POLİTİKA - 19 Ocak 2012 Perşembe 16:37

BAKAN ÇELİK, "TİM GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI"NA KATILDI

A
A
A
BAKAN ÇELİK, "TİM GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI"NA KATILDI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, katıldığı TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda emekliler için getirilen intibak yasasına değinerek, "3 bin 600 gün prim ödeyenle 9 bin gün prim ödeyen bir emeklinin maaşları aynı seviyeye getirildi. Bu durum, bize intibak yasasını getirdi. 5510 sayılı yasa hepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığı içinde sistemde ödenen prim, sistemde kalma zamanına göre prim Türkiye için önemli" dedi.
Dış Ticaret Merkezi’nde gerçekleştirilen TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’na Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yanı sıra TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda davetli katıldı. Burada ihracatçı birliklerinin başkanlarına hitap eden Çelik, "İhracat, 135 milyar dolar seviyesine geldi. Buna mukabil 240 milyar dolara varan ithalat, 75 milyar dolar dış ticaret açığı sorun alanları olarak karşımızda. Bu iki alanla ilgili yatırımların desteklenmesi adına yoğun faaliyetler
yürütülüyor" dedi.
2009’da beliren ekonomik bunalımın ardından istihdamın 4,5 milyon arttığını ifade eden Çelik, "Özel sektörden yana olan iktidar ve dur durak bilmeyen girişimci ruhu büyüme getirdi. İhracatçıların sorunlarını aşma adına onlara daha elverişli yatırım ortamı yaratmak sorumluluğumuz. İhracatın büyük bölümünü Avrupa’ya yapıyoruz ve 2012’de bu ülkelerde tablonun iyi olmadığını görüyoruz. 2012 büyüme tahmini dünya ekonomisinde yüzde 3,6’dan yüzde 2,5’e indirildi. Euro Bölgesi’nde de yüzde 1,8’den yüzde 0,3’e
indirildi. Avrupa Birliği en büyük ihracat piyasalarıdır. İhracatçı, arayışlarına bağlı olarak ellerinden geleni yapacak. Latin Amerika’dan Afrika’ya kadar dünyayı kolaçan edecek. Biz de iktidar olarak serbest ticaret anlaşmaları yapmak ve vizeleri kaldırmak için elimizden geleni yapacağız. Çalışma hayatının önünde bulunan önemli tasarılar var. Sosyal güvenlik önemli bir kalem. Rakamlar incelendiğinde o alanda meydana gelecek iyileştirmenin tümden ekonomik yapıyı olumlu etkileyeceğini biliyoruz. Türkiye,
sigortacılık mantığı dahilinde sosyal güvenlik reformunu hayata geçirmeliydi, geçirdi de. Gelinen aşamada 2008’de yürürlüğe giren yasanın devamı önemli" diye konuştu.
Emekliler için getirilen intibak yasasının ardında duran Çelik, "Daha evvel, sosyal güvenlik sistemi içinde çok az kalanlar ile çok uzun kalanların maaşları eşitlendi. 3 bin 600 gün prim ödeyenle 9 bin gün prim ödeyen bir emeklinin maaşları aynı seviyeye getirildi. Bu durum, bize intibak yasasını getirdi. 5510 sayılı yasa hepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığı içinde sistemde ödenen prim, sistemde kalma zamanına göre prim Türkiye için önemli" şeklinde konuştu.
