- 20 Eylül 2017 Çarşamba 15:45

Her 3 saniyede 1 kişiye Alzheimer tanısı konuyor

A
A
A
Her 3 saniyede 1 kişiye Alzheimer tanısı konuyor

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof.

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar, yapılan çalışmalara göre her 3 saniyede 1 kişiye ‘Alzheimer’ tanısı konulduğunu ve dünya üzerinde 40 milyona yakın hasta olduğunu bildirdi.


Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte dünyada Alzheimer’ın oluşturduğu sıkıntılarla hayatını sürdürmek zorunda kalan insanların sayısı da artıyor. Yapılan çalışmalara göre her 3 saniyede 1 kişiye Alzheimer tanısı konuyor. Dünya genelinde halen 40 milyona yakın Alzheimer hastası bulunuyor ve 2040’a kadar her 20 yılda bir bu rakamın ikiye katlanacağı öngörülüyor. İstatistikler bu denli hızlı değişse de ne yazık ki tedavi konusunda henüz umut veren bir yenilik bulunmuyor. Ancak gerek süreci yavaşlatmak gerekse bazı belirtilerin şiddetini azaltmanın mümkün olabildiğini belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar, bunun için erken ve doğru tanının önemine işaret ediyor.



"Alzheimer hastalığına bağlı zorluklarla mücadele ediliyor"


Bunama hastalıklarının en yaygın formlarından biri olan Alzheimer’ın kronk bir hastalık olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Adapınar, “Bu sorunla ilgili araştırmalar yoğun şekilde devam etse de tam olarak tedavi edilemiyor. İlerleyen yaşla birlikte görülme sıklığının artmasına karşın, Alzheimer’ın kesinlikle yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu olmadığının çok iyi bilinmesi gerekiyor. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal birtakım değişiklikler ortaya çıksa da bilişsel ve zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp görülmüyor. Alzheimer hastalığında ise belirgin şekilde ‘yeni bilgileri öğrenme güçlüğü’ gözleniyor. Dünyada olduğu kadar ülkemizde de çok sayıda ailenin Alzheimer hastalığına bağlı zorluklarla mücadele ediyor. Tedavi kapsamında hastaların yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan uygulamalar da büyük önem taşıyor” dedi.



Erken belirtisi unutkanlık


Yaşamsal aktivitelerde ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla kendini gösteren Alzheimer’ın beynin bellek, düşünce ve konuşmadan sorumlu bölgelerini etkilediğini aktaran Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar “Alzheimer hastalığının en sık görülen erken belirtisi, kısa bellek kaybı olarak ortaya çıkıyor. Hasta öğrendiği son bilgilerini ve yaşadıklarını daha sonra hatırlamakta güçlük çekiyor. Hastalık sürecinde beyin hücreleri olan nöronlar arasında ortaya çıkan plaklar ve hücre içinde oluşan lifler beynin küçülmesine neden oluyor. Birçok hastalıkta olduğu gibi Alzheimer’ın ortaya çıkışında da birtakım riskli grupların var. Kadınların ortalama yaşam süresi erkeklere oranla daha fazla olmasından dolayı hastalığa yakalanma riskinin daha fazla. Düşük eğitim seviyesi, ailede demans öyküsü, genetik etkenler, bilinç kayıplı kafa travması, Down sendromu, majör depresyon öyküsü, beyin damar hastalıkları gibi durumlar ise diğer risk faktörleri arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.



"Şikayetlerin olmadığı klinik öncesi yeni bir dönemi daha var"


Halihazırda geri dönüşü ve kesin bir tedavisi olmayan Alzheimer tanısının erken evrede konmasının, hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesinin yükseltilmesinde çok büyük önem taşıdığına değinen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Hastaların ilk dönemde belirtileri iyi okuyamaması Alzheimer’ın erken evrede saptanmasını zorlaştırıyor. Bununla birlikte değişimlerin tanıyı koyduran şikayet ve bulguların ortaya çıkmasından çok daha erken başladığı biliniyor. Eski bilgilere göre Alzheimer’in erken, orta, ileri evrelerinin yanı sıra, hastalık ortaya çıkmadan klinik öncesi bir döneminin daha var. Hafif bilişsel bozukluk adı verilen bu dönemde hastanın şikayeti olsa da hiçbir muayene bulgusu görülmüyor. Bu durumda, ‘Alzheimer semptomları başlamadan önce teşhis edebilir miyiz ve edersek ne yaparız?’ sorusunun yanıtı bilim insanlarının üzerinde çalıştığı konuların başında geliyor.”



"Erken tanı hastalar için büyük bir umut"


Araştırmacıların Alzheimer’in erken tanınması için çalışmaların yoğunlaştığını aktaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Adapınar, “Bir biyolojik belirtecin ölçülmesiyle doğru ve güvenilir bir şekilde hastalığın varlığı belirlenebiliyor. Alzheimer’ın da beyin içindeki plak ve liflerin beyin omurilik sıvısından elde edilen örnekte değiştiğini gösterip bazı görüntüleme yöntemlerini de kullanarak erken tanısının sağlanabileceği düşünülüyor. Araştırmacılar, biyobelirteçleri ölçerek, yıkıcı semptomlar başlamadan önce Alzheimer’i tespit etmeyi öneriyor. Bu göstergelerin hastalık sürecinin farklı evrelerinde değişebileceği düşünülüyor. Alzheimer’ın medikal tedavisi bu rahatsızlığın semptomlarının hafifletilmesini ve eşlik eden hastalıkların da tedavisini amaçlıyor. Beraberinde hastanın mental kapasitesinin düzeltilmesine ve günlük yaşamının kolaylaştırılmasına çalışılıyor. Şu anda dünyada ve ülkemizde geleceğe dönük tedavilerle ilgili araştırmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.