GENEL - 01 Aralık 2011 Perşembe 09:17

YURTTA HAVA DURUMU

A
A
A
YURTTA HAVA DURUMU

Doğu Karadeniz ile sabah saatlerinde Hakkari, gece saatlerinde Zonguldak, Bartın ve Sinop çevrelerinin yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, hafif olmak üzere kıyılarda yağmur, Artvin ve Hakkari çevrelerinde kar şeklinde olacağı bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis hadisesi görülecek.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor, gündüz sıcaklıklarının mevsim normalleri civarında, gece sıcaklıklarının iç ve doğu kesimlerde mevsim normallerinin 5 ila 7 derece altında seyredeceği tahmin ediliyor. Rüzgar, genellikle kuzeyli yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Az bulutlu ve açık (Sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis bekleniyor) 9
İstanbul: Az bulutlu (Sabah ve gece saatlerinde Boğaz çevresinde hafif sis bekleniyor) 12
İzmir: Az bulutlu ve açık 16
Adana: Az bulutlu ve açık (Sabah ve gece saatlerinde yer yer hafif sis bekleniyor) 19
Antalya: Az bulutlu ve açık 20
Samsun: Parçalı bulutlu 12
Trabzon: Çok bulutlu, sabah saatlerinde yağmurlu 10
Erzurum: Az bulutlu (İl genelinde kuvvetli olmak üzere buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis bekleniyor) -6
Van: Parçalı bulutlu (Sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor) 2
Diyarbakır: Az bulutlu (Sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor) 10
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin Ekonomi Zirvesi: 2026, sabır ve yapısal dönüşüm yılı olacak Mersin Ekonomi Zirvesinde bir araya gelen ekonomistler, 2026 yılının da 2025’e benzer zorluklarla geçeceğini ancak uygulanan ekonomi politikalarının yılın ikinci yarısından itibaren daha somut sonuçlar vermesinin beklendiğini ifade etti. İş dünyasına yönelik değerlendirmelerde; yapay zeka yatırımlarının hızlandırılması, üretimin pazarlara yakın coğrafyalara taşınması ve işgücüne dayalı sektörlerde otomasyon temelli dönüşümün kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) 140’ıncı kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Mersin Ekonomi Zirvesi’, iş ve ekonomi dünyasını Mersin’de buluşturdu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır ile Meclis Başkanı Hamit İzol’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen zirveye, KKTC 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Mersin Valisi Atilla Toros da katıldı. Trakya Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen zirvede; Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Ekonomi Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ve A&M Türkiye Danışma Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal konuşmacı olarak yer aldı. Açılış konuşmalarında Vali Toros, Mersin’in üretim gücü, dış ticaret kapasitesi ve lojistik vizyonunu aynı anda taşıyabilen nadir şehirlerden biri olduğu vurgulanırken, Ersin Tatar ise Mersin ile KKTC arasında geliştirilecek işbirliklerinin her iki taraf için de ekonomiye güçlü katkılar sunacağını ifade etti. "Mersin’i yaşanabilir bir kent yapmak hepimizin sorumluluğu" MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, Mersin ekonomisinin 140 yıllık tarihine değinerek, kentin tarım, sanayi, lojistik ve turizmde çok kimlikli bir yapıya sahip olduğunu söyledi. "Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak 140 yıldır bu kentin işi olduk, aşı olduk" diyen Çakır, "Ekonomiden istihdama, eğitimden kültür-sanata kadar kentin tüm ihtiyaçlarına dokunduk" ifadelerini kullandı. Mersin’in Türkiye’nin en büyük 7’nci ekonomisi ve dış ticarette yine 7’nci büyük ili olduğunu hatırlatan Çakır, Yeni Sanayi Koridorları Projesi kapsamında Mersin’in stratejik önemine dikkat çekti. Çakır, Avrupa’yı Karadeniz ve Akdeniz üzerinden Basra’ya bağlayacak Filyos-Mersin koridorunun kente kilit bir rol verdiğini belirterek, bu doğrultuda planlama yapılması gerektiğini