8 yemek girdi

Ülkemiz lezzetleri içinde Cağ Kebap ile birlikte İskender Kebap, Döner, Mantı, Adana Kebap, Mercimek Çorbası, Hünkar Beğendi ve Tombik Döner dünyanın en iyi 100 lezzeti sıralamasında yer aldı. 2007 yılında coğrafi işaret için başvurusu yapılan ve 2009 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaret alan cağ kebap ya da tescilli adıyla Oltu Cağ Kebap Yaklaşık 12 saat soğan, tuz ve karabiberle marine edilmiş kuzu ile yapılır ve et daha sonra büyük bir yatay şiş üzerine konur ve odun ateşinde pişirilir.

Dünyanın en iyi 100 lezzeti belli oldu, Cağ Kebabı 20’inci sırada

İlk çıktığı yer Oltu olarak kabul edildi

Oltu Cağ Kebabı’nı diğer kebap türlerinden ayıran en önemli özellik söz konusu kebabın üretiminde kullanılan etin bölgeye ait doğal ortamda veya yaylalarda doğal besinlerle beslenerek yetiştirilen koyunlardan elde edilmiş olması ve üretim tekniği olarak, odun ateşinde, yatay olarak pişirilmesi ve “cağ” adı verilen küçük şişle ya da talebe göre cağsız kesilerek tabakta servis edilmesidir. Oltu Cağ Kebabı hazırlanırken üretim şeklinde belirtilenler dışında hiç bir madde katılmamaktadır.

“Cağ kebapta bitmeyen bir rekabet”

Cağ kebabın lezzeti dünyada konuşulurken adı ile alakalı da devam eden bir tartışma bulunuyor. Özellikle Erzurum’un Oltu ve Tortum ilçeleri cağ kebabın kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Ancak tescil aşamasında, Erzurum’un Oltu ilçesindeki ustalara has üretim şekli ve usulü ile hazırlandığı için tüm Türkiye’de Oltu cağ kebabı şeklinde tanındığına karar verildi. Oltu ilçesine ait üretim tekniği zaman içerisinde devlet ve kamuoyu tarafından kabul edilmiş ve ilgili kebap üretim şekli ile 1.baskısı 1945 yılında Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan sözlükte “Oltu Kebabı” şeklinde tanımlanmıştır.

Dünyanın en iyi 100 lezzeti belli oldu, Cağ Kebabı 20’inci sırada

Hazırlık aşamasında önemli detaylar var

Yaylalarda doğal ortamda yetiştirilmiş, en az bir yaşındaki koyunlardan elde edilen et sinir, damar ve zarlardan ayıklanır. Etin yağ oranının %25-%30 arasında olması gerekmektedir. Etin yağ oranı fazla ise alınır. Ayıklanan et, şişe takılmaya uygun şekilde hazırlanır. Et parçalarının belirli bir ölçüsü olmamakla birlikte şişin boyu ve kalınlığı ile orantılı olacak şekilde et parçalara ayrılmalıdır. Örneğin şişin çapı 30 cm ise şişe dizilecek etin uzunluğu 60 cm yani 2 katı kadar olmalıdır. Et tuzlanarak bir gün dinlendirilir. Dinlendirilen et, çok ince kıyılmış kuru soğanın karabiber ile yoğrulup macun haline getirilmesi ile elde edilen özel harç ile iyice yoğrulup hazır hale getirilir. Hazırlanan et şişe takılır ve hafifçe sıkıştırılır. Kullanılan şiş kromdan yapılmış ve et takılan bölgesinin 2X2 cm ebadında dört köşe olması önemlidir.

