POLİTİKA - 01 Aralık 2011 Perşembe 09:27

TBMM BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUN TEKLİFİ YASALAŞTI

A
A
A
TBMM BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUN TEKLİFİ YASALAŞTI

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanun Teklifi, kabul edilerek yasalaştı.
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Meclis Teşkilatını yeniden yapılandıran, çalışanlara yönelik yeni düzenlemeler getiren TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanun Teklifi, kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, ’’TBMM Genel Sekreterliği Teşkilatı’’nın adı ’’TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı’’ olarak değişti. TBMM Başkanı’na yardımcı olmak üzere 5 başkan başmüşaviri, 15 başkan müşaviri ile 15 müşavir atanabilecek. Başkan başmüşaviri, başkan müşaviri ve müşavir kadrolarına, her biri kadro unvanının toplam
sayısının yüzde 40’ı oranında, istisnai memuriyet hükümlerine göre açıktan veya naklen atama yapılabilecek. Başkanlık Divanı, siyasi parti gruplarının personel ihtiyacını tespit edecek. Divan, ayrıca dolu kadrolarda derece ve sınıf değişikliği ile boş kadrolarda, sınıf, unvan ve derece değişikliği ile sınıflar arası atama yapabilecek.
Genel sekreter ya da genel sekreter yardımcılığı için üniversitelerin 4 yıllık eğitim veren fakültelerinden veya YÖK tarafından kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olma ve en az 12 yıl kamu veya özel sektörde çalışma şartı aranacak. Memuriyette ilk defa idari teşkilat kadrolarında başlayacak olanlar, ÖSYM tarafından yapılan sınavda başarılı olanlar arasından sınavla seçilecek.
TBMM harcamalarının dış denetimi, her yıl Sayıştay tarafından görevlendirilen üç denetçiden oluşan bir komisyonca yalnızca hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılacak.
TBMM Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Merkezi Müdürlükleri ve Tutanak Müdürlüğünde müdürlük veya müdür yardımcılığı yapmış ya da yapmakta olanlar Yasama ve Denetimden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına atanabilecek. TBMM Genel Sekreterliğinde uzman unvanlı kadrolarda bulunanlardan, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde görevli olanlar, yasama uzmanı kadrolarına atanabilecek.
15 Ocak 2012 tarihinden önce Meclis kadrosunda bulunun personel, Meclisin mali ve sosyal haklarına ilişkin eski hükümlerden yararlanmaya devam edecek.
İDARİ TEŞKİLATTA ÇALIŞTIRILACAK PERSONEL SINAVLA ALINACAK
İdari teşkilatta toplam kadro sayısının yüzde 20’sini geçmemek üzere, sözleşmeli ve geçici personel de sınavla alınmak koşuluyla çalıştırılabilecek. İdari teşkilat kadrolarında herhangi bir personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmasına ihtiyaç duyulması ve Başkanlık Divanında bu konuda karar alınması halinde, atamaya ilişkin talep, TBMM Başkanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmek üzere Başkanlığa gönderilecek. Devlet Personel Başkanlığı, personelin atanacağı kurum ve kuruluş
ile kadro görevini tespit edecek. İdari teşkilat personeli, Başkanlık tarafından uluslararası kuruluşlarda görevlendirilebilecek.
DANIŞMANLARA İLİŞKİN DÜZENLEME
TBMM faaliyetleri ile ilgili Meclis Başkanı’na danışmanlık yapmak üzere, kadro şartı aranmaksızın ve diğer kurumların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlere bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak 5 TBMM Başkan danışmanı çalıştırılabilecek. Milletvekilleri için 1 danışman, 2. danışman ve ilave bir personel sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek.
Her siyasi parti grubunda 10 grup danışmanı, 25 büro görevlisi, partilerin milletvekili sayısının yüzde 10’u oranında ek büro görevlisi; yasama faaliyetlerinde milletvekillerine yardımcı olmak üzere her milletvekili için bir danışman, bir danışman yardımcısı ve ek bir personel sözleşmeli olarak çalışabilecek. Danışmana 83500, ikinci danışmana 73000, diğer personele ise 63000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık sözleşme ücreti ödenecek.
Söz konusu sözleşmeli personel ile ilgili düzenleme, 15 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girecek. Sınavlarda yasama uzman yardımcılığı için 35, stenograflık için ise 30 yaşını geçmeme şartı aranacak. TBMM Genel Sekreteri de diplomatik pasaport alabilecek.
MECLİS BAŞTABİPLİĞİ, SAĞLIK BAKANLIĞI’NA DEVREDİLECEK
Meclis Baştabipliği, Sağlık Bakanlığı’na devredilecek. Sağlık hizmetleri, TBMM Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılacak protokol çerçevesinde, bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastanelerince ve bu hastanelerin TBMM yerleşkesi içinde kuracakları yataklı veya yataksız sağlık birimlerince verilecek. Özel sağlık kurumlarında da sağlık hizmeti alınabilecek.
MECLİSİ, POLİS KORUYACAK
TBMM’nin bütün bina, tesis, eklenti ve arazisinde kolluk ve yönetim hizmetleri, TBMM Başkanlığı eliyle düzenlenecek. Emniyet ve diğer kolluk hizmetleri için yeteri kadar kuvvet, İçişleri Bakanlığı tarafından TBMM Başkanlığı’na tahsis edilecek. Böylece, Meclisin güvenliği yalnızca polis tarafından sağlanacak. Meclisteki Tabur Komutanlığının görev süresi sona erecek. Kanun yürürlüğe girdikten sonra Mecliste görevlendirilecek polis memurları, Meclisin mali haklarından yararlanamayacak.
ERKEN EMEKLİ OLMAK İSTEYENLERE YÜZDE 30 İLE 50 ARASINDA FAZLA İKRAMİYE
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri, Daire Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü, İdari Şube Müdürü, Saray Müdürü ve Müdür Yardımcısı, Grup Başkanı, İşletme, Fabrika ve Personel müdürlükleri unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri sona erecek. Aynı unvanlı bu kişiler, TBMM Başkanlığınca ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilecek. rat kadrolarında herhangi bir personel
TBMM Genel Sekreterlik kadrolarında görev yapanlardan, emekli aylığı bağlanmaya hak kazanan ve bu tarihten itibaren 4 ay içinde emeklilik başvurusunda bulunanlara emekli ikramiyesi; yasanın yayımı tarihi itibariyle yaş haddinden emekliliğine en fazla 3 yıl kalanlara yüzde 30, 3 yıldan çok 6 yıldan az kalanlara yüzde 40, 6 yıldan fazla kalanlara yüzde 50 oranında fazla ödenecek. Bu şekilde emekli olanlardan boşalan toplam kadro sayısının yüzde 40’ı, hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilecek.
Genel Sekreterlikte geçici personel olarak görev yapan ve kanun yürürlüğe girdikten sonra emekli aylığı bağlanmasına hak kazananlara iş sonu tazminatları ise emekli aylığı bağlanmasına hak kazanılan tarihi aşan süresi 10 yıl ve üstü olanlara yüzde 30, 5 ile 10 yıl arasında olanlara yüzde 40, 5 yıldan az olanlara yüzde 50 oranında fazla ödenecek.
İDARİ TEŞKİLATTA 4-C STATÜSÜNDE ÇALIŞANLARA ÖNCELİK
İdari teşkilata personel alımında 4-C statüsünde çalışanlara öncelik verilecek. Alınacak toplam personelin yüzde 20’si, 4-C’li çalışanlardan olacak. 4-C’li personelin atanmasında, kurum içindeki sınavlarda başarılı olma şartı aranacak. İdari teşkilatta norm kadro ilke ve standartları uygulanacak. Meclisteki personel sayısı norm kadro sayısına düşünceye kadar personel alınmayacak. Personelde aranacak nitelikler, norm kadro ilke ve standartları dikkate alınarak Başkanlık Divanınca belirlenecek.
TBMM Başkanvekili Meral Akşener, gece saatlerinde teklifin yasalaşmasının ardından birleşimi saat 14.00’de toplanmak üzere kapattı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay DEM partili milletvekilinin ‘Şantiye şefi’ yakıştırmasını yaptığı Bakan Kurum’a yuvasına kavuşan depremzedelerden destek Hatay’da depremin yaralarının sarılmasıyla sıcak yuvalarına kavuşan afetzede vatandaşlar, DEM Partili milletvekilinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a karşı ‘şantiye şefi’ söylemine tepki gösterdiler. TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerde DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a hitaben ‘şantiye şefi’ ifadelerini kullanmıştı. DEM Partili Koçyiğit’in söylemlerine karşı Bakan Kurum, "Umarım bir gün deprem bölgesine gidip ülkenizin bu gururuna ortak olursunuz. 11 ili ayağa kaldırmak, deprem bölgesini bitirmek, şantiye şefliğiyse evet, şantiye şefliği yapmak bizim için büyük bir gururdur. Deprem bölgesinin şantiye şefiyim" diyerek cevap vermişti. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgedeki ihya ve inşa sürecinin başında yer alan Bakan Kurum’a destek Hatay’da yuvalarına kavuşan vatandaşlardan geldi. "Devletimiz çok güçlü ve Hatay’ı baştan inşa ettiler, dağları delip evler yapıp bizleri yerleştirdiler" Yuvasına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirten depremzede Mahmut Dağlı, başka bir hükümetin Antakya’yı ayağa kaldıramayacağını belirterek "6 Şubat depremi çok şiddetliydi. Deprem esnasından çocuklarımı ve eşimi alarak aşağıya indik. Ablamın evinin önünde çadırda kaldık. Konya’da yurtta kaldık. Konteyner kentte yaşamaya başladık. 1 yıl konteyner da yaşadıktan sonra kura çekimi oldu ve Gülderen Mahallesi’ndeki TOKİ konutlarında bir ev çıktı, eve 2 ay önce taşındım. Ev çok güzel. Yapanlardan ve emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Bakanımız Murat Kurumla ilgili yapılan açıklamaları sosyal medyada gördüm. DEM Partili Milletvekilinin yaptığı açıklama çok mantıksız oldu, başka bir hükümet Antakya’yı ayağa kaldıramaz. Devletimiz Antakya’yı baştan inşa ettiler. Bakanımız Murat Kurum’dan Allah razı olsun. Bakanımız çok iyi çalışıyor ve hizmet ediyor. Kış aylarında evimizde doğal gaz var ve her taraf sıcak oluyor. Sabah işe gittiğimizde sıcak olduğundan dolayı zorluk çekmiyoruz. Devletimiz çok güçlü ve Hatay’ı baştan inşa ettiler. Dağları delip evler yapıp bizleri yerleştirdiler" dedi. "Devletimizden Allah razı olsun, güzel ve eksiksiz olarak evimizi teslim ettiler" Devlet tarafından yuvasının eksiksiz şekilde kendilerine teslim edildiğini söyleyen depremzede Ahmet Kılınç, "Depreme Antakya ilçesi Akhisar Mahallesi’nde yakalandık. Evimiz ağır hasar oldu. Konteyner kentte yaşamaya başladık. Evimiz çok güzel ve beğendik. Devletimizden Allah razı olsun. Güzel ve eksiksiz olarak evimizi teslim ettiler. Murat Kurum Bakanımızdan Allah razı olsun ve iyi ki bizim bakanımız olmuş. Konteyner çok dar olduğu için sığmıyorduk. Evimiz konteynerden daha iyi ve güzel" ifadelerini kullandı.
Mersin Mersin’de örtü altı üreticiye sera ipi ve tuzak desteği Mersin Büyükşehir Belediyesi, örtü altı üretimde verimliliği artırmak ve artan girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla Akdeniz ilçesinde üreticilere sera ipi ve yapışkanlı tuzak desteği sağladı. Mersin Büyükşehir Belediyesinin, örtü altı üretimde verimliliği artırmak ve girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla, üreticilere nefes olmaya devam ettiği bildirildi. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından, Akdeniz ilçesinde örtü altı üretim yapan üreticilere sera ipi ve yapışkanlı tuzak desteği verildi. Büyükşehir tarafından bugüne kadar toplam 13 bin 950 üreticiye 209 bin 250 kg sera ipi, toplam 5 bin 800 üreticiye de 5 bin 800 adet mavi ve sarı yapışkan tuzak desteği sağlandığı kaydedildi. Destekten yararlanan üreticiler, sağlanan katkının, artan girdi maliyetleri karşısında büyük kolaylık sağladığını söyledi. "Verilen desteklerle, örtü altı yetiştiricilik güçlendiriliyor" Belediye Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli Ziraat Teknikeri Fatma Karataş, örtü altı bitkilerin sağlıklı ve düzgün bir şekilde büyümesine yardımcı olması için üreticilere sera ipi, zararlılarla mücadeleyi kolaylaştırmak için ise mavi ve sarı yapışkan tuzak desteği verildiğini ifade etti. Karataş, "Üretim maliyetlerini düşürmek, verimliliği artırmak ve üreticilerin daha güçlü bir sezon geçirmesini sağlamak amacıyla çeşitli destekler sağlıyoruz. Verilen bu destekler; örtü altı yetiştiriciliğini güçlendirmek, sürdürülebilir üretimi desteklemek ve üreticinin yükünü hafifletmek amacıyla yapılıyor" dedi. "Daha önce hiçbir yerel yönetim çiftçiye bu şekilde dokunmamıştı" Adanalıoğlu Limonlu Mahalle Muhtarı İsa Sakar’da, bölgenin seracılık açısından önemli bir üretim alanı olduğunu vurgulayarak, "Büyükşehir Belediyesi üreticiye ip ve yapışkan tuzak desteği vererek, büyük bir ihtiyacı karşılıyor. Daha önce hiçbir yerel yönetim çiftçiye bu şekilde dokunmamıştı. Başkanımız geldiği günden bu yana, her bölgeye ayrı projelerle destek veriyor. Katkılarının devamını diliyorum, çünkü herkes çok memnun. Büyükşehir Belediyesi çiftçinin yanında durduğu için vatandaşlar çok mutlu" diye konuştu.
İstanbul Çevre koruma harcamaları 2024 yılında 441 milyar TL olarak gerçekleşti Çevre koruma harcamaları 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 108,3 artarak toplam 441 milyar TL olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin Çevre Koruma Harcama İstatistikleri’ni paylaştı. Buna göre, çevre koruma harcamaları 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 108,3 artarak toplam 441 milyar TL olarak gerçekleşti. Çevre koruma harcamalarının yüzde 60,9’u mali ve mali olmayan şirketler, yüzde 31,2’si genel devlet ve hanehalkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar ve yüzde 7,9’u ise hanehalkları tarafından yapıldı. Çevre koruma harcamalarının yüzde 58,8’i atık yönetimi hizmetlerinden oluştu Çevre koruma harcamalarının yüzde 58,8’i atık yönetimi hizmetlerinden, yüzde 16,5’i atıksu yönetimi hizmetlerinden, yüzde 9,4’ü biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunmasından, yüzde 7,4’ü toprak, yeraltı ve yüzey sularının korunması ve kalitesinin iyileştirilmesinden, yüzde 1,7’si dış ortam havasını ve iklimi korumadan ve yüzde 6’sı ise diğer çevre koruma konularından oluştu. Çevre koruma yatırım harcamaları 82 milyar TL olarak gerçekleşti Bir önceki yıla göre yüzde 114,2 artarak toplam 82 milyar TL olarak gerçekleşen çevre koruma yatırım harcamalarının yüzde 80’i mali ve mali olmayan şirketler, yüzde 20’si ise genel devlet ve hanehalkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşlar tarafından yapıldı. Çevre koruma harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı yüzde 0,99 oldu Çevre koruma harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki oranı 2023 yılında yüzde 0,78 iken 2024 yılında yüzde 0,99 olarak gerçekleşti.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde Türkçe şenliği düzenlendi Kastamonu Üniversitesi’nde "Dünya Dili Türkçe Günü" dolayısıyla düzenlenen şenlik renkli görüntülere sahne oldu. Kastamonu Üniversitesi’nde, "Dünya Dili Türkçe Günü" olarak kabul edilmesi sebebiyle Türkçenin kültürel mirastaki yerini ve toplumsal önemini vurgulamak amacıyla kampüs genelinde iki ayrı etkinlik gerçekleştirdi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kültür Sanat Uygulama ve Araştırma Merkezi (KÜSAM), Kültür Sanat Uygulama ve Araştırma Topluluğu (KÜSAT) ile Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) iş birliğiyle düzenlenen "Dünya Dili Türkçe Şenliği", Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Kaymakcı, TÖMER Müdürü Doç. Dr. Onur Hasdedeoğlu, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Rabia Aktaş, KÜSAM Müdürü Doç. Dr. Zeki Gürel, akademik personel ve öğrenciler katıldı. Programın açılışında konuşan KÜSAM Müdürü Doç. Dr. Zeki Gürel, Türk dilinin millet hayatındaki belirleyici rolüne vurgu yaptı. Türkçenin tarih boyunca kültürün, düşüncenin ve ortak hafızanın taşıyıcısı olduğunu ifade eden Gürel, Türk dünyasında yürütülen ortak dil ve alfabe çalışmalarının önemine dikkat çekti. TÖMER Müdürü Doç. Dr. Onur Hasdedeoğlu ise Türkçenin yalnızca bir iletişim aracı olmadığını, milletin hafızasını ve dünyayı algılama biçimini yansıtan temel unsur olduğunu belirtti. Konuşmaların ardından KÜSAT Halk Dansları Ekibi’nin sahnelenen gösteri, izleyicilerden beğeni topladı. Program kapsamında öğrenciler ve TÖMER’de eğitim gören öğrenciler tarafından şiirler okundu ve müzik performansları gerçekleştirildi. KÜSAM Müdür Yardımcısı Öğretim Görevlisi Dr. Osman Eroğlu’nun seslendirdiği eserlerle devam eden programın sonunda katkı sunan öğrenci ve akademisyenlere teşekkür belgeleri takdim edildi. Öte yandan, Dünya Dili Türkçe Topluluğu tarafından Eğitim Fakültesi ana kampüs girişine kadar uzanan yaklaşık 1 kilometrelik güzergah boyunca, yabancı kökenli kelimelerin Türkçe karşılıklarını içeren 100 adet pankart asıldı. "Dilimiz kimliğimizdir" anlayışıyla hazırlanan pankartlar, Kastamonu Üniversitesi öğrencileri ve kampüs güzergahını kullanan vatandaşlardan yoğun ilgi gördü.
Yozgat Yozgat’ta ilginç geri dönüşüm hikayesi, tabuttan ana kucağı yaptı Kullanılmış tabutlardan kanatlı hayvanlar için ana kucağı yaptı. İstanbul’dan 10 yıl önce memleketi Yozgat’ın Şefaatli ilçesine dönen Hasan Şahan, kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde uyguladığı farklı yöntemle dikkat çekiyor. Uzun yıllar İstanbul’da yaşayan Hasan Şahan, memleketine döndükten sonra tavuk, kaz ve ördek yetiştiriciliğine başladı. Üretimde maliyetleri düşürmek için geri dönüşüme yönelen Şahan, atıl durumdaki tabutu civcivler için ‘ana kucağı’na dönüştürdü. Geliştirdiği bu sistem sayesinde düşük maliyetle civciv üretimi yapan Şahan, küçük üreticilere de önemli bir alternatif sundu. Basit malzemelerle kurulan sistemin, civcivlerin hayatta kalması açısından büyük önem taşıdığını belirten Şahan, özellikle ısı dengesinin korunmasının hayvanların gelişimi için hayati olduğunu ifade etti. Yüksek maliyetli ekipmanlar yerine geri dönüşümle oluşturulan bu yöntemle üretimin daha sürdürülebilir hale geldiğini dile getirdi. Hasan Şahan konuşmasında şunları söyledi: "Geri dönüşüm gibi düşünün. Bakın efendim bu bir tabut, atıl. Yurt dışından veya Türkiye’nin belli bir bölgesinden cenazemiz gelmiş. Bu atıl vaziyette geçmiş. Biz bunu alıp içerisine iki tane ısıtıcı ampul, bir tane de termostat takarak ana kucağı yaptık. . 1-1 buçuk aylık oluncaya kadar kaz yavrusu, ördek yavrusu ve tavuk civcivi büyütebiliyoruz. Çok basit bir sistemi var. En ucuz sistem bu. İki tane ısıtıcı ampul, bir tane 30 derece ile 100 derece arasında termostat. Bunu elektriğe takıyorsun biri ısıtıcı, biri normal aydınlatma lambası. 30 dereceyi bulduğu anda otomatikman atıyor. Hayvanların ısısı çok önemli. Yani 30 derecenin altına düşürdüğü zaman hipotermiye giriyor, ölüyor. Onu yaşatmamak için hayvana bu şekilde bir sistem kurduk. Yani 20 bin, 30 bin liraya ana kucağı almaktansa bunu kendiniz yapabilirsiniz. Çok uygun bir fiyata, iki tane ampul, 5 metre kablo, bir de termostat. Hepsi bu."
Konya Kalp ağrısı sanılıyor, reflü çıkıyor Modern yaşamın getirdiği stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik Gastroözofageal reflü hastalığının görülme sıklığını her geçen gün artırıyor. Reflünün, mide asidi ve mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkan, kronik seyirli bir sindirim sistemi hastalığı olduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, reflünün yalnızca yaşam kalitesini düşürmekle kalmadığını, tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Reflü hastalığı, çoğu zaman basit bir mide yanması olarak algılansa da göğüsten boğaza, solunum yollarından yutma fonksiyonuna kadar pek çok sistemi etkileyen farklı belirtilerle kendini gösterebiliyor. Medicana Konya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, kalp ağrısı sanılan göğüs ağrılarının önemli bir bölümünün aslında reflüden kaynaklanabileceğine dikkat çekti. Tedavi edilmeyen reflü, yemek borusu kanserine neden olabilir Reflünün temelinde, mide ile yemek borusu arasındaki alt özofagus sfinkterinin yeterince iyi çalışmaması yer alıyor. Mide asidinin, mide ile yemek borusu arasındaki kapakçığın işlev bozukluğu nedeniyle yemek borusuna kaçtığını ve koruyucu tabakası olmayan yemek borusu mukozasında hasara yol açtığını belirten Doç. Dr. Bilal Toka, şu açıklamalarda bulundu: "En sık görülen belirtiler arasında göğüste yanma, ağıza acı-ekşi tat gelmesi, mide ağrısı ve yutma güçlüğü bulunur. Ayrıca ses kısıklığı, kronik öksürük, boğazda yanma ve geceleri artan nefes darlığı da reflü ile ilişkili olabilir. Yapılan çalışmalar, kalp ağrısını düşündüren göğüs ağrısıyla acil servise başvuran hastaların yaklaşık yarısında nedenin reflü olabildiğini göstermektedir. Bu nedenle özellikle tekrarlayan göğüs ağrısı, uzun süren mide yanması ve boğaz şikayetleri olan hastaların, kalp kaynaklı bir sorun olmasa dahi reflü açısından değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır." Tedavi edilmeyen reflü hastalığının zamanla yemek borusunda iltihaplanmaya neden olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Bilal Toka, ileri ve uzun süreli vakalarda ise ülser, kanama, yemek borusunda darlık ve buna bağlı yutma güçlüğü gelişebileceğini kaydetti. Uzun yıllar süren reflü hastalığında Barrett özofagusu gelişebileceğini belirten Doç. Dr. Toka, bu durumun yemek borusu kanseri açısından önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekerek, "Reflü hastalığının tedavi edilmemesi ayrıca kronik farenjit, larenjit, diş çürükleri, sinüzit atakları ve astım benzeri solunum sorunlarına da neden olabiliyor" dedi. "Geç saatte yemek reflüyü artırıyor" Reflü tedavisinde yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının belirleyici rol oynadığını vurgulayan Doç. Dr. Bilal Toka, şu bilgileri verdi: "Aşırı kilo, sigara ve alkol kullanımı, yağlı ve baharatlı yiyecekler, çikolata, kafeinli ve gazlı içecekler şikayetleri artırabiliyor. Hazır gıdaların etkisi de yadsınamaz. Geç saatlerde yemek yemek ve tok karna uzanmak da reflüyü kolaylaştırıyor" ifadelerini kullandı. Reflü hastalığının tanısında hastanın şikayetlerinin yanı sıra endoskopi ve gerekli durumlarda PH incelemelerinin kullanıldığını belirten Doç. Dr. Bilal Toka, tedavide yaşam tarzı değişikliklerinin ve mide asidini azaltan ilaçların ön planda olduğunu ifade etti. Bazı hastalarda ise endoskopik ya da cerrahi yöntemler gerekebileceğini kaydeden Toka, "Uzun süredir devam eden reflü şikayetleri, ilaçlara yanıt alınamaması, yutma güçlüğü, kilo kaybı veya kanama bulguları olan hastaların gecikmeden sağlık kuruluşlarına başvurması gerekmektedir’’ diye konuştu.