söyledi. "Mersin Lojistik Köy Projesi hayata geçirilecek" Mersin’in ulaştırma ve lojistik yatırımlarıyla Türkiye’nin lojistik başkenti konumuna geldiğini vurgulayan Çakır, "Valimizin önderliğinde Mersin Lojistik Köy Projesi’ni hep birlikte hayata geçireceğiz" dedi. Çakır, kentin 2050 ve 2075 vizyonunun bugünden planlanması gerektiğini de sözlerine ekledi. "Sulu tarımdan kuru tarıma geçiş başlayacak" Ekonomi Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tarımda yaşanan daralmanın yalnızca kuraklıkla açıklanamayacağını belirterek, yüksek girdi maliyetleri, finansman ve işçilik sorunlarının yıllardır devam ettiğini söyledi. Devlet Su İşleri’nin 2026 yılı için valiliklere yazı göndererek çiftçileri kuru tarıma yönlendirmeye başlayacağını aktaran Yıldırım, Türkiye’de tarımda su verimliliğinin yüzde 51 olduğunu, suyun neredeyse yarısının tarlaya ulaşmadan kaybolduğunu ifade etti. Yıldırım, Mersin’in de tarımda kendi stratejisini belirlemesi gerektiğini vurgulayarak, limon ve portakal üretiminde rekabet mi yoksa ürün desenine geçiş mi yapılacağına karar verilmesi gerektiğini söyledi. "Dünya gerçekten değişiyor" Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, 2025’te makro dengelerde iyileşme olduğunu ancak sanayide ciddi sorunlar yaşandığını belirtti. "2025 iş gücü ve pazar kaybettiğimiz bir yıl oldu ama makro dengeler açısından mesafe aldık" diyen Güldağ, enflasyonun 30’lu seviyelere gerilediğini, 2026’da bir miktar daha düşmesinin beklendiğini ancak faizlerin yüksek seyretmeye devam edeceğini söyledi. Güldağ, 2026 için "Faiz büyüktür enflasyon, enflasyon büyüktür kur" politikasının süreceğini ifade ederek, Avrupa’da canlanma beklendiğini, Euro’nun değerlenmeye devam edeceğini ve yapay zekanın her sektörde daha belirleyici olacağını kaydetti. "2026 tüm düğmelere basma yılı" A&M Türkiye Danışma Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal ise şirketlerin yaşadığı finansal sıkıntılara dikkat çekti. Güvenal, ucuz işgücü ve düşük faiz modelinin artık sürdürülemez olduğunu söyledi. "Enflasyon düşse bile faizler düşmeyecek" diyen Güvenal, 2026’nın sonuç almak için tüm önlemlerin hayata geçirilmesi gereken bir yıl olacağını vurguladı.
Zonguldak Hz. Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümünde BEUN’da Maneviyat dolu bir gece Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), "752. Yıl Dönümünde Hz. Mevlana’yı Anma ve Şebiarus Töreni" yoğun katılımla gerçekleştirildi. Farabi Kampüsü Sezai Karakoç Kültür Merkezinde düzenlenen program, katılımcılara maneviyat dolu anlar yaşattı. Programa; Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve eşi Seran Özölçer Hanımefendi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mehmet Türkmen Köse ve eşi Merve Köse, İl Kültür ve Turizm Müdürü Taner Dursun, İl Millî Eğitim Müdürü Uygar Keskin, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Metin Vural, senato üyeleri, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in açılış konuşmasıyla başladı. Rektör Prof. Dr. Özölçer konuşmasında, Hz. Mevlana’nın asırlardır insanlığa rehberlik eden aşk, sabır, hoşgörü ve umut anlayışına dikkat çekerek, Mevlana’nın sözlerinin gönülleri aydınlatan evrensel bir irfan mirası olduğunu vurguladı. Mevlana’nın vuslat anlayışının bir ayrılık değil, ilahi aşka kavuşma olduğunu ifade eden Rektör Özölçer, bu derin öğretilerin günümüzde de insanlığa yol göstermeye devam ettiğini belirtti. Hz. Mevlana’nın "Aşk derdinde olan kişi; baş derdinde değildir" sözünü hatırlatan Rektör Prof. Dr. Özölçer, Mevlana’nın hikmetini anlamanın ancak gönül vererek mümkün olacağını dile getirdi. "Yüreğini Hz. Pir’e açmayan, onun çağlar aşan sözlerinden nasiplenemez" diyen Rektör Özölçer, Mevlana’nın "Her şey vaktini bekler; ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar" sözleriyle insanlığa sabrı ve teslimiyeti öğrettiğini ifade etti. Anma programı