MAGAZİN - 13 Aralık 2023 Çarşamba 10:13

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

A
A
A
Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

Malatya’da yaşadığı 6 Şubat depremlerinin ardından Eskişehir’e yerleşen Hababam Sınıfı oyuncularından Dilaver Gür, hayat hikayesini anlattı.

Hababam Sınıfı serisinin ilk 3 filminde rol alan Dilaver Gür, memleketi Malatya’da 6 Şubat depremlerine yakalandı. Depremlerde evi ağır hasar alan ve ardından Eskişehir’de öğretmen olarak görev yapan oğlunun yanına gelen Dilaver Gür, enkazdan kurtarabildiği eşyaları ile kendisine yeni bir hayat kurdu. Gözü gibi sakındığı Hababam Sınıfı’nın çekildiği yıllara ait fotoğrafları ve filmin ardından düzenlenen etkinliklerde aldıkları ödülleri evinin başköşesinde sergileyen Gür, Türk sinema tarihinde başyapıt niteliğindeki eserde birlikte rol aldığı arkadaşlarının depremin ardından kendisine maddi ve manevi anlamda büyük destek gösterdiğini söyledi. Zaman zaman gözyaşlarını tutmakta güçlük çeken Dilaver Gür, 48 yıl önce çekilen Hababam Sınıfı filmini torununun dahi hala izlediğini belirterek, “Hababam Sınıfı’nın yönetmeni filmin 50 yıl izleneceğini söylemişti” dedi.

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

“6 Şubat’ta İki depremi bir arada yaşadık”

Kahramanmaraş merkezli depremleri Malatya’da yaşayan Dilaver Gür, “6 Şubat bizim için bir dönüm noktası oldu. İki depremi bir arada yaşadık. O iki deprem sonrası eşimin de ayağı kırıldı. Malatya’da ki eksi 15 derece soğukta dışarıda kaldık. Okula sığınmıştık. Daha sonra 8 kişilik aile ve akrabalarımızla kendi imkanlarımızla Ankara’ya gittik. Hanımın tedavisi için hastaneye geçtik. İki ay tedavisi sürdü. Oğlum Eskişehir’de öğretmen olarak görev yapıyor. Onun vasıtasıyla burada kendimize bir yer arayışına girdik ve de geldik bulunduğumuz eve yerleştik. Eskişehir hiç hayalimiz de yoktu. İşte oğlumun burada olması bizi buralara getirdi. Güzel de oldu. Eskişehir’i beğeniyorum. Burası hem büyükşehir hem küçük şehir” dedi.

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

“Hababam Sınıfı’nın yönetmeni filmin 50 yıl izleneceğini söylemişti”

İstanbul’da üniversite okuduğu yıllarda gördüğü bir ilanla Hababam Sınıfı kadrosuna katılan Gür, “1975 yılında ben İstanbul’da mühendislik fakültesinde okuyordum. Bir ilan görmüştüm. Hababam Sınıfı filmi çekileceği ve de öğrenci rolünde oynayabilecek kişiler aranıyordu. Başvuru yapayım dedim. İstiklal Caddesi’nde Arzu Film’in mekanına gittim. Orada baktım yüzlerce kişi film için müracaata gelmiş. Bir ara dönmek istedim ama dedim ya bu kadar gelmişken şansımızı deneyelim. Sıram geldi içeri girdim. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ertem Eğilmez, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Tarık Akan, Kemal Sunal, filmin senaristi Sadık Şendil, sekiz kişilik bir jüri var. Soru soruyorlar, sen ona cevap veriyorsun. Dışarı adresini bırakırsan sana dönüş yapılır dediler. Ben de adresimi verdim. 15 gün sonra bir mektup geldi. Filmde oynamanız kararlaştırılmıştır diyordu. Film setine 15 gün gittik, geldik. Hiç çekim yapılmadı. Yönetmen Ertem Eğilmez, 15 gün üst kadroyla bizleri kaynaştırmak için sete getirmiş. Yaklaşık 20 kişilik bir öğrenci grubu vardı. Geri kalan da üst kadro ve öğretmenlerdi. 15 gün sonra Ertem Eğilmez, motor diyerek nasıl bir filmin olacağını orada söyledi, “Öyle bir film çekeceğiz ki 50 yıl sonra yine bu film seyredilecek” dedi” ifadelerini kullandı.

