GENEL - 01 Aralık 2011 Perşembe 11:29

CAM KEMİK HASTASI ANILCAN`IN EN BÜYÜK HAYALİ TRABZONSPORLU FUTBOLCULARLA BULUŞMAK

A
A
A
CAM KEMİK HASTASI ANILCAN`IN EN BÜYÜK HAYALİ TRABZONSPORLU FUTBOLCULARLA BULUŞMAK

Zonguldak’ta doğuştan cam kemik hastalığı bulunan ve vücudunda oluşan kırıklar nedeniyle defalarca ameliyat olan 11 yaşındaki Anılcan Gümüştaş, en büyük hayalinin fanatiği olduğu Trabzonsporlu futbolcular ve Şenol Güneş ile buluşmak olduğunu söyledi.
Zonguldak’ın Kilimli beldesinde yaşayan Nurten ve Selahattin Gümüştaş çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü olan Anılcan, cam kemik hastası olarak dünyaya geldi. 20 günlükken ailesinin doktora götürmesiyle fark edilen hastalığı nedeniyle şimdiye kadar vücudunun 28 yerinde kırık oluşan Anılcan Gümüştaş, 8 kez ameliyat geçirdi.
Geçirdiği ameliyatlar nedeniyle 2.5 yılını alçılar içinde geçiren Anıl, okula ve okumaya olan ilgisi sayesinde eğitimini aksatmadan sürdürdü. Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi olan Anılcan, eğitimini haftanın bir gününü okulunda kalan günlerini ise evde özel ders alarak sürdürüyor.
EN BÜYÜK HAYALİ TRABZONSPOR
Arkadaşları gibi koşup oynamak isteyen Anılcan, en büyük hayalinin ise fanatiği olduğu Trabzonsporlu futbolcular ve Teknik Direktörü Şenol Güneş ile bir araya gelmek olduğunu söyledi. Anılcan’a haftanın 4 günü evinde ders veren öğretmeni ise, "Aynı ilköğretim programını uyguluyoruz. Bütün aktivitelere katılıyor. Ders, eğitim, okuldaki sosyal etkinlikler, okula da gidiyoruz. Okul ortamında da bulunuyoruz. Haftada bir gün okula gidiyoruz. Dört gün evde eğitim öğretim yapıyoruz" diye konuştu.
11 yaşındaki beşinci sınıf öğrencisi Anılcan Gümüştaş ise okulundaki bütün sosyal aktivitelere katıldığını ifade etti. Babasının kendisini futbol maçlarına da getirdiğini dile getiren Anılcan, katıldığı kursta da bağlama çalmaya başladığını dile getirdi.
"ANILCAN’A YETİŞEMİYORUZ"
3 ayda bir oğlu Anılcan’ı Ankara’da tedaviye götürdüğünü söyleyen baba Selahattin Gümüştaş ise, "Oğlum 2000 doğumludur. Ankara’da tedavi görüyoruz. 3 ayda bir kontrole gidiyoruz. Oğlum burada Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’na gidiyor. Evde eğitim görüyor. Buradan Başbakanımıza ve Milli Eğitim Müdürlerine ve Özellikle Kilimli Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Anıl çok çalışkan ve azimli bir çocuk. Futbol sevgisi var. Fizik tedavi görüyor. Fanatik bir Trabzonsporlu. Her hafta burada Kilimli
maçlarına gidiyoruz. Saz kursuna gidiyoruz. Sosyal faaliyetleri çok güzel. Çocuk gerçekten istekli. Ben onun derslerine yetişemiyorum. Anıl istediği için haftada bir gün okula götürüyoruz. Arkadaşlarıyla kaynaşıyor. Okuldaki bütün sınıf öğretmenleri ve müdürleri anılı seviyor. Biz onu okula getiriyoruz. Şu ana kadar bu çocuğun 28 tane kırığı oldu. Sekiz sefer ameliyat geçirdi. Bir yılda dört kez ameliyat oldu" dedi.
BAKAN DİNÇER’DEN OKUL İÇİN ASANSÖR İSTEDİ
Haftanın büyük çoğunluğunu evinde geçiren Anılcan ise büyüyünce bilgisayar mühendisi olmak istediğini ifade etti. Okulunda asansör olmayışı nedeniyle büyük sıkıntı çektiğini dile getiren Anılcan Gümüştaş, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e seslenerek, "Büyüyünce bilgisayar mühendisi olmak istiyorum. Derslerime çok çalışıyorum. 6. sınıfta branş dersleri gelecek. Bu yüzden seneye her gün sınıfa gitmem gerekecek. Bizim okulumuz üç katlı. Yürümediğim için annem beni taşımakta zorluk çekiyor. Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer’den okulumuza asansör yapmasını istiyorum" dedi.
Oğlu Anılcan’ın en büyük yardımcısı annesi Nurten Gümüştaş ise yetkililere çağrıda bulunarak okula asansör yapılmasını istedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Mıhlama için izdiham: Süleymanpaşa’da 1 tonluk lezzet seli Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde düzenlenen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali’nin ilk gününde yaklaşık 1 ton mıhlama kısa sürede tükenirken, etkinlik alanında zaman zaman izdiham yaşandı. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde Karadenizliler Derneği tarafından organize edilen 2. Hamsi ve Mıhlama Festivali, ilk gününden yoğun ilgi gördü. Festival kapsamında vatandaşlara yaklaşık 1 ton mıhlama ikram edilirken, lezzetten tatmak isteyenler erken saatlerden itibaren etkinlik alanına akın etti. Kazanlarda hazırlanan mıhlama karıştırılırken ortaya çıkan görüntüler adeta görsel şölene dönüştü. Mıhlama dağıtımı öncesinde oluşan uzun kuyruklar dikkat çekerken, dağıtımın başlamasıyla birlikte kalabalık zaman zaman kontrolden çıktı, yoğunluk üst seviyeye ulaştı. Oluşan kalabalık nedeniyle festival yetkilileri, hazırlanan mıhlamanın yetip yetmeyeceği konusunda endişe yaşadı. İzdiham havadan görüntülendi Mıhlama için oluşan metrelerce kuyruk ve kalabalık, dron ile görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerde, etkinlik alanındaki yoğunluk net şekilde gözler önüne serildi. Festivalin ilk günü, yoğun katılım ve renkli görüntülerle hafızalara kazındı. "6 bin kişiye mıhlama dağıtacağız" Tekirdağ Karadeniz İlleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Muharrem Akyüz, "Hamsi ve Mıhlama festivalimizin bugün ikinci günündeyiz. Arkamda görüyorsunuz izdiham oluştu. Bu daha ikinci gün mıhlama dağıtımı. Sağ olsun Süleymanpaşalılar bizlere tevazu gösteriyorlar. Bizi çok memnun ettiler ve çok kalabalık oldu. Mıhlama yetecek mi yetmeyecek mi bunun endişesi içerisindeyiz. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum. 6 bin kişilik mıhlama hazırladık, 6 bin kişiye ücretsiz mıhlama dağıtacağız. Yarın da 10 bin kişiye ücretsiz hamsi dağıtacağız" dedi.
Ankara Yoğurt, ayran, turşu gibi ürünler 2026’da gıda trendleri arasında Türk mutfak kültüründe önemli bir yere sahip olan yoğurt, ayran ve turşu gibi ürünlerin tüketim trendinin arttığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Sena Nur Doğan, "İnsanlar bu gıdaları artık yalnızca sindirim için değil, bağışıklık, ruh hali ve enerji üzerindeki etkileri nedeniyle tercih ediyor; böylece kültürel tarifler modern dokunuşlarla yeniden popülerleşiyor" dedi. Bireylerin artık yalnızca beslenmeye değil sağlıklarını korumaya, yaşam kalitesini artırmaya, zihinsel ve bedensel dengeyi sağlamaya ve çevre bilinciyle hareket etmeye odaklandığını vurgulayan Medicana International Ankara Hastanesi Feel Well Beslenme ve Yaşam Tasarımı bölümü Diyetisyen Sena Nur Doğan, 2026 yılına nostaljik tatlar ve geleneksel pişirme tekniklerinin damga vuracağını söyledi. Proteinin beslenmenin merkezindeki yerini daha da sağlamlaştıracağına belirten Diyetisyen Sena Nur Doğan şu bilgileri paylaştı: "Bu yılın en güçlü sağlık temalarından biri bağırsak sağlığı. Mikrobiyom dostu ürünler, prebiyotik lifler, fermente gıdalar ve doğal probiyotik içeren seçenekler giderek daha fazla tercih ediliyor. Yoğurt, ayran, turşu gibi kültürümüzde var olan gıdalar modern beslenme trendlerinin yıldızı haline geliyor. 2026’da sağlıklı beslenme ‘yasaklar’ üzerinden ilerleyen katı bir sistem olmaktan çıkıyor. Yerini; tat duyusunu tatmin eden, dokularla oynayan, nostaljik lezzetleri modern yorumlarla yeniden sunan bir beslenme kültürü alıyor. Fermente gıdalar, bakliyatlar, ev yapımı soslar, eski pişirme teknikleri ve yerel malzemelerle hazırlanan yemekler güçlü bir geri dönüş yapıyor." Sığır yağı talebi artıyor Sığır yağının raflarda daha sık görüleceğini aktaran Diyetisyen Sena Nur Doğan, "Bir zamanlar geleneksel yemek pişirmenin temel unsurlarından biri olarak yüksek dumanlanma noktası ve zengin aromasıyla değer verilen sığır yağı, alternatif yağ arayışındaki tüketiciler tarafından yeniden keşfediliyor. Ancak sığır yağı doymuş bir yağdır. Yüksek doymuş yağ alımı, kalp ve damar hastalıkları riskiyle ilişkilidir; bu nedenle az miktarda tüketilmesi en sağlıklısıdır" ifadelerini kullandı. Proteinli içecekler daha da popülerleşiyor İçeceklerin artık yalnızca bir tamamlayıcı değil, başlı başına fonksiyonel bir ürün haline geldiğini ifade eden Diyetisyen Sena Nur Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektrolit destekli sular, proteinli içecekler, prebiyotik içeren soğuk çaylar, mantar özleri ve zihinsel dengeyi hedefleyen bitkisel karışımlar her zamankinden daha popüler. Tüketici, içtiği her ürünün kendisine ne sağladığını bilmek istiyor. Bu durum, üreticileri daha sade içeriklere, daha net amaçlara ve daha şeffaf etiketlere yönlendiriyor. Günümüz gıda trendleri, sağlıklı beslenmenin yalnızca makro ve mikro besin dengesiyle sınırlı olmadığını; keyif, sürdürülebilirlik, duygusal iyilik hali, kültürel bağlar ve pratik yaşamla uyumlu bir bütünlük sunması gerektiğini gösteriyor. 2026; bedeni besleyen, zihni destekleyen ve gezegene saygı duyan daha bütüncül bir beslenme yılı olacak."