kapsamında Dildâde Türk Müziği Topluluğu tarafından Türk tasavvuf musikisinin seçkin eserlerinden oluşan musiki dinletisi icra edildi. Ardından Galata Mevlevihanesi Semazenleri tarafından gerçekleştirilen sema töreni, izleyicilerden büyük beğeni topladı. Manevi atmosferiyle gönüllere dokunan sema ayini, katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen "752. Yıl Dönümünde Hz. Mevlana’yı Anma ve Şebiarus Töreni", belge takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Ankara Bakan Tunç: "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ’Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20 Yıllık Panoraması 20. Yıla Bütüncül Bakış Sempozyumu’na katıldı. Ankara Dikmen Hakimevinde düzenlenen programa CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, başsavcılar, komisyon başkanları ile yargı mensupları katıldı. "Denetimli serbestlik sistemi, 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren CTE Genel Müdürü Yıldırım, "Bu buluşma sistemimizin kat ettiği mesafeyi değerlendirmek ve gelecekteki hizmetlerimizi de daha etkili hale getirmek adına önemli bir platform oluşturacaktır. Denetimli serbestlik sistemi 2005 yılında ceza adalet sistemine sistemimize kazandırılarak cezanın yalnızca infaz edilmesi ile sınırlı kalmayan aynı zamanda bireyin topluma yeniden kazandırılmasını önceleyen modern bir anlayışı beraberinde getirmiştir. Denetimli serbestlik suçla etkin mücadelede tamamlayıcı bir unsur olmanın ötesinde onarıcı adaletin sağdaki en somut uygulayıcısı haline gelmiştir. Büyüyen denetimli serbestlik sistemi bugün itibarıyla 149 denetimli serbestlik müdürlüğü, 6363 personel ve 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" ifadelerinde bulundu. Denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili olarak sempozyumlar gerçekleştirdiklerinden bahseden Bakan Tunç, "Bugünkü toplantımızda caydırıcılık, suçun önlenmesi, toplumsal onarım ve bireyin yeniden kazanılması başlıklarını insan, toplum ve sorumluluk ekseninde ele alacağız. Bu kapsamda ceza adaletinde yeni bir yaklaşım ve dil arayışını denetimli serbestliğin disiplinler arası yapısını gönüllülük ve toplumsal katılımı infaz ve rehabilitasyon sürecindeki stratejik rolünü bilimsel birikim ve saha tecrübesiyle birlikte değerlendireceğiz" dedi. Mülkün temelinin adalet olduğunu vurgulayan Tunç şöyle konuştu: "Adalet toplumsal barış ve huzurun teminatıdır. Adalet mazlumu korumak, mağdurun sesi olmaktır. Haklıya hakkını gecikmeksizin vermektir. Adaletin tecellisinin çok önemli bir boyutu da ceza adaleti sistemidir. Kanunda suç olarak tanımlanan fiillerin araştırılması ve araştırıldıktan soruşturulduktan sonra kovuşturma aşaması, yargılama aşaması ve kişiye işlediği fiil nedeniyle bir yaptırıma karar verilmesi ve sonrasında da bu yaptırımın infaz edilmesi yani üç aşama soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasından oluşan ceza adalet sisteminin her bir aşaması birbirinden değerlidir. İhmal edilmeden gerçekleştirilmesi gerekir. Soruşturmanın etkin bir şekilde sürmesi, delillerin araştırılması sağlıklı bir yargılama yapılmasının şartıdır. Kovuşturmanın etkin yapılarak yaptırımın hakkıyla karar verilmesi ve bu kararın da infaz aşamasında uygulanması ceza adalet sisteminin en önemli aşamalarıdır. Tabii ceza adalet sistemi dediğimiz zaman asıl maksat toplumu suçtan korumaktır. Suçludan korumaktır. Dolayısıyla toplumu korumaktır. Toplumsal huzuru sağlamaktır." "Ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım" Toplumsal huzuru sağlayabilmek için infaz aşamasının kıymetli olduğunu söyleyen Tunç, "Eğer infaz aşamasında soruşturma ve kovuşturma aşamalarından geçip infaz aşamasında tamamlayan suç işleyen kişinin eğer infaz aşamasında ıslah edilmemişse topluma kazandırılmamışsa cezası bittikten sonra cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme eğilimindeyse o zaman ceza adaletinin amacı gerçekleşmemiş olur. Amacımız neydi? Toplumu suçtan korumaktır. Eğer infaz aşamasında suçlu ıslah edilemiyorsa ona gerekli eğitimler meslek kazandırmalar verilmemişse bu kişi cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme ihtimali yüksek olacaktır. O nedenle ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım. İnfaz aşamasında özellikle amaca uygun çalışmaların gerçekleştirilmesi gerekir" diye konuştu. "Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz" Adalet anlayışının sahadaki en somut karşılığı denetimli serbestlik sistemi olduğunu aktaran Tunç, "Denetimli serbestlik teknik bir infaz modeli olmanın ötesinde insanı merkeze alan, sorumluluğu önceleyen ve değişimi mümkün gören bir adalet felsefesinin canlı tezahürüdür. Bizler cezayı tek başına bir amaç olarak görmeyen hatadan dönüşe alan açan bireyin topluma yeniden katılımını önceleyen bir hukuk anlayışının ve medeniyetin temsilcileriyiz. Her bireyi sadece geçmişiyle değil taşıdığı potansiyelle değerlendiren her hatayı telafi ve arınma imkanı olarak ele alan yüksek bir adalet tasavvurunun ürünüdür. Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz. Onu toplum dışına itmek yerine içinde hala değişebilecek bir insan kurulabilecek bir gelecek ve onarabilecek bir hayat olduğunu kabul eden bütüncül bir yaklaşımı esas alır. Bu anlayış kişiyi ayrıştırmanın karanlığını terk etmez. Kontrollü, rehberlik odaklı ve sorumluluk temelli bir yeniden kazanım zemini sunar. Çünkü insan yanılabilir. Asıl maharet düşenin elinden tutabilmek suçun ötesine geçip insanın kendisine ulaşabilmektir. Doğru denetim ve rehberlikle desteklenen her kişi hayatına yeniden yön verebilir. Denetimli serbestlik işte bu yeniden başlangıcın kapısı bu ilerleyişin köprüsüdür. Kişiye hatasıyla yüzleşme, telafi imkanı bulma ve en önemlisi kendini yeniden inşa etme fırsatı verir. Bu yönüyle denetimli serbestlik ahlaki sorumluluk bilincini besleyen toplumsal onarımı hedefleyen bir adalet pratiğidir. Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil. Evet. Sistemin adı denetimli serbestlik ama aslında denetimli bir yükümlülük başlıyor" diye devam etti.
Kocaeli Küçük başkanın vaadi gerçek oldu Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, sınıf başkanı seçilmek için arkadaşlarına "Seçilirsem Tahir Büyükakın’ı getireceğim" vaadinde bulunan ortaokul öğrencisinin sözünü yerine getirdi. İzmit Atatürk Ortaokulu 7-E sınıfı öğrencisi Berat Ege Sarı, sınıf başkanlığı seçimlerinde arkadaşlarına, seçilmesi halinde Büyükakın’ı okula getireceğini vadetti. Seçimi kazanan Sarı’nın vaadinden sosyal medya aracılığıyla haberdar olan Büyükakın, okula ziyaret gerçekleştirdi. Okul girişinde öğrenciler tarafından karşılanan Büyükakın, daha sonra Sarı’nın eğitim gördüğü 7-E sınıfına girdi. Burada öğrencilerle bir araya gelen Büyükakın, "Berat’a söz vermiştim. Hem Berat hem de ben sözümüzü tutmuş olduk" dedi. "Emeksiz başarı sahtedir" Öğrencilerin sorularını yanıtlayan ve başarının sırrının çok çalışmaktan geçtiğini vurgulayan Büyükakın, şunları kaydetti: "Kolay yoldan başarılı olunmaz. Başarının en büyük sırrı çok çalışmak. Çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Ben hayatımda kolay bir yol görmedim. Emek vermeden bir şey başarılmıyor. Emeksiz başarı sahtedir. Mesela ben günde ortalama 6 saat uyuyabiliyorum. Bunun dışında kalan zamanımın büyük bölümünü Kocaeli için çalışmaya ayırıyorum. Verimli çalışmak gerekiyor. Bunun yanında akıllı çalışmak da önemli. Bol bol tekrar yapmalısınız. Bu, beyninizin daha hızlı öğrenmesini sağlayacaktır. Sihirli formüller aramanıza gerek yok. Asıl sihir sizde. Başarının anahtarı sizde." Ziyarette İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürü İhsan Özkan ve Okul Müdürü Ali İlengiz ile de görüşen Büyükakın, okulun taleplerini dinledi. Büyükakın’ın ziyareti, öğretmenler odasındaki görüşmenin ardından sona erdi.
Mardin Mardin’de "Geçmişten Geleceğe Denetimli Serbestlik" paneli Mardin’de,Cumhuriyet Başsavcılığı, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Mardin Artuklu Üniversitesi öncülüğünde "Geçmişten Geleceğe Denetimli Serbestlik" paneli gerçekleştirildi. Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen panel, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Ardından Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün faaliyetlerini içeren sinevizyon gösterimi sunuldu. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut, panelde yaptığı konuşmada denetimli serbestliğin faaliyetlerine değindi. Akbulut, şöyle konuştu: "İnsan neden suç işler? Tarih boyunca bilim insanlarının, hukukçuların ve filozofların tartıştığı en temel meselelerden biridir. İnsan neden sosyal yaşamı ve toplumsal hayatın düzenini bozacak aykırı davranışlarda bulunmaktadır? Suç, sosyal yaşamı tehdit eden zararlı eylemler ise ve daha ziyade insana, insanın sahip olduğu maddi ve manevi değerlere; sonrasında doğaya ve diğer canlılara saldırı mahiyetinde karşımıza çıkıyorsa, acaba insanı bu davranışa iten temel faktör nedir? Suç ve ceza, arkadaşlar, toplumsal bir meseledir. Bir arada değil de yalnız yaşayan insanların hukuka, adalete, suça ve cezaya, infaza ihtiyacı olmayacaktır. İnsanın eğitim ve ahlak eksikliği, öfke kontrolünü yapamaması, psikolojik marjları, ruhsal hastalıkları ve irade zayıflıkları onu suç işlemeye yönlendirmektedir." Açılış konuşmasının ardından moderatörlüğünü Prof. Dr. Yunus Cengiz’in yaptığı panelin ilk oturumu başladı. İlk oturumda Dicle Üniversitesi Bağımlılıkla Mücadele Merkezi Müdürü ve Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Atlı "metamfetamin bağımlılığı", Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Işık ’’kumar ve bahis bağımlılığında önleyici tedbirler ve yaklaşımlar", Mardin İl Sağlık Müdürlüğünden psikiyatrist Dr. Faruk Andaç Ünver "uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının hastane süreci", Mardin Barosundan avukat Ahmet Nakşioğlu ise "ceza infaz sürecinin amacı ve bağımlılıkla mücadelenin hukuki boyutu" başlıklı sunumlar yaptı. Kısa bir aranın ardından Prof. Dr. Zülküf Kara’nın moderatörlüğünde panelin ikinci oturumu gerçekleştirildi. İkinci oturumda Mardin İl Müftülüğü ve Mardin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü Manevi Rehberlik Biriminden Dr. Abdulkerim Sevgi "manevi rehberlik hizmetleri kapsamında suç ve suçluya yaklaşım", Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Bölüm Başkanı Davut Erdoğan "okullarda bağımlılıkla mücadele faaliyetleri", Mardin Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı Kadir Üründü ise "Basın ve medyada denetimli serbestlik sistemi" konularında sunum gerçekleştirdi. Panel, sunumların ardından panelistlere plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Programa Mardin Vali Yardımcısı İbrahim Engin Şenay da katıldı.
Bursa Nilüfer’de Alzheimer hastalığı detaylı ele alındı Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği seminerde Alzheimer hastalığının evreleri, korunma yolları ve hukuki boyutu ele alındı. Seminerde, vasi tayini, hukuki ehliyet ve yaşlı istismarına karşı alınması gereken yasal önlemler de paylaşıldı. Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen, "Alzheimer hastalığı ve hukuki süreç" konulu seminer Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin’in de takip ettiği seminere ilgi yoğun oldu. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mustafa Bakar’ın yaptığı seminerde nöroloji uzmanı Doç. Dr. Demet Yıldız, adli tıp ve nöroloji uzmanı Dr. Elif Nalan Tolgay ve avukat Muzaffer Baran konuşma yaptı. Nöroloji uzmanı Doç. Dr. Demet Yıldız, Alzheimer’ın genellikle yaşlılıkta ve çeşitli zihinsel bozukluklarla ortaya çıkan bir beyin hastalığı olduğunu söyledi. Şikâyetlerin genellikle unutkanlık ile başladığını dile getiren Yıldız, erken evrede tespit edilmesinin önemli olduğunu dile getirdi. Hastalığın ruhsal belirtileri de olduğunu ifade eden Yıldız, "Huzursuzluk, uyku bozukluğu, depresyon gibi ruhsal belirtileri de olabiliyor. Başlangıç evresinde yolu, tarihi şaşırma, kelime bulamama gibi belirti verirken, orta evrede kişileri tanıyamama başlar ve yıkanma ile beslenme konusunda yardım gerekir. Kişi, ileri evrede ise yakınları tanıyamaz" dedi. Demansa yakalanmamak için genetik faktörlerin önemli olduğuna işaret eden Yıldız, eğitim ve sağlıklı yaşamın koruyucu bir faktör olduğunu dile getirdi. İstismara dikkat Adli tıp ve nöroloji uzmanı Dr. Elif Nalan Tolgay, Alzheimer’da yaşlı istismarı konusuna değindi. Hastaların kandırılmaya ve telkine açık hale geldiğini ifade eden Tolgay, "Hastalığın başlangıç dönemlerinde yasal danışman uygun olurken, ilerleyen dönemlerde hastanın vesayet altına alınması gerekir" dedi. Erken evre demansta, hukuki ehliyetin raporlanmasında, kararın ve zamanın spesifik olduğunu anlatan Tolgay, "Evini satmaya kalkan kişinin bugün için hukuki ehliyeti tam olabilir ancak bu durum ertelenirse yeniden raporlama yapıldığında aynı olaya ehliyeti olmayabilir. Mesela, araç satabilir ama her şeyini çocuğuna devretmek için hukuki ehliyeti olmayabilir. Raporun hangi hukuki işlem için verildiği önemlidir" diye konuştu. Vasiler harcamaları rapor etmeli Avukat Muzaffer Baran, söz konusu hastalıkta vasi tayin edilebileceğini ve bunun önemli bir sorumluluk olduğunu söyledi. Bu tip konularda beraber yaşadığı çocuğu varsa öncelikli olduğunu dile getiren Baran, "Birinci derece yakını önceliklidir. Ancak yoksa, mahkeme bazen uzak akrabaları vasi tayin edebilir" dedi. Vasinin sadece hastanın günlük harcamaları yapmakla sınırlı olduğunu vurgulayan Baran, "Vasi tayin olan kişi, vasi tayin edilen kişinin tüm varlığını harcayabileceğini düşünüyor. Ancak harcayamaz. Mesela evini satamaz. Yıl sonunda harcamaların gelir gider raporunu vermelidir" diye konuştu. Baran, hastanın suiistimal edildiği düşünülüyorsa hemen bildirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Tedavide gelişmeler var Mustafa Bakar, Alzheimer hastalığında tanı yöntemleri ve tedavide gelişmelerin olduğunu söyledi. Genellikle yaşlılarda görülse de son yıllarda 30’lu yaşlardaki kişilerde de rastlandığına dikkat çeken Bakar, "Hastalık ne kadar erken başlarsa maalesef o kadar hızlı ilerliyor. Bir ailede böyle bir öyküsü varsa kontrol edilmesi gerekiyor. Tedavilerdeki gelişmeler daha çok hastalığın ilk aşamalarında etkili" dedi. Mustafa Bakar, kişinin tansiyon, şeker, kalp rahatsızlığı varsa sürekli kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, kişinin beynini çalıştırmasının hastalıktan koruyacağını söyledi.