"TASARI İLE 1 İLE 9 ELEMAN İSTİHDAM EDEN FİRMALARDA ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GİDERLERİNİ KAMUNUN KARŞILAMASINI AMAÇLIYORUZ"
Toplu İş İlişkileri Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na da değinen Çelik, şöyle devam etti:
"Toplu İş İlişkileri Kanunu’na dair 17 aydır diyalog esaslı faaliyetler yürütüyoruz. İşçi ve işveren sendikaları ile bir araya gelip, hangi konularda uzlaşılacağını ya da uzlaşılamayacağını ele aldık. Burada yüzde 80-90 mutabakata vardık. Kalan bölümlerin de Bakanlar Kurulu’nda ele alınması, TBMM’ye gönderilip değerlendirilmesi adına gayretlerimiz devam ediyor. Gelinen aşamada marjinal anlayışların dışında Türkiye’de emek ve sermaye çatışmadan yana değil. Ama iktidar olarak bu marjinal unsurlardan
hareketle yasa yapamayız. Bununla hiçbir olumsuzluk olmayacak bakışını da göz ardı edemeyiz. Yine İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çok önemli. Dünyada her gün 1 milyon iş kazası meydana geliyor, her gün 6 bin insan hayatını kaybediyor. Türkiye’de günde 172 iş kazası meydana geliyor. Kuşku yok, burada yasal değişiklik yapılması gerekiyor. Bakın, iş kazaları ile meslek hastalıklarının senelik maliyeti 7,5 milyar. Bizim insan odaklı bakışımız var, ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışındayız. Onun için iş
hayatında aksaklıkları gidermek istiyoruz. Türkiye’de 1’den 9’a kadar iş yeri sayımız 1 milyon 214 bin. Bu iş yerleri 1 ile 9 arası eleman istihdam ediyor. 425 bin iş yerimiz var. Yüzde 85,2’si 1 ile 9 kişi istihdam ediyor. 10 ile 49 istihdam eden 183 bin işyeri var. Türkiye’de 1 ile 9 eleman istihdam eden firmalarda toplam 3 milyon 200 bin çalışan bulunuyor. 10 ile 49 eleman istihdam eden firmalarda da toplam 3 milyon 600 bin çalışan var. Tasarı ile 1 ile 9 eleman istihdam eden firmalarda çalışanların iş
sağlığı ve güvenliği ile ilgili giderlerini kamunun yani Sosyal Güvenlik Kurumu’nun karşılamasını amaçlıyoruz. Bu da 200 milyar gibi bir rakama denk geliyor. 10 ile 49 eleman istihdam eden firmalarda da çalışanlara ortak sağlık birimleri hizmet verecek. Türkiye’de şu an 130 sağlık ve güvenlik birimi var. Bu sayı artacak. Dolayısıyla bunun işverene önemli bir külfeti söz konusu değil. Çalışma hayatında iş kazaları ve meslek hastalıklarının tamamını önlemek adına gereken tedbirleri almalıyız. İş yerleri
olarak gereken fedakarlığı ortaya koymalıyız."
Kıdem tazminatına da değinen Bakan Faruk Çelik, "Konuyu işvereni ve firmaları sıkıntıya sokacak bir sorun alanı olmaktan çıkarmalıyız. Kıdem Tazminatı Fonu, rekabet gücünü zayıflatmayacak, istihdamı artıracak bakış çerçevesinde ele alınmalı. Öte yandan işçinin emeğinin sömürülmesi olarak tanımlanan 12-13 saat çalıştırılan işçi anlayışı değil, her şeyin kurallarının net şekilde konduğu, rekabetin istihdamın paralel yürüdüğü bir düzenlemeyi gerçekleştirmeliyiz" şeklinde konuştu.
BÜYÜKEKŞİ: "İŞ GÜCÜ PİYASASINDA ESNEKLİĞİ GETİRECEK DÜZENLEMELERİN HAYATA GEÇMESİ REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAK"
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, çalışma hayatında tamlepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığ bir başarı olmadan Türkiye’nin 2023 hedeflerini yakalayamayacağını belirtti. İktidarın işverenin yükünü hafifletmek adına önemli adımlar attığına işaret eden Büyükekşi, "Bu anlamda işverenin SGK primi 5 puan azaltıldı. Yüzde 3’lük mecburi istihdamda işveren payı Hazine tarafından karşılanmaya başlanması ve kadın ile genç istihdamının desteklenmesi gibi bir dizi iyileştirme yapıldı" dedi.
