- 25 Şubat 2018 Pazar 10:07

(Özel) İnternet üzerinden telefon alayım derken dolandırılmayın

A
A
A
(Özel) İnternet üzerinden telefon alayım derken dolandırılmayın

İnternet sitesi ve sosyal medyadan satış yapan kişilerin haksız rekabete yol açtıklarını belirterek telefon satıcıları, bu ortamlarda dolandırılma riskine karşı çok dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.

İnternet sitesi ve sosyal medyadan satış yapan kişilerin haksız rekabete yol açtıklarını belirterek telefon satıcıları, bu ortamlarda dolandırılma riskine karşı çok dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.


Son yıllarda elektronik cihazlar arasında özellikle telefonlar yetkili bayiler yerine internet ortamından alınıp satılıyorlar. Alım-satım yapan vatandaşlar da kimi zaman sahte paralarla, kimi zamanda aldığı cihazın anlatılandan farklı çıkması gibi durumlarla karşı karşıya kalarak dolandırılabiliyorlar. Telefoncu esnafı ise bu durum karşısında vergi verdikleri için haksız bir rekabet ortamı olmasından yana dertli. Eskişehir’deki telefon satıcısı Ali Murat Özgör, işletmelerden alım-satım yapılmasının daha sağlıklı olduğunu söyledi. Özgör, "Sıfır telefonlarda sıkıntı yok. Dışarıdan da alınabilir ama işletmelerden alınması daha garanti. Çünkü yerimiz, yurdumuz belli. Her hangi bir sıkıntı yaşandığında muhatap belli. Biz ürün satarken kaşemizi basıyoruz, imzamızı veriyoruz. Elden aldıkları zaman biraz daha ucuza alıyorlar ama olumsuz yanları da oluyor. Bunları da gözardı etmemek gerekir. Bizim vergimiz, kiramız, stopajımız yani devlete ödememiz gereken paralar var. Biz bunları ödüyoruz, ama dışarıdan satış yapanların herhangi bir vergi durumu olmadığı için, bir malı biz 2 bin 300 liraya satarken kendisi 2 buçuğa satabiliyor. Her hangi bir arıza durumunda da alan müşterinin karşısında bir muhatap bulamama durumu da mevcut" dedi.



"Ben şuana kadar bu şekilde telefon alıp da yüzü gülen birisini görmedim"


20 yıldır telefon sektöründe çalışan Ekrem Kıçır da sosyal medya üzerinden telefon satın alan vatandaşların çok geçmeden kendilerine gelerek dert yandıklarını ifade etti. Kıçır, "Cep telefonunda genelde 2. el alım-satım olduğu zaman yerleri belli olan mekanlardan alınması bence daha mantıklı. Sosyal medyadan çok telefon satılıyor. Birkaç gün sonra da satın alan arkadaşlar bize gelerek, ’Bunun sesi karşıya gitmiyor, bunun şebekesi kötü çekiyor, bu cihaz bize denildiği gibi değil’ diyorlar. Karşılarında bir muhatap yok. Adam kendi isminde olmayan bir hesap açıyor. Oradan da istediği bütün kötü niyetini insanlara aşılıyor. Biz telefoncuyuz. Vergi veriyoruz, kira veriyoruz, sigortalı işçi çalıştırıyoruz. Belirli giderlerimiz var. Buradan 2. el cep telefonu satıyorum. Faturası olmadığı halde alan kişi 6 ay sonra geliyor ve ’Ağabey ben bunu 6 ay önce senden aldım. Bu cihazının şurasında bir sıkıntı var’ dediğinde yardımcı oluyoruz. Sosyal medya üzerinden telefon alan arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Telefonu alacağınız insanı ya çok iyi tanıyacaksınız, ya evini yurdunu bileceksiniz, ya da işinizi sağlama alıp alacaksınız. Ben şuana kadar bu şekilde telefon alıp da yüzü gülen birisini görmedim" diye konuştu.


"Geçenlerde bir ağabeyimiz sahte paradan mağdur oldu"


Son olarak 4 yıldır sektörde çalıştığını ifade eden Tayfun Evsen de geçenlerde bir tanıdığının ürününü sattığında sahte para ile dolandırıldığını vurgulayarak şunları söyledi:


"Bu şekilde ciddi şekilde mağduriyet yaşanabiliyor. Ayıplı mal alabiliyor, aldığı üründen muhatap bulamıyor. Bildiğim kadarıyla bu tarz ortamlarda profil açmak çok kolay. 10 saniyede üyelik açıp hemen satış yapabiliyorsunuz. Olmayan bir ürünü internetten resmini kopyalayıp, kaparo yani ön ödeme alıp insanları dolandırabiliyorlar. Mesela piyasası 2 bin lira olan bir ürünü bin lira yazıp, 50-100 lira kaparo alarak, insanları dolandırabiliyorlar. Alan vatandaşlar için yegane önerebileceğim olan, mümkünse bizim gibi esnaf ya da bir mağazayı tercih etsinler. En azından mağdur olmazlar. Bu teknoloji. Elbet bizim verdiğimiz cihazda da problem olabilir. Sonuçta insan ürünü. Hata olabilir ama bunun telafisi olur. Böyle sıkıntılar çok yaşıyoruz. Geçenlerde bir ağabeyimiz sahte paradan mağdur oldu. Ürününü sattığında sahte para vermişler. Bu tarz sıkıntılar insanların başına gelebiliyor. Çok dikkatli olmaları, profilleri dikkatli incelemeleri lazım."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa Hayvanat Bahçesi’nde penguen ailesine 2 yeni üye Bursa Hayvanat Bahçesi’nin en sevimli üyelerinden olan penguen ailesine 2 yeni yavru daha katıldı. Hayvanat bahçesinde, yeni doğan 3 yavruyla birlikte penguen sayısı 23’e yükseldi. Bursa Hayvanat Bahçesi’nde dünyaya gözlerini açan Afrika penguenleri ziyaretçilerin yoğun ilgisi ile karşılaşıyor. Penguenler hayvanat bahçesindeki yaşam alanlarında havuz keyfi yaparken yavru penguenler ise yeni yuvalarına ayak uydurmaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde dünyaya gelen yavru 2 yavru penguen ile hayvanat bahçesindeki penguenlerin sayısı 23’e yükselirken yavrular ise annelerinin gözetiminde, kendilerine sağlanan doğal ortamlarında bakılıyor. 8 yılda sayıları 14’ten 23’e çıktı Bursa Hayvanat Bahçesi’nde Afrika penguenlerinin bakıcılığını yapan Ali Aydın, “2’si yavru olmak üzere 23 penguenimiz var. İlk 14 tane geldi, şu anda bu sayı 23’e çıktı. Bu yıl 2 yavru dünyaya geldi. Bakımları diğer hayvanlara nazaran biraz daha meşakkatli, bu iklime adapte etmeye çalışıyoruz. Şu anda bulunduğumuz iklime uygunlar fakat şartları daha iyiye götürmeye çalışıyoruz. Yaklaşık 8 yıldır buradalar. Elimizden geldiğince hayvanların üremesi için uygun şartları temin etmeye çalışıyoruz. Günde 2 kez beslenme programları yapılıyor. Balık çeşitleri ile besleniyor. Hava sıcaklığı olarak 35 dereceye kadar herhangi bir sorun yaşamadan barınabiliyorlar. Afrika pengueni oldukları için isminden de anlaşılacağı üzere sıcak havalarda yaşayabiliyorlar. Ortalama ömürleri de 19 yıl kadar sürebiliyor” şeklinde konuştu.
Bursa Eski mezunlar bir araya gelerek öğrencilik günlerini canlandırdı Bursa’da 1468 yılında kurulan Hoca İlyas Ortaokulu’nun eski mezunları, her sene geleneksel olarak okula gelerek öğrencilik günlerini canlandırıyor. Bir araya gelen mezunlar okul hatıraları hakkında konuşup eski fotoğraflara bakıyor. 1468 yılında kurulan Hoca İlyas Ortaokulu’nun eski mezunları tarafından düzenlenen gelenek bu sene de devam etti. Okulda adeta mezuniyet töreni düzenleyen eski öğrenciler, bir araya gelip okul hatıraları hakkında konuştu. Hatıralarını dün gibi yaşayan eski okul mezunlar, birlikte fotoğraf çektirip hatıra defterine okul günleri hakkında yazı yazdı. Özlem gideren eski öğrenciler sınıfta oturarak öğrencilik dönemlerinde yaşadıkları hatırları anlattı. Eski Milli Eğitim Bakanı Orhan Cemal Fersoy, eski Milli Savunma Bakanlarından Haluk Bayülgen, eski Milli Güvenlik Konseyi Üyesi ve Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin de Hoca İlyas Ortaokulu’nda eğitim gören kişiler arasında yer alıyor. Mezuniyet günlerin her okulda yapılması gerektiğini belirten Hoca İlyas Ortaokulu eski mezunu Hüseyin Özler, "6 yıl önce komite grubu oluşturup ilkokullarda böyle bir birliktelik oluşsun istedik. Türkiye’de 556 yıldır ismi değişmeyen ve halen eğitim-öğretimim