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

“Deprem sonrası bütün Hababam Sınıfı ekibi maddi ve manevi destek oldu”

Hababam Sınıfı kadrosundan hayatta olan oyuncularla neredeyse her gün irtibat kurduklarını belirten Dilaver Gür, depremin ardından rol arkadaşlarının kendisine maddi ve manevi destek sağladığını söyledi. Gözyaşlarını tutmakta güçlük çekerek yaşadıklarını anlatan Gür, “İlk defa da Hababam Sınıfı ekibi olarak 38 yıl sonra Malatya Uluslararası Üçüncü Film Festivali’nde 2012 yılında bir araya geldik. Hababam Sınıfı bizim için bir miras gibi. Bize babadan, anadan bir veya farklı şey kalır. Bu da bana kalan ve çocuklarıma bırakacağım en güzel bir miras diye düşünüyorum. Hababam Sınıfı’nda bizim bir sloganımız vardı. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için derdik. Ben bunu yaşadım. Gerçekten ben onu unutamam. Deprem sonrası bütün Hababam Sınıfı ekibi, arkadaşlarımın hepsi aradı. Maddi ve manevi yanımda oldular. Banka hesabıma bir sürü para gelmiş. Ben bunu unutamam. Ben o arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımızla devamlı da görüşüyoruz. Her sabah kalktığımızda birbirimizden haberimiz olur. Ama bir de şu var. Hayatında gerçeği, her yıl bir arkadaşımızı kaybediyoruz. Belli bir yaş grubuna da geldik. İnşallah 2024 farklı olur diyelim” dedi.

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

“Herkes öğrencilik hayatından kesitler bulduğu için hala izleniyor”

Hababam Sınıfı Uyanıyor filminin sembollerinden olan kaçış planını tahtaya çizen Dilaver Gür, 48 yıllık eserin hala izlenmesinden dolayı hissettiği mutluluğu dile getirdi. Filmin içeriğinde siyasi ve dini konuların bulunmamasının yanı sıra izleyenlerin kendi okul yıllarından kesitler bulmasının izlenmeye devam etmesinde büyük pay sahibi olduğunu belirten Dilaver Gür, “Herkes kendi hayatından bir şeyler buluyor bu filmden. Yönetmenimizin “Öyle bir film yapacağız ki 50 yıl sonra bu film izlenecek” demesini daha yeni yeni anlıyorum. İnsanların haz alarak, zevk alarak izlediği, herkese hitap eden bir film. Burada bir siyasi içerik yok, dini içerik yok. Burada öğretmen, öğrenci, okul, veli ilişkileri işleniyor. Filmde her ne kadar haylaz öğrenciler olarak gözüksek de yeri geldiğinde öğretmenimize de arkadaşımıza da sahip çıkıyoruz. Yani sadece yaramaz çocuklar değil, yeri geldiğinde her türlü gayret gösteren, yardımsever öğrencilerdik. Herkes kendi öğrencilik hayatından, geçmiş hayatından bir şeyler bulabiliyor. Şu anda 4’üncü kuşak izliyor. Benim torunlarım da izliyor” dedi.

“Aldığımız ödüllerin bir kısmı enkaz altında kaldı”

Kendi fotoğraf makinesi ile çektiği fotoğraflarla daha önce görülmemiş bir Hababam Sınıfı arşivini elinde bulunduran Dilaver Gür, geçtiğimiz yıllarda farklı etkinliklerde aldıkları ödüllerin bir kısmının enkaz altında kaldığını belirtti. Kurtarabildiği diğer ödüllerle kendisine bir köşe yapan Gür, şu ifadeleri kullandı:

“Deprem bizi baya etkiledi. Çok değişik, güzel ödüllerimiz vardı. Depremden çıkarabildiğimi çıkarttım, kimi kırıldı, kimi işte orada enkaz altında kaldı. Mesela ben yağlı boya da yapıyorum. Malatya’da başlamıştım. İşte 2 tane tablomu çıkarabildim, kurtarabildim. 10 taneye yakın tablom da orada enkaz altında kaldı.”