Ustaların ellerinde lezzete dönüşüyor

Hazırlanan şiş, meyve veya meşe ağacı odunu kullanılarak yakılan ocakta pişirilir. Ocağın taş ya da tuğladan yapılması Oltu Cağ Kebabının kendine has lezzeti için önemlidir. Şiş ateşe konulmadan yarım saat önce ateş yakılmalı ve ocağın tamamen kızması sağlanmalıdır. Şiş durgun ateşe tabladan 15cm yükseklikte ve ateşin durumuna göre uygun bir mesafede özel düzeneğe yatay olarak konulur ve piştikçe şiş çevrilir. Etin renginin kırmızıdan kahverengine dönme seviyesi uygun pişme durumudur.

Dünyanın en iyi 100 lezzeti belli oldu, Cağ Kebabı 20’inci sırada

80 ya da 100 gram porsiyonlarda servis ediliyor

Pişen Oltu Cağ Kebabı geleneksel olarak “cağ” adı verilen küçük şişle ya da talebe göre cağsız kesilerek tabakta servis edilir. Cağ adı verilen küçük şişin et takılan bölümü kromdan yapılmış 20cm uzunluğunda, 2mm kalınlığında ve 3 mm genişliğinde ucu sivri olarak imal edilir. Geleneksel olarak ahşap saplı olması tercih edilir. Cağ kullanılması durumunda, özel cağlar şişteki ete geçirilir ve kebap bıçağı olarak tabir edilen bıçakla kalınlığı 4-7 mm olacak şekilde kesilir. Cağın alt tarafı, ocağın yanında hazırlanan ızgarada isteğe göre kızartılır ve porselen veya krom tabakta servis edilir. Bir Cağ Oltu Kebabı ortalama 80 gr. olarak sunulur. Cağsız tabakla servis durumunda ise bir porsiyon diye tabir edilen servis 100 gr. olarak sunulur. Oltu Cağ Kebabı, mevsimine göre ayrı bir tabakta da söğüş kuru soğan ve mevsimine göre söğüş domatesle servis edilir. Erzurum cağ kebap salonu işleten Fırat Nezih, dünya mutfakları ve yemekleri içinde cağ kebabın ön sıralarda olmasının kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “İnşallah ürünümüzü dünyanın en lezzetli tatları arasında ilk sırada görmeyi umut ediyoruz. Cağ kebabımızı herkesin tatmasını ve tanımasını istiyoruz. ” dedi.

