POLİTİKA - 19 Ocak 2012 Perşembe 16:37

BAKAN ÇELİK, "TİM GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI"NA KATILDI

A
A
A
BAKAN ÇELİK, "TİM GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI"NA KATILDI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, katıldığı TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda emekliler için getirilen intibak yasasına değinerek, "3 bin 600 gün prim ödeyenle 9 bin gün prim ödeyen bir emeklinin maaşları aynı seviyeye getirildi. Bu durum, bize intibak yasasını getirdi. 5510 sayılı yasa hepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığı içinde sistemde ödenen prim, sistemde kalma zamanına göre prim Türkiye için önemli" dedi.
Dış Ticaret Merkezi’nde gerçekleştirilen TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’na Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yanı sıra TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda davetli katıldı. Burada ihracatçı birliklerinin başkanlarına hitap eden Çelik, "İhracat, 135 milyar dolar seviyesine geldi. Buna mukabil 240 milyar dolara varan ithalat, 75 milyar dolar dış ticaret açığı sorun alanları olarak karşımızda. Bu iki alanla ilgili yatırımların desteklenmesi adına yoğun faaliyetler
yürütülüyor" dedi.
2009’da beliren ekonomik bunalımın ardından istihdamın 4,5 milyon arttığını ifade eden Çelik, "Özel sektörden yana olan iktidar ve dur durak bilmeyen girişimci ruhu büyüme getirdi. İhracatçıların sorunlarını aşma adına onlara daha elverişli yatırım ortamı yaratmak sorumluluğumuz. İhracatın büyük bölümünü Avrupa’ya yapıyoruz ve 2012’de bu ülkelerde tablonun iyi olmadığını görüyoruz. 2012 büyüme tahmini dünya ekonomisinde yüzde 3,6’dan yüzde 2,5’e indirildi. Euro Bölgesi’nde de yüzde 1,8’den yüzde 0,3’e
indirildi. Avrupa Birliği en büyük ihracat piyasalarıdır. İhracatçı, arayışlarına bağlı olarak ellerinden geleni yapacak. Latin Amerika’dan Afrika’ya kadar dünyayı kolaçan edecek. Biz de iktidar olarak serbest ticaret anlaşmaları yapmak ve vizeleri kaldırmak için elimizden geleni yapacağız. Çalışma hayatının önünde bulunan önemli tasarılar var. Sosyal güvenlik önemli bir kalem. Rakamlar incelendiğinde o alanda meydana gelecek iyileştirmenin tümden ekonomik yapıyı olumlu etkileyeceğini biliyoruz. Türkiye,
sigortacılık mantığı dahilinde sosyal güvenlik reformunu hayata geçirmeliydi, geçirdi de. Gelinen aşamada 2008’de yürürlüğe giren yasanın devamı önemli" diye konuştu.
Emekliler için getirilen intibak yasasının ardında duran Çelik, "Daha evvel, sosyal güvenlik sistemi içinde çok az kalanlar ile çok uzun kalanların maaşları eşitlendi. 3 bin 600 gün prim ödeyenle 9 bin gün prim ödeyen bir emeklinin maaşları aynı seviyeye getirildi. Bu durum, bize intibak yasasını getirdi. 5510 sayılı yasa hepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığı içinde sistemde ödenen prim, sistemde kalma zamanına göre prim Türkiye için önemli" şeklinde konuştu.