İktidarın 2009 bunalımında kısa çalışma ödeneği uygulayıp üretim ve ihraca destek verdiğinin altını çizen Büyükekşi, iş gücünü yetkin kılmak için açılan kursların da meyvelerini verdiğini aktardı. İktidardan kıdem tazminatı konusunda ilerleme beklediklerini belirten Büyükekşi, "2003’te çıkarılan 4857 sayılı yasada ve iktidarın da programında olan kıdem tazminatı konusunda ilerleme bekliyoruz. Kıdem tazminatı fonunun hayata geçirilmesini istiyoruz. İş gücü piyasasında esnekliği getirecek düzenlemelerin
hayata geçmesi rekabet gücümüzü artıracak. Bugün Avrupa’nın en dinamik ülkesi Almanya. Avrupa’nın birçok ekonomisi sarsılırken kıta Avrupa’sını tek başına Almanya taşıyor. Almanya iş gücü piyasasını yeniden düzenledi ve esnekleştirdi. Rekabet gücünü artırdı. Bizim de iş gücü piyasasını esnekleştirme ihtiyacımız var. Özel istihdam büroları şeklindeki esnek çalışmayı mutlaka yasalaştırmalıyız. Ülkemizde işverenin çalışan sayısı arttıkça sorumlulukları ve maliyetleri de artıyor. Bizim fazla istihdamı
desteklememiz gerekiyor, özendirmemiz gerekiyor. Belli sayının üzerinde istihdam sağlayan firmalara SGK priminde bir takım avantajlar getirmeliyiz" diye konuştu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Toplu İş İlişkileri Kanunu’na önem verdiklerini dile getiren TİM Başkanı Büyükekşi, şunları kaydetti:
"İş hayatını ilgilendiren tüm kanunların, günümüzün gereklerine göre yeniden düzenlenmesini her zaman savunuyoruz. Ancak her iki düzenlemenin de işverene çok ciddi maliyetler ve büyük sorunlar, sıkıntılar getireceğini görüyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Taslağı, iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını ve mevcut sağlık, güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk hak ve yükümlülüklerini düzenliyor. Ancak mevcut taslak tüm ihracatçı
firmalara ek yükümlülükler getiren bir yasa tasarısı olduğunu belirtmem gerekiyor. Tasarının 5’nci ve 6’ncı maddelerinde yapılan düzenleme ile işyeri çalışan sayısı ve büyüklüğüne bakılmaksızın ’tehlike’ sınıflarına ayrılmaktadır. Tüm işyerlerinde iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurmayı işverenlere yükümlülük olarak getirmektedir. Bu durum işçilerin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamında bulunmasını sağlamak gerekçesi ile öngörülmüş. Ancak hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi işverenlere
ve özellikle küçük işletmelere ek maliyet getirecektir. Taslak 10. maddede düzenlenmiş bulunan Çalışmaktan Kaçınma Hakkı; ciddi ve yakın tehlike karşı karşıya kalan çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya işverene başvurarak bu haklarını kullanabileceklerdir’ denilmektlepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığedir. Ciddi ve yakın tehlike olarak getirilen kriter soyut bir kavramı ifade etmektedir. Aynı zamanda ileri sürülen bu tehlikenin işveren tarafından giderilinceye kadar çalışmaktan
kaçınma hakkının bulunduğu belirtilmektedir. Bu durum iş yerlerinde üretimin durdurulması ve benzeri fiili iş yavaşlatmaların gerekçesini oluşturabilir, suiistimal edilebilir. Bu nedenle ciddi ve yakın tehlike ile ne ifade edilmek istendiği daha açık ve net ifade edilmelidir."
"SENDİKA KURUCULARINDA TÜRK VATANDAŞI OLMA ŞARTI KALDIRILMAKTADIR. BU ÇOK TEHLİKELİ DURUMLARA YOL AÇABİLİR"
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, iş yerlerinde bulunması gereken iş güvenliği uzmanlarının, iş yerinde istihdam edilen diğer bir kısım personelin yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar dahilinde eğitim almalarının sağlanması gerektiğini de söyledi. Büyükekşi, "İşyeri hekimlerinin ise daha önceki mevzuatta yer aldığı şekilde iş yerinde çalışan sayısı ile orantılı olarak bulundurulmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. Diğer kanun tasarısı olan Toplu İş İlişkileri Kanunu ise çok daha önemli düzenlemeler
içermektedir. İş yeri barışının korunması bizim için çok önemli bir noktadır. Bunun en önemli şartı da işçi ve işveren arasındaki ilişkinin dengeli bir şekilde kurulmasıdır. Bu denge, halihazırda ülkemizde büyük oranda sağlanmış durumda. Bu denge sayesinde üretim yapımızı sorunsuz ve kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Üretimde, ihracatta yeni rekorlar kırıyoruz. Ancak bu kanun taslağı bu dengeyi bozabilecek bir takım hükümler içeriyor. Bu noktada ihracatçılarımızın konu hakkındaki görüşlerini ortaya
koymak istiyorum. Eski düzenlemede bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde 10’ununu; toplu iş sözleşmesi yapmak istediği işyeri veya işletmedeki işçilerin de en az yarıdan fazlasını kendisine üye kaydetmiş olmak zorundaydı" dedi.
