20
Kurtulmuş, “Bu son yaşadığımız döviz hadisesini de FETÖ’cüler yaptı diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi:
“Ben şunu söyleyeyim; böyle her şeyi FETÖ etiketiyle etiketlendirmenin eksik olacağı kanaatindeyim. FETÖ, Türkiye’nin birliğine, bekasına, varlığına, geleceğine tehdit oluşturan uluslararası konsorsiyumun ortaklarından birisidir, büyük ortaklardandır, ama ortaklardan birisidir. Dolayısıyla bunu çok ortaklı bir konsorsiyum olarak görmezsek, işi biraz da kolaya havale etmiş oluruz. Evet var, uluslararası alanda networkleri var, çok ciddi etkileri var, çok ciddi bilgileri var vesaire falan, hala bunu devam ettirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bir konsorsiyumun parçası olarak görün FETÖ’yü. Bunlar hepimizin bildiği şeyler aslında. Bunlar, Türkiye’nin ekonomik olarak bağımsız bir ülke olmasını istemiyorlar. Açık söyleyeyim, biz üç sene insansız hava araçları almak için filanca ülkenin kongresinin önünde kamp kurduk; böyle bir Türkiye olursan senden iyisi yok kardeşim. Ama sen kendi İHA’larını yapmaya başlarsan adamların oyunu bozulmaya başlıyor, bağımlılığın azalıyor. Şimdi Türkiye kendi milli harp sanayini kurmaya çalışıyor, bu yeni değil senelerdir, işte demin konuştuk burada 70’li yıllarda ağır sanayi iş merkeziymiş bu bina, ağır sanayi harekatının yönetim şeyi. Mesela Türkiye 1940’lı yıllarda kendi uçağını yapıyor, bir karanlık el, Allah rahmet etsin bizim Divriğili Demirağ, adamın fabrikasını kapatıyor. Türkiye 1970’lerde TUSAŞ kendi milli uçağımızı yapma konusunda İtalyan firmasıyla, Tornedo Firmasıyla anlaşma masasında masadan kaldırılıyor, anlaşma yaptırılmıyor. Rahmetli Özal’ın 1987’de yüzde 90 montaj da olsa yapmaya çalıştığı F16’lar bir şekilde şey yapılıyor, sürekli frene basılıyor. Aselsan’ından bilmem kimine kadar bir sürü Türkiye’nin yerli milli sanayi arayışına hem fren olundu. Şimdi ama son dönemlerde Türkiye’nin milli kalkınma, milli sanayi, kendi harp sanayi meselesi gündeme gelip sonuç almaya başlandığı zaman bu birilerini de rahatsız ediyor. İHA bunlardan birisi. Mesela Türkiye zırh teknolojisinde dünyanın en iyi ülkelerinden birisi. Ben hep şöyle tanımlıyorum; Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı noktasında köprünün ortasındayız. Biz köprünün karşısına geçmek istiyoruz, birileri de bizi köprünün öteki tarafına atmaya çalışıyor. Köprünün karşısına geçtiğimiz zaman çok daha elimiz kuvvetli olacak. Nedir? Zırh teknolojisinde çok ilerisin, ama tank motoru yapamıyorsun, uçak motoru yapamıyorsun, dolayısıyla bir sınıf atlayamıyorsun. İşte geçen Güney Kore’de Samsung’a gittik, orada olan arkadaşlarımız da vardı, adamların 380 bin ar-ge mühendisi var. Sırf o bizi gezdirdikleri binalarda 38 bin ar-ge mühendisi çalışıyor. Türkiye işte bu motor sanayinde bir seviye atlaması önemli bir seviyedir. Türkiye’nin ar-ge’de ve özellikle yüksek teknolojilerde bir adım atması ikinci önemli seviyedir. Biz eğer bu adımları attığımız zaman lig değiştirmiş oluyoruz. Köprü örneğini ben şöyle de söylüyorum: Türkiye şu anda play off’ta oynuyor, Süper Lige çıkmadı. Bizi bütün hakem oyunlarıyla, kural şeyleriyle, hatalarıyla, seyirci baskısıyla, dopinglerle ya da şikelerle bizi süper lige çıkartmak istemiyorlar, meselenin özü budur.”