ASAYİŞ - 01 Aralık 2011 Perşembe 00:14

ANTALYA`DA SİLAHLI SOYGUN

A
A
A
ANTALYA`DA SİLAHLI SOYGUN

Antalya’da, bir markete giren silahlı soyguncu, kasadan yaklaşık 4 bin lira çalarak kayıplara karıştı.
Edinilen bilgiye göre olay, saat 21.00 saatlerinde Kepez ilçesi Yeni Mahalle Sakarya Bulvarı üzerindeki bir market zincirinin şubesinde meydana geldi. Marketin kapanmasına yakın alışverişe gelen 30-35 yaşlarındaki bir kişi, sepetini doldurduktan sonra kasaya geldi. Yanında getirdiği silahı çıkaran soyguncu, market personeli O.Ü.’nün sağ elini plastik kelepçe ile bağlayarak etkisiz hale getirdi. Zanlı, ardından kasadaki yaklaşık 4 bin lirayı alarak kaçtı. Bu arada diğer market personeli B.K. ise polisi
aradı. Kısa sürede olay yerine gelen polis, zanlının eşkalini alarak, arama başlattı. Market çalışanlarının ifadesini alan polis, soyguncunun sepetine doldurduğu fakat götüremediği ürünler üzerinde parmak izi çalışması yaptı.
Polis, marketin güvenlik kamerasını da incelemeye aldı. Görüntülerde soyguncunun, marketin içinde kafasında kapşon bulunduğu ve alışveriş yaptığı gözlendi. İki kez kasaya yaklaşan zanlı, kasanın dolu olduğunu görünce marketin içinde dolaşmaya devam ediyor. Kasada kimsenin olmadığı anda zanlının market çalışanının etkisiz hale getirdiği görülüyor.
Polis, eşkali belirlenen zanlıyı yakalamak için çalışmasına devam ediyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye bölgesinin veri üssü konumuna gelecektir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,"2028-2029 yıllarında faaliyete geçmesi planlanan projeyle Türkiye; Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında dijital bir köprü kuracak; ülkemiz, bölgesinin veri üssü konumuna gelecektir. Daha burada sayamayacağım pek çok sahada, emin adımlarla hedeflerimize yürüyor; dünyanın en iyileri arasında yer alacağımız bir lige yükseliyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreninde konuştu. Erdoğan, "Sizlerin şahsında ilim ve fikir dünyamıza önemli katkılar yapan; araştırmalarıyla, eserleriyle, ortaya koydukları yeni bakış açılarıyla ufkumuzu aydınlatan tüm bilim insanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Başarılarıyla temayüz etmiş ilim erbabımıza ödüllerini takdim edeceğimiz bu kıymetli programın ülkemiz, milletimiz ve bilim camiamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" dedi. Erdoğan, sözlerinin başında Haziran’da ebediyete uğurlanan Prof. Dr. Gazi Yaşargil ve Türkiye Bilimler Akademisi’ne emek vermiş hayatını kaybeden tüm bilim insanlarına rahmet diledi. Aday gösterilen çalışmaların incelenmesi, değerlendirilmesi ve ödül sahiplerinin belirlenmesinde yoğun emek harcayan hakemlere Komitelere ve Akademi Konseyi’ne teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TÜBA Ödüllerimiz kapsamında bu sene, birbirinden kıymetli 38 bilim insanımıza ödül ve beratlarını tevcih ediyoruz. TÜBİTAK Bilim ve Teşvik Ödüllerimizi ise 8 farklı üniversitemizden 11 hocamıza takdim ediyoruz. Elektro-kimyadan katı cisimler mekaniğine, deneysel psikolojiden R-N-A biyolojisine, diş hekimliğinden nöroloji, tarih ve felsefeye; çok geniş bir yelpazede eser veren hocalarımızı başarılarından ötürü tebrik ediyorum" açıklamasını yaptı. Uluslararası Akademi Ödüllerinin, Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde iki önemli isme verildiğini bildiren Erdoğan," Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödüllerimizi, Eczacılık Özel Ödülü de dâhil olmak üzere, 28 genç akademisyenimize takdim ediyoruz. 