Nihat Kılıçoğulları - Mehmet Emin Kızılca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da yüz milyonlarca yıl önceye ait fosiller bulundu Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesinin üzerinde olduğu zeminin, Tetis Denizinin zemini olduğu değerlendiriliyor. Zeminde, milyonlarca yıl boyunca oluşan fay kırıklarından çeşitli canlı türüne ait olduğu tahmin edilen fosillere kadar birçok jeolojik ve paleontolojik (fosilbilimsel) kalıntı bulunuyor. İlçe merkezine yaklaşık 4 kilometre mesafede bulunan bu kayaçlardaki fosiller ve fay kırıkları zengin görüntülerle dikkat çekiyor. Antropolog Naci Akdemir, alanın Tetis Denizinde meydana gelen sediment tortulu çökellerinin bulunduğu bir yer olduğunu, bu çökellerin vaktiyle muhtemelen tek tabaka halindeyken Afrika-Arabistan plakasının zorlaması ve Avrasya’nın buna direnmesi neticesinde bir yükselme-dalma hadisesinin meydana geldiğini ifade etti. Afrika-Arabistan zonu yükselirken Avrasya zonunun bunun altına daldığını kaydeden Akdemir, "Tetis Denizinin altındaki çökeller yükselirken önce doğu-batı istikametinde çatlaklar ve kırılmalar meydana gelmiştir. Bilahare yine Afrika-Arabistan plakasının sola momentli yani batıya açılı bindirmesi yüzünden bu defa kuzey-güney istikametli düzgün çatlaklar meydana gelmiştir. Her çatlağın bulunduğu yerde doğudaki zon, batıdakine nazaran daha hızlı ilerlemektedir. Çatlakların vaktiyle bakışımlı iken, günümüzde birbirinden ayrılmış kırıkları, bunu bize açıkça göstermektedir" dedi. "Yöremizdeki depremler bundan kaynaklanmaktadır" Antropolog Akdemir, hadisenin yaklaşık 250 ila 300 milyon sene önce başladığını değerlendirerek, "Biz bunu jeolojik hareket olarak düşünüyorsak halen devam etmektedir. Zaten yöremizdeki depremlerde bundan kaynaklanmaktadır. Bulunduğumuz yer, kanaatime göre hareket başladığında şimdiki Süveyş ve Basra Körfezini birleştiren bir hattın üzerinde bulunuyordu, kabaca. Arazi, yılda 10-15 milimetrelik bir hızla kuzeye doğru seyir halindedir ki Anadolu yarımadası da bunun önünden batıya doğru, yani Ege Denizine doğru kaçmaktadır. Hareket, güneyden kuzeye doğrusal bir hareket değil sola, yani batıya momentli bir hareket karakterindedir. Hareketin ivmesi, aynı şekilde Avrasya’ya yüklenen Hint kıtasında çok hızlı iken, Arabistan ve Afrika’nın batısına gittikçe yavaşlamaktadır. Bakılırsa, Hindistan’ın Avrasya’yı Himalayalar’da 9 bin metrelere varan ölçeklerde yükselttiği, İran ve Anadolu platolarının batıya gittikçe azalan meyillerle bu harekete refakat ettiği görülür. Söz konusu yükselme hareketi batıda, Atlas Dağlarını da kıvırdıktan sonra, Cebelitarık’ta neredeyse sıfırlanmaktadır. Ancak Alp kıvrımları ile Pirenelerin de bu sistemin etkisiyle oluşmuş dağ kıvrımları olduğunu unutmamak gerekir" diye konuştu. "Akdeniz, şu an gittikçe kapanmaktadır" Üzerinde bulunulan sediment tortullarında bakterilerden, omurgalı hayvanlara kadar çok farklı türlerde hayvan fosilini bulmak mümkün olduğunu aktaran Akdemir, "Deniz yumuşakçaları, derisi dikenliler, balıklar ve ne olduğunu tam kestiremediğimiz başkaca omurgalı hayvanların fosilleri bize bunu göstermektedir. Biraz önce görmüş olduğunuz gibi, bir kayanın üzerinde bulunan ve üzerinde birkaç diş bile mevcut olan bir çene kemiği mevcuttur. Bunun üzerinde de oluşmuş ve tabiatıyla daha geç çağlara ait olan başka bir katmanda da omurga kemikleri müşahede ettik. Söz konusu hareketlenmeler neticesinde bu arazi, yaklaşık 5-6 milyon kadar önce günümüzdeki manzaraya büründü. Zaten Tetis Denizinin devamından başka bir şey olmayan Akdeniz, şu an gittikçe kapanmaya, başka ifadeyle daralmaya devam etmektedir. Akdeniz’in zeminininde birkaç, 10 milyon sene sonra, günümüz Kocaköy arazisine benzeyen bir görünüm alacağı tahmin edilmektedir" şeklinde konuştu.