"TASARI İLE 1 İLE 9 ELEMAN İSTİHDAM EDEN FİRMALARDA ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GİDERLERİNİ KAMUNUN KARŞILAMASINI AMAÇLIYORUZ"
Toplu İş İlişkileri Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na da değinen Çelik, şöyle devam etti:
"Toplu İş İlişkileri Kanunu’na dair 17 aydır diyalog esaslı faaliyetler yürütüyoruz. İşçi ve işveren sendikaları ile bir araya gelip, hangi konularda uzlaşılacağını ya da uzlaşılamayacağını ele aldık. Burada yüzde 80-90 mutabakata vardık. Kalan bölümlerin de Bakanlar Kurulu’nda ele alınması, TBMM’ye gönderilip değerlendirilmesi adına gayretlerimiz devam ediyor. Gelinen aşamada marjinal anlayışların dışında Türkiye’de emek ve sermaye çatışmadan yana değil. Ama iktidar olarak bu marjinal unsurlardan
hareketle yasa yapamayız. Bununla hiçbir olumsuzluk olmayacak bakışını da göz ardı edemeyiz. Yine İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çok önemli. Dünyada her gün 1 milyon iş kazası meydana geliyor, her gün 6 bin insan hayatını kaybediyor. Türkiye’de günde 172 iş kazası meydana geliyor. Kuşku yok, burada yasal değişiklik yapılması gerekiyor. Bakın, iş kazaları ile meslek hastalıklarının senelik maliyeti 7,5 milyar. Bizim insan odaklı bakışımız var, ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışındayız. Onun için iş
hayatında aksaklıkları gidermek istiyoruz. Türkiye’de 1’den 9’a kadar iş yeri sayımız 1 milyon 214 bin. Bu iş yerleri 1 ile 9 arası eleman istihdam ediyor. 425 bin iş yerimiz var. Yüzde 85,2’si 1 ile 9 kişi istihdam ediyor. 10 ile 49 istihdam eden 183 bin işyeri var. Türkiye’de 1 ile 9 eleman istihdam eden firmalarda toplam 3 milyon 200 bin çalışan bulunuyor. 10 ile 49 eleman istihdam eden firmalarda da toplam 3 milyon 600 bin çalışan var. Tasarı ile 1 ile 9 eleman istihdam eden firmalarda çalışanların iş
sağlığı ve güvenliği ile ilgili giderlerini kamunun yani Sosyal Güvenlik Kurumu’nun karşılamasını amaçlıyoruz. Bu da 200 milyar gibi bir rakama denk geliyor. 10 ile 49 eleman istihdam eden firmalarda da çalışanlara ortak sağlık birimleri hizmet verecek. Türkiye’de şu an 130 sağlık ve güvenlik birimi var. Bu sayı artacak. Dolayısıyla bunun işverene önemli bir külfeti söz konusu değil. Çalışma hayatında iş kazaları ve meslek hastalıklarının tamamını önlemek adına gereken tedbirleri almalıyız. İş yerleri
olarak gereken fedakarlığı ortaya koymalıyız."
Kıdem tazminatına da değinen Bakan Faruk Çelik, "Konuyu işvereni ve firmaları sıkıntıya sokacak bir sorun alanı olmaktan çıkarmalıyız. Kıdem Tazminatı Fonu, rekabet gücünü zayıflatmayacak, istihdamı artıracak bakış çerçevesinde ele alınmalı. Öte yandan işçinin emeğinin sömürülmesi olarak tanımlanan 12-13 saat çalıştırılan işçi anlayışı değil, her şeyin kurallarının net şekilde konduğu, rekabetin istihdamın paralel yürüdüğü bir düzenlemeyi gerçekleştirmeliyiz" şeklinde konuştu.
BÜYÜKEKŞİ: "İŞ GÜCÜ PİYASASINDA ESNEKLİĞİ GETİRECEK DÜZENLEMELERİN HAYATA GEÇMESİ REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAK"
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, çalışma hayatında tamlepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığ bir başarı olmadan Türkiye’nin 2023 hedeflerini yakalayamayacağını belirtti. İktidarın işverenin yükünü hafifletmek adına önemli adımlar attığına işaret eden Büyükekşi, "Bu anlamda işverenin SGK primi 5 puan azaltıldı. Yüzde 3’lük mecburi istihdamda işveren payı Hazine tarafından karşılanmaya başlanması ve kadın ile genç istihdamının desteklenmesi gibi bir dizi iyileştirme yapıldı" dedi.
