YEREL HABERLER - 06 Aralık 2016 Salı 17:19

ETÜ-DAP işbirliği protokolü imzalandı

A
A
A
ETÜ-DAP işbirliği protokolü imzalandı

Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ile Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlı (DAP) arasında “Mücit Bank” protokolü imzalandı.
DAP İdaresi Başkanlığı Toplantı Salonu’nda, gerçekleşen imza törenine ETÜ Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı, DAP İdaresi Başkanı Adnan Demir, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bayram Şahin ve Prof. Dr. Songül Duman ile Genel Sekreter Yrd. Doç. Dr. M. Yasin Çodur katıldı.
İmzalanan protokole göre DAP ve ETÜ ortak çalışması ile ilimiz ve bölgemizdeki inovatif fikir sahibi gençler hayallerindeki projelerini hayata geçirme ve geliştirme imkanı bulacak.
Yapılan açıklama şu ifadelere yer verildi; “Bilindiği üzere, TÜBİTAK tarafından her yıl ortaokul ve lise öğrencilerinin katılımı ile proje yarışmaları düzenlenmektedir. Öğretmenlerimizin de büyük gayretleri ile ilgili yaş grubundaki öğrencilerden ülkemize ve insanlığa faydalı olabilecek çok güzel proje fikirleri çıkıp, ilkel koşullarda hazırlanmış prototiplere dönüşebilmektedir. Öğrencilerimizin büyük özveri ve heves ile kıt imkânlar dâhilinde prototipe dönüştürdükleri proje fikirlerinin hayata geçmesi ve geliştirilerek son kullanıcıya ulaşacak yenilikçi ürünlere dönüşmesini sağlayacak, teşvik edecek, cesaretlendirecek herhangi bir yapı veya mekanizma bulunmamaktadır. Proje yarışmaları döneminde hazırlanan ve 3 veya 4 günlük sergiler döneminde sergilenen tüm projeler bu süreçlerden sonra rafa kalkmakta, büyük bir heyecan ile bu projeleri hazırlayan öğrencilerimizin meydana getirdiği nitelikli beşeri sermaye potansiyeli ise daha küçük yaşlarda törpülenmekte ve körelmektedir. Özellikle DAP Bölgesindeki ailelerin bu konudaki bilinçsizliği, Milli Eğitim İl Müdürlükleri başta olmak üzere kamunun destekleyici imkân ve pozisyonunun bulunmaması büyük bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mevcut bu olumsuzluğu gidermek ve ülkemize nitelikli bir beşeri sermayeye sahip yeni bir nesil kazandırabilmek için Mucitbank projesi geliştirilmiştir. Proje ile çeşitli demirbaş ve sarf malzemelerinden müteşekkil, atölye havasında bir merkez oluşturulacaktır. Erzurum Teknik Üniversitesi yerleşkesi içerisinde, Erzurum Teknik Üniversitesinin liderliğinde oluşturulacak olan bu yapıda, 7/24, fikir-proje ve demo üretmek isteyen tüm gencecik beyinler, hem sarf malzemesi hem de danışmanlık hizmetini ücretsiz alarak ülkemiz ve insanlık için değer üreteceklerdir. Merkezde; mobilya dekorasyondan-inşaat bilimlerine, sağlık ve medikalden-yazılım teknolojisine, fizik-kimya ve biyolojiden-edebiyat-tarih-kültür ve sanata kadar tüm alanlarda icat çıkarılacak çalışmalar desteklenecektir.
Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığının da izlemeye aldığı bu proje ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde ülkemize özellikle şu alanlarda çok ciddi katkı sağlaması beklenmektedir:
Okul öncesi dahil erken yaşlarda yeteneğe ve ilgiye göre kişiye kendisini geliştirme ve hayallerinin peşinde koşma imkanı sunulacağı için üniversitelerimizde sevmediği bölümü okumak zorunda kalan mutsuz gençlik kitlesinin yerini, hayalini icra eden, mutlu, değer üreten ve değer katan bir gençlik kitlesi alacaktır.
Ülkemizin ar-ge ve patent noktasında uluslararası arenada üst sıralara çıkmasını sağlayacak olan bir ar-ge kültürü oluşacak ve ülkemizden insanlığa yayılan çok sayıda yeni icat ile karşı karşıya kalınacaktır.
Ülkemizden çıkan icatlar ile özellikle yenilikçi ve teknolojik ürün alanında dışa bağımlılık azalacak ve ülkemizin cari açık sorunu önemli ölçüde tarihe karışacaktır.
OECD nin Pisa sonuçları başta olmak üzere eğitimle ve girişimcilikle ilgili bir çok uluslararası veride ülkemiz hakkettiği nitelikli yeri alacaktır.
Erzurum Teknik Üniversitesi ve DAP İdaresi arasında imzalanan MuciT Bank Projesi ortak çalışma protokolü ile orta öğretim öğrencilerinin akademik çalışmalar nezaretinde bilim dünyasına kazandırılması amaçlanmaktadır. Bilime ve inovatif fikirlere sahip öğrencilerin üniversite eli ile bilim dünyasına kazandırılması amaç edilmiştir. Yapılacak çalışmalar neticesinde ilimiz ve bölgemiz gençlerinin ARGE ve İnovasyon ekosistemi içerisinde kendilerine yer bulmaları sağlanacaktır.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.