devam ettiği tek okul. Mutlaka buna benzer okullar var ama bunların ismi değişmiş ya da okul olarak kullanılmıyor. Burası tarihi bir değer. Bunun okul olarak devam etmesi için uğraşıyoruz. Mezunlar olarak mezuniyet günümüzü yapıyoruz. Artık geleneksel oldu. Her yıl nisan ayının son haftası yapıyorduk ama bu sene mayısta yapalım da havalar güzel olsun dedik. Kısmetimize hava yağmurluydu ama yine de katılım çok güzel. Yürümekte zorlanan mezunlarımız bile yanında birisiyle gelerek katılmaya çalışıyor. Bu sene 4’üncüsünü yapıyoruz. Okul eskiydi restorasyona girdi. Bizim eski mezunlarımızdan İsmail Hakkı Akoğlu okulun bütün sıralarını yeniledi. Restorasyon bittikten sonra Atatürk büstü alçıdan yapılmış olduğu için mezunlar olarak rahmetli Tankut Öktem’in kızından son kalan büstü aldık ve okula hediye ettik. Sınıflarda çocukların koşuşturması müdür odasındaki pervane sallanıyordu o gürültüden pervane sesi müzik gibi geliyordu. Okul arkadaşlarımızdan bazıları ile görüşüyoruz. Mezuniyet birliktelik günlerince 40 yıl önce görüştüğün arkadaşını görüyorsun. Mezuniyet günleri bütün okullarda yapılmalı" şeklinde konuştu.
Ankara Bakan Göktaş: "Aile Destek Merkezlerinden geçtiğimiz yıl yaklaşık 140 bin kişi yararlandı" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadınların kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayan Aile Destek Merkezlerinden (ADEM) geçtiğimiz yıl yaklaşık 140 bin kişinin yararlandığını açıkladı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, başta kadınlar olmak üzere vatandaşların hayatına değer katmak ve pozitif değişimler oluşturmak için çeşitli hizmetleri sunduklarını bildirdi. "Kadınlarımızın potansiyellerini ortaya çıkarmak için hizmetlerimizi de çeşitlendiriyoruz" Bakanlık olarak başta kadınlar olmak üzere her bir vatandaşların potansiyeline güvendiklerini kaydeden Bakan Göktaş, “Sosyal kalkınma ve toplumsal adaleti tam anlamıyla gerçekleştirmek, ancak kadınlar hayatın her alanında güçlü olursa mümkün. Kadınlarımızın potansiyellerini ortaya çıkarmak için hizmetlerimizi de çeşitlendiriyoruz” diye konuştu. Aile Destek Merkezlerinin 2012 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini kaydeden Bakan Göktaş, “ADEM’lerimizde kadınların psikososyal, sosyokültürel, mesleki ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunacak kurs ve eğitimler veriyoruz. ADEM’lerde yapılan her çalışmanın kadınların güçlenmesinde fark oluşturacağına inanıyoruz. Kadınlarımızın ekonomik hayatın içerisinde daha çok yer almasını hedefliyoruz” dedi. "Bugüne kadar 3 milyon kişi faydalandı" İhtiyaçlar doğrultusunda ülke genelinde ADEM’lerin yaygınlaştırılmasına devam edeceklerinin altını çizen Bakan Göktaş, “Kadınların kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayan ADEM’lerimizden geçtiğimiz yıl 140 bin kişi yararlandı. Bugüne kadar faydalanan vatandaşlarımızın sayısı ise yaklaşık 3 milyona ulaşmış oldu” ifadelerini kullandı. "75 ilde faaliyet gösteriyor" Bakan Göktaş, “Güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü Türkiye" ilkesiyle aile yapısını güçlendirmeye yönelik çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, "Hiç kuşkusuz toplumun en güçlü kalesi ailedir. Hali hazırda 75 ilde faaliyet gösteren 544 ADEM’imiz de bu amaca en iyi şekilde hizmet ediyor" dedi. ADEM’lerde kadınların mesleki ve kişisel gelişimlerinin yanı sıra aile içi iletişim, temel afet bilinci, sağlıklı beslenme ve çocuk haklarına dair eğitimlerin de bulunduğunu belirten Bakan Göktaş, şunları söyledi: "Merkezlerimizde el sanatları, kuaförlük ve giyim kursları oldukça rağbet görüyor. Bunlara ek olarak Halk Eğitim Merkezlerinden gelen usta öğreticiler tarafından terzilik, aşçılık, bilişim teknolojileri, okuma-yazma, halı dokumacılığı, yabancı dil, yağlı boya, satranç kurslarının yanı sıra müzikal, kültürel, sosyal ve sportif kurslarımız da bulunuyor."