İktidarın 2009 bunalımında kısa çalışma ödeneği uygulayıp üretim ve ihraca destek verdiğinin altını çizen Büyükekşi, iş gücünü yetkin kılmak için açılan kursların da meyvelerini verdiğini aktardı. İktidardan kıdem tazminatı konusunda ilerleme beklediklerini belirten Büyükekşi, "2003’te çıkarılan 4857 sayılı yasada ve iktidarın da programında olan kıdem tazminatı konusunda ilerleme bekliyoruz. Kıdem tazminatı fonunun hayata geçirilmesini istiyoruz. İş gücü piyasasında esnekliği getirecek düzenlemelerin
hayata geçmesi rekabet gücümüzü artıracak. Bugün Avrupa’nın en dinamik ülkesi Almanya. Avrupa’nın birçok ekonomisi sarsılırken kıta Avrupa’sını tek başına Almanya taşıyor. Almanya iş gücü piyasasını yeniden düzenledi ve esnekleştirdi. Rekabet gücünü artırdı. Bizim de iş gücü piyasasını esnekleştirme ihtiyacımız var. Özel istihdam büroları şeklindeki esnek çalışmayı mutlaka yasalaştırmalıyız. Ülkemizde işverenin çalışan sayısı arttıkça sorumlulukları ve maliyetleri de artıyor. Bizim fazla istihdamı
desteklememiz gerekiyor, özendirmemiz gerekiyor. Belli sayının üzerinde istihdam sağlayan firmalara SGK priminde bir takım avantajlar getirmeliyiz" diye konuştu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Toplu İş İlişkileri Kanunu’na önem verdiklerini dile getiren TİM Başkanı Büyükekşi, şunları kaydetti:
"İş hayatını ilgilendiren tüm kanunların, günümüzün gereklerine göre yeniden düzenlenmesini her zaman savunuyoruz. Ancak her iki düzenlemenin de işverene çok ciddi maliyetler ve büyük sorunlar, sıkıntılar getireceğini görüyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Taslağı, iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını ve mevcut sağlık, güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk hak ve yükümlülüklerini düzenliyor. Ancak mevcut taslak tüm ihracatçı
firmalara ek yükümlülükler getiren bir yasa tasarısı olduğunu belirtmem gerekiyor. Tasarının 5’nci ve 6’ncı maddelerinde yapılan düzenleme ile işyeri çalışan sayısı ve büyüklüğüne bakılmaksızın ’tehlike’ sınıflarına ayrılmaktadır. Tüm işyerlerinde iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurmayı işverenlere yükümlülük olarak getirmektedir. Bu durum işçilerin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamında bulunmasını sağlamak gerekçesi ile öngörülmüş. Ancak hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi işverenlere
ve özellikle küçük işletmelere ek maliyet getirecektir. Taslak 10. maddede düzenlenmiş bulunan Çalışmaktan Kaçınma Hakkı; ciddi ve yakın tehlike karşı karşıya kalan çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya işverene başvurarak bu haklarını kullanabileceklerdir’ denilmektlepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığedir. Ciddi ve yakın tehlike olarak getirilen kriter soyut bir kavramı ifade etmektedir. Aynı zamanda ileri sürülen bu tehlikenin işveren tarafından giderilinceye kadar çalışmaktan
kaçınma hakkının bulunduğu belirtilmektedir. Bu durum iş yerlerinde üretimin durdurulması ve benzeri fiili iş yavaşlatmaların gerekçesini oluşturabilir, suiistimal edilebilir. Bu nedenle ciddi ve yakın tehlike ile ne ifade edilmek istendiği daha açık ve net ifade edilmelidir."