Hababam Sınıfı’nın Dilaver’i depremde ağır hasar alan evinden kurtarabildiği hatıralarıyla hayata yeniden başladı

Ali Furkan Çetiner - Batuhan Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’da doğa ile iç içe endometriozis farkındalığı etkinliği Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği, Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı önderliğinde Samsun’da Asarkale‘de endometriozis hastaları için bir dizi etkinlik düzenledi. Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği, Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı önderliğinde Samsun’da Asarkale‘de endometriozis hastaları, destekçileri ve gönüllülerle dağın su ile buluştuğu muhteşem doğada zirve yürüyüşü yaptı. Katılımcılar yürüyüşün ardından ise kano turu düzenlenip son olarak Batık minarede günü tamamladı. Tüm dünyada mart ayında endometriozis farkındalığı için birçok aktiviteler düzenlenip, eğitimler verildiğini belirten Opr. Dr. Seher sarı Kayalarlı, “Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği ülke genelinde mart ayında birçok kurum ve kuruluşta eğitimler düzenleyip, farkındalık için sosyal aktiviteler düzenledi” dedi. Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı, Nisan ayının da endometriozis ile iç içe olan adenomyozis farkındalık ayı olduğunu ifade etti Adenomyozis nedir? Adenomyozis, bir kadının rahminin iç tabakasında yer alan endometrium dokusunun rahim kas tabakasına doğru yayılması durumudur. Normalde bu doku rahmin iç tabakasını oluşturur ve her adet döneminde dökülerek kanamaya neden olur. Ancak, adenomyozis durumunda, bu dokunun rahmin kas tabakasına yayılmasıyla ağrı, kanama ve diğer şikayetle meydana gelebilir. Adenomyozis, kasık ağrısı, yoğun adet kanamaları, adet dışı kanamalar ve bazı durumlarda gebe kalma güçlüğü gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu şikayetler kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve günlük aktiviteleri sınırlayabilir. Adenomyozis, genellikle 30-50 yaşlarındaki kadınlarda daha sık görülür, ancak her yaş grubundaki kadını etkileyebilir. Tanı koymak için, semptomların değerlendirilmesi, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tanı konulduktan sonra, tedavi seçenekleri şikayetleri yönetmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Bunlar arasında çeşitli ilaç tedavileri, hormon tedavileri, cerrahi müdahaleler ve hatta bazen rahmin alınması gibi seçenekler bulunabilir. Adenomyozis, genellikle fark edilmeyen veya yanlış teşhis edilen bir durum olabilir. Bu nedenle, toplumda bu hastalık hakkında bilgi ve farkındalığın artması son derece önemlidir. Kadınlar, adenomyozisi tanımak ve tedaviye erken başlamak için semptomlarını takip etmelidirler. Adenomyozis, kadınların yaşamını ciddi şekilde etkileyen ancak yeterince tanınmayan bir durumdur. Bu nedenle, Nisan ayı adenomyozis farkındalık ayı vesilesiyle, toplumda bu hastalık hakkında daha fazla konuşmalı ve adenomyozis tanılı hastalara destek olmalıyız.
Muğla Deniz Kuvvetleri bünyesinde tek kadın İHA pilotu hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyor Deniz Kuvvetleri bünyesinde tek İHA pilotu olarak görev alan ve birçok tatbikata katılan Deniz Teğmen Nurşah Uyar, hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyor. Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında görev alan 3 kadından biri olan Deniz Teğmen Nurşah Uyar, aynı zamanda Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapan tek kadın İHA pilotu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde hizmet veriyor. Hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyan Uyar, bugüne kadar birçok tatbikatta görev aldı. Uyar, çocukluğundan beri asker olma hayalini kurduğunu belirterek, “2017 yılında girdiğim Deniz Harp Okulunda 30 Ağustos 2021 tarihinde teğmen rütbesiyle mezun oldum. TCG Salih Reis Fırkateyninde Elektrik Yardımcı Subayı olarak görev başladım. Göreve başladığımda insansız hava aracı sistemlerinde dünyada önemli bir oyuncu haline gelen ülkemizin ürettiği hava araçlarında görev yapma isteğiyle İHA pilot kursuna katılmak maksatlı dilekçe verdim. 2022 yılında İHA pilotluk eğitimini başarıyla tamamlayarak Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında AKSUNGUR İHA pilotu olarak göreve başladım. Halihazırda pilotluk sertifikamı almış bulunmaktayım. İHA pilotu olarak görev yaptığım esnada Mavi Vatan, Deniz Kurdu ve NATO kapsamında çeşitli görevlerde yer aldım. Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapan tek kadın İHA pilotuyum. Ülkemizin ürettiği hava araçlarından İHA pilotu olarak görev yapmaktan ve vatanımıza hizmet etmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum” diye konuştu.