Büyükekşi, tasarının sakıncalı taraflarına da değinerek, "Tasarı ile işkolu barajı yüzde 10’dan binde 5’e düşürülmektedir. Bu hali ile kabul edildiğinde değişik iş kollarında 100 kişi, bazılarında ise bin kişi ile toplu sözleşme yapma hakkı kazanılmaktadır. İş barışını bozacak çok ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır ve 1980 öncesine dönme ihtimali barındırmaktadır. Sendikaya üyelik için noter şartı kaldırılmaktadır. E-devlet uygulamasında ise usulsüzlük yapılma olasılığı söz konusudur. Güvenlik konusunda
ayrıca önleme ihtiyaç vardır. Sendika kurucularında Türk vatandaşı olma şartı kaldırılmaktadır. Bu çok tehlikeli durumlara yol açabilir. Başka ülkelerin sendikaları kullanarak içerde huzursuzluk çıkarması mümkün hale geliyor. İşletme Toplu İş Sözleşmesi barajı yüzde 50+1’den yüzde 40+1’e indirilmiştir. İş yerinde birden fazla sendika olabilecektir. İşletmelerimizde ciddi bir kaos çıkabilecektir. Sendika temsilcileri ve iş ilişkisi devam eden yöneticilere aşırı iş güvencesi getirilmektedir. Adeta emekli
oluncaya kadar dokunulmazlık verilmektedir. Getirilen düzenlemede işverenin, mahkemece işe iade edilen temsilciyi işe başlatması zorunlu hale getirilmiştir. Başlatmaması halinde iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer haklarılepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığ ödenmeye devam edilecektir" şeklinde konuştu.
Sendikal fesihte işe iade davası açmak için 30 işçi ve 6 aylık kıdem şartının aranmayacağını ifade eden Büyükekşi, "Sendikal fesihte işveren aleyhine çift tazminat getirilmiştir. Mevcut durumda sendikal tazminat nedeniyle iş akdi feshedilen işçi, en az 4 aylık ücreti ve 1 yıldan az olmamak üzere sendikal tazminat talep edebilmektedir. Taslaktaki düzenlemede işe iade kararı alan işçi, en az 4 aylık ücreti ve en çok 8 aya kadar iş güvencesi tazminatı yanında buna ek olarak 1 senelik ücret tutarından az
olmamak üzere sendikal tazminat da talep edilebilecektir. Sendikal tazminat talebi, işçinin başvurusu, işverenin işe başlatıp başlatılmaması şartına bağlanmamıştır. İşçi işe iade davası açmasa bile ayrıca sendikal tazminat talebinde bulunabilecektir. Profesyonel sendika yöneticilerinin iş sözleşmeleri askıda kabul edilmiş ve sendika yöneticisi lehine aşırı korumacı bir yapı öngörülmüştür. Mevcut durumda sendikadaki görevi sona eren profesyonel sendika yöneticilerinin eski işlerine başlatılmamaları halinde
sadece kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı kabul ediliyordu" dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, birçok önemli değişikliğin de yapıldığına dikkat çekerek, "Üyelik aidatında sınır kalkmış ve aidatı miktarının belirlenmesi sendika tüzüklerine bırakılmıştır. Sendika genel kurullarının üyelerle veya delegelerle yapılması sendika tüzüklerine bırakılmıştır. İşyeri temsilcilerinin işten çıkarılması halinde işçi yanında sendikaya da dava açma hakkı tanınmıştır. İşyeri temsilcileri için kurucularda aranan şartlar kaldırılmıştır" diye konuştu.