4’ü Telif Eser, 3’ü Jüri Özel Ödülü, 1’i Halil İnalcık Özel Ödülü olmak üzere, 8 hocamızı da Bilimsel Telif Eser Ödülüyle buluşturuyoruz. Böylece, bugüne kadar TÜBA-GEBİP ödülü kazanan bilim insanlarımızın sayısı 697’ye; TESEP kapsamında ödüllendirilen eser sayısı da 254’e yükselmiş oluyor" dedi. Ödül alan hocaların görev yaptıkları yükseköğretim kurumlarına bakıldığında, hemen her bölgenin listede yer aldığını ifade eden Erdoğan, "Karadeniz’den Marmara’ya; Ege’den Doğu Anadolu ve İç Anadolu’ya; bu tablo, farklı şehirlerimizdeki üniversitelerin bilim havuzuna yeni ve yenilikçi katkılar yaptıklarının açık bir göstergesidir. Bundan da büyük memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Ödüle layık görülen tüm bilim insanlarımızı şahsım ve milletim adına can-ı gönülden tebrik ediyor; her bir hocamıza gelecekteki çalışmalarında Rabbim’den muvaffakiyetler niyaz ediyorum" şeklinde konuştu. Bilim dünyasına kazandırdıkları bu eserlerin, çok daha özgün ve nitelikli çalışmaların da önünü açmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, .insanın, fıtratı icabı soran ve sorgulayan bir varlık olduğunu, bilmek, anlamak, büyüklerin ifadesiyle "fehmetmek" isteyeceğini kaydetti. Erdoğan," Doğanın, tarihin, eşyanın, kâinatın; kısacası eskilerin "Tekevvünat" dediği "Oluşların" anlamını kavramak, Esbab-ı mucibelerin peşine düşmek, insan olmanın ayırıcı vasfıdır. Bilimin en temel özelliği ise, birikim ve evrenselliğe dayalı olmasıdır. Dünyanın farklı yerlerinde üretilen bilimsel bilgi, hem mukayeseli hem de etkileşimli bir şekilde sürekli gelişir ve güncellenir. Astronomiden tıbba, matematikten mimariye, dünyaya sayısız değerler kazandırmış bir medeniyetin devamı ve mensubu olarak; bu alanda hamdolsun, önde gelen ülkeler arasındayız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, astronomiye ilişkin çalışmalar; kendi zamanının çok ötesinde bir tasarım ve işleve sahip olan usturlaplarla, takvimlerle, su saatleri ve daha pek çok araçla, bizde bin yıl öncesine uzanmakta olduğuna dikkat çekerek" Batıda kurulan ilk üniversiteler, bizim eğitim metotlarımızın ve müfredatımızın örnek alınması suretiyle faaliyetlerine başlamıştır. Asırlar boyunca ilim erbabımız, kültür ve sanat erbabımız, gerek bu topraklara, gerek Batı’ya, gerekse tüm insanlığa çok değerli eserler hediye etmiştir. Hekimlerimiz, âlimlerimiz, mütefekkirlerimiz, mimarlarımız, şairlerimiz; hülasa zihin ve gönül dünyamızı yoğuran yüzlerce, binlerce mahir el; bugünkü medeniyetin temellerini atmıştır" değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihte iz bırakan medeniyetlerin, insanlığa yön veren şahsiyetler üzerine inşa edildiğini belirterek, "Burası, yani en geniş anlamıyla Anadolu coğrafyası, büyük şahsiyetlerin adeta yetişme ve olgunlaşma merkezidir. Bu hakikati, merhum Nurettin Topçu üstadımız, şöyle dile getiriyor: "Büyük mezarların üstünde, büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan milletler, ebedi olamazlar. Büyük ruhu vatan toprağına karıştıranlar; milletleri ebedi yapan mezarlarda ebediyetle kucak kucağa yatanlar; peygamberler, veliler, filozoflar ve sanatkarlardır. Anadolu toprağının altında, bize bin yıllık maziden emanet olan büyük mezarlar, ebedi ruhlarını bizim varlığımıza karıştırdıkça, ruhlarımıza düşman olan sefillerin zehirli tesirleri bizi imha edemez. "Evet Biz, yalnızca hayatta olan ilim ve gönül erbabımızla değil; toprağın altındaki münevverlerimizle de yaşayan bir milletiz. Eserlerimizle, fikirlerimizle, bu topraklarda yetişen âlimlerimizle bilime ve insanlığa geçmişte çok önemli katkılar yaptık. Elbette bunu söylerken, "geçmişin parıltılı günleriyle kendimizi avutalım" demiyorum. Ecdadımızla daima iftihar edecek, ama geçmişe de takılıp kalmayacağız" ifadelerini kullandı. Her alanda yenilikleri takip etmenin önemine vurgu yapan Erdoğan, "Meşhur ifadeyle "Geleneğin küllerle oyalanmak değil, ateşi geleceğe taşımak" olduğunu unutmayacağız. Maziden aldığımız birikimi, heybemizi daha da doldurarak, büyüterek, yenileyerek, güçlendirerek ve elbette zenginleştirerek atiye taşıyacağız. İnsanlığın istifadesine sunulmuş bilgiye sırtımızı dönmeyecek; bununla birlikte kendi kavramlarımızı üretip, kendi lügatimizle düşüneceğiz. Bilgiye giden yolları yalnızca aklımızla değil; sezgimizle, kalbimizle, vicdan ve merhametimizle inşa edeceğiz. Aksi takdirde bilime patenti bize ait, yani, orijinal katkılar yapamayız. Hem bilimdeki güncel gelişmeleri anbean takip etmek, bunları özümsemek ve içselleştirmek; hem de millî kimliğimize münhasır fikir ve eserlerle geleceğimizi inşa etmek zorundayız. Bizim temel prensibimiz, işte budur; çalışmalarımızı da bu anlayışla devam ettiriyoruz. İnşallah sonraki kuşaklar da, sizlerden ve kendi tarihlerinden tevarüs ettikleri bu zengin mirası daha da geliştirecek; insanlığa yön veren fikir ve eserler kazandıracaktır" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bilim, kültür ve sanatın gelişiminin güçlü destek ve himayeyle mümkün olduğunu belirterek, hükümet olarak bilimsel çalışmaları her aşamada desteklediklerini söyledi. Bilim ve teknoloji alanındaki faaliyetlerin desteklenmesinin önemine dikkat çeken Erdoğan, "Nasıl "bal bal demekle ağız tatlanmazsa", destek ve himaye olmadan da ilim, kültür, sanat gelişmez. Bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarda da bu durum geçerlidir. Hükümet olarak, bilimsel faaliyetleri, araştırma-geliştirme aşamasından sahadaki somut çıktılarına kadar, her alanda destekliyoruz. Özellikle gençlerimizi bilimsel üretim yapmaya teşvik ediyor; geliştirdikleri projelere önemli destekler sunuyoruz. Burada sizlerle ve ekranları başında şu an bizleri izleyen genç araştırmacılarımızla bazı rakamları paylaşmak arzusundayım: Sadece TÜBİTAK bünyesindeki akademik AR-GE Destek Programlarıyla, son 23 yılda 36 bini aşkın projeye 153 milyar lira kaynak tahsis ettik" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bilim insanlarına sağlanan desteklerin kapsamına ilişkin de bilgi verdi. Erdoğan, Bilim İnsanı Destekleri kapsamında aynı dönemde 415 bin 119 bilim insanına 46,5 milyar lira destek sağlandığını belirterek, "Özel sektörde 28 bin 493 projeyi 134 milyar liralık güçlü bir kaynakla destekledik. Bilim kültürünü ülkemizin her köşesine yaymak amacıyla, 2007’den bu yana 53 bin 394 projeye güncel rakamlarla 8,22 milyar liralık destek verdik. TEKNOPARK’larımızın sayısını 2’den 113’eİlk kez bizim hayata geçirdiğimiz AR-GE merkezlerinin sayısını sıfırdan bin 360’aTEKNOPARK’ı olan illerimizin sayısını 2’den 64’e yükselttik. Milli Uzay Programımızla Ulusal ve Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımızla Farklı düzeylerdeki burs, staj, eğitim ve atölye programlarımızla; öğrenen, öğreten, üreten ve ülkemize katkı vermek isteyen tüm gençlerimizin yanında oluyoruz" dedi. Millî Teknoloji Hamlesiyle büyük bir ivme yakaladıklarını kaydeden Erdoğan, "Geçtiğimiz Eylül ayında 13’üncüsünü düzenlediğimiz TEKNOFEST’le milyonlarca gencimizi bilimle, teknolojiyle, inovasyonla buluşturduk. Türkiye’nin 81 ilini üniversitelerimizin yanı sıra kütüphanelerle; bilim, eğitim ve gençlik merkezleriyle donattık.7 yıl içinde kütüphane kullanım alanını 325 bin metrekareden bugün 800 bin metrekareye çıkardık.Y eni açılacaklarla birlikte, 2026’da toplam kütüphane kullanım alanımızı 1 milyon metrekarenin, oturma kapasitemizi ise 200 bin kişinin üzerine taşımayı hedefliyoruz.300 milyon elektronik kaynağın yanı sıra 141 milyon 700 bin kaynak ile dünyanın 3’üncü büyük kütüphanesi olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesini öğrenci ve akademisyenlerimizin istifadesine sunduk" değerlendirmesini yaptı. İnsana ve bilgiye yapılan bu yatırımların semeresinin geniş bir yelpazede toplanmaya başlandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bir dönem yüzde 80 oranında dışa bağımlı olduğumuz savunma sanayii alanında geldiğimiz noktayı, hepiniz biliyor, hepiniz görüyorsunuz. Yapay zekadan otonom sistemlere, veri depolama ve işleme merkezlerinden insansız teknolojilere, pek çok ülkenin imrenerek baktığı çalışmalara imza atıyoruz" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kısa süre önce Türkiye’de ilk kez "hiper ölçekli bir bulut bölgesinin" kurulmasına yönelik stratejik bir mutabakat imzalandığını kaydetti. Erdoğan," 2028-2029 yıllarında faaliyete geçmesi planlanan bu projeyle Türkiye; Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında dijital bir köprü kuracak; ülkemiz, bölgesinin veri üssü konumuna gelecektir. Daha burada sayamayacağım pek çok sahada, emin adımlarla hedeflerimize yürüyor; dünyanın en iyileri arasında yer alacağımız bir lige yükseliyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bilim ve teknoloji alanında elde edilen başarıların, çeşitli engellemelere ve eleştirilere rağmen hayata geçirildiğini belirterek, özellikle savunma ve uzay çalışmalarına yönelik muhalefetin yaklaşımını eleştirdi. Sinop’taki füze denemelerine yönelik eleştirileri hatırlatan Erdoğan, bu süreçlerin "balıklar tedirgin oluyor" gibi gerekçelerle engellenmek istendiğini ifade etti. "Bütün bunları, önümüze çıkartılan çeşitli engellere rağmen, Sinop’taki füze denemelerimize "balıklar tedirgin oluyor" diyerek karşı çıkan muhalefetin sığlığına rağmen başarıyoruz. "diyen Erdoğan," Çünkü biz, muhalefet halen bir türlü anlayamasa da, milletimizin bilgisine, birikimine, çalışkanlığına, zekasına ve keşif kabiliyetine inanıyoruz. Biz, işte bu salonda bulunan bilim insanlarımızın zorlukları aşma iradesine, Türkiye’ye hizmet etme şevkine sonuna kadar güveniyoruz. Son 23 yılda elde ettiğimiz kazanımlar, gelecek adına bize ümit veriyor, heyecan veriyor; bizi daha büyük hedeflere koşmak için yüreklendiriyor. "Balıklar ürküyor" tarzı absürt argümanlarla önümüzü kesmek isteyenlere aldırmadan üretmeye, geliştirmeye, yeni buluşlara imza atmaya inşallah devam edeceğiz. Şundan bir defa kimsenin şüphesi olmasın ülke ve millet olarak, biz, evvelallah, daha fazlasını yapabiliriz" dedi. Konuşmasında Türkiye’nin bilim tarihinden önemli isimlere de atıfta bulunan Erdoğan, Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar, İslam bilim tarihinin öncü isimlerinden Fuat Sezgin, "Yüzyılın En İyi Beyin Cerrahı" olarak anılan Gazi Yaşargil, dünyaca ünlü matematikçi Cahit Arf ve "Tarihçilerin Piri" olarak bilinen Halil İnalcık’ı örnek gösterdi. Erdoğan, bu isimlerin her birinin gençler için ilham kaynağı olan başarı hikayeleri sunduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genç bilim insanlarına seslenerek, geçmişten devralınan bilim ve medeniyet mirasının geleceğe taşınacağına inandığını söyledi. Erdoğan, "İnşallah onların gururla taşıdığı bu bayrağı sizler devralacaksınız. İnanıyorum ki, bugün sizin yaptığınız bilimsel çalışmalar da bir kartopu misali büyüyecek, yarın başkalarına ilham ve cesaret verecek, rehberlik edecek, Türkiye’nin zirveye ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Yeter ki, siz çalışın, araştırın, şevkinizi kırmayın, iştiyakınızı kaybetmeyin. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir; ben bundan asla kuşku duymuyorum. Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Semerkant’tan Kurtuba’ya, Bağdat’tan İstanbul’a, Şam’dan Kahire’ye kadar asırlarca dünyanın en önemli bilim, sanat ve kültür merkezlerine ev sahipliği yapan medeniyetimizin inkişafı, hiç olmadığı kadar yakındır" değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin tarih ve medeniyetinden devraldığı zengin birikimle bilgi ve bilim üretiminde yeni bir döneme girdiğini söyledi. Erdoğan, bu süreçte en büyük ihtiyacın Batı karşısında kompleksli bir tutum sergilemek değil, tarih ve ecdattan miras kalan özgüvene sıkı sıkıya sarılmak olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Tarih ve medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz zengin birikimle, bilgi ve bilim üretme noktasında da yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu yolculukta en büyük ihtiyacımız; Batı karşısında kompleksli davranmak değil; tam tersine tarihimizden ve ecdadımızdan miras kalan özgüvene sıkı sıkıya sarılmaktır. Nitekim üniversitelerimiz ve bilim camiamız; ideolojik dayatmalardan, kerameti kendinden menkul tiplerin baskısından ve hizipçilikten arındıkça, tıpkı kendi yatağında akan bir nehir gibi, kendi mecrasına doğru akıyor" ifadelerini kullandı. Ödül listemizdeki isimleri bunun bir ispatı olarak görüyor, inşallah sizlerden kıvanç kaynağımız olacak daha nice başarılar bekliyorum. Bu düşüncelerle ödül sahiplerimizi bir kez daha yürekten tebrik ediyor; her birinize ayrı ayrı muvaffakiyetler diliyorum" dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ilgili kurumları olan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından bilim dünyasının en prestijli ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bizzat takdim edilen ödüller, Türkiye’nin bilimde ulaştığı seviyeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Törende, ulusal ve uluslararası alanda çığır açan çalışmalara imza atan toplam 47 bilim insanı ve 8 eser onurlandırıldı. Bakan Kacır’dan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ne El Yazması Eser Hediyesi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Mühendishane-İ Berri-İ Hümayun, bugünkü Adıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 4. Rektörü ve İTÜ tarihinin en değerli hocalarının başında gelen Hacı Hafız Hoca İshak Efendinin kendi el yazısı ile yazmış olduğu son kitabı olan Kavaid-i Ressamiye Kitabını takdim etti. Eser, 1834 Yılında Kaleme alındı. Osmanlı Devleti 2. Mahmut Devrinde yeni kurulan orduda genç subayları mimari bilgiyle donatmak üzere hazırlanan; aynı zamanda topoğrafya, arazi ölçümü, peyzaj ve binalara ait ölçü alma teknikleri ve mühendislik tarihimizin ayrıntılı olarak çizim tekniğini öğreten ilk ve tek kitap sayılıyor. Bu kitap yazılmadan önce mimari ve harita çizimleri gerçek standartlarında topoğrafya ve mimari kurallara uygun değildi. Kavaid-i Ressamiye kitabından sonra Mühendishane’nin Talebe ve Mezunları tarafından harita, ve planlar gerçeğe yakın olarak çizildi. 587 başlık altında 350 sayfayı aşkın geometrik mimari ve çizim teknikleri hakkında ayrıntılı bilgiler içeren bu özel kitap Cumhurbaşkanı Erdoğan Himayelerinde, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesine arz edildi. Türk Bilim Tarihinde Bir İlk: "İlk Türk Antarktika Denizcilik Haritası" Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim edildi 2025 TÜBA - TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni, tarihi bir ana tanıklık etti. Tören kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türkiye’nin kutup bölgelerindeki bilimsel varlığının bir sembolü olan "İlk Türk Antarktika Denizcilik Haritası" takdim edildi. 2017 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumluluğunda yürütülen Ulusal Kutup Araştırmaları, meyvelerini vermeye devam ediyor. TÜBİTAK Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) ile Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’nın (SHODB) 2018 yılından bu yana yürüttüğü titiz ölçüm ve saha çalışmaları sonucunda hazırlanan harita, Türk denizcilik ve bilim tarihi için bir milat niteliği taşıyor. Bu haritanın sol tarafında Piri Reis’in çizdiği dünya haritası, sağ tarafında ise büyük denizcilerin çalışmalarını da göz önüne alarak haritacıların ortaya koyduğu lystad körfezi haritası yer alıyor. Her iki harita, bir kompozisyon içerisinde birleştirilerek harita geleneğinin tarihî sürekliliği vurguluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan sahneye annesiyle gelen bir bebeğe altın hediye etti. Çocuklarla sohbet etti.
Bursa Bursa’da imar krizi büyüyor: Yıkım traktörlerle kurulan barikatla durduruldu Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Hasköy Mahallesi’nde, Mudanya Belediyesince gerçekleştirilmek istenen yıkım girişimi, mahalle sakinlerinin tepkisi üzerine ertelendi. Yıkımı engellemek isteyen mahalleli, traktörlerle yol kapatarak belediye ekiplerinin geçişine izin vermedi. Edinilen bilgilere göre, Mudanya Belediyesi ekipleri bugün mahallede yıkım işlemi için bölgeye geldi. Bunun üzerine mahalle sakinleri, yıkıma konu olan yapının önüne ve çevresine yaklaşık 30 traktörle barikat kurarak belediye ekiplerinin ilerlemesini engelledi. Kurulan barikat nedeniyle alana giriş yapamayan belediye ekipleri, bir süre bekledikten sonra olay yerinden ayrıldı. Yaşanan gelişmelerin ardından Hasköy Mahallesi Muhtarı Levent Aşçı, mahallede uzun yıllardır devam eden imar sorunlarına dikkat çekti. Aşçı, 2009 yılında yapılan imar planının aradan geçen 16 yıla rağmen uygulanmadığını, bu nedenle vatandaşların ruhsat alamadığını ve yasal yapı başvurusu yapamadığını söyledi. Hasköy’ün 2005 yılında köy statüsünden mahalleye dönüştüğünü hatırlatan muhtar Aşçı, o dönemde köy tüzel kişiliğine ait 150’den fazla arsanın Mudanya Belediyesi’ne geçtiğini, bu arsaların tamamının satıldığını ifade etti. Satışlardan elde edilen gelirle mahalledeki altyapı ve imar sorunlarının çözülebileceğini belirten Aşçı, bugüne kadar somut bir çalışma yapılmadığını dile getirdi. Bugün yıkım kararı alınan yapının, köy yerleşik alanı içerisinde, vatandaşın kendi ihtiyacı için yaptığı bir yapı olduğunu belirten Aşçı, yıkım kararının belediye encümeni tarafından alındığını, ancak henüz mahkeme süreci tamamlanmadan uygulamaya geçilmek istendiğini ifade etti. Yarın görülmesi planlanan dava öncesinde yaşanan gerginliklerin ardından yıkımın pazartesi gününe ertelendiği öğrenildi. Mahallenin nüfusunun yaklaşık bin 300 olduğunu kaydeden muhtar Aşçı, imar uygulamalarının hayata geçirilmemesi nedeniyle vatandaşların kaçak yapılaşmaya mecbur bırakıldığını savundu. Geçmiş yıllarda tarım arazileri ve zeytinlikler üzerine yapılan yapılarla ilgili işlem yapılmadığını, buna rağmen yerleşik alan içerisindeki yapılara yıkım kararı verilmesinin tepkiye neden olduğunu ifade etti. Mahalle sakinleri ise Mudanya Belediyesi’nden imar uygulamalarının acilen hayata geçirilmesini, yıkımların durdurulmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini talep etti.
Kayseri Kayseri’deki ’yan bakma’ cinayetine ceza yağdı Kayseri’de 1 kişinin öldüğü 1 kişinin de yaralandığı olayla ilgili görülen duruşmada, cinayet zanlısına müebbet ve 10 yıl hapis cezası verilirken, 5 tutuksuz sanığa da 12 yıl 6 hapis cezası verildi. Kayseri’de 12 Ekim 2024 tarihinde Osman Kavuncu Bulvarı üzerindeki bir restoranda gece yarısı meydana gelen ve iki grubunun karşı karşıya geldiği olayda Ahmet E.Ü. tarafından bıçaklanan Hakan K. hayatını kaybetmiş, K.D. de yaralanmıştı. Tutuklu sanık Ahmet E.Ü.’nün yanı sıra tutuksuz sanıklar A.T., N.B., Ö.F.K., S.E. ve S.E.’nin yargılandığı davanın karar duruşması Kayseri 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Ahmet E.Ü., avukatı ve tutuksuz sanıkların avukatları ile Hakan K.’nın yakınları ve avukatları katıldı. Duruşmada son sözlerini sorulan tutuklu sanık Ahmet E.Ü., annesine ve ablasına yönelik küfürler nedeniyle olayın yaşandığını belirterek, öldürmek kastı olmadığını, Hakan K.’nın yakınlarının yüzüne bakamadığı, kendisini affetmelerini istediğini söyledi. Yapılan yargılama sonunda mahkeme heyetini tutuklu sanık Ahmet. E.Ü.’ye Hakan K.’ya yönelik eyleminden dolayı müebbet hapis cezası verirken, K.D.’ye yönelik eyleminden dolayı da 10 yıl hapis cezasına hükmederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme heyeti tutuksuz sanıklar A.T., N.B.Y., Ö.F.K., S.E. ve S.E.’ye de Hakan K.’nın ölümüyle ilgili olarak ’öldürmeye yardım’ suçlamasıyla ayrı ayrı 8 yıl 4 ay, K.D.’nin yaralanması eylemi nedeniyle de 4 yıl 2 ay olmak üzere her bir sanığa 12 yıl 6 hapis cezasına hükmederek, yurt dışı yasağının devamına karar verdi. Taraflar birbirine girdi Duruşmanın ardından Hakan K.’nın yakınları tutuklu sanık Ahmet E.Ü.’ye tepki gösterirken, duruşma salonunun bulunduğu koridora alınmayan taraf yakınları arasında kavga çıktı. Çıkan kavga polis ekiplerinin müdahalesiyle büyümeden önlendi.