"SENDİKA KURUCULARINDA TÜRK VATANDAŞI OLMA ŞARTI KALDIRILMAKTADIR. BU ÇOK TEHLİKELİ DURUMLARA YOL AÇABİLİR"
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, iş yerlerinde bulunması gereken iş güvenliği uzmanlarının, iş yerinde istihdam edilen diğer bir kısım personelin yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar dahilinde eğitim almalarının sağlanması gerektiğini de söyledi. Büyükekşi, "İşyeri hekimlerinin ise daha önceki mevzuatta yer aldığı şekilde iş yerinde çalışan sayısı ile orantılı olarak bulundurulmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. Diğer kanun tasarısı olan Toplu İş İlişkileri Kanunu ise çok daha önemli düzenlemeler
içermektedir. İş yeri barışının korunması bizim için çok önemli bir noktadır. Bunun en önemli şartı da işçi ve işveren arasındaki ilişkinin dengeli bir şekilde kurulmasıdır. Bu denge, halihazırda ülkemizde büyük oranda sağlanmış durumda. Bu denge sayesinde üretim yapımızı sorunsuz ve kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Üretimde, ihracatta yeni rekorlar kırıyoruz. Ancak bu kanun taslağı bu dengeyi bozabilecek bir takım hükümler içeriyor. Bu noktada ihracatçılarımızın konu hakkındaki görüşlerini ortaya
koymak istiyorum. Eski düzenlemede bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde 10’ununu; toplu iş sözleşmesi yapmak istediği işyeri veya işletmedeki işçilerin de en az yarıdan fazlasını kendisine üye kaydetmiş olmak zorundaydı" dedi.
Büyükekşi, tasarının sakıncalı taraflarına da değinerek, "Tasarı ile işkolu barajı yüzde 10’dan binde 5’e düşürülmektedir. Bu hali ile kabul edildiğinde değişik iş kollarında 100 kişi, bazılarında ise bin kişi ile toplu sözleşme yapma hakkı kazanılmaktadır. İş barışını bozacak çok ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır ve 1980 öncesine dönme ihtimali barındırmaktadır. Sendikaya üyelik için noter şartı kaldırılmaktadır. E-devlet uygulamasında ise usulsüzlük yapılma olasılığı söz konusudur. Güvenlik konusunda
ayrıca önleme ihtiyaç vardır. Sendika kurucularında Türk vatandaşı olma şartı kaldırılmaktadır. Bu çok tehlikeli durumlara yol açabilir. Başka ülkelerin sendikaları kullanarak içerde huzursuzluk çıkarması mümkün hale geliyor. İşletme Toplu İş Sözleşmesi barajı yüzde 50+1’den yüzde 40+1’e indirilmiştir. İş yerinde birden fazla sendika olabilecektir. İşletmelerimizde ciddi bir kaos çıkabilecektir. Sendika temsilcileri ve iş ilişkisi devam eden yöneticilere aşırı iş güvencesi getirilmektedir. Adeta emekli
oluncaya kadar dokunulmazlık verilmektedir. Getirilen düzenlemede işverenin, mahkemece işe iade edilen temsilciyi işe başlatması zorunlu hale getirilmiştir. Başlatmaması halinde iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer haklarılepimiz için çok çok önemli. Sigortacılık mantığ ödenmeye devam edilecektir" şeklinde konuştu.
Sendikal fesihte işe iade davası açmak için 30 işçi ve 6 aylık kıdem şartının aranmayacağını ifade eden Büyükekşi, "Sendikal fesihte işveren aleyhine çift tazminat getirilmiştir. Mevcut durumda sendikal tazminat nedeniyle iş akdi feshedilen işçi, en az 4 aylık ücreti ve 1 yıldan az olmamak üzere sendikal tazminat talep edebilmektedir. Taslaktaki düzenlemede işe iade kararı alan işçi, en az 4 aylık ücreti ve en çok 8 aya kadar iş güvencesi tazminatı yanında buna ek olarak 1 senelik ücret tutarından az
olmamak üzere sendikal tazminat da talep edilebilecektir. Sendikal tazminat talebi, işçinin başvurusu, işverenin işe başlatıp başlatılmaması şartına bağlanmamıştır. İşçi işe iade davası açmasa bile ayrıca sendikal tazminat talebinde bulunabilecektir. Profesyonel sendika yöneticilerinin iş sözleşmeleri askıda kabul edilmiş ve sendika yöneticisi lehine aşırı korumacı bir yapı öngörülmüştür. Mevcut durumda sendikadaki görevi sona eren profesyonel sendika yöneticilerinin eski işlerine başlatılmamaları halinde
sadece kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı kabul ediliyordu" dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, birçok önemli değişikliğin de yapıldığına dikkat çekerek, "Üyelik aidatında sınır kalkmış ve aidatı miktarının belirlenmesi sendika tüzüklerine bırakılmıştır. Sendika genel kurullarının üyelerle veya delegelerle yapılması sendika tüzüklerine bırakılmıştır. İşyeri temsilcilerinin işten çıkarılması halinde işçi yanında sendikaya da dava açma hakkı tanınmıştır. İşyeri temsilcileri için kurucularda aranan şartlar kaldırılmıştır" diye konuştu.