Mehmet Büyükekşi, tasarının bu haliyle çalışma hayatında başarıyı tehlikeye atacağının altını çizdi. İşçi-işverenlerin arasında bugüne kadar korunmuş olan dengeli yapının bozulmaması gerektiğine işaret eden Büyükekşi, "2023 için 500 milyar dolar ihracat, 2 trilyon dolar milli gelir hedefliyoruz. Bunun için yatırım, istihdam, üretim ve ihracat çarkının sürekli olarak dönmesi gerekiyor. Biz bu konuda uzun vadeli stratejileri hayata geçiriyoruz. Ancak mevcut taslak, Türkiye’nin uzun vadeli stratejilerini
olumsuz etkileyebilecek önemli riskleri içerisinde barındırıyor. Sosyal barışın yara almamasını istiyorsak, 1980 öncesi dönemde üretimi öldüren güç şartların tekrar gündeme gelmesini istemiyorsak bu taslak metnin tekrar revize edilmesini istiyoruz. Yunanistan, İtalya, İspanya ve İngiltere’de yaşanan gelişmeler kaygılarımızı daha da artırıyor" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eyüpsultan’da Karadeniz rüzgarı esti: Vatandaşlara 1 ton hamsi ikram edildi Eyüpsultan Trabzonlular Derneği tarafından ‘Hamsi Festivali’ düzenledi. Festivalde vatandaşlara 1 ton hamsi ikram edildi. Eyüpsultan Trabzonlular Derneği, Karadeniz kültürünün birlik ve dayanışma ruhunu İstanbul’da yaşatılması amacıyla bu yıl ilk kez ‘Hamsi Festivali’ düzenledi. Eyüpsultan Meydanı’nda gerçekleştirilen programda vatandaşlara 1 ton hamsi ikram edildi. Karadeniz kültürünü yansıtan kemençenin de yer aldığı programa, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Vekili Eray Karadeniz, Bayrampaşa Belediye Başkan Vekili İbrahim Akın, Eyüpsultan Belediye Başkan Vekili Şanal Egemen Cantimur, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Saliha Demirer, AK Parti Eyüpsultan İlçe Başkanı Muhammet Vanlıoğlu, Trabzon Dernekler Federasyonu Başkanı İsmail Şatıroğlu, Eyüpsultan Trabzonlular Derneği Başkanı Kenan Demircioğlu ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, Trabzonlular Derneği, katılımlarından dolayı Bakan Kacır başta olmak üzere tüm protokole plaket taktim etti. Öte yandan, Bakan Kacır ve festivale katılan Bakanlar ve belediye başkanları, elleriyle vatandaşa hamsili ekmek dağıttı. "Yüreğimizde memleket sevdasını hiç eksik etmiyoruz" Festivalde konuşma yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Fatih’in fethettiği Yavuz’un idare ettiği Kanuni’nin doğduğu güzel şehirden Trabzon’dan buraya bu güzel meydana Eyüp Sultan Hazretleri’nin yanı başına gelerek bir araya gelen bizlerle birlikte olan tüm Trabzonluları sizleri sevgiyle saygıyla hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Değerli AK Parti Eyüp Sultan ilçe başkanımız Muhammed Vanlıoğlu 2 gün önce bir mesaj gönderdi. Festivalimize bekliyoruz dedi. Bakayım dedim Muhammed Başkan ne festivaline davet ediyor, ‘Eyüp Sultan hamsi festivali’ hamsinin Eyüp Sultan’da ne işi var dedim. Bize her yer Trabzon dedi. Şimdi Trabzonlular bulundukları yere heyecan getiren coşku getiren renk katan insanlar. Pratik zekalı insanlar. Bazen varlıkları ve çok önde olmaları diğerleri tarafından zor anlaşılır olabilir. Ama Allah onlara herkeste olmayan pek çok hasreti nasip etmiş. Ben gerçekten bu güzel organizasyonu düzenleyen Eyüp Sultan Trabzonlular Derneğine ve tüm sivil toplum kuruluşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Her birimiz farklı dönemlerde İstanbul’a gelen yerleşen ailelerin çocuklarıyız. Çok azımız 3-5 nesil geçmişten bu yana İstanbulluyuz. Ama yüreğimizde memleket sevdasını memleket sevgisini hiç eksik etmiyoruz. Her vesileyle hemşerilerimizle bir araya gelmeye, kültürümüzü hatırlamaya, yaşamaya, evlatlarımıza yaşatmaya, hamsinin kokusunu, kemençenin sesini, horonun coşkusunu bir kez daha yaşamaya gayret ediyoruz." Şeklinde konuştu. "İstiyoruz ki, 81 ilimizin her birisi kendi içerisindeki bu kültürü yaşatması" 81 ilin kültürünün yaşatılması gerektiğine değinen İstanbul Valisi Davut Gül, "Sayın bakanım sağ tarafta hemşerilerimiz sırada ve bu şehri doyasıya yaşamak istiyorlar. Ben öncelikle bu organizasyonu yapan Eyüp Sultan Trabzonlular Derneği’ne destek veren belediyelerimizi katılımlarınızla burayı şereflendirdiği için zat-i halinizi ve her bir hemşerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu birliğimizi beraberliğimizi kardeşliğimizi inşallah ilelebet muhafaza ederiz. Hemşerilerimizin herhangi bir şeyi vesile kılarak bir araya gelmesi, şehrimize önemli değer katıyor. İstiyoruz ki, 81 ilimizin her birisi kendi içerisindeki bu kültürü yaşatması, kendi aralarındaki birliği kardeşliği muhafaza etmeleri en önemli temennimiz. Şunu aynı inanıyoruz şehirler güçlü olunca ülkeler güçlü olur. Sizler güçlü olursanız milletimiz güçlü olur. Bu vesileyle tekrardan uzaktan yakından gelen herkese teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın selamlarını iletiyorum, hepinize saygılarımı iletiyorum" dedi. "Trabzonlu demek vatanını seven milletinin bekası için her zaman 15 yaşında dahi olsa Eren Bülbül gibi kendini bu vatana feda eden vatanın evlatları demektir" AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, "Kıymetli hemşerilerimiz, Trabzon şehrimiz hem Milli Mücadelede hem de Cumhuriyet tarihinden bu tarafa ülkemizin varlığında birliğinde her daim çimento vazifesi görmüş olan bir memleketimizdir. Trabzon demek Trabzonlu demek vatanını seven milletinin bekası için her zaman 15 yaşında dahi olsa Eren Bülbül gibi kendini bu vatana feda eden vatanın evlatları demektir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün sivil toplum kuruluşlarımız vesilesiyle hem Trabzon hem de Trabzon dostu hemşerilerimizle bir aradayız. Sivil toplum kuruluşlarımızın da çok önemli olduğunu bilen bir siyasetçiyim. Hem kültür aktarımını hem bir arada olmamıza vesile olan hem nesiller arası tanışmaya hem de nesillerin kendi içerisinde bir arada olmasına vesile olmuştur. Aynı zamanda yardımlaşmayı ve birlik ve beraberliği de her daim sivil toplum kuruluşlarımız sağlamıştır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte değişen inşallah her daim sivil toplum kuruluşlarımızın ve Trabzon neşelerimizin yanında olmaya rağmen devam edeceğiz" diye konuştu. Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu da, "Allah insana ve insanın fıtratına 2 sevgiyi önemli ve kutsal olarak işlemiştir. Bir tanesi ailesiyle ilgili sevgi, çocuklarıyla ilgili sevgidir bir tanesi de insanın doğduğu yer ile ilgili sevgidir. İnsanın doğduğu yeri sevmesi fıtratının gereğidir ve bu fıtrat hangi sebeple olursa olsun her zaman doğduğu yere karşı özel ilgi özel muhabbet beslenir" şeklinde konuştu. "Önümüzdeki hafta sonunda biz de bir hamsi festivali yapacağız" Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Vekili Eray Karadeniz ise, "Eyüpsultan’da güzel bir birliktelik beraberlik ruhu var. Az önce federasyon başkanımızın ifade ettiği üzere hamsi işin bahanesi birlikte olmak beraber olmak. Ülkenin Edirne’den Karsına Trabzon’dan Antalya’ya kadar her rengiyle her insanıyla bir ve beraber olmak bizim için çok kıymetli. İnşallah önümüzdeki hafta sonunda biz Gaziosmanpaşa meydanında bir hamsi festivali yapacağız. Bu vesileyle her birinizi davet etmiş olalım. Bugün buraya geldiğiniz için katılımınız için teşekkür ediyorum. Ben konuşmalarımı uzatmayayım sözün asıl sahipleri burada hayırlı günler diliyorum saygılarımla" dedi. Festivale katılan Ekrem Bostan isimli vatandaş, "Balık haberini babamdan duydum. Ondan sonra akşam annemlere söyledim. Annemlerde kabul etti. Balığı çok severim. Balığı çok sevdiğim için buraya geldim. Şuan sırada bekliyorum. Bu festivali eren bülbüle armağan ediyorum. Benim diyeceğim bu kadar, teşekkür ediyorum" diye konuştu. Meral Kütükoğlu isimli vatandaş ise, "Tesadüfen geldik. Biz Eyüp sultan hazretleri ziyarete geldik. Buda ilkiymiş zaten bizde anı olsun diye kuyruğa girdik" dedi.
Antalya Joao Pereira: "Daha fazla puan toplamayı bekliyordum" Corendon Alanyaspor Teknik Direktörü Joao Pereira, Fatih Karagümrük maçının ardından "Dürüst olmak gerekirse, daha fazla puan toplamayı bekliyordum. Aslında maçlara baktığımız zaman 25-26’da çok rahat bir şekilde yapabilirdik" dedi. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Corendon Alanyaspor sahasında karşılaştığı Fatih Karagümrük’ü 2-0 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Corendon Alanyaspor Teknik Direktörü Joao Pereira açıklamalarda bulundu. Pereira, "Bugün gerçekten bizim için çok önemliydi. 3 puana çok ihtiyacımız vardı. Uzun bir süre galibiyet alamamıştık ve bugün evimizde taraftarlarımızın önünde 3 puan gerçekten önemliydi. Bu şekilde özgüven kazanmış olduk. Gerçekten iyi bir maç çıkarttık ve hak ettiğimiz bir galibiyet aldık diye düşünüyorum. Maça çok iyi başladık. Golü bulduk, başka pozisyonlar da ürettik ve bunlar gerçekten bizim için gerekliydi. Sonrasında gol yemedik. 5 maçtır göremiyoruz. Bu da takımı savunma anlamında, performansı açısından çok önemli. Sadece maçın son bölümünde oyuncular birazcık geri çekildi. Bu normalde sevdiğim bir şey değil ama herhalde ona çok ihtiyacımız var hissiyle bunu oyuncular hissettiler. O yüzden sorun değildi" diye konuştu. "Daha iyi bir ikinci yarış çıkarmak istiyoruz" Pereira, iyi futbol oynadıklarını belirterek, "Gerektiğinde savunmaya çekilmeniz gerektiği anlar olabiliyor. Burada birkaç dakika bunu yaşadık diyebilirim. Trabzon maçının son anlarında bunu yaşadık. Dediğim gibi bazen gerekli olabiliyor. Şimdi dinlenecek biraz zamanımız var. Hem kafa olarak hem vücut olarak dinleneceğiz. Sonrasında buraya geri gelip hedeflerimize doğru yol alacağız. Daha iyi bir ikinci yarış çıkarmak istiyoruz. Sıkı çalışmaya devam edeceğiz. Son olarak takımı oyuncuları tebrik ediyorum. Oyun planını çok iyi anladılar ve sahaya sürmeye çalıştılar. Tabii ki anlayıp doğru şeyleri yaptıkları zaman da benden daha mutlu hoca olmuyor dünyada" ifadelerini kullandı. "25-26 puan yapabilirdik" Ligin ilk yarısını değerlendiren Pereira, "Dürüst olmak gerekirse, daha fazla puan toplamayı bekliyordum. En az 23 puan almayı bekliyordum. Aslında maçlara baktığımız zaman 25-26’da çok rahat bir şekilde yapabilirdik. Çünkü bazı maçlar gerçekten iyi oynadık. Bir türlü gol atamadık, galibiyet alamadık. Sürekli berabere kaldık. 1 puan, 1 puan. Biraz altta kalmış olduk ikinci yarı. Bu yüzden bir hedefimizde daha ileriye gitmek alabiliriz’’ şeklinde konuştu.