Kayseri Bilim Merkezi’nden sağlık alanına akademik destek Kayseri Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde faaliyetlerini sürdüren Kayseri Bilim Merkezi; sağlık alanında eğitim gören ve çalışan bireylere yönelik önemli bir akademik programa ev sahipliği yaptı. ’Bilimsel Basamak Eğitimi’ başlığıyla düzenlenen program, katılımcılara bilimsel araştırma süreçleri ve akademik yazım konusunda kapsamlı yetkinlikler kazandırmayı amaçladı. 20-21 Aralık 2025 tarihlerinde düzenlenen eğitim, sağlık alanında lisans ve lisansüstü eğitim alan öğrencilerin yanı sıra, sahada görev yapan profesyonellere yönelik olarak planlandı. İki gün süren program kapsamında, bilimsel düşünme sistematiği, araştırma etiği, literatür tarama yöntemleri, hipotez oluşturma ve proje tasarımı gibi temel başlıklar ele alındı. Bunun yanı sıra akademik metin yazımı, etkili sunum teknikleri ve bilimsel makale değerlendirme konularında uygulamalı atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Katılımcıların hem teorik bilgi hem de pratik beceri kazanmasını hedefleyen eğitim, sağlık alanındaki bilimsel çalışmaların niteliğini arttırmayı ve araştırmacıların akademik süreçlerde daha yetkin hale gelmesini amaçladı. Program sonunda katılımcıların, bilimsel araştırma planlama ve akademik yazım konularında güçlü bir altyapıya sahip olmaları hedeflendi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın bilim ve eğitime verdiği önem doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Kayseri Bilim Merkezi, ’Bilimsel Basamak Eğitimi’ ile akademik gelişimi desteklemeye ve bilimsel üretime katkı sunmaya devam etti.
İzmir Göztepe, ilk devrenin en az gol yiyen takımı oldu Göztepe, Trendyol Süper Lig’in ilk devresinde oynadığı 17 maçta kalesinde yalnızca 9 gol görerek ligin en az gol yiyen takımı oldu. Göztepe, Trendyol Süper Lig’in ilk yarısında sergilediği savunma performansıyla dikkat çekti. İzmir temsilcisi, 17 haftalık periyotta elde ettiği 9 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyetle 32 puan topladı ve ilk devreyi 4. sırada tamamladı. Avrupa potasında yer alarak hedeflerine ulaşan sarı-kırmızılı ekip, güçlü savunmasıyla ligin zirvesinde yer alıyor. Stanimir Stoilov yönetimindeki Göztepe, ligin ilk devresinde kalesinde yalnızca 9 gol görerek Süper Lig’in ilk 17 haftalık bölümünde en az gol yiyen takımı oldu. Bu alanda Göztepe’yi, 12 golle lider Galatasaray takip etti. Kalesini en fazla maçta gole kapatan takım Trendyol Süper Lig’in ilk yarısında savunma performansıyla öne çıkan Göztepe, 17 maçın 11’inde gol yemeyerek bu alanda da ligin zirvesinde yer aldı. Rakiplerine adeta gol şansı vermeyen İzmir temsilcisi; Çaykur Rizespor, Karagümrük, Beşiktaş, Başakşehir, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Gaziantep FK ve Samsunspor maçlarını hem kazanıp hem de gol yemeden tamamladı. Sarı-kırmızılılar, galip gelemediği Fenerbahçe, Eyüpspor ve Kocaelispor karşılaşmalarında da kalesini gole kapatmayı başardı. Göztepe’nin bu sezon vazgeçilmezleri arasında yer alan Polonyalı kaleci Mateusz Lis, ortaya koyduğu performansla ön plana çıktı. 28 yaşındaki file bekçisi, 17 maçın tamamında 90 dakika sahada kalarak sarı-kırmızılıların ligin ilk yarısındaki başarısında önemli pay sahibi oldu. Savunmada 6 farklı oyuncu oynadı Trendyol Süper Lig’de sezon boyunca üçlü stoper hattıyla mücadele eden Göztepe, karşılaşmalarının büyük bölümüne bu sistemle çıktı. Sarı-kırmızılı ekip, stoper mevkisinde 6 farklı isme görev verirken; Heliton, Bokele, Godoi, Taha, Furkan Bayır ve Miroshi forma giydi. Bu isimler arasında Heliton, Bokele ve Taha en fazla süre alan oyuncular olurken, joker olarak kullanılan Miroshi ise önemli dakikalar almasına rağmen ağırlıklı olarak orta sahada görev yaptı. Godoi, zaman zaman ilk 11’de yer almasına karşın yaşadığı sakatlıklar nedeniyle forma şansı bulmakta zorlandı. Furkan Bayır ise rotasyonun önemli parçalarından biri oldu.