Mehmet Büyükekşi, tasarının bu haliyle çalışma hayatında başarıyı tehlikeye atacağının altını çizdi. İşçi-işverenlerin arasında bugüne kadar korunmuş olan dengeli yapının bozulmaması gerektiğine işaret eden Büyükekşi, "2023 için 500 milyar dolar ihracat, 2 trilyon dolar milli gelir hedefliyoruz. Bunun için yatırım, istihdam, üretim ve ihracat çarkının sürekli olarak dönmesi gerekiyor. Biz bu konuda uzun vadeli stratejileri hayata geçiriyoruz. Ancak mevcut taslak, Türkiye’nin uzun vadeli stratejilerini
olumsuz etkileyebilecek önemli riskleri içerisinde barındırıyor. Sosyal barışın yara almamasını istiyorsak, 1980 öncesi dönemde üretimi öldüren güç şartların tekrar gündeme gelmesini istemiyorsak bu taslak metnin tekrar revize edilmesini istiyoruz. Yunanistan, İtalya, İspanya ve İngiltere’de yaşanan gelişmeler kaygılarımızı daha da artırıyor" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde "Akademik Ödül Töreni" Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde (HKÜ), 2024-2025 eğitim yılında üniversitenin akademik performansına en çok katkı sunan akademisyenler ödüllendirildi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde terfi alan aynı zamanda üniversiteye 2024 yılında en çok katkı veren akademisyenlere başarı belgelerinin sunulduğu ve toplam 185 ödülün verildiği, "Akademik Ödül Töreni" HKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Haluk Kalyoncu’nun katılımıyla gerçekleşti. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde (HKÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Haluk Kalyoncu törende yaptığı konuşmada, "Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak, önceliklerimiz nitelikli eğitim ve kaliteyi, yeniliği ve öğrenci odaklı eğitim anlayışını ön planda tutmaktır. Toplumsal sorumluluğu merkeze alan sosyal, kültürel spor ve sanat faaliyetlerimiz, son yıllarda artan bilimsel yayın sayımız, ulusal ve uluslararası araştırma projelerimiz, sanayi ve kamu iş birliklerimiz ile girişimcilik ve Ar-Ge odaklı çalışmalarımız içerisinde öğrencilerimizin doğrudan yer alması öğrenci odaklı eğitim anlayışımızın somut göstergeleridir. Üniversitemiz, 2025 Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması sonuçlarına göre Türkiye genelinde 5’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 3’üncü sırada yer alarak öğrenci memnuniyetinde önemli bir referans noktası haline gelmiştir. Buna benzer sıralamalarda derece elde eden, önemli başarılara imza atan ve üniversitemizi başarıyla temsil eden akademisyenlerimize, öğrencilerimize ve araştırma görevlilerimize, mütevelli heyetimiz adına şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı. Açılışta konuşan Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Rektör Vekili Prof. Dr. Gül Rengin Küçükerdoğan da, "Kurulduğu günden itibaren üniversitemizin başlıca amacı akademik bilgisi ve mesleki donanımı yüksek, milli ve etik değerleri önemseyen bireyler yetiştirmek ve ülkemizin geleceğinin biçimlenmesine katkıda bulunmaktır. Üniversitemiz yükseköğretim ekosisteminde hızla her alanda yükselişine devam etmektedir. 2025 yılı Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması sıralamasına göre üniversitemiz, Türkiye’deki 208 üniversite arasından ‘genel memnuniyet’ sıralamasında 5’inci sıraya yükselmiştir. Türkiye’deki 74 vakıf üniversitesi arasında da ise 3’üncü sırada yer almaktadır. Yerleşke ve Yaşamın Doyuruculuğu alanında öğrencilerin beklentilerini en üst düzeyde karşılayan ‘A+üniversite’ notunu almıştır. Aynı zamanda URAP sıralamasında Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında 17’inci sırada ve Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksinde 8’inci sıradadır. Kampüsümüz GreenMetric 2025 sıralaması sonuçlarına göre, son 5 yılda 174 sıra birden yükselerek dünya genelinde 201’inci, Türkiye’de 23’üncü, vakıf üniversiteleri arasında 5’inci sıraya yerleşmiştir. Üniversitemiz ayrıca uluslararasılaşma konusunda da büyük adımlar atmaktadır. Tüm bu başarılar üniversitemiz idari ve akademik kadrosu tarafından gerçekleştirilmektedir. Hepsini kutluyorum" dedi. Akademisyenler ödüllendirildi Yaptıkları bilimsel çalışmalarla Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin akademik performansına önemli katkılar sunan öğretim elemanları, törende ödül heyecanı yaşadı. Bu kapsamda akademik teşvik puanı en yüksek olan, saygın indeksli dergilerde en fazla yayın ve atıf gerçekleştiren, proje başvuruları kabul edilen, ulusal ve uluslararası patentleri tescillenen, Sosyal Girişimcilik, Güçlendirme ve Uyum Projesi (SEECO) kabul alan, Gaziantep OSB Teknokent’te şirket kuran, medyada görünürlüğü bulunan, uluslararasılaşmaya katkı sağlayan, uluslararası jürilerde görev alan, sanat ve tasarım alanında faaliyet yürüten, akademik unvan yükseltmesi alan ve uluslararası sıralamalara katkı sunan çalışma gruplarında yer alan akademisyenlere ödülleri takdim edildi. Ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında projesi kabul edilen öğrenci toplulukları, TEKNOFEST’te birincilik elde eden Viento UAV Takımı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından düzenlenen "Ulaşan ve Erişen Türkiye 2053 Üniversiteler Arası Ar-Ge Fikir Yarışması" Havacılık-Uzay kategorisinde "En Yerlileştirilebilir" mansiyon ödülüne layık görülen öğrenciler; savunma, güvenlik ve afet yönetimi alanlarında Türkiye’nin yerli ve millî kapasitesinin güçlenmesine katkı sunan yüksek lisans öğrencisi ile sinema alanında başarı gösteren öğrenciler de ödüllendirildi.
İstanbul Ziraat Türkiye Kupası: Fenerbahçe: 1 - Beşiktaş: 1 (İlk yarı) Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk hafta maçında Fenerbahçe, Beşiktaş’ı konuk ediyor. Müsabakanın ilk yarısı 1-1’lik eşitlikle sona erdi. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 2. dakikada Beşiktaş atağında sağ taraftan açılan ortada sol çaprazdaki Jurasek’in gelişine yerden vuruşunda meşin yuvarlak yandan auta gitti. 18. dakikada savunma arkasına atılan pasta sağ çaprazda topla buluşan Szymanski’nin vuruşunda meşin yuvarlak üstten auta gitti. 33. dakikada kaleye sırtı dönük olan Abraham’ın pasında ceza sahası içi sağ çaprazda topla buluşan Cerny’nin dar açıdan vuruşunda meşin yuvarlak kaleci Tarık’ın ayaklarının arasından ağlarla buluştu. 0-1 42. dakikada VAR’dan gelen uyarı sonrası bir önceki pozisyonu izleyen hakem Oğuzhan Çakır, Mert Müldür’ün Abraham’ın müdahalesiyle yerde kaldığı pozisyonda Fenerbahçe lehine penaltı kararı verdi. 43. dakikada penaltıyı kullanmak üzere topun başına geçen Asensio, yerden sert vuruşla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu. 1-1 Hakemler: Oğuzhan Çakır, Ceyhun Sesigüzel, Candaş Elbil Fenerbahçe: Tarık Çetin, Mert Müldür, Milan Skriniar, Jayden Oosterwolde, Levent Mercan, İsmail Yüksek, Bartuğ Elmaz, Sebastian Szymanski, Marco Asensio, Oğuz Aydın, Kerem Aktürkoğlu Yedekler: İrfan Can Eğribayat, Engin Can Biterge, Çağlar Söyüncü, Yiğit Efe Demir, Kamil Efe Üregen, Mustafa Serkan Kök, Haydar Karataş, Alaettin Ekici Teknik Direktör: Domenico Tedesco Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Gökhan Sazdağı, Tiago Djalo, Emirhan Topçu, David Jurasek, Salih Uçan, Orkun Kökçü, Milot Rashica, Vaclav Cerny, Devrim Şahin, Tammy Abraham Yedekler: Mert Günok, Emre Bilgin, Gabriel Paulista, Felix Uduokhai, Rıdvan Yılmaz, Ege Tıknaz, Kartal Yılmaz, Necip Uysal, Taylan Bulut, Ahmet Sami Bircan Teknik Direktör. Sergen Yalçın Goller: Marco Asensio (dk. 43 pen.) (Fenerbahçe), Vaclav Cerny (dk. 33) (Beşiktaş) Sarı kartlar: Oğuz Aydın (Fenerbahçe), Devrim Şahin, Tammy Abraham (Beşiktaş)
İstanbul İstanbul’da Gazze’yi konu alan "Hind Rajab’ın Sesi" filminin gösterimine yoğun ilgi İstanbul’da Gazze’yi konu alan "Hind Rajab’ın Sesi" filminin özel gösterimi düzenlendi. İstanbul Valisi Davut Gül, filmi Gazze’de İsrail’in saldırısı sonucu bir araçta mahsur kalarak hayatını kaybeden 6 yaşındaki Filistinli Hind Rajab’ın aile fertleriyle birlikte seyretti. İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği iş birliği ile Gazze’yi konu alan "Hind Rajab’ın Sesi" filminin özel gösterimi gerçekleştirildi. İstanbul Zeytinburnu ilçesi Fişekhane’de düzenlenen programa İstanbul Valisi Davut Gül, Gazzeli Hind Rajab’ın aile fertleri, iş insanları ve birçok davetli katıldı. Filmin gösterimi öncesi Vali Davut Gül, Rajab’ın aile fertleriyle bir araya gelerek çiçek takdim etti. Ardından Vali Davut Gül ve davetliler salona girerek filmi seyretti. Gösterim öncesi konuşan Vali Gül, "Gazze’deki yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak bir insanlık dramını beyaz perdede seyredeceğiz. İstanbul’umuzda bunun daha çok izlenmesi, daha çok duyulması, herkesin bu zulümden haberdar olabilmesi için, bir kez daha o acıları görebilmemiz için arkadaşlarımızla bu filmi birlikte izleyeceğiz. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Allah zalim, katil İsrail’in hak ettiği gibi cezalandırıldığını bu dünyada ölmeden görmemizi nasip etsin. İnşallah aile fertleri ile birlikte izleyeceğiz. Filmin kısaca hikayesine baktık. Gerçekten ne desek az kalacak. Binlerce, on binlerce örnekten sadece bir tanesi" dedi. Hind Rajab’ın yakını Alameerhamoda Hamada, "Türkiye’ye bu filmin gösterimi için teşekkür ediyoruz. Allah’tan Filistinli ve Gazzeli şehitlere rahmet etmesini